Cumartesi gündüz ve gece Boğaz kıyısında şahit olduğum kalabalıklardan sonra Boğaz'la ilgili tüm ekipmanlarımı süresiz kadro dışı bıraktım. Pazar günü ise tabi yine yerimde duramıyorum, bu defa Marmara kıyısına gitmeye karar verdim. Eldeki uygun malzemeleri kullanıp takım bağladıktan sonra hava kararmaya yakın av noktalarımdan birine vardım. Kullanılan takım: Sabit şamadıralı, 2 iğneli Şamandıra: 50 gram bulrag Misine: Mustad Ayaka 0,22 mm. Kurşun: 1 gram kıstırma İğne: Fudo 3801 No:6 Yem: Canlı kurt Evde hazırladığım takımı hemen kamışa takıp suya gönderdim, bir taşa oturdum. Sert poyraz insanın iliklerine işliyor. Etrafta sadece kayalar, altlarında koşuşturan kediler ve ben. İşte mutluluk bu, balık gelsin gelmesin ne fark eder? En azından bir şey gelirse "acaba balık mı çekiyorum yoksa yanımdakinin oltasını mı" diye düşünmeden çekeceğim. Güneş batıyor ve şamandıra gözden kayboluyor. Sevinçle çekiyorum ama gelen çok iri bir horozbina. Daha sudan çıkarken kedinin biri balığa atlıyor. Neredeyse havada kapacak. Balık da çember iğne olmasına rağmen sonuna kadar iğneyi yutmuş. Ben iğneyi çıkartmaya çalışırken kedi neredeyse elime pençe atacak. Bi taraftan onu kovup bi taraftan balığı ameliyat ediyorum. Yanlışlıkla İğneyi kessem o karanlıkta ve rüzgarda yenisini bağlamak, kıstırma takmak tam bir işkence olacak. Zor zar iğneyi kurtarıp balığı veriyorum baş belası kediye. Sonra yine bir vuruş, bu sefer gelen balık beyaz. Güzel bir izmarit bu. Marmara kıyısında rastladığımız, yeşil renkli olanlardan. Atıyorum kovaya. Sonra yavru eşkinalar gelmeye başlıyor peş peşe. 10 dakikada 4 tane geliyor. Hepsi de minicik. Maalesef bir tanesi iğneyi sonuna kadar yutmuş, canlı kurtarmak mümkün olmadı. Ziyan olmasın diye aldım. Eşkinaları daha fazla rahatsız etmemek için oltayı açıkta bekletmeye başladım. Biraz uzunca bekledikten sonra şamandıra kayboldu, başladım çekmeye, oldukça ağırdı, heveslendim ama gelen orta boy bir iskorpitti. Onu da attım kovaya. Sonra aynı yerden arka arkaya iskorpit almaya başladım. Eldeki sınırlı sayıda yemi bitirmemek için oltayı tekrar kıyıda bekletmeye başladım. Biraz sonra şamandıra kayboldu, diğer balıklara göre daha iyi bir şey... Gelen bir Sargoz'du. Pek büyük sayılmaz ama günün en iyi balığıydı. Daha sonra vuruşlar azaldı. Ne olduğunu bilemediğim ufak tefek vuruşlarla yemler parçalandı. En sonunda bir ispari aldım. Derken sol taraftan kıyıya bir tekne yanaştı. Yüksek bir ağla benim olduğum yeri yarım daire şeklinde çevirdiler. Ben tam ortada oltam suda bekliyorum. Sonra ağın içine girdiler, motoru pata küte çalıştırarak bir ileri bir geri gitmeye başladılar. Ellerindeki kuvvetli ışığı da denize tuttup balıkları iyice korkutarak ağa vurdurtmaya çalışıyorlardı. İstanbul gibi bir yerde insanlardan ne kadar kaçabilirsin ki? Saate baktım 3 saat olmuş, bu bile büyük bir şey! Son kalan 2-3 yemi de denize atarak takımları topladım ve evin yolunu tuttum.
tebrik eder, daha iyi avlar dilerim. bu güzel rapor için de teşekkür ederim. çember iğnenin diğer iğnelere göre ne gibi bir avantajı var acaba?
kaptan zevkli bir gün geçirmişin kanımca. tebrikler avların için. av yerin neresi marmara kıyılarında? selamlar,
Tebrikler Aret. Boğazdaki hengameden kaçmışsın ama burda da yakalanmışsın tekneciye. İstanbul ili sınırlarında hiçbir yerde rahat vermiyorlar maalesef. Av yeri neresi acaba Rastgele
Kediler resmen haraca bağlamışlar İskorpitleri çorba mı yapıyorsunuz ? Kimisi tulum çıkarıp fileto olarak tava yapıyor. Hangisi daha makbuldür ? Tabi herkesin ağız tadı elbette bir değil ama sizin tercihiniz hangi yönde ? Saygılar....
Teşekkür ederim. Çember iğneler diğer iğnelere göre oldukça avantajlı. En önemli özelliği balığın tasma atmadan kendi kendine yakalanması. O yüzden böyle şamadıralı avda çember iğne için adeta olmazsa olmaz diyebiliriz. Diğer bir avantajı balığın genellikle bu iğneyi yutmayıp ağzının kenarından yakalanması. Böylece hem yavruları öldürmemiş oluyorsun hem de iğneyi yutan balıklarla karanlıkta zaman kaybetmiyorsun. Ama bu avda nedendir anlamadım bir eşkina iğneyi yutarak telef oldu Son olarak daha geniş olan bu iğnelere daha büyükçe bir yemi sığdırabiliyorsun, irice bir kurtu veya komple midyeyi çemberin içine sığdırabiliyorsun.
Teşekkür ederim. Aman av bölgesi söylemeylim de Marmara kıyılarında da Boğaz'daki durumlara düşmeyelim. Aslında çok saklanacak bir şey yok görüldüğü gibi balıklar çok önemli değil. İstanbul'un Marmara'ya bakan kıyılarının hepsinde bu türler var, herhangi bir yerde sabırlı denemeler yapılırsa sonuç almak mümkün.
Evet kediler birer korsan olmuş, ıssız yerde ve karanlıkta iyice vahşileşiyorlar. Kovanın kapağını kapayıp üzerine taş koydum. Nerede ise onu da açıp alacaklar balıkları. İskorpit güzel balık. Başta çorbası, sonra buğulaması, haşlanıp zeytinyağı limon maydanozla salatası, derisi soyulup tavası, derisi soyulup fileto kesildikten sonra domates biberle şiş ızgarası yapılır. Hepsi de iyi yapılmışsa birbirinden güzeldir. Ben en çok çorbasını tercih ediyorum. 4-5 balıktan bir tencere çorba çıkıyor, o yüzden 4'er 5'er donduruyorum, haftada en az bir kez çorbasını içerim. Eğer 1-2 tane gelmişse ve başka balık varsa o zaman derisini çıkartıp diğer balıklarla beraber kızartıyorum. Özellikle Karadeniz'de bunun mısır unuyla kızartmasını çok iyi yaparlar.
Bende nerde bu adam pazar gecesiyle diorum çorba içmeyi fazla sevmeyen biri olarak domates biber sogan defne yapragi ile iskorpit sis diyorum
Yemli avın tadı başkadır. İskorpitler çorba olacak herhalde Ufak eşkinaları salalım büyümelerine izin verelim.. Tebirkler.
Teşekkürler Emre. Evet iskorpitler çorba, diğerleri bugün ızgara olacaklar. Eşkina'nın bir tanesini kurtaramadık maalesef, iğneyi köküne kadar yutmuştu. Boğazını kesmeden çıkartmak mümkün olmadı.