Anlatacağım olay Konya gökhüyük obruğunda geçmektedir. Aslen Konya'lı olmama rağmen gökhüyük obruğunu hiç duymamıştım. Balık avı için genelde Altınapa, Hatunsaray, May barajı gibi mekanları tercih ediyordum. Bir hafta sonu Çumra'da bulunan bir arkadaşımı arayıp balık avı için mekan sormaya karar verdim. Arayacağım arkadaşta benim gibi ava düşkün. fakat uzun süredir görüşmüyoruz ve onunla hiç balık avına gitmek nasip olmamıştı. telefonunu bulduktan sonra kendisini aradım. Tabi yıllardır görüşmediğimiz için epey bir şaşırdı. direk mevzuya girmeden hal hatır soruyorumki ayıp olmasın Sohbet bu şekilde devam ederken beni şok eden bir teklif gelldi kendisinden. -Hafta sonu ne yapıyorsun? işin yoksa gelde seni balığa götüreyim - Hani derler ya "Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz" Dedimki "Mübarek adammısın yahu. İki saattir mevzuya giremedim. Seni aramamdaki gayem balık avlağı sormak içindi, sen beni davet ediyorsun" Tabi memnuniyetle kabul ederek hafta sonunu iple çektim. Buluştuğumuzda bana 2 yer önderdi 1- May barajı : Sazan bol olur fakat büyük balık çok çıkmaz. Ama avı bol olur. Birde yolu uzun ve balığının eti o kadar lezzetli değildir. 2- Obruk : Kara sazan vardır. Balık çok çıkmaz ama yakalanan balıklarda büyük olur, etide lezzetlidir. Aynı zamanda yolda yakındır. Tabi büyük balık yakalama ihtimalimiz beni cezbettiği için obruğu tercih ettim. İlk defa gördüğüm obruk, tabiat harikası nefis bir yerdi. Suyun derin ve etrafının kayalık olması sebebiyle sudak'ta varmış gibi bir his oluştu bende. "burada ne tür balıklar var" dediğimde "yalnız sazan bulunur" dedi. Çaresiz dip oltalarımızı hazırlamaya başladım. Yanımda haşlanmış hamur ve ayçiçek küspesi var yalnızca... Bu esnada kendi malzemelerini çıkaran arkadaşım bana bakarak gülümsedi "Acele etme. Elindeki malzemelerle buradan bir şey yakalayamazsın.." Şaşırmıştım. "Ne için? neden yakalayamazmışım" -Çünkü burasının balıkları yalnızca mısır ve haşhaş küspesi ile yakalanır. Tamam. her yörenin kendine has bir avlanma yöntemi olduğunu duymuştum ama konu sazan avı olunca ayçiçek küspesi ve hamur ilk akla gelendi. Şansımı denemek istiyordum "Bir deneyeyim bakalım.." dedim. Fakat saatler geçmesine rağmen bende tık yok, arkadaşım birer birer çekiyor balıkları. baktım olmayacak bende haşhaş küspesi ve mısıra döndükten sonra balık çekmeye başladım. Balıkları gerçektende söylediği gibi genelde 1 kg çivarında çıkıyordu. O gün 7-8 adet sazan yakaladıktan sonra avı bıraktık. Obruğun etrafında keşif gezisi yaparken bir şey dikkatimi çekti. 8-10 cm büyüklüğündeki bazı balıklar sazan yavruları sürüsüne saldırıyordu. Arkadaşıma onları göstererek bunlar sudak yavrusuna benziyor, burada başka türün olmadığından eminmisin? diye sorduğumda verdiği cevap netti: burada sazandan başka balık yok. ............................................................... Aradan 3 sene geçmişti. Ve biz her sene yazın obruğa ava gitmeye devam ettik. Fakat her yıl bir öncesine göre balık avımızda gözle görülür bir azalma vardı. Bir hafta sonu tek başıma yine obruğa gitmiştim. Sabahtan ikindiye kadar beklememe rağmen tık yoktu. Bu sırada benden başka avlanan bir kişi daha vardı. Yanına giderek hangi civardan geldiğini sorduğumda, obruğun yanında bulunan köyün yerlisi olduğunu söyledi. O'na aynı soruyu sordum. -bu gölde sazandan başka av bulunmazmı? (Aklım hala 3 sene önce sudak yavrusu sandığım balıklarda) -Yok. Yalnızca sazan bulunur. dedi. Fakat içimi bir şüphe kemirmeye devam ediyor. "O gördüğüm balıklar neydi öyleyse?" O düşünceyle kalkıp arabamda bulunan malzemeleri almaya gittim. 2.30'luk kamışıma bir iğne ve beyaz sahte kurtla tekrar döndüm. bölgenin en kayalık ve dik yerinde durarak at-çek yapmaya başladım. Bulunduğum yer sudan yaklaşık 5-6 metre civarında yüksekçe bir yer. Yarım saate yakın çalışmama rağmen yine bir hareket yok. Fakat kararımı vermiştim. En azından hava kararmaya yüz tutuncaya kadar devam edecektim. Bu sırada aşağı tarafta beni izleyen diğer kişi "hemşerim kusura bakma ama bu şekilde burada bir şey tutamazsın" dedi. Ben " olsun en azından şansımı denemek istiyorum" dediğimde. "Sen bilirsim ama ben yorulma diye söyledim. Senin yaptığın deniz avcılığı için. O yöntemle burada avlayacağın balık yok.." Ben biraz hayal kırıklığına uğramış şekilde at-çek yapmaya devam ediyorum. Derken. Nihayet... Silikonu atabildiğim en uzak mesafeye fırlattıktan sonra, biraz nefeslenmek birde cigara yakmak düşüncesiyle misinayı serbest bıraktım. Kendi kendine silikon yavaş yavaş dibe süzülürken bende oturduğum yerden bir sigara yakıp dinlenmeye başladım. 3-5 dakikalık aradan sonra yerimden doğrularak makarayı yavaş yavaş sarmaya başlamıştım ki, küt diye balığın vurmasını hissettim. Bu iğnenin bir yere takılması veya başka bir şey değil, resmen balığın vurmasıydı. Kalbim heyecanla çarpmaya başlamıştı. hızla makarayı sarmaya başlamış, bir taraftada oltanın sapını sıkı sıkı kavramıştım. Nihayet sudak suyun yüzünde belirmeye başlamıştı. Heyecanla aşağıdaki kişiye bağırdım -Dayı bak! geliyor geliyor.. Yakaladığım 1 kg civarında bir sudaktı. Gördüğüne anlam veremeyen diğer avcı yanıma gelmiş şaşkınlıkla beni ve balığı izliyordu.. O gün yalnızca bir sudak yakalamıştım ama sonraki haftalarda hem kendim hemde arkadaşlarıma bol bol bu zevki tattırdım.
Yakup abicim ben pek tatlı sudan anlamam ama anlattıklarına bakılırsa zaman kaybetmeden sudak avına çıkmak gerekiyor diye düşünüyorum abicim.
İnşallah nasip olurda günün birinde Konya'ya gelirseniz seve seve götürürüm. hoş Konya'da balık çıkan avlakta kalmadı ama en azından oltamızı atıp bekleriz
Yakup abi her zaman bir düsturumuz var.Balık bahane muhabbet şahane.Olsun Sudak çıkmasa bile dediğin gibi bekleriz.
Yakup kardeş tebrikler.şansın bol olsun.Benim sormak istediğim sence mahsuru yoksa bu obruk nerdedir?nasıl gidilir.Bilgi verirsen sevinirim.Oltalar boş kalmasın.
valla sizi anlıyorum bizlerde kayseriden av icin en az 100-150 km cıkmamız gerekiyo yani avk-lak sıkıntısı heryerde var
Niye mahsuru olsunki Dediğim yer Konya-Karaman yolu üzerinde bulunan, Konya'ya 55 km uzaklıktaki gökhüyük kasabasında.
Bende ilk gördüğümde aynı hisse kapılmıştım Ama emin ol avlanmak için yeterince büyük. Hem en büyük özelliği her zaman için sessiz ve sakindir. Ayrıca hem sazan hemde levrek(sudak) avı yapılabiliyor. Önceleri yalnızca sazan avlamak için bir kaç kişi gelirken özellikle geçen yıldan itibaren Konya'dan canlı balıkla sudak avlamaya gelenlerin sayısında ciddi artış var.
anladım ama siz bu taraflara gelirseniz yamulayı mutlaka görün deniz yavrusu yeni yeni düzeliyor sazan capak ben gormedım ama ala ve turna cıkıyor
Arkadaşlar 1/2 No.lu tebliğ madde 7, çizelge 4'e göre 15 MART - 30 NİSAN Arası Sudak Avı için kapalı sezondur. Ayrıca Konya iline bağlı içsularımızda Sazan için 1 NİSAN - 30 HAZİRAN Arasında zaman sınırı getirilerek av yasağı belirtilmiştir. Bu durumdan habersiz olan arkadaşlarımızı lütfen kimse tenzih etmesin. Kendilerinin av yasak ve sınırlamaları konusunda bundan sonra daha hassas davranacaklarından ve 1/2 no.lu tebliği inceleyerek bilgi edineceklerinden kuşkum yoktur. Bu arada demek istediğim avın yapıldığı tarih ile ilgili değil konunun gidişatını okuyan ve henüz bilgi sahibi olmayan dostlarımızın yanılmasının engellemesi yönündedir.
Bilgilendirme için teşekkür ederim. Ama yazımın bir bölümünde " .......Aradan 3 sene geçmişti. Ve biz her sene yazın obruğa ava gitmeye devam ettik. Fakat her yıl bir öncesine göre balık avımızda gözle görülür bir azalma vardı...... " belirttiğim gibi 1 sene önce ve ağustos ayında yaşadığım bir anımdı paylaştığım. Yoksa yeni bir olay değil, yanlış anlaşılmasın
Kusura bakmayın Yakup bey, yazımı tamamlayamadan yayınladım, tekrar okuyunca anlayacaksınızdır demek istediğimi Anlatım ve emek için ayırdığınız zamana teşekkür ederim.
Yer çok güzel sanki karater gölüne benziyor . Videosuna bakınca büyük olduğu anlaşılıyor ilginç bir göl. http://uk.youtube.com/watch?v=fd6uoozqTqM&feature=related
Video için teşekkürler. Ama maalesef videodan da anlaşıldığı gibi ciddi anlamda su çekilmesi mevcut. Korkarımki bir kaç yıl içerisinde su tamamen bitecek Bu konu ile geçen yıllarda köylülerden dinlediğim bir hikaye var. Tarihin birisinde obruktaki su tamamen kurumuş. Zeminin düz ve kumlu olması sebebiyle köylüler alana kavun, karpuz gibi ürünler ekmişler. Söylediğine göre gerçekten çok güzel ürünler yetişmeye başlamış. Ama ilerideki günlerde hiç hesaba katmadıkları bir olayla karşılaşmışlar. Yetişen ürünlerinin bakımı için alana giden köylüleri, her gün sayıları biraz daha artan yılanlar karşılamaya başlamış. Artık ilerleyen günlerde öyle bir hal almışki, bu yılanlar yüzünden köylüler aşağıya inemez duruma gelmiş ve ürünlerini orada bırakmak zorunda kalmışlar.