Ben bu foruma bi' türlü konu açamıyorum; yani açabiliyorum da, "açmışken eli yüzü düzgün olsun" diye diye ertelemekten bi' hal oluyorum. "Aha bunlar da tuttuklarım:" diye sadece görselli rapor paylaşmayı da sevmiyorum. Bu sefer kısa yazmayı planlıyorken gördüğünüz gibi yine lafı sündürdüm. Daha önce bahsetmiştim bu yazı İzmir - Pamucak civarında geçirdiğimden... Yaz tatili için ise göl kenarında kafa dinlemeyi seçtim: Karacaören Baraj Gölü - Burdur... *** Yazın 2 aya yakınını İzmir'de geçirsem de, haftada 1 gün iznim olduğumdan, ancak 8-9 günümü kıyıda balık peşinde harcayabildim. Avlağım Küçük Menderes'in Ege'yle buluştuğu Pamucak mevkisi idi. Günler yaza yayılınca tüm yaz sahte at-çek yapmışım gibi geldi. Minibüslerin saat sıkıntısı ve benim dağın başında bir yerde konaklıyor olmam nedeniyle sabah ve akşam sularına tam olarak denk gelemedim maalesef. O sebepten verimli avlar yaptığım söylenemez. Yine de gündüz, o güneşin altında fena olmayan bir balık avı mesaisi yaptım. Hedef balığım olan levreği(daha doğrusu ispendeği diyelim) kandırmayı başarabildim, ama maalesef sahteyle değil, şeytan oltasıyla! Günlerden 7 Ağustos 2014 idi... Sahte atmaktan pes etmiş, iskelede tek kancalı, boru kurduyla yemlediğim oltamla son minibüsün dakikasına dek oyalanmaya karar vermiş bir şekilde vakit geçiriyordum. Bu arada boru kurtlarıyla uğraştığımdan ellerim fotoğraf çekecek telefonu falan tutacak halde değildi. Bir sürü karagöz, arada çipura falan alıp suya iade ediyordum. Tüm yaz yaptım da bunu. Ne var ki, o gün beklenmedik bir vuruş aldım elimdeki misinaya. "Aha geliyor benimki galiba!" falan derken, heyecan yapmadan ufaktan ayar vererek aldım ilk levreği. Hemen fotoğraflayıp(kim takar pis elleri!) iade etmeye çalışacaktım, çalıştım, lakin 2/0'lık VMC iğneyi midesine kadar indirmişti. Zorlasam da çıkaramadım, maalesef hırpaladım ve alıkoymak zorunda kaldım. Yaz boyunca denediğim sahteler olan Usami Puppy Walker, River2Sea Bubble Walker, Savage Gear Sandeel ve Kendolar(alayı!) ile yaşadığım total aksiyon irice levreklerin iki kez Usami'ye hemen önümde fişek gibi yanaşması ama ne yazık ki sahteye atılmamasından ibaret idi. ("Levrek gel beni ye!") (Biricik avlağım) ====- İkinci olarak, 5 gün boyunca Karacaören Baraj Gölü'nde bir dizi ve monoton avlar gerçekleştirdim. Mevsim alabalığa müsait olmadığından günler sazan yakalamak ile geldi geçti. Aradaki sonuçsuz kaşık denemelerimi de not ederek, yine şeytan oltası(surf takım götürecek imkanım yoktu) ile irili ufaklı(ortalama boyu 30 cm civarı olan, yani aslında ufak) 15-20 adet civarı sazan avladım ve aynen geri saldım. Yem olarak ise toprak solucanı(kanlı kanlı boru kurdundan sonra çok temiz iş!) ve nadiren hamur kullandım. Yalnız bir tanesi vardı ki Fudo iğnemi kıran(bkz. fotoğraflar)... Ah o ne vuruştu! Gören olmadı... Özetle bu yazı karagöz, çipura, kefal, levrek ve sazan türlerine dokunmuş olarak bitirdim. Mutluyum... Yakında lüfere dokunmayı da umuyorum. Usulünce avlanan herkese rast gelsin...
Levrek için ispendek değil de palaz demek daha doğru Metin. Benim de ilk yakaladığım levrekgil bu boydaydı, belki biraz daha uzun. Azimle devam ettikçe boyutları büyüyecektir. Mevsim olarak ta çok uygun değilmiş atçek için. Daha güzel avların olsun.
Haklı olabilirsin abi... Ben de Deveciyan'ın kitabına baktım şimdi; "... lakin 300 gramın altındakilere ispendek denmez." diyor. Benimkimin ağırlığından emin değilim. Evet, mevsim de sıkıntıydı herhalde; etrafımdaki onca kişide bir tane bile levrek görmedim çünkü yaz boyu. Sağ olasın... Sana da güzel avlar dilerim. Rast gelsin...
Göle ait 1. fotoğraf alabalığın "ben buradayım hadi at spinner'ını al beni" diye bağırdığı bir görüntüye ait. Alabalığın çılgınca aktif olacağı harika bir dalga durumu görüyorum orada. İşte bu zamanda avlayamazsan sair zamanlarda daha da zordur alabalık avı. Amma, nasip olmayınca... Tebrikler sevgili Metin, inşallah gönlünce balıklara.
Devecihan'ın kitabını bilmiyorum ama biz burada 500 gr altına palaz diyoruz. Lakin ben 30 cm altına palaz, 30 cm ile 40 cm aralığına ispendek diyorum. Tabi bu tanım beni bağlıyor ama lüferdeki boy kıstası gibi kendimce kıstasladım. 35 cm'lik balık 500 gr'larda oluyor. Senin balık muhtemelen 20 - 23 cm aralığında gibi duruyor. Muhtemelen 150 - 200 gr aralığındadır diye tahmin ediyorum. 2. fotoğraf levreğe çok müsait duruyor, kışın uygun havasında levrek çıkacaktır bence.
Daha ne istersin ki Metin. Ava gidebilmişsin, balık ta yakalamışsın. Gidemeyenler de var, şükret haline 1- 2. resimdeki avlağın çok güzelmiş. Resmen "sabahla burada" diyor. 2- Hepimizin hayalinde o kocaman kavgacı levrekler var ama doğruya doğru zırt-pırt yakalasak öyle büyük balıkları bir kıymeti kalmayacak bu sefer. O yüzden bekleyelim, hayalini kuralım ki yakalayınca daha kıymetli olsun
Yöredeki balıkçı abilerle konuştuğum kadarıyla gökala avı Nisan - Mayıs aylarında tavan yapıyormuş. Ben Eylül'de oradaydım. Pek ümitli olmamamı salık vermişlerdi, ki zaten, epey Mepps denemelerimden bir sonuç alamadım. İyi dileklerin için teşekkürler Nuri Abi... Bilmukabele... Tabii tabii... Daha bir şey istemem aslında. Dediğim gibi, bu anlamda mutluyum. O avlak gerçekten gayet güzel. İskelenin altındaki pek çok balığı(çoğu karagöz, kefal, lidaki-çipura)(yengeç gibi kabuklular da ekstra) çıplak gözle izleyebiliyorsun nispeten durgun havalarda. Ne var ki, sabah en erken 11, akşam ise en geç 7'de dönmek zorunda kalıyordum ulaşım sebebiyle. Keşke tam tersi olsaydı uygun saatlerim. Şöyle harbi bir levrek alırsam at-çek ile o zaman önemli ölçüde rahatlayacağım ve bir eşik atlamış olacağım sanıyorum. Forumdaki bazı arkadaşlar sağ olsun, yeni taşındığım yerde meralar anlamında yabancı hissettirmemeye başadılar bana. Bugünlerde önce lüfer, sonra levrek peşinde olacağım. Raporlayabilmek dileğiyle... Yorumunuz için teşekkür ederim... Rast gelsin...