Yıl 1989.......babam dyo boya fabrikasında çalışırdı.Ozamanlar fabrika Gülbahçeye 2 hafta tatile gönderirdi çalışanlar ve ailelerini.Okaliptus kokuları halen burnumda kokuyor.akşam üstleri sahile çıkar kıyıya yanaşan deniz yıldızalarını toplarken abimin iskelenin altının oyuk olduğu yerde eliyle mürekkep balığı yakalardı.Bir abdullah usta vardıelinde tahtadan kasnaklar 10 tane kıbrıs. Attığı kıbrısların tahta makaralarını iskele demirinden tur attırır kefaller geçe yakalanınca o tahtalar ok gibi fırlardı 2 metre havaya.arada bir gece tekne tıkırtısı taktak.az ilerde 10 metre beton çıkıntısı vardı bir gece babam abim ve ben çıktık betona hava da tiz hafif bir rüzgar diz boyu suda yakamozda suyu şapırdatan kefaller.atardık 4-5 kıbrıs. misinayı küçük bir taşa sarar gazoz kapağının üstüne koyardık taşı.yanımızda o eski sacdan kova gazoz kapağı sesi dinlerdik.tıkırtının ardından çektiğimiz kiloluk kefalleri kovaya sığdıramazdık.babamın kolundaki o eski otomatik saati htırladım bir an en son baktığımda 4 ü gösteriyordu.Babamın dizinde uyandığımında o bana gülümseyen güneşi çok ama çooook özledim.
Güzel bir anı Selim 1989 da bana dayımla gittiğim menderesteki tatlı su avlarını hatırlatır pamucaktaki kuşadasına giden sahil yolunun selçuktan gelen yolla birleştiği kavşağa gelmeden önceki köprü altında menderesten balık avladığımız günleri hatırlatır.
