Serdar Köylü kardeşimle av keyfimiz.Mercanlar,mercanlar

Değerli üyeler.

TFT grubu 7 kişilik bir ekiple gelmişlerdi.

Malum teknem hepsiyle beraber avlanabilmek için müsait olmadığından,ekipten kardeşlerden sadece Taneri alarak,sabahın ilk ışıklarında açıldık.

Ekibin diğer elemanları Kara yoluyla Babakaleye gidecek,oradan onlarıda alarak Bozcaada yakınlarına kadar sürecek avımızı sürderecektik,planım buydu.

Neresinden bakılsa gidiş dönüş 50 km lik bir av olacaktı.

Hep derim, meşakkete dayanmak,kolay avın artık kalmadığı günümüzde,tatminkar balık avı yapmanın baş şartı olmuştur.

O halde dayanacaklardıki çok balık yakalayabilsinler.

Serdar kardeşim pek sevimlidir.Yol boyunca kendine has takımlar yapageldi.Diğerlerinin takımları pek şatafatlı,onunki ise avuç içi kadar bir makara(elbette Daiwa)ama kamışı,sevmediği marka olan Shimano Alivio idi.

90-100 metrelerde o balığı o makara ile almak sanırımki kendisini pert seviyesine getirmiştir.

Başarılı bir av gerçekleştirdik.Köylü eminimki birkaç kg vermiştir.

İlişikte bazı kareleri sunuyorum.

Sevgi ve saygımla kalınız.

 

Maşallah sizlere , av için tebrikler, ancak son foto başta bandana , elde mavzer'mi desem ,m1'mi desem , g3'mü desem herneyse, daima hazır Vedat amca .

 

Tebrikler Vedat amca hem size hem de Serdar abiye, İki ustayı bir arada bize gösterdiğiniz için de teşekkürler Muhabbetiniz daim olsun

 

tebrikler ellerinize sağlık vedat amca çok güzel bir av gerçekleştirmişsiniz

 

Yine harika bir av yine vedat abinin imzasi var bizedee bi tabloyu izlemek ve tebrik etmek duser

 

Masallah. Tebrik ederim. Serdar abi ve alivio... Ilginc

 

Tebrikler Vedat amca, belli ki zor ama keyifli bir av olmuş.

Serdar abiyi bitirmişsin yalnız.
Soğan cücüğü gibi makinayla 90 metreler yorucu olsa gerek. hihi

Dur biraz da ben bitireyim hihi

Bu Serdar abi, yakaladığını salmak için sebep aramayan balıkçı değilmiydi. hihi

Tabi sebep aramaz, insan salmadığı balığa, salmak için sebep arar mı?
Belki de yerli tür değildir bu mercanlar. hihi

Daha güzel avlarınız olsun.
Şaka takılıyorum, alınganlık olmasın. hihi

 

Önemli olan, boyu değil, işlevi hihi Daiwa xfire, tavsiye ederim, doğrusu umduğumdan daha iyi iş çıkardı.

Balığı salmamak için sebep demişken. Bu balıklardan hiçbiri, benim yanımda değil. Ne bir tanesini orada pişirip yiyelim dedim, nede geri dönüşte alıp eve gideyim dedim, ne de böyle birşey aklımdan geçti. Hatta, "abi emin misin?" diye yapılan yoğun itiraza rağmen, hiç birini almadım. Peki o zaman, neden salmadım? Soru basit, 95 metreden çekilen balık yaşar mı?

Ha, keyifli bir gündü, çok keyf aldım. En keyiflisi, Vedat üstamı iş başında görmek oldu elbette. Bu da bana yeter zaten, onun teknesinde, onun taşında bir kaç balık tutmaktan daha büyük bir zevk olamaz ki mrsparkle

 

Yanınızda olup bilgilerinizden istifade etmeyi çok isterdim. Eğlenceli bir av olmuş. Bu tür bir av yapmadım. Birgün denemek isterim.

 

Tebrik ederim, çok güzel balıklar,, böyle raporları görünce hemen balığa gidesim geliyor...
Serdar abinin "shimano makine tavsiyesi" bölümündeki yorumları yüzünden ben de shimano almaktan vazgeçtim
Serdar abi, avladığınız balıkların hepsini neden salmak istiyorsunuz yada neden yemek istemiyorsunuz? Kendi tuttuğum balıkların tadı, balıkçı tezgahlarında satılan balıkların tadından daha güzel gelir.

 

tebrikler. sizi aynı karede görmek güzel..

 

Balıkları geri salmak, yemekten daha zevkli de ondan.

Şahsen, balığı çok severim. Favori yemeğimdir, köfteye, tavuğa vs. her daim tercih ederim. El altında hep balık bulunur evde, ama konserve, ama buzlukta. Fakat... Yakalanan balığı geri salmanın zevkini hiç bir şey veremez.

Ben balığa aç karnımı doyurmak için gitmiyorum ki idk

Balık tutmanın kendisi zaten yeterince zevkli bir aksiyon. Mümkünse, o balığı öldürmeye hiç gerek yok. Elbette, istilacı tür olur, kurtulma şansı olmayan bir av olur vs. vs. salmaya engel olur, o ayrı mesele.

 

BEN DARICA DA İKAMET EDİYORUM...MÜSAİT BİR ZAMANDA TANIŞMAK ÇAY İÇMEK HATTA BİRLİKTE AVLANMAYI ÇOK İSTERİM...


Serdar KÖYLÜ / GEBZE YAZIYOR ...
GEBZE DE Mİ İKAMET EDİYORSUNUZ SERDAR BEY ?

 

Aynen, Mutlukent'te...

Hafta sonu, Eskihisar'a inip köpekbalığı peşinde olmak niyetim var şahsen mesela.

Olmadı kefal tutar, salarız geriye diyorum, bakalım, herşey nasip kısmet...

 

Keyifli, güzel bir av gerçekleştirildiği yüzlere de yansımış. Tebrik ederim.

Serdar'ın imzasına da bu vesile ile değinmek gerekirse, ne demiş abimiz?

"Yakaladığını salmak için, yok boyu küçük, yok tadı bozuk, yok havyarlı çıktı gibi bahaneler aramayan balıkçı..."

Salmak için önce avlamak lazım. Avlanmayan/avlanamayan balık da salınamaz haliyle.
-Balık avlanmış mı?
-Evet.
-Peki salınmış mı?
-Hayır.
-Peki neden?
-95 metreden gelen balık yaşamaz ki.
- Salmayacaksan/salamayacaksan madem, olta atmazsın. Bu da başka bir bahane olmuyor mu?

 

7 metre büyük beyaz yakalayan bir üstada her zaman saygı duyarım. benimde saldığım ilk balıklar; 11 yaşımda gölette tuttuğum ilk balıklardı, balık tutmanın, onları salmanın verdiği zevki hala unutmadım.. Fakat mesele karın doyurmak değilki, mesele tuttuğunuz balıkları eş dostla aynı masada yiyebilmek, bu duygu ilk aldığım maaşımla aileme, dostlarıma yemek ısmarladığımdaki duygu gibi...

 

Gözlediğim kadarıyla, insanların çoğu ancak iki aşamalı düşünebiliyor, beyin kapasiteleri iki aşamadan ötesine gidemiyor. bu sorunu gidermek bolca satranç oynamak fayda edebilir sanıyorum.

Burada aynı şekilde, sadece tutulan balığa ne yapılacağı sorunsalı gündeme getirilip biraz safsata yapılıyor azizim, tarafınızdan. Zira olay iki aşamalı. Bunun bir balığı tutmak tarafı, bir de tutulana balığa ne yapılacağı sorunsalı var.

Ben balık tutmaya gidiyorum. Derdim balık tutmak. Derdim bu olmasa zaten o kadar yol tepmem di mi? Ha, siz mesela, balığı tutunca, olayın ilk aşamasını hatırlamadığınız için sanırım, o aşamayı yok sayıyorsunuz.

Dediğim gibi, benim meselem, balık tutmak. Balığı tutunca ne olacak konusu başka bir konu. Tuttuğum zaman olasılıklardan hangisi uygunsa, bakarım, ona göre değerlendiririm. Eğer dur bunu yiyeyim dersem, yerim. Falanca vereyim dersem veririm. Salayım dersem, ki hamallığını yapmak gibi dertler nedeniyle bu genelde öne çıkan olasılıktır, salarım. Ama salayım derken, balığın tadına, tuzuna, boyuna, posuna, havyarına, cinsiyetine filan bakmam.

Olay budur azizim. Balık tutmak başka bir şey, tutulan balığa ne olacak başka bir şey. Ben balık tutmaya giderim. Balık salmaya, balık yemeye, balık getirmeye falan değil.

 

Olabilir elbette. Limitler içinde kaldığı sürece bunda bir beis olmaz zaten. Dahası size mutluluk veriyorsa, iyi bir şeydir hatta.

Önce şuna bir dikkat edin. Sizi mutlu eden, balığın eti, lezzeti şu bu değil. Onu paylaşma, sosyal ortam oluşturma duygusu aslen. Bu da gayet güzel.

Ama bu, tamamen "zevkler" meselesi. Malum, zevkler ile renkler tartışılmaz, hoş, renkler biraz şüpheli gerçi. Sizin zevkiniz bu yönde, gayet güzel, pek hoş. Benim zevkim çok zaman salmak yönünde, bence bu da pek iyi, pek güzel, pek hoş.

Limitler vs. belli zaten. Bu limitler, sınırlar içinde kaldığı sürece, yakaladığınız balıkla ne yapacağınız, sizin keyfinize kalmış bir şey.

 

İmza güzel, samimi, iyi niyetli.
Ama esas içinde serzeniş içeriyor olması hoşuma gidiyor.

Bu yüzden imzaya serzenişi yersiz bulacakken, yapılan savunma yanlış platformda cebelleşildiği izlenimi veriyor.

 

95 metreden gelen balık yaşar sevgili Balli.Tabiatıyla bir İstanbul avcısı hangi mercan cinsinin yaşayıp yaşayamayacağını bilemez.Şöyleki;Eğer gelen balık Fangri mercansa,Litrin yaygın adıyla has mercansa,yada fotoda görülen İskaratozsa ve dahi çok daha sularda yakalanan iki yanında solungaç kapaklarına yakın irice birer beneği bulunan ,kocaman gözlü çok derinsu(200 metre ve üstü)mandagöz mercanıysa oda yaşar.Bunlar çok seyrek vurgun yiyen mercan cinsleridir.Helede çok hızlı çekilmedikleri takdirde asla vurgun yemezler,salınırsa derhal dalar giderler.İskaratoz denilen,sudan çıktığında harika renklere sahip,ancak ölünce kararan balık bir mercan değildir elbet.Ona Marmarada Maviş yada Morbaşta derler ve en büyük bireyler seyrek olsada marmarada bulunur ve sıkca Baltabaş karagözle karıştırılır.(Aliço)Çift bant Karagözde,baltabaş ve sivri burun karagözde,zaten çok derini sevmeyen bu karagöz cinsleride vurgun yemezler ve salmaya müsaittirler.Çuprada vurgun yemeyen bir balıktır.

Sinagrite ve Trançaya gelince;Sinagrit sığ sulara kadar sokulan bir balıktır.Sığda yakalananlar vurgun yemez ancak derinde yakalanırlarsa vurgun yerler.Tranca esasen sığda dolaşmaz ve hızla yukarı alınırsa illaki vurgun yer.

Bunları isterseniz belleğiniize koyunuz.TFT team'da ben ayrılış mesajımı yazdığımda bana hitaben,aman giderse gitsin nasıl olsa forumda artık her türlü bilgi alabileceğimiz konular var diyen,dönüş mesajımda ise bana Vedat bey,Orhana ise amca diyen o Emre adlı kardeşimde bilsinki
,şu anda mevcut tüm forum ve Face gruplarında bu bilgileri bulamazsınız.

Ben kendimi balık ve avına adamış bir insanım ve doğruları ortaya koymak giibi bir misyonu fahri olarak yüklenmişim.

Ölüp gitmeden öncede olabildiğince çok bilgi ve tecrübe birikimimi sizlere aktarmak niyet ve keyfindeyim.Lütfen beni narsist bir adam olarak görmeyiniz.

Sevgiler