Seyhan nehri'nde ve tuzla sulak alanında toplu balık ölümleri yaşanıyor

Adana'da Seyhan Nehri'nin su seviyesinin düşmesi sonucu oksijensiz kalan binlerce balık telef olarak su yüzüne çıktı.

Seyhan Nehri'nin şehir merkezinden itibaren başlayıp denize döküldüğü bölgeye kadar olan bölümünde balık ölümleri bir haftadır sürüyor. İrili ufaklı çok sayıda balık, oksijen azlığı nedeniyle telef olarak su yüzeyine çıktı.

Adana'da 40 yıldır balıkçılık yapan ve Seyhan Nehri'nde de balık avlayan 50 yaşındaki balıkçı Musa Oğuz, böyle toplu balık ölümlerini ilk defa gördüğünü belirterek, "3 ay önce burada çok güzel sazan ve gelebicin cinsi balıklar tuttum. Ancak 1 hafta önce geldiğimde şok oldum. Binlerce balık ölmüştü. Ben hayatımda böyle balık ölümü görmedim. Seyhan Nehri'nin denize döküldüğü yere kadar balık ölümleri var. Suyun içinde de çok sayıda ölü balık var. Onlar da şişip su yüzüne çıkmaya başlar" dedi.

Balıkların, regülatör köprüdeki kapakların kapatılması nedeniyle oksijensiz kalarak öldüğünü öne süren Oğuz, "Nehre su verilmediği için balıklar oksijensiz kalıyor. Yeni su gelmediği için nehir aşırı derecede kirleniyor. Bu nedenle balıklar hem kirli hem de oksijensiz suda yaşayamıyor. Ben bir balıkçı olarak bu duruma çok üzülüyorum. Balık avlıyorum ama balıkların böyle ölmesine yüreğim yanıyor" diye konuştu.

36 yaşındaki balıkçı Esef Kılıç ise balıkların göz göre göre ölmesi nedeniyle vicdan azabı çektiğini belirterek, "Seyhan Nehri'nde resmen bir balık katliamı yaşanıyor. Bu katliama birisinin dur demesi lazım. Bu balıkların ölmesinin tek sebebi oksijensiz kalmaları. Nehre su verilmezse bir tek balık kalmayacak" ifadelerini kullandı.

TUZLA SULAK ALANINDADA TOPLU BALIK ÖLÜMLERİ YAŞANIYOR



MUĞLA - Milas'ın Boğaziçi Köyü sınırları içindeki Tuzla Sulak Alanı, 'koruma altında' çevre katliamına uğradı. Çevre Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından 2004 yılında koruma altına alınan alanda toplu balık ölümleri görülmeye başlandı. Sanayi işletmelerinden, evlerden gelen atıklar, golf sahası için açılan dev kanallarla birlikte balıklar ölmeye, flamingolar ve diğer kuşlar bölgeden göç etmeye başladı.
Çevredeki halı yıkama fabrikalarıyla mermer atölyelerinin zehirli atıkları Mazı Çayı aracılığıyla Tuzla'ya taşınırken, bölgeye 10 yılda 5 bini aşkın ikinci konut yapıldı. Bu konutların vidanjörlerle çekilen atıkları derelere dökülürken 'cennet'teki kuş türü sayısı 120'den 50'ye, balık türü 50'den 20'ye düştü. Allıturna sayısı da 5 binlerden 2 binlere indi.

Ege'nin en önemli sulak alanında doğa cinayeti işlendiğini belirten Av ve Yaban Hayvanlarını Koruma Vakfı Başkan Yardımcısı Süha Umar, savcılığa ve Muğla Valiliği'ne suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Boğaziçi Köyü Birinci Azası Halil Kaya da "Kuraklık nedeniyle kirlililiğin arttığı, yosunlaşmanın yoğunlaştığı bölgede oksijensiz kalan canlı türleri yok oldu, balıklar ölmeye başladı" dedi.

Bodrum Gönüllüleri Derneği Sözcüsü Cüneyt Karaloğlu gelişmeleri endişeyle izliyor: "Sulak alan yönetmeliği rant uğruna iki yılda üç kez değiştirildi. Yönetmelik ekosistemi korumak amacıyla değil yap-satçıları korumak amacıyla düzenleniyor. Sulak alan çöplüğe, katı atık merkezine dönüştürüldü. Böyle giderse burada beş yıla kadar tek canlı kalmaz. Raporlarımızı yetkili kurumlara gönderdik."

Yaptıkları şikâyetlerin sonuçlarını bekleyen emekli büyükelçi Süha Umar da öfkeli: "Tabela konulmakla, koruma altına aldık demekle cennet korunmuyor. Rant uğruna cenneti cehenneme çevirecek faaliyetlere seyirci kalınıyor."

Atıkların Mazı Çayı'na dökülmemesi için işletmeleri geçen yıl uyardıklarını belirten Milas Kaymakamı Bahattin Atçı'ya göreyse durum kontrol altında: "Acilen bölgeye ekip göndererek gerekli incelemeleri başlatacağım. Kuş türlerinin azalmasını biz de istemeyiz, buraya turist çekmek için tanıtım çalışmasınıı hızlandırdık. Sulak alanı zehirleyen, zarar veren kim olursa olsun en ağır şekilde cezalandırırız, bundan kimsenin kuşkusu olmasın."

kaynak: haberler 28-12-2007, 09:40.