Yarışma analizi: Efendim Ben 1968 yılından beri "Yazar-ım!" Öğretmenim, “kim, öğrendiğini yazmak istiyor?” dediğinde; hiç düşünmeden parmağımı kaldırmış ve ilkyazımı o gün karatahtaya yazmıştım. “Ali topu tut, Ali topu at.” … Sonraki yıllarda baktım ki, biz sadece topu atıp tutmakla kalmamış, maşallah her alanda atıp tutan bir toplumun parçası olmuşuz! Tabi, her telden atan tutan çok olunca, insan ister istemez bazen neyin doğru, neyin yanlış olduğu konusunda tereddütte kalıyor. Örneğin yapılmak istenen herhangi bir sosyal bir aktivite için “Yahu kardeşim, bu işin uzmanı yok mu?” demeye kalkmayalım, bir sürü Uzman, Resmi Kurum ve Dernek ortaya çıkar. Ama yapılan eylem sonunda yanlışları sorgulamak için aynı sorumlulardan bir tane muhatap bulabilir miyiz onu bilemem! Etrafımızda ki insanların birçoğu yasaların izin verdiği ölçülerde, kendiişlerinin dışında da hobi olarak başka işler de yapmaktalar. Değişik sosyal aktiviteler de gönüllü olarak bulunmayı istemekteler. Mevcut yasa ve kurallar dâhilinde herhangi bir sosyal aktivite de, topluluğu belli bir kural çerçevesinde yönetirken, olası kural ihlallerine karşı önlem almak, kuşkusuz bu gönüllü görevlilerin ve yerel yönetimin işi olmalı. Genellikle sosyal aktiviteler, yerel bölgelerin tanıtımı ve olası sorunlarını gündeme getirmek için yapılır. Bu eylemi gerçekleştirmek için insanlara gerek duyulur. Dolayısı ile “bu insanlara, ilgisini çekecek bir şeyler verilmelidir ki, onların dikkati çekilsin ve yeterli kalabalığı oluştursunlar” mantığı gayet doğaldır. "Amatör Olta Balıkçıları" son günlerde bu tür organizasyonları oluşturdukları sanal ortamlarda ki binlerce üyelerinin katılımları ile sık sık yapmaktalar. Ve medyanın da sürekli gündemindeler. Bu yüzden denizin olduğu yerde amatör balık avcılarından faydalanmak akıllıca görülmektedir. Bazı esnaflarında katkısıyla, bu tür aktivitelerin yöresel faydaları göz önüne getirildiğinde, yerel yöneticiler için mükemmel bir fırsat olur. Ödüllü Amatör balık yarışması düzenlemek ve birinci, ikinci, üçüncü için hatırı sayılır hediyeler vermek, yarışmaya katılacak sanal dünyanın amatör üyeleri için iyi bir fırsat olur! Nasıl ki yerel yönetim ve yerel esnafın bu tür sosyal aktivitelerden bir beklentisi varsa, yarışmaya katılacak bazı insanlarında bu tür beklentilerinin olması gayet normaldir. Belki kazanılacak hediyenin öneminden çok kişinin temsil ettiği balıkçı siteleri için onun derece alması; adının o sitelerle anılması, üye olduğu sitelerin tanıtımı için de iyi bir fırsattır. Yerel yöneticiler ve diğer görevliler bu sosyal aktivitenin kurallarını belirledikleri zaman, sonuna kadar bunun arkasında durmalılar. Şayet bu oluşumdan beklentilerini fazlasıyla aldıklarını düşündükleri noktada gevşemek, diğer yönden farklı amaç ve düşüncelerle yarışmaya katılan amatör olta balıkçılarının tuttuğu balıklara ve kazandıkları derecelere yeterli önemi göstermemeleri anlamını taşır ki, bu davranış “hak” dağılımı sırasında bu görevlileri büyük bir yanlışa götürür! Hele ki, altmış kusur yarışmacının katıldığı liman içinde bir örneği bir başka yarışmacıda görülmemiş balık türünün, burada tutulduğunu teyit ettirmeden bu kadar çabuk kabul edilmesi, başkalarının hakkına tecavüz etmek anlamını taşır ve bu vahim olay birçok yarışmacıyı üzer! Şimdi gelelim Amatör Olta Balıkçısının tanımına; İnternette herhangi bir balık sitesine üye olmuş ve olta balıkçılığına merak salmış insanların büyük bir kısmı internet kullanabildikleri ve insanlarla iletişim kurabildikleri için şanslı ve bilinçli amatör olta balıkçısıdırlar. Ve bu arkadaşlar kendilerini yenilemek, bildiklerini pekiştirmek, bilmediklerini öğrenmek için çaba sarf ederler. Bu işi hobi olarak yaparlar ve bazen bir tek balık için bile mutlu olurlar. Çoğu kez o’ tek balığı yakalamak için dua eden, çabalayan insanları gördüğümde, hevesleri kırılmasın diye kendimden fazla onların balık tutmasını istemişimdir. Elimde olsa suya girip bu meraklı kardeşlerimizin oltalarını balık doldururdum. Çoluk çocuk sahibi, genç temiz, masum insanlarla yan yana balık tutmanın verdiği zevk veya mutluluk hissi, balığın tutulup tutulmamasından çok insan olmanın verdiği ayrıcalığın güzelliğini yaşamak demektir. Bu aşamada bu küçük yaratıkların, sosyalliğe kattıkları hizmet, verdikleri lezzetten onlarca kez daha fazladır. Umarım onlar da bunun farkındadırlar! Amatör olta balıkçıları işe gider gibi temiz ve spor kıyafetler giyerek balığa giderler. Bu çoğu zaman giydikleri günlük temiz kıyafetleri de olabiliyor. Çünkü temiz insanlardır. Ellerini silecek bezleri, yemini hazırlayacak tahta ve bıçakları vardır. Evinde, mutfağındaymış gibi çevresini kirletmeden bu hobisini gerçekleştirirler. Yedikleri ve içtiklerinden arta kalanları çöp poşetine koyar ve belediyenin gösterdiği ünitelere atarlar. Burada amaç; hobimizi gerçekleştirirken çevreye gerekli saygıyı ve duyarlılığı göstererek, gelecekte çocuklarımıza temiz bir dünya bırakmaktır. Efendim her şeyden önce temiz olmak, temiz bir çevreye ve dile sahip olmak, insan olmanın faziletlerindendir. Kendine saygısı olmayan bir insanın topluma saygısı da olmaz! Bizim sitelerimizde balık tutmanın yanı sıra sosyalleşmek adına açılmış sanat, edebiyat, güncel haberler için duyuru, makaleler gibi çeşitli kategorilerimiz vardır. Bunlar bizi ayakkabısının üzerine basan, saçı sakalı birbirine karışmış, yakası kirden manda derisi gibi olmuş, cebinde şarap şişesi ile gezen, nikotinden ağzı dişi bıyıkları sararmış pasaklı kıyı balıkçılarından farklı kılar. Hiç kimse yurdum insanıdır deyip bana duygusal yönden ahkâm kesmeye kalkmasın sakın. Az önce yukarıdaki cümlede yazdım “kendine saygısı olmayan bir adamın topluma saygısı asla olmaz” İnsan, istediği kadar tecrübe ve yeteneğe sahip olsun, sahil kenarına gidip, balıklara hükmedip en güzel balıkları kovasını doldursa bile, bu insan; “Amatör Olta Balıkçısı” klişesine uygun ahlak ve duyguya sahip olmadığı için yukarıda ki grup içinde rağbet görmez. “Kişi, kişiliğinin aynasına örtünür ve öyle gezer. Hiç kimse, kişinin, kişiliği için bulmaca çözmek zorunda değildir!” (M.Talip Girgin) Devam edecek….
Talip Bey, yazınızın paylaştığınız bölümü çok güzel mesajlar içermekte. Teşekkürler. Devamını okumak için bekliyorum ki vereceğiniz mesajların bütününü oluştarabileyim. Sevgi ve saygılar sunarım.
Fikret Bey asıl ben teşekkür ederim. Konuyla ilgili beni rahatsız eden bir durum oluşmuş ve "boş ver gitsin" demektense birilerine; insanların gördükleri ve yaşadıklarından sonra, neler düşünebileceğini göstermeye çalışmaktayım. İşin içinde birebir olmam, okuyucu için bir şanstır diye düşünüyorum. Selamlar...
Talip bey cok güzel bir konuyu yazarak amatör balikcinin nasil olmasi gerektigini dile getirmissiniz,cok hosuma gitti,elerinize saglik...
Talip Bey, üzel konulara değinmişsiniz. Sahile olta atmaya gitmeyi çok isteyerek gitmeme rağmen, ortam beni geriyor. Elinde olta ağzında sigara olan mı dersiniz , küfürlü konuşan mı dersiniz, yiyip yiyip çöpünü yere atan mı dersiniz, iğne takımını çıkarıp, jelatinini denize atan mı dersiniz, daha ne sayayım ki. Keyif almaya mı gidiyorsunuz, stres almaya mı belli değil.İnsanlar iyi şeylere layık tamam da önce haketmeli. Sevgiyle ve dostça......
Teşekkür ederim Selim Bey, en azından çıplak gözle bakıldığında bu dostlarımızın çoğunlukta olmasını diliyorum. Selamlar....
Çok haklısınız Erdinç Bey inanın bahsettiğiniz kişiler benim "Amatör Olta Balıkçısı" tanımlaması yaptığım statüde ki insanlarlar değil. Bunlar aksine bizim farklılığmızı teyit eden garip insanlardır. Size önerim asla onların arasında olmayın. Bu kişiler bir balık için insana küfreder ve hatta dövmek için kişinin üzerine yürürler. Sitelerimizde yapılan organizasyonlara katılın veya hafta içi balığa gitmenin bir yoluna bakın, ya da az olsun temiz olsun deyip kimsenin rağbet etmediği yerlerde rahat rahat stres atın Bohçacı zihniyetinden uzak durmalı, onlar zararlı "meydancılar" dır. (İst.Fethiye gezisi 4-5 bölüm. meydancılardan söz edilmiştir ) Selamlar...
Talip abim yine çok güzel şeyler yazıp değişik bir pencereden bir profil oluşturmuşsun. Bundan 3 yıl önce Gümüşyakada yakaladığım iri bir mırmırın kaçmasından kendisini sorumlu tutan( belkide benim onu suçlayacağımı düşünerekten) bir abim olay sonrası ne kadar üzgün olduğunu ne kadar pişman olduğunu ifade ederek özür üstüne özürler diliyordu , bende kendisine nasip değilmiş abim kaçtı ve kurtuldu diye moralini bozmamasını, bu olayda ne kadar başrollerde olursa olsun hiç bir şeyin nasipten öteye geçemiyeceğini anlatmaya çalıştım. O günden beridir kendisiyle neredeyse gerçek abi kardeş gibi olduk bayramlarda seyranlarda , hatta canı sıkılan olduğunda hemen birbirimize alo deyip hasret giderir olduk. Bu gün oraya malzemesiz gitsem bile biliyorumki benim orada malzemesiz kalmama müsade etmeyecek bir abim var.
Teşekkür ederim İsmail kardeşim. İlişkiler böyledir işte, hiç tanımadığın insanlarla dost olursun, doğduğundan beri tanıdığın insanlarla düşman! Esasında "Tılsım" Kişinin çekim gücünde gizlidir. Balık bahanedir...Selamlar...
Teşekkür ederim Efendim. Açıkçası bir Silivrili olarak sizin "Neden FAY HATTI?" Yazısının içeriği hakkında düşüncenizi öğrenmek isterim Selamlar...