şimdi Göç Zamani

Konu, 'Kıyıdan Balık Avcılığı' kısmında Gökhan Aydınlı tarafından paylaşıldı.

  1. Gökhan Aydınlı

    Gökhan Aydınlı Gökhan

    Yaş:
    43
    Mesajlar:
    159
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Extreme Cast, Okuma Powerliner
    En İyi Avı:
    İçi mazot dolu, bir bidon
    İstanbul Boğazı ve Marmara, içinde pek çok balığın yaşadığı kocaman, doğal bir akvaryumdur. Özellikle lüfer ve palamut Boğazı'ın simgesidir. Ayrıca Boğaz balıkçılığının kendine özgü muhteşem bir kültürü vardır.
    Mayısın ortasından itibaren Kandilli Burnu'nda güneş yükselirken günün ilk saatlerini yaşamak, balık tutmak ve yeni demlenmiş çaydan bir yudum alıp denizi seyretmek ayrı bir keyif, ayrı bir güzelliktir. Mayıs birçok türdeki balığın Karadeniz'e göç ettiği bir aydır. Gümüş, kefal ve zargana sürüleri Boğaz'ın o sert akıntısına karşı, olağanüstü bir güç harcayarak, kıyıları yalarcasına yol alırlar. Bir süre sonra bunları tekir, çinekop sürüleri takip eder. Yavru mezgitler kıyıdan, büyükleri ise kanaldan ve derin sudan Karadeniz'e doğru göç ederler. Hele haziran ortasında izmarit sürülerinin kıyıda bir görünüp, bir kaybolmaları, istavritlerin denizi bir anda simsiyah bir renge bürümeleri; binlerce, yüzbinlerce balığın kıyıya sıkışması başlı başına bir olaydır. Bütün bunları görmek ve yaşamak için Kandilli Burnu'ndan denizi seyretmek gerekir.
    Eylülde ise göç Karadeniz'den Marmara'ya doğru yön değiştirir. Çeşitli planktonlarla beslenen, yağlanan ve büyüyen balıklar sürüler halinde Boğaz'dan aşağıya inerler. Başı çeken palamutların ardından eylül sonuna doğru lüferler boy gösterir. Ekim ortasında kofana ve torikler, aralıkta ise orkinoslar koca gövdeleriyle sökün ederler. Marmara, içinde yaşayan tüm balık türleri için kocaman bir meradır. Havalar ılıman gitmiş ve sular soğumamışsa buraya yayılıp hem av verir, hem de avlanırlar. Balıkların Karadeniz'e çıkışları ile Marmara'ya inişleri 'anavasya' ve 'katavasya' diye adlandırılır. Her iki kelime de Rusça'dan gelir.
     
  2. troster

    troster İLHAN

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    504
    Şehir:
    izmit
    Favori Kamış:
    lineaaffe 15 kilos
    Favori Makine:
    okuma rav2, okuma salina 10000
    En İyi Avı:
    lüfer,istavrit.turna v.s..
    Gökhan bu değerli ve güzel bilgiler için teşekkürler..
     
  3. korni

    korni koral

    Mesajlar:
    7.546
    Şehir:
    istanbul
    Favori Kamış:
    olta
    En İyi Avı:
    55 kg trakya kıvırcığı
    teşekkürler:)
     
  4. Wetblue

    Wetblue CUMHUR

    Mesajlar:
    311
    Şehir:
    Mersin-İstanbul
    Favori Kamış:
    DAIVA ST.9070 + ALBASTAR-Target 1,80 Two Piece
    En İyi Avı:
    Lagos 7,5 kg.
    Delikanli Bu Senin Dediğin En Az Sen Doğmadan Yaşin Kadar önce Bir Tarihteydi. Ben Bile Ucunu Yaşadim Bu Bereketin. Sen çok Yaşa Emi Nereden Buldun Bu Yaziyi.
     
  5. unique

    unique Cüneyt Eşsiz

    Yaş:
    44
    Mesajlar:
    700
    Şehir:
    stanbul
    Gökhan bey,

    Güzel anlatımınızla renk kattığınız bilgiler için teşekkürler ;)

    Bilgi paylaştıkça çoğalır :cool:
     
  6. balli

    balli m.nuri akkaya

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    9.049
    Şehir:
    erzurum
    Favori Kamış:
    D.A.M Telespin 3 mt. 10/30gr.
    Favori Makine:
    Shimano Hyperloop 4000 RB
    En İyi Avı:
    11,7 Kg. Aynalı sazan
    Konuya içerik olarak ilgisi açısından, daha önce Sevgili Hüseyin Alp Üstadın “Balıkların Kabusu” dediği Kırgın olayı ile Göç esnasında ve sonrasında oluşan faaliyetleri kendi enfes üslubuyla kaleme aldığı paylaşımından bir pasaj aktarmak istedim. Buyurunuz efendim: :)

    Kirgin zamani... Muhtemelen orkinosun Bogazin Marmara agzini kapatip, lufere ve palamuta gecis vermedigi bir mevsim bu. Balik Bogazda hapis kalmis...Cunku zindandelen ve torik boyuna erismis bu baliklarin kirgin mevsimi bu yogunlukta kirilabilecek miktarda Bogazda olmasi sasirtici... Palamut soyu kirginlarda cok rastlanacak bir balik degildir.Cunku en fazla Kasim ortasi gibi Bogazi coktan terketmis olur ki Kasim su sicakliginin cok sogudugu , Kirgin yapabilecek bir ay degildir.Bogaz da kirginlara genelde Ocak sonu, Subat ve Mart aylarinda rastlanir. Mart kirginlari nadirdir ancak olursa cok can alir, buyuk kirgin olur...Cunku Karadenize dokulen Tuna gibi buyuk nehirlerin Avrupanin daglarindan getirdigi butun kar ve buz sulari bu donemde Karadenize akmaya ardindan elbetteki Bogaz'dan gecmeye baslar. Bu yuzden kis donemlerinde Bogazin suyu oldukca acik bir yesile doner ve yakindan bakildiginda sudaki gorus miktarinin oldukca dusuk oldugu gozlenir.Iste bu donemler Bogazin ust sularinin cok soguk oldugu anlardir. Oyleki dip sularinda yapilan caparicilikte baligi cekip suyun disina cikardiginizda bir sekilde igneden suya tekrar duserse
    buyuk bir ihtimalle soguktan uyusmus baligi kupesteden uzanarak tekrar elle yakaliyabilirsiniz.KIsaca kirgin baliklar icin soguktan donmaktan ote bir anlami yok. Bir insan isi kaybiyla(hypotermi) nasil bilincini yitirirse, daha ileri isi kaybinda hayatini kaybederse baligada olan bu.

    Pek cogumuzun bildigi gibi 32 km uzunlugundaki Istanbul Bogazi hem yerel baliklari hem de cok buyuk iki deniz arasinda bir kopru vazifesi gormekle, baliklarin goc yollari uzerinde onemli ve goreceli olarak cok dar bir mintikadir.Her an akan iki guclu akinti Bogaz sularinin ana karakterini olusturur. Bunlardan Karadenizden Marmara ya akan akinti, tuzluluk orani dusuk,(%0 18-20 Karadenizin Tuzluluk orani) sediment yonunden oldukca zengin, yogunlugu az , yesile kacik , nisbeten sogukdur. Altan akan akinti ise Akdeniz kokenli olup, yuksek tuzluluk oranina sahip (%0 33-34 Akdenizin Tuzluluk orani), yogunlugu yuksek, cam gobegi mavi renkte, nisbeten sicak bir sudur. Yogunluk farki ve tuzluluk oranlari nedeniyle daha az yogun dolayisiyla daha hafif olan, Karadeniz suyu Bogazda ustten akar. Ayni nedenlerden dolayi Akdeniz akintisi assagidan akar. Ancak kimi zamanlar bu denge bazi dogal sartlarin etkisiyle bozulabilir. Ornegin guclu lodoslar ve yagislar Akdeniz akintisini destekleyip, Karadeniz akintisini yavaslatabilir. Bu donemlerde Bogaz sanki Karadenize akiyormus gibi bir goruntu cizer.Dipten oldukca temiz, cam gibi sular sanki patlarmiscasina suyun yuzune acilir.Bu dipten gelen sularin yaptigi patlamalarla olusan puruzsuz, sanki denize bir pencere acan olusuma akintinin ayna yapmasi kisaca ayna denir.Bu sekilde Akdenizin akintisinin yuzey sularina basmasi olayina orkoz hadisesi adi verilir.Orkoz akintisi da yukarda bahsettigimiz Akdeniz sularinin yuzeyi basarak akmasi olayidir.Oldukca guclu, Karadeniz suyuyla devamli cebellestigi icin yuzeyi muthis karistiran, tekneler icin tehlikeli olabilecek, oltaciligi oldukca zorlastiran duzensiz bir akintidir.

    Palamut , lufer , orkinos, kolyos, istavrit gibi gocer baliklar Nisan basindan basliyarak haziran ortalarina kadar Akdenizden Karadenize dogru cikar.Bu goce anavasya adi verilir. Kendi bakis acima ve tecrubeme dayanarak soyluyorum bu donemde iri balik suruleri kanal tabir edilen, Bogazin en derin su yolunu takip ederek ve dolayisiyla hem soguk suyla bas etmeden, Akdeniz akintisini arkalarina alip rahatliyarak yukari cikarlar. Caca, camuka, istavrit,zargana cinekop gibi baliklar kiyiya basilirlar ve oldukca guzel av verirler.Iste bu yuzden bu donemde torik, palamut gibi baliklarin oltaciligina rastlanmaz.Ancak uzumun baska dallara tutundugu , sarildigi koruk adi verilen tutamaclarinin , uzum bitkisinde atmaya basladigi zamanlar, Karadeniz yolunda ki luferler ansizin kanaldan kiyilari basarak bu parca parca ataklarla, degisik yerlerde avlanir, dolayisiyla oltaciliga av verirler.Bu luferlere bu yuzden koruk luferi adi verilir. Anavasya donemi balikcilik acisinda Bogazda caparilerin iri , havayarli istavritleri tuttugu,(eskiden bunlarin arasinda uskumru, kolyos, sardalyayi da sayabilirdik simdi ne durumda bilmiyorum,Uskumru ve sardalyanin olmadigindan eminim) curum kepceleriyle caca , camuka gibi baliklarin tor tor kaldirildigi, daha gozunun yagi cekilmemis kor kefallerin gene kepceyle suzuldugu, cinekoplarin, ara ara koruk luferlerinin yakalandigi bir donemdir.

    Bu donem Agustos sonuna kadar yerini yerlesmis bir yaz balikciligina birakir. Yaz balikciliginda basta izmarit olmak uzere yerel baliklar kisin cekildikleri kanaldan tekrardan kiyilara donerek av vermeye baslar. Eskina, gelincik, iskorpit, yemli oltalarla kefal tutulmasi, kendini orda burda gosteren yerel lufer ve cinekoplarin avlandigi donemlerdir bunlar.Sabah gun dogumu ve aksam gun batimina dogru caparicilikte istavrit acisindan guzel sonuclar verir.Ancak balik daginiktir.

    Bogazda en guzel balikcilik Agustos sonundan itibaren baslar. Bu donemde Karadenize cikmis olan, yumurta atmis olan baliklar yeni nesilleriyle karisik olarak Egeye ve Akdenize akmaya baslar. Bu akis gene kendi bakis acima gore ust sulardan Karadeniz suyunu arkalarina alarak oldugundan ve nisbeten bu sular bu donemde hala oldukca sicak oldugundan bu geri donus Bogazda oldukca belirgindir.Bu goce de Katavasya adi verilir. Katavasya gocunde once ayni turun kucuk baliklari, sonra daha yuksek sogukluk derecelerine dayanikli ayni turun buyuk baliklari akmaya baslar Marmaraya. Once cinekop avciligi tirmanirken hemen ardindan kasim sonuna kadar surecek. Palamut ve lufer akini, Eylul sonundan basliyarak kendini gostermeye baslayan torikle Aralik basina kadar surebilecek hizli bir balikcilik imkani gozlemlenir.Bu aylar Bogazda balikcilik bayrami gibidir.Bu sulara has her tur baligi hedeflemek ve tutmak mumkundur.

    Kasim sonundan itibaren Martin sonuna kadar surecek kis donemi Balikcilik acisindan olu sezondur.Ustasinin bildigi kuyulara yatmis yerel baliklar, Marmaranin Bogaz agzina yakin Buyuk ada gibi adalarinin etrafinda ki bildik tas ve yataklar da yapilan balikcilik , ve kis capariciligiyle istavritler disinda, balikcilik istisnalara kalmistir.

    Bu donemde yazimin baslangicindaki adi gecen kirgin olayi her sene olmamakla birlikte kimi seneler tecrubeli balikcinin oldukca uzuntuyle kepcesini kapip denize kostugu ancak hayatinda bir gunde yakaliyamadigi miktarda baligi cok kisa surede yakaliyabilecegi anlardir. Kirginda gundogrusu ruzgari Bogazin kiyilarindan bir bicak gibi suya vurmaya baslar.Tuna gibi Avrupanin buz tutmus nehirlerinden akip Karadenizin'den Bogaza tasinan cok soguk ust sular bu nadir ruzgar vasitasiyla kanala basilir.Bu ruzgarin kuvveti ve ust sularin sogukluguyla dogru orantili olarak kirgin felaketinin gucu ve sonuclari ortaya cikar. Kanala siginmis eskina, karagoz, minekop, kirlangic,yerel lufer, istavrit, izmarit ,tekir, barbun, kefal gibi baliklar kirgindan en etkilenen baliklardir.Ozellikle istavrit kirgin basladiginda kendini ilk gosterendir. Deniz bir papatya gibi acmis, binlerce soka ugramis ya kuyruk titreten yada coktan olmus sirtistu yuzen balikla dolar.Bu donemde kirginin buyuklugu neolursa olsun sizin yaptiginiz gibi oltaciligin her cesidi basarisizliga ugrayacaktir. Bu donem denizi temizleme donemidir. Tek yol kepceyle bu baliklari toplayarak bozulmadan tuketime sunmaktir. Oldukca soguk suyun icersinde olen bu baliklar saglik acisindan hic bir zarar teskil etmez. Ancak hic bir zaman yiyim kalitesi oltayla tuttugunuz baligin kalitesine de ulasmaz. Kirginda suyun ustunde veya kiyilarda gorup yakalamaya calistiginiz balik aslinda aisbergin gorunen kucucuk ucudur. Oyuklarindan cikmaya firsat bulamamis baliklar, soktan suyun uzerine kendilerini tasiyamiyacak olcude hava keselerini dolduramamis baliklar, dipte ileskenlere dolasan, yada barbun tekir gibi dip baliklarini kirildiklari halde kirginlarda onlari sadece rastlantilarla gorur, cogu les olarak ziyan olur.. Kirginda olen baligin ne yapilirsa yapilsin cok dusuk bir orani tuketime yansir. Ozellikle tas baliklari, izmarit gibi yerel baliklar icin cok buyuk felakettir. Cunku bunlarin tohumlari ozellikle kirgin Mart ayi icersinde olmussa en buyuk darbeyi yer.Sahsen bir Mart ayi kirgininda boylari iki santimi bulmayan izmaritlerin Kanlica kiyilarinda 3 gun aktigini gozlemlemisimdir.Kirginlarin en zarari buyuk olanlari, bu gecikmis Mart kirginlaridir.Kirgin nadiren Ocak ayinda, muhtemelen Subat ayi ve Mart basinda, cok cok nadir Martin ortasinda olabilir.Kuvvetli kirginlarin oldugu mevsimlerin ardindan gelen sezon genelde oldukca kavruktur.

    Kirgin amator olta balikcisin balikcilik mentalitesi icersinde balik tuttugu degil, denizin yardimina kostugu anlardir.Butun yaptigi bu felaketten arta kalanlari en uygun bir sekilde tuketime sunmaya ugrasmaya calismak olacaktir.Bu yuzden genelde gece basliyan ve yogunlugu butun gece devam eden bu felaketi kacirmak amator balikci icin oldukca buyuk bir talihsizlik ve utanc olarak algilanir ve arkadaslari tarafindan acemilikle, bilgisizlikle suclanarak, tiye alinirdi.(bizim zamanlarimizda.) Kirgini gecesi zencefil yemek deyimi kirgini kaciran balikci icin soylenir.Bu yuzden bizler sogul kis geceleri penceremizden yapraklarin, dallarin ne tarafa hareket ettigini, karin ne tarafa yagdigini gormeden uyumazdik.Hatta geceleri arada kalkar gene ruzgari kontrol ederdik."
     
    Dramalı bunu beğendi.
  7. erolarik

    erolarik erol arik

    Yaş:
    67
    Mesajlar:
    68
    Şehir:
    Ankara
    Negüzel, nekadar lezzetli bir anlatım boğazın zenginliği, boğazın şahit olduğu o muazzam göçlerde balıkların gösterdiği o olağanüstü çaba ve ekosistemin nasıl doğru işlediğinin bir göstergesi sanki, Masallar ülkesinden bir pasaj gibi ,Emeğinize sağlık Nuri bey, selamlar
     
  8. balli

    balli m.nuri akkaya

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    9.049
    Şehir:
    erzurum
    Favori Kamış:
    D.A.M Telespin 3 mt. 10/30gr.
    Favori Makine:
    Shimano Hyperloop 4000 RB
    En İyi Avı:
    11,7 Kg. Aynalı sazan
    Erol abi teşekkür ederim, ifadeleriniz naif yüreğinizin yansıması ancak, bu enfes anlatım, sevgili Hüseyin Alparslan kardeşimizden bir alıntıydı.:)