Arkadaşlar dün boğazda yakaladığım istavritlerdeki durumu sizle paylaşmak istedim... 10 gündür filan dikkatimi çekiyordu, ama bir arkadaşın uyarısı ile incelediğimde 10 balıktanikisinde bu durumu farkettim, genel olarak istavritlerin sırt ve galesa arkalarında çıban gibi bir yara var. Kesinlikle yırtıcı bir balığın işi değil. her ne kadar yakaladığım 2 kilo kadar balıkta 4 tanesinde bu yarayı farkedip, onları ayırıp mahallen kedilerine yem yapsamda diğer balıkların çoğundada aynı bölgelerde deri dökülmesi farkettim... Yukarıdaki mesajlarda da bazı arkadaşların durumu farkettiğini anladım... Bilen arkadaşlara soruyorum , bu bir hastalıkmıdır? Bu balıklar yenirmi ? Bunları bu hafta vakit bulursam Beyazıttaki su ürünleri Fakültesine inceletmek üzere götürmeyi düşünüyorum... Not: Bende çıkan yaralı balıkları attığım için başka bir forumdan aldım resimleri, ama yaralar aynı yaralar...
sonuçta ne olursa olsun balıkları pişirirken ısıl işlem uygulandığı için ne virüs kalır ne bakteri bence için rahat olsun..
Bilinen bakterilerin çoğu için o dediğin geçerli, fakat deniz ortamındaki bakterilerin çoğu hiç tanınmıyor, ve ne şartlarda yaşadıkları ve öldükleri tahminden öteye gidemez.. Daha geçenlerde Discovery deydi sanırım hawai de deniz altında yüzeye çıkmaya çalışan mağma etrafında 200 santigrat derecede yaaşayan bakterilerden söz ediliyordu. Tabii bu bizim boğaz için ne kadar geçerli bir durum, ayrı bir tartışma konusu..
son haftada tutulan balıklarda bu tip yaralar cok fazla..ilk başta cinekop yarası sanıldı.fakat takımcıların söylediğine göre bu kene yapışması.bazılarına göre ise bi tür mantar. şimdilik ne olduğu belli değil.tavsiyem o tip balık tuttuğunuzda yememenizdir.ne olur ne olmaz.
Benim son zamanlarda tuttugum istavritlerde de bu tip yaralar var. Ben bunlarin orada atilan çaparilere tersten yakalanip kurtulma neticesinde oluşan yaralar olduğunu düşünmüştüm. Bu doğru da olabilir çünkü çok fazla sayıda çapari sallaniyor. Başka bir durumdan kaynaklaniyorsa da balik yememeyi gerektirecek bir durum oldugunu sanmam.
Ben bunların çinekop saldırısı sonucu olduğunu düşünüyorum. Bugün yapılan organizasyonda resimlerdeki gibi darbeli hiç balık tutulmadı. Çünkü çinekop yok denecek kadar azdı. Ayrıca, balıklara yapışarak yaşayan asalaklar, balık bedeninden ayrıldıkları zaman hemen hemen hiç iz bırakmıyorlar. Resimdeki balıklardan birisinin sırt yüzgecinin darbe almış olmasıda, bu gölgeye asalak yapışamayacağı için düşüncemi destekliyor sanırım.
@Aret İyide ben boğazda yıllardır balık tutarım ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyorum, çapari olsa önceki yıllarda yada 20 gün öne en yoğun çinekop akınında niye yoktu bu yaralar ? @kayakçı (profil resmine istinaden ) Hocam sizin teoriniz daha mantıklı gibi geldi, bunlar tam olarak yara değil, leke gibi, Ama lüfer ailesinin saldırılarından değilde Lüfer cemaatinin istavritler üzerinde yarattığı stresten olabileceğini düşünmeye başladım.. neticede düğünümden 1 ay önce de benim vücudumun değişik yerlerinde de stres kaynaklı lekeler oluşmuştu...
Ben de durumu bayramın ilk günü görüp 2 foruma yazmıştım; forumlardan birinden gelen cevabı doğal olarak da kaynak belirterek buraya kopyalıyorum; aynı zamanda bu gün Istanbul Üniversite Su Ürünleri Fakültesi'ne e-posta ile bilgi göndermeye çalıştım, gelecek olan cevaba göre hareket edeceğim; siz de konuyu takibe alırsanız merakımızı tatmin edebileceğimizi düşünüyorum... Oltacı Forum, Bahadır Çapar'dan alıntıdır: Sayın Pirinç, son gönderileriniz üzerine nazarımda iki olasılık ağırlık kazanmaktadır. Bunlar trematod kökenli paraziter infestasyon ve columnaris türevi bakteriyel enfeksiyon olasılıklarıdır. Bu tür yaralanmalar, üzerinde görüldüğü balıkların sofralık olarak tüketilmesi noktasında çoğu oltacı tarafından ciddiye alınmayabilir; ancak, gerek estetik gerek tada dayalı duyumsal açılardan birinci kalite deniz ürünleri olma vasıflarının zarar gördüğünü söyleyebilirim. Unutmayınızki vücut üzerinde herhangi bir safhada lezyonlar şeklinde açık yaralar taşıyan balıkların hastalıkla mücadele/iyileşme süresince kan değerleri olağanın dışında olacak bu da doğrudan veya dolaylı olarak et kalitesini etkileyecektir. Nihayetinde bağışıklık sisteminin tetiklediği hormon ve antikor değerleri üst seviyelerde seyredeceğinden bu bireylerde alışılmış tat ve aromayı bulamazsınız. Eğer istavritler üzerinde görülen bu irritasyonlar, önceki açıklamamda değindiğim olasılıklardan bir diğeri olan toksik bir etkene dayanıyor ise insan sağlığı açısından da risk taşıyabilecekleri düşünülmelidir. Tavsiyem; bu şekilde balıkları daha fazla tüketmeyip elde edeceğiniz benzer durumdaki taze örnekleri -mümkünse- size en yakın Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Koruma Kontrol Dairesine ulaştırarak laboratuvar incelemesi talep etmenizdir. Bu kurumlar gerek duyarlarsa üniversitelerin ilgili bölümlerinden ve bilir kişilerinden destek alacaklardır. Alıntı Sahibi: Bahadır ÇAPAR üzerinde 28 Kasım 2009, 23:01:38 Paraziter infestasyon olasılığı Birçok bireyde aynı dönemde ve benzer özellikte fiziksel yaralanmaların gözlenmesi, bunun -en azından- o bölgede yayılım gösteren bu bireylere ait lokal popülasyon üzerinde etkili olduğu sonucunu vermektedir. Trematod grubunda yer alan ve çıplak gözle görülemeyecek küçüklükteki bir takım parazitlerde bu duruma sebep olabilir. Nihayetinde deri yüzeyinde oluşturdukları irritasyon (tahriş) diğer fırsatçı ve patojenik organizmalar için bir istila alanı oluşturarak açık lezyonlara dönüşür ve birbirini izleyen -her aşamanın farklı bir aktöre dayandığı- ardışık rahatsızlıklar/semptomlar izlenebilir. Trematod kaynaklı sürü salgınları denizel ortamda sıklıkla rastlanan ve olağan sayılabilecek parazitik hastalıklardır. Bu türden deri yüzeyindeki yaralı alanlar trematod kökenli deri hastalıklarında da sıklıkla gözlenir. Bakteriyel enfeksiyon olasılığı Diğer önemli bir olasılığın columnaris gibi sürü balıkları üzerinde hızla yayılarak etkili olan bakteriyel epidemiler olabileceğini belirtmeliyim. Bu tip bakteriler (örneğin Flexibacter maritimus), balığın vücut yüzeyinde özellikle yüzgeç kaidelerinde hafif kırmızı bir çerçeve içerisinde sarımtırak-opak lezyonlar ve vücudun belirli yerlerinde hudutları belirgin renk koyulaşmaları şeklinde semptomlar gösterirler ki göndediğiniz görsel bu duruma da koşutluk gösteriyor. Özellikle yüzey suyunun atmosferik etkiyle hızla soğumaya başlayarak deniz suyu ısısının düştüğü dönemlerde birçok denizel türde gözlenebilen balık hastalıklarındandır. Mevsimsel yağışlarla karasal kökenli çok çeşitli materyalin kıyısal alanda yoğunluk gösterdiğini ve bu şekilde balıkların besin kaliteleri üzerine etkili kimyasal girdiler ile olumsuzluk yaratabileceği unutulmamalıdır. Balık sürüleri genelinde zayıflayan bağışıklık sistemi ve suda çoğalan patojen miktarı yine bu tip semptomlar verecek çoğu bakteriyel kökenli bulaşıcı hastalıkların istavrit gibi sürülenme eğilimli küçük türlerde de görünmesine kolaylıkla neden olmaktadır. Bunlar da benim avladıklarım sorunlu balıklardan fotoğraflar:
@Snowman Yanlış anlamışım, vede anlaşılmışım.. Özür... @furunotr Öncelikle bu kadar önemli bir konunun fazlaca dikkat çekmemesini anlıyamadığımı belirteyim.. Bir hususta ben her ne kadar ilk etapta bu lekeler (yara) bulunan balıkları direkt atsam da, leke olamayan balıklar dada temizlerken çok kolay bir şekilde aynen sizin resimlerde olduğu gibi deri dökülmesi olduğunu farkettim.. Ayrıca Su ürünleri fakültesine e- posta ile göndermek de güzel ama hafta içi özellikle bir kaç numuneyi bizzat elden götürmek istiyorum.. Ve bu konunun bizzat takipçisi olacam.. Teşekkürler...
Hasan kardeşim kimse olaya kayıtsız değil, bunu açtığın konunun kaç kişi tarafından ziyaret edildiğine bakarakta anlayabilirsin , insanlar yorum yapmamışlarsa bilki yeterli bilgiye sahip olmayışlarından , atıp tutmak gereksiz yazı kirliliği yaratmak yerine açtığın konunun sonucunu beklemeyi yeğliyorlar tıpkı benim gibi
bunu bende anlamadım daha derin izi olanlarda var geçen senede oluyordu böyle izler ama nadir bu sene hemen hepsi böyle bence mahir bey reis'e sormak lazım
evet arkadaslar benimde son zamanlarda tuttugum istavritlerde durum ayni ben ilk once bunlari cinekop isirigi zannetmistim am isin garip yani izler hep ayni bölgelerdeydi yani hep sirt bölgesindeydi bu benim baya garibime gitmisti yalniz birseydaha vardi garip olan bu aralar tuttugumuz cinekoplarin icleri simsiyah cikiyor daha önce böyle bisey görmemistim sanirim buda denizlerimizin artik kirlilik boyutunun iyice tehlike sinirina yaklastigidir
Bu konuya halkın bilinçlendirilmesi amcıyla önem verilmesini ve araştırmanın test sonuçlarının açıklanması taraftarıyım.İlginize teşekkürler.
Emeğine sağlık üstadım..Bizim tuttuğumuz balıkalrın hemn heemen yarsında bu lekeleri fartk etmiş ve sölediğimizde balıkçı abilerimizde çok ilginç sözler duymuştuk :sabırsızlıkla sizden gelicek olan resmi sonuçları bekliyoruz
öncelikle bu konu yu açan arkadaşıma teşekkür ediyorum insan sağlığı ile ilgili çok hassas bir konu yu gündeme getirdiği için şahsen benimde bir bilgim yok bu konuda ama şahsi kanaatim deiz kirliliyinden oluyor olabilir ama en doğru sonucu analizler sonucu alailiriz ve sabırsızlıkla bende bekliyorum cevabını.
İstavritlerdeki Tuhaf bereler. Geçenlerde forumda bir arkadaş buna dikkat çeklmişti.Bugun Habertürk bunu sayfalarına taşımış.Paylaşmak istedim. İstanbul Boğazı alarm veriyor! Avlanan balıklarda büyük tehlike 11.12.2009 10:45 Kanal 1, İstanbul Boğazı'nda avlanan balıkların yara-bere içinde olduğunu tespit etti. Balıkların dış yüzeylerindeki kızartı ve morlukları gören balıkçılar şaşkınlıklarını gizleyemiyor. 40 yıldır İstanbul Boğazı'nda olta ile balık avladığını söyleyen bir balıkçı, Kanal 1 mikrofonlarına, "Bunca yıldır balık tutarım, ilk defa böyle bir durum görüyorum" dedi. VİDEO İÇİN TIKLAYIN Balıkçılar yakalanan balıklarda ilk kez gördükleri bu hastalığa bir anlam veremeseler de, balıklarda görülen bu anomarlliğin sebebinin kirlilik olduğundan eminler. Bu durum akla iki olasılığı getiriyor: İstanbul Boğazı'ndan geçen gemilerin boğaza boşalttıkları sintine, balıkların kimyasal zehirlenmeye uğramasına yol açıyor veya boğaz'da sebebi bilinmeyen bir bakteri ya da virüs balıkların hastalanmasına sebep oluyor. Dahası var: vatandaşlar yetkililerin ilgisizliğinden şikâyet ederken, durumu araştırmak isteyenler, tekne balıkçıları tarafından "Ekmeğimizle oynamayın" diye tehdit edildiklerini ifade ediyorlar. Siz siz olun, Boğaz'da avlanan balıkları yerken, bu aralar dikkatli olun. En azından, yetkililer bu durumla ilgili bir açıklama yapıncaya kadar... BURCU KOZ / KANAL 1 HABER http://www.haberturk.com/haber.asp?id=192575&cat=200&dt=2009/12/11