Selam balık dostlarım, levreği aldım. Hikayesine gelince. Akşam Özcan hocamla (öğretmen) kahveye çıkarken Cüneyt havada esinti var gel iskeleye doğru gidelim, deniz nasıl bakalım dedi. Olur hocam, neden olmasın dedim. İndik iskeleye hava güzel esiyor, denizde de istediğimiz gibi çırpıntı var ve suda bulanık. Cüneyt "kahveden çıkarken bakalım" dedi. Olur hocam dedim. Kahveye çıktık, oyun falan oynadık, oyun bende kaldı ama neyse dedim. Kahveden saat 22:30 da çıktık ve tekrar iskeleye indik, bakdık hava aynen devam. Tam istediğimiz gibi. Cüneyt saat gece 12'de gelelim 1 saat atar balık yapmazsa kaçarız dedi. Olur hocam dedim ve evlere dağıldık. Eve gittim, hocam aradı. "Sabah 6 da gitsek" dedi. Ben de hocam saat 6 da gün aydınlanıyor, en azından saat 5'te deniz kıyısında olmalıyız dedim. "Tamam" dedi. Sonra da "ben saati 04:50'ye kuruyorum sende ona göre ayarla kendini" dedi ve ben de tamam hocam dedim. Hiç sorun değil dedim. Neyse saatlar kuruldu ve 12 gibi yattım. Saati gelince çaldı ve kalktım. Hocamı aradım, "kalktım" dedi ama "Cüneyt, hava çok sakin yaprak kıpırdamıyor" dedi. Bende camı açıp baktım ve "aynen öyle, ne yapacağız hocam" dedim. Cüneyt, "gider atarız biraz olmazsa kaçarız" dedi. Peki hocam dedim ve hemen hazırlanıp çıktım. Özcan'la doğru deniz kıyısına gittik. Ben akşamdan yozuri patlıcan moru rapalamı bağlamıştım ve 2 parçalı kamışımı kurup başladık atmaya. Hocamla yan yana atıyorduk. Ben dedi "iskeleye doğru gideceğim" Ok dedim ve ben aynı yerde 20 dakka kadar attım. Baktım bir şey yok, ben de iskele tarafına doğru 10-15 metre yer değiştirdim. Başladım tekrar atmaya. Rapalayı bir sağa atıyorum bir sola atıyorum, bir düz atıyorum. Yok balık. Tam "balık yok galiba dedim" içimden ki yine de atmaya devam ettim. 15 dak sonra bir de baktım bir bir ağırlık var, çekiyor. Bir de baktım balık su üzerine atıyor kendini. Cüneyt dedim, şansızlığını kırdın. 5 dakika uğraştıktan sonra kıyıya aldım balığı ve solungaçlarına parmaklarımı geçirip balığın fazla mücadele etmesini engelleyip iğneleri çıkardım. Sonra da balığı kaldırıp iskele tarafındaki Özcan hocama seslenip balığı hava kaldırıp gösterdim. 2 kiloya yakın bir balıktı. Sonrada resim çekmek geldi aklıma. İyi ki cep telefonumu yanıma almışım. İşte fotoğraflar. müreftede iskele ışıkları ve ay ve balık deniz sakindi ama balığı bize verdi balık ve bennn [/URL buda özcan hocam ve mürefte iskele etrafı buda evdeki son hali balığın büyük bir kuyruğu vardı Başa yazmayı unuttum ama buda dip not olsun sonuna Makinam pelikan: ve 2 parçalı rapala atmak için pelikan kamış çok hafif çok güzel. Rapalam yozurinin patlıcan moru ve misinam remixsonun 0,30'u Güzel bir sabah ve güzel bir gün olacak inşallah
tebrikler çok güzel zaman ve av daha önce yazmıştınız şarköy bende şarköyde her sene belli bir zaman kalırım ailem 7-8 ay orada kalır orada da güzel balık tutuyorum zaman zaman inşallah oralarda görüşmek üzere
Rapor için teşekkürler çok güzel bir dişi balık, yumurtayı dökmüş ne bulsa yer o şimdi. Yani güzel haber
hımm slm arkadaşım dişi balık olduğunu nerden anladın bizim burada erkek demek istediler bir püf noktası varsa öğrenmek isterim
Dişi balıkların kafası erkeğe göre daha sivri olur.Erkeklerin kafası boyuna oranla biraz daha kısa gibi durur ve hatları daha yuvarlakça olur, ağız kısmı da daha küt durur.Balığın büyüklüğü arttıkça fark daha belirginleşir.
Cüneyt bey tebrikler çok güzel bir levrek. Uykunuzdan fedakarlık etmişsiniz ama deniz de ödülünü hemen vermiş. Darası başımıza.
slm arkadaşım bizim burada ise tam tersi saydıklarının diyorlar.buradaki ustalar saydıkların için dişi balık diyorlar bende sana ondan sordum.neyse hayırlısı balık olsunda erkek,dişi fark etmez.
Cüneyt bey tebrikler güzel levrek walla. Usta değilim ama bir tarif vereyim. Bira ile unu bulamaç yapıyorsunuz. Balığı diklemesine kalın dilimler halinde kesin ve tuzlayın. bir gazete kağıdında suyunu alsın çünkü suyunu alması önemli.Balığı bulamaca batırın sonra kızgın yağda kızartın afiyet olsun...
Levreğin her mevsim her şeyi yapılır. Ama şimdi ızgara mevsimi değil. Fırında yada tavada daha iyi olabilir. klasik tarifim. Soğanları (5 adet) halka halka kesip tepsiye diz. Üstlerine sıvı değil, zeytinyağı dök (yarım çar bardağı), ikiye kestiğin filetoları (çift taraflı filetosunu çıkardıktan sonra ortadaki kılçığıda tavaya yerleştir ordada baya et kalır) karabiber ve tuzladığın levrek fletoları (karabiber bolca ve şart) soğanların üstüne koy. 6 7 tane sarımsağı arasına yerleştir. 2-3 adet domatesi halka halka kesip üstüne diz. 1 adet limonu da halka halka kesip diz. Üstüne bolca maydanozu serpiştir. Bir tatlı kaşığı biber salçasını bir çay bardağı suda eritip üstüne dök. Üstüne en son yaraım çay bardağı zeytinyağı dök. Aleminyum folyoyu üstünü hafifçe örtecek düzeyde (hava alması şart) ser ve kısık ateşte fırına ver. 45 dakika kadar sonra fırından çıkartıp bir küçük tüp tada ocakta üstü açık vaziyette suyu bitip soğanlardan hafifçe koku gelene kadar yer değiştirerek pişirmeye devam et. Garantili bir tariftir.
kıyı kıyıdan bee kardeş fazla bir derinlik olacağını sanmıyorum.denize pek girmiyorum tam aksine içindekileri dışarıya çıkartmaya uğraşıyorum