önce akdeniz sonra tum denızlerımızde yasam bıtıyor

Konu, 'Denizdeki Canlılar' kısmında nazım maral tarafından paylaşıldı.

  1. nazım maral

    nazım maral nazım maral

    Yaş:
    43
    Mesajlar:
    26
    Şehir:
    mersın
    Favori Kamış:
    Cormoran black Bull 2.70
    Favori Makine:
    okuma helios 4000
    En İyi Avı:
    Kuzu 42 kg
    Merhaba arkadaslar bundan yaklasık 4 sene once tv ve cesıtlı haber kaynaklarında yapılan arastırmaya gore once Akdenız daha sonra sırasıyle Ege Marmara ve Karadenız' de bu hızla gıderse 2040 yılına kadar canlı yasamın neredeyse tamamının yok olacagı acıklanmıstı.aradan 4 sene gecmesıne ragmen hala koruma amaclı ayrıntılı bır calısma yapılmıs degıl.Tum turler rısk altında yasıyor.Sizlerınde bıldıgı gıbı dogal yasam zıncırleme bır sıstemdır.Yanı zıncırdekı halkanın bırı koparsa ıs bıtmıs demektır.Bu nedenle herkesı daha bılınclı avlanmaya davet edıyorum.örnegın genc orfozları o ankı heves yuzunden av cantamıza atmayalım.Şöyle ki orfoz cok az ve uzun aralıklarla ureyebılen ve narın bır balıktır(birçoğu gibi)belırlı bır yasa ve boyuta gelmeden cıflesmesı ve yumurtlaması mumkun degıldır.8 yasına kadar cınsıyetsız yasar daha sonra erkek olur 18 yasına kadar ve son olarak dısı olur.Yanı bır orfoz 18 yasını doldurmadan cıftlesemez halıyle ureyemez bu nedenle genc orfozları denıze gerı bırakmamızda fayda var..

    not: bıldıklerım eksık ya da yanlıs olabılır daha ıyı bılenlerın uyarmasını ısterım herkese saygılar... rasgele.....
     
  2. bnymnblr

    bnymnblr Bünyamin

    Yaş:
    46
    Mesajlar:
    510
    Şehir:
    istanbul
    Öncelikle denizlerimizin birinci sorunu kirliliktir.
    Karadeniz kaynaklı kirlilik akıntı yoluyla diğer denizlerimize taşınmaktadır. Ayrıca denizlerimize akan kanalizasyon derelerinde etkin arıtmanın olmayışı özellikle Marmara Denizini bitiş noktasına getirmiştir. Yapılan arıtma tesislerinin bir çoğu ön arıtma yapmaktadır.

    Halihazırdaki tesisler bile eleman yetersizliğinden tam olarak çalıştırılmamakta. Geçmiş dönemki İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur da, atıksu arıtma tesisleri işletmelerini özelleştirmek istemelerinin sebebinin personel sıkıntısı olduğunu belirtti. Bu yıl atıksu arıtma tesislerinden 350 personelin emekli olacağını dile getiren Çodur, bu personelin yerine yeni elemanlar da alınamadığını ifade ederek, “Ne yapayım, bu tesisleri iş yapamaz hale mi getireyim? Hizmetlerin devam etmesi için bu tesislerin özelleştirilmesi lazım.” Dedi

    Diğer şehirlerin kıyı belediyelerin atık sularının akıbeti ise daha vahimdir. Hal böyle olunca denize akan atıksular ve Karadeniz kaynaklı kirlilikle birleşince denizlerimizde planktonik yaşam sekteye uğruyor. Ve bir çok deniz canlısının hem oksijen hem de besin kaynağı olan plankterler üreyemiyor. Bu besin zincirine göre bu planktonların azlığı bunlarla beslenen balıkların ve balık yavrularının hem oksijensiz kalmasına, hem de beslenecek bir besin bulamamalarına neden olmakta bunun sonucu olarak da denizlerde balık üreme alanları gittikçe daralmaktadır. Bu da denizlerimizdeki balık miktarını büyük ölçüde azaltmaktadır.

    -Bu işin çözümü çok geniş kapsamlıdır. Özellikle Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin bu konuda masaya oturup Karadeniz’ e verilecek kirliliğin ileride ne gibi sonuçlar doğuracağının hesabını yaparak yatırımlarını daha çok atıksu arıtma proseslerine çevirmelidirler.
    -Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz’e kıyısı olan tüm il belediyeleri atık sularını tam olarak arıtmak durumundadır. Türkiye’ nin atıksu arıtma işine 30 milyar euro ayırması gerekiyor. (http://www.arkitera.com/h1608-cevre-muzakerelerinin-maliyeti-agir.html)

    Tabiki sadece atıksuların arıtılması da sürdürülebilir balıkçılık açısından yeterli bir durum değil.
    Öncelikle denizlerde sürdürülebilir balıkçılık açısından çeşitli fikirler ortaya atılmış bir çoğu üzerinde de etkin bir rol oynanılmamıştır.

    Örneğin denizlerimizde 2-3 yıl balık avlamak yasaklansın tarzından fikirler ortaya atılmış fakat uygulanabilirliği açısından mümkün olmadığı görülmüştür.
    Bu sebepleri sıralayacak olursak
    Bu işe büyük paralar yatıran kişilerin bu yasak boyunca büyük zarar görmesi anlamına gelir.
    Balıkçılığın 2-3 yıl kadar yasaklanmasından sonra gene aynı şekilde deniz talan edilirse, denizlerimiz balık yönünden tekrar zayıflayacaktır.
    Balıkçılığı 2-3 yıl yasaklamadan
    Sürdürülebilir balıkçılığı sağlamanın
    Tek ama tek bir yolu var
    “Deniz rezervleri
    Deniz Rezervleri, denizlerin belirlenmiş bir bölümünde sonsuza kadar insan baskısının yasaklanmasıdır. Diğer bir deyişle Denizlerde bazı bölgelerin belirlenip bu bölgelerde sonsuza kadar balıkçılık faaliyetleri yasaklanmalıdır. Bu bölgeler balıkların üreme alanları olacaktır. Bu bölgelerde üreyen balıklar rezerv bölgelerinden çıktıklarında av verecek potansiyeli ortaya çıkaracaktır.
    Bu iş için öncelikle niyet ve kararlılık gerekir.
    Benim bir ara Tarım ve Köyişleri Bakanlığına Gönderdiğim yazı ve cevabını da bu vesileyle yayınlıyorum.

    TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞINDAN BANA GELEN YAZI

    Sayı:B.12.0.KKG.0.17/106.01.38.01/01/-2427 74699
    Konu: B.E: (Deniz rezervleri hakkında) 10.10.2008 035886


    Karadeniz ve Marmara Denizinde Deniz Rezervleri oluşturulması böylelikle balık türlerinde ve miktarlarında artış sağlanabileceği yönünde önerinizi belirttiğiniz e-postanız incelenmiştir.

    Su Ürünleri Kanununda değişiklik yapılmasını öngören kanun değişikliği taslağı Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarında görüşülmektedir. Bahsetmiş olduğunuz konu ile ilgili düzenlemelere yasal dayanak olacak hususlar da bu taslak içerisinde yer almaktadır.

    Bilgilerinize rica ederim.

    Dr. Durali KOÇAK
    Bakan a.
    Genel Müdür V.


    Bu başvuruyu aşağıdaki internet adresi üzerinden yapmıştım
    http://195.140.196.201/bimerwebform/default.aspx

    Keşke bu konuda bir seferberlik olsa
    olmaz olmaz demeyin
    sizde bir mail gönderin
    Elden bir şey gelir mi bilmem ama
    şunu düşünmek lazım
    Balık populasyonunu koruyan
    Çok basit ve anlaşılır ve de uygulanabilir bir metoddur bu
    Sürdürülebilir balıkçılık adına ……….
     
    Son düzenleme: 28 Mayıs 2009
  3. korni

    korni koral

    Mesajlar:
    7.546
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    55 kg trakya kıvırcığı


    ben konuşmaya başlayınca çok muhalefet eden çıkar siyaset yapma diye ben bildiğim yoldan şaşmam ama ırs gelir tırs gider ... öncelikle çok haklısın daha senin yazdıklarına ileve edicekte çok şey var...fakat ben başka birşey eklicem konuyla alakalı dolaylı yoldan deniz hayatını kenra koyup insan hayatından örnek vericem 1999 depreminden sonra 10 sene kadar zaman geçti istanbul ve çevresi için ne gibi bir önlem alındı? işte devletin bakış açısı budur insana doğaya ...konuşmaya geldimi hem baştakiler hende muhalefettekiler yangında kül bırakmaz sadece.........
     
  4. nazım maral

    nazım maral nazım maral

    Yaş:
    43
    Mesajlar:
    26
    Şehir:
    mersın
    Favori Kamış:
    Cormoran black Bull 2.70
    Favori Makine:
    okuma helios 4000
    En İyi Avı:
    Kuzu 42 kg
    Merhaba arkadaslar yorumlarınız ve paylastıgınz degerlı bılgıler ıcın sızlere cok tesekkur edıyorum sahsım adına yasamım boyunca dogal yasam ve ınsan hayatına deger verdım hala da boyle yasamaya devam edıyorum.Ama ne yazıkkı ınsanlar yasamanın kolay yolu olan cehatetı secıyor bunun sonucu olarak sızlerınde belırttıgı gıbı dunya uzerınde yasayan her canlı (bızlerde dahıl)sorun yasıyor.Bızler belkı dunyayı degısteremeyız ama cevremızdekı olumsuz faktorlerı degıstırebılırız.Tanıdıgım herkese butur konulardan bahsedıyorum az da olasa faydam oluyorsa kı umarım oluyordur ıste o zaman ben dunyanın en zengın en varlıklı ınsanıyım cunku kaybettıgımız nımetler kımsenın parasıyla gerı gelmez.Ayrıca bızlerın konustugu meselelerı cozecek ınsanlar ulkemızde gercekten mevcut yeterlı egıtımı almıs kendını bılıme ve dogaya adamıs ınsanımız var fakat butur ınsanların fıkırlerı ve yeteneklerı ulkemızde maalesef kıymet bılmıyor.Sonuc olarak bu ınsanlar ''cehaletın esenlık getırdıgı yerde zekı olmak budalalıktır.''sozune dayanarak duzene ayak uydurmak zorunda kalıyorlar ya da kendılerıne sahıp cıkan avrupa ulkelerınde yeteneklerını sergılıyorlar.yanı yıne donup dolasıp egıtım sart sozune gelıyor konu.. saygılar..
     
    Son düzenleme: 28 Mayıs 2009
  5. mertcan41

    mertcan41 mertcan

    Yaş:
    31
    Mesajlar:
    22
    Şehir:
    Kocaeli
    Favori Kamış:
    alb60
    Zaten en çok tür Akdeniz'de mevcut kirlilik dolayısıyla en çok Akdeniz'i etkiliyor.Artı bilinçsizce yapılan ticari avlar canlı nesillerini tüketmekte.Artık büyüklerimizin anlattıklar avları büyük bir iştahla dinliyoruz.Ardından nerde şiiiimdii...:(
     
  6. canbuyukarda

    canbuyukarda Can Buyukarda

    Yaş:
    55
    Mesajlar:
    20
    Favori Kamış:
    Zıpkın ve yeni yeni Olta
    Kişisel fikrimdir. Forumun yeni üyelerinden ve neredeyse yaşamının tamamını denizlerde geçirmiş biri olarak Bünyamin Bey'e katılmamak mümkün değil. Lakin kirlilik, aşırı düzeyde yapılan avcılık gibi denizlerimizi tehdit eden unsurların giderilmesi için ihtiyacımız olan şeyin toplumsal bilinci oluşturabilmekten geçtiğini düşünüyorum. İstediğimiz kadar deniz rezervleri oluşturalım, istediğimiz kadar yapay resifler kuralım nafile. Sadece ve sadece o toplumsal bilinç oluştuğunda sorunu büyük ölçüde çözmüş oluruz. Bazıları çok zor diyebilir ama ben şahsen bu noktada karamsar değilim. Bu forumda bile birçok bilinçli amatör avcı arkadaşım olduğunu gördüm ve de bu beni oldukça sevindirdi. Bu noktada o toplumsal bilinç nasıl oluşturulur, neler yapılabilir yada yapılmalı bunlara kafa yormalıyız. Önce amatör avcılar olarak kendimizden başlayarak...Bir kaç örnek vermek gerekirse; üreme aylarında havyarını dökmemiş eşkinaları yakalayıp yada zıpkınla avlayıp forumlarda çarşaf çarşaf fotoğralarını yayınlamaktan ( en azından bu dönemde avlarını yapmamaya çalışmaktan) vazgeçmekle ilk adımı atabiliriz. Ve hatta bir ikinci adım atarak diğer türlerede aynı saygıyı göstermeye çalışmalıyız. Bunu başardığımızdada işte o toplumsal bilinci yavaş yavaş oluşturmuş, kıyı belediyelerimiz arıtma tesislerinin öneminin farkına varmış, sanayi kuruluşları yarattıkları kirliliğin ne boyutta olduğunu görebilmiş, profesyonel avcılar bilinçli olarak yaptıkları bilinçsiz avcılıktan vazgeçmiş, devletimizde tam anlamıyla sosyal bir devlet olmayı başararak karadeniz ülkelerini masaya oturtup gerekli atılımları yapmış olacaktır. Kimbilir belki bende rahmetli dedemle yakaladığımız o balıkları ileride torunumlada yakalama zevkine nail olurum.