Arkadaşlar Merhaba Bu hafta sonu kuzguna gökalasına gittiğimizde geçen yıl Kuzguna bırakılan aşağıdaki sazan oltama geldi .Dikkat ederseniz üzerinde yaraya benzer şeyler var .Bizim balli bunların Gökalası saldırısına uğradığı yorumunu yaptı ama yinede ben tam emin olamadığım için sizinle paylaşmak istedim. Bu Balığın üzerindeki yaraya benzeyen kabarcıklar nedir ? Not: Bu balık nazikçe suya geri iade edilmiştir.
Mantar enfeksiyonu gibi görünüyor. Fakat bu sekonder enfeksiyon (daha önce vücudu yıpratan bir hasar, asalak yada hastalık olmuş). Tahminim ilk yaraların nedeni argilus yada lernea gibi bir dış parazit. Bu kadar belirgin araz olan balıklar yenmemelidir.
Avlakta iken sormayı unuttum, Bir de Erdem'in oltaya geldi aynı boyda. Onda da bu türden bir görüntü/iz var mıydı? Onu da resimlemiş miydin?
Hocam selamlar, "daha önce"den kastınız, balıkların bu avlağa bırakılmadan önceki bulunduğu yetiştirme ortamını mı işaret ediyor? Zira, sözkonusu avlakta bulunan diğer türlerde yaklaşık 7 yıldır hiç rastlamadığımız bir durum bu. Bir de, bu tür arazlar geçici midir? İlginiz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Yok yok, bu balık burada da doğmuş olabilir. Tam uzmanlık alanım değil ama, genelde mantar hastalıkları ve ülserler başka bir nedenle balık hasar gördükten sonra yerleşirler. BUna pirimer ve sekonder enfeksiyon (yani önce yerleşen ve peşinden onun açtığı yere yerleşen ikinci hastalık) deniliyor. Sazan biti (argulus) çapa kurtu (lernea) gibi asalaklar balıkta ufak yaralar açar. Geçicilikten kasıt bulaşıklıksa , çok az hastalık asalak balıktan insana geçer, balığın iyileşmesi açısından geçicilikse, genelde zayıf düşen balık beslenme ve kavga rekabetinde yenik düşer, ya zayıflar ölür gider, yada kuşlar ve başka balıklar tarafından, hatta ufacık parazitler tarafından yenilir.
peki birşey sormak istiyorum barajlarda tuttuğumuz sazanlarda ister istemez parazitler mutlaka vardır yani denizlerdeki kadar temiz değil diye düşünüyorum bunun insan sağlığı açısından zararları neler olabilir
Bu kadar kirli, bu kadar genleriyle oynanmış, bu kadar coğrafi sınırları ve iklim şartlarını aşıp dünyaya yayılmış hastalığın bulunduğu ortamda, çok parazitli balıklar yenmese daha iyi olur. Eskiden iyice pişirilince bir sorun olmaz derdik, artık diyemiyoruz.
Sayın hocam bilgiler için teşekkür ederim. Bu avlakta (Kuzgun Baraj Göleti) tatlısu gümüşü, Bekir balığı, Gökkuşağı alabalık, Tatlısu kefali ve nadiren de Siraz bulunuyor. Bu balıkların hiç birinde yedi yıldır parazite, tenyaya rastlamadım. Kuzgun'un suyu yöremizin en temiz suyudur. Rakım 2200 mt. Göleti besleyen derelerde Kırmızıpullu Alabalık mevcut ve çoğu kere göleti de ziyaret ederler.Ve tabi ki oltalarımızı da. Hatta bazıları kiloluk. Sazan yavruları geçen yıl gölete bırakıldı. Ve sanki, getirildikleri ortamdan bu parazitlerle geldiler.
Nuri abi iyi akşamlar.Hafta sonu avınız nasıl geçti keyiflimiydi? Kuzgun gümüşden geçilmiyor sanırım.Alabalık çıkarabildiniz mi?
İyi akşamlar Okyar, dediğin gibi her taraf gümüş dolu. Daha olta suya düşmeden havada kapıyorlar. Oltaya gelenlerin hiç birini almadım geri saldım. Gümüşleri atlatmak için olta derinliğini bazen 6-7 metrelere çıkardığım oldu. O derinlikler biraz daha sakindi çünkü. Üç kişi toplamda 7 gökkuşağı aldık. 5 adette küçüklerden iade ettik. Balıklar saat 9-10 arasında alındı. İkisini de ikindi sonrasında aynı yerden aldık.Bu yıl daha tatsız bir sezon geçiriyoruz şimdilik. Sanırım sizde Kuzgun'da idiniz ve daha sonra 80 km yol yaparak kefale gittiniz?
Aaah ah... 2200 rakımlı bir gölete sazan salmak... Peynir-ekmek-akıl... iyi bir üçlü, Trolmuş, gırgırmış, tırıvırıymış... Bundan daha büyük trol olur mu? Bundan büyük katliam olur mu? Erzurum seviyesinde kırmızı pulluların göl tipleri de mevcuttur ve söylediğiniz gibi bunlar gölde yerleştiklerinde 3-5 kiloyu bile bulabilirler. Bundan sonra irinli cerahatlı, yaralı bereli bu pis sazanlar diğer türleri de hasta edecektir. Çünkü kendileri kışın soğuğunda zayıf düşecekler ve baharda sular ısındığında hep böyle parazitle, mantarla dolacaktır. Özellikle Lernea tüm balıklarda yaşayabilen bir parazit. Sadece dua ediyorum; kısa sürede bu sazanın orada nesli kurusun diye. Yanlış anlaşılmasın, sazan kendi suyunda bir numara balıktır, ama Salmo trutta var. söz konusu oldu mu, o irinli cerehatlı pis balık oluyor.
Hocam sizi gayet iyi anlıyorum. Bu işlemin resmen bir katliam olabileceğine ilişkin kaygılarım daha da somutlaştı. Zira, sazanların gölete bırakıldığı günün ertesinde, tesadüfen aynı mevkiye gitmişiz. Baraj gölünün bendini göle paralel kesen bir yoldan indik kıyıya. Devasa kayalarla bent takviye edilmiş. Bu kayaların önünden balık boşaltılmış. Çok geçmeden izleri kendini belli etti zaten. Sağa sola saçılmış yüzlerce yavru balık ölü halde. Özellikle inceledim aynalı sazan, pullu sazan var. Ancak beni hayrete düşüren bir şey daha gördüğümü sandım, sanki, İsrail sazanı da vardı içlerinde. Aldım elime dakikalarca inceledim pulu sazan yavruları ile israile benzettiğim sazan yavrularını. Numune balıkların en büyüğünün 5cm boyunda olması yeterli kıyası vermedi. Bir de yaklaşık 24 saat önceden ölmüş ve fazlaca tahrip olmuşlar. Bazıları resmen kurumuşlardı. Pullu ve aynalının bile bu gölete getirilişine sevinememiştim ve garip bir endişe düşmüştü içime. “Yok canım, o kadar da değil.!!” diye kendimi İsrail sazanı konusunda teselli etmeye çalışmıştım. Ancak şimdi anladım ki, biz baştan kaybetmişiz de haberimiz yok. Yarın-öbür gün bu avlaktan İsrail sazanının da çıkabileceğini, bu zihniyet ve tutumun buna da sebep olabileceğini düşündükçe kahroluyorum. İlgililer(?!) ve yetkililer(?!) kendilerinin iyi ve güzel işler başardığı hissiyatıyla rahat ve mutlular. Hem de, sonunda kendilerini de yakacak bu ateşin farkında olamayacak kadar, aymazlık ve cehaletlerinin tatlı eminliğinde. Sizin ne derece bir yıkım yaşanacağını görüp, ta oralardan ahu-figan edişiniz, gelip oturdu yüreğime. Ah ki, ne ah. Eyvah ki, ne eyvah!!!
Sizi karamsarlığa itmek istemem ama maalesef durum bu. Sazan yavrularının arasında her zaman havuz balığı (yada israil sazanı, japon balığı, kırmızı balık ne dersek diyelim) vardır. Güya göletlere güzellik katacaklar. Bir alabalığın tek bir beneğini bir milyon adedine değişmem. Amatör balıkçılar olarak yapacağımız tek şey; Marmara bölgesinde çıkan yeşil renkli, irileşebilen doğal Carrassius'lar dışında özellikle yapay göllerde göletlerde oltamıza gelen (hatta sırf oltamıza gelsin diye ekmekle yemlenmiş bir şamandıralıyı suda bulundurmak lazım) renkli havuz balıklarını kediye vermek yada bir şekilde yok etmek. Ve hatta, balık avı yarışması değil ekolojik açıdan zararlı tür avlama yarışması düzenlemek, limitsiz, boy, adet sınırı olmadan...
Kuzgun Barajının Suyu her daim çok soğuk ve berraktır.Zaten yaklaşık 5 ay boyunca buzla kaplı olur.Nuri abinin dediği gibi kırmızı benekli alabalık bile vardır. Şahsen ben yakaladıklarımı bırakıyorum.Ama bu doğal alabalık için tam uygun bir suya sazan yavrusu bırakmak ne akla hizmet anlayamadım.Üniversitenin bünyesinde doğal alabalık yavrusu bulunuyor onlardan bıraksalar daha mantıklı olmazmıydı? Ayrıca bu göletlere yavru bırakma emrini kim veriyor.Acaba komisyonmu kuruluyor yoksa tek bir kişi tarafından mı? Açıkcası benim hiç ümidim yok zira geçenlerde tanıdığım bir motor ustası övüne övüne gece köşk köyündeki göle attıkları germe torlarla yakaladıkları kırmızı beneklilerin resmini gösteriyordu.Ne jandarması ne köylüsü karışan yok.O an çok sinrilendim resmen adama dalasım geldi ama...
Yok kardeşim adama dalmayla hiç sonuç alamıyoruz (denedim gördüm ) Sabahın köründe gideceksin, avladığın küçük balıkları onu gözünün önünde, gözüne baka baka salıvereceksin, sonra 3. yasal balığı yakaladığında, "Allah Bereket versin, Bu günki nasibim tamamdır" deyip, at - çek balık yapan avlaktan çıkacaksın. Yani örnek olacağız ki daha fazla etkili olalım, varsın başlangıçta bize salak desinler.
Bana parazitten ziyade balık veremi gibi geldi nedenini soracak olursanız balığın karnında çekilme var ve açık yaraları var böyle balıklar yenmemelidir kesinlikle, balık veremi insanlarada geçebilen bir hastalıktır dikkat etmekte fayda var vücut formu bozulmuş, pamuklanma olmuş,kamburlaşmış, karnı çekilmiş, vücudunda açık yarası bulunan, deri altı kanaması olan balıkları yememek sağlığımız açısından iyi olacaktır saygılarımla.
peki üstadlar, göllere bu israil illetini kimler bıraktıyor? yani kurul mu toplanıyor? nasıl toplanıyor, kimler bu kurulu oluşturuyor? bir üniversitenin su ürünleri bölümünden kimse katılmaz mı? hatırlarım, dayımla balığa gittiğimizde 6 7 kiloluk sazanları YAVRU diye salardık. şimdiiiii, israil illetinden bişey kalmadı.