ekteki dosyada sinagrit merası görüntüsü var maalesef ülkemizden değil. korsika da keyifli seyiler. tumamıyoruz bari seyredelim. http://www.youtube.com/watch?v=ca0UxqYU1Jo&feature=endscreen&NR=1
Harika görüntü Asabi ve ters tavrının yanında inanılmaz güzel balıklar. Böyle bir sürüyle su altında karşılaşmak isterdim. Sadece aklıma takılan bir şey var, bunlar bizim levrekler gibi akın halinde olabilirler veya anormal bir durum söz konusu zira günlerdir aç bu balıklar.
Sevgili Atıl Sanırım Sivrice yıllarımda neredeyse sürüdeki kadar Sinagrit tuttum. Oysa buralara gelmeden önce benim içinde bir hayaldi bu balıklar. Bana inanan,güvenen buralara kadar gelip günlerce iştişare edip avlandığımız partnerlerimin tuttuklarıda hiçte geri kalmamıştır. Sizler çokca hayat gailesi işlerinizden dolayı fırsat yaratamayıp,peşlerine layıkıyla düşmüyorsunuz. Bu balıkları yakalamak hiçte zor değildir.İster canlı yem sırtısı,ister suni yem sürütmesi ve isterde jigginle bu balıklar yakalanır,hemde daha irileri. Ayrıca bırakma oltalarlada haylisi yakalanmaktadır. Kimse şimdi işte yakalayıp durdunuzda balıklarıda bitirdiniz dememelidir. Bu sinagritler genelde ağ balığı değillerdir.Başka bir deyişle yoğun olarak ağla yakalanmazlar.Bu durum onların yoğunluğunu devam ettitebilmelerine olanak sağlamaktadır. Biraz huy değiştirmişlerdir.Sera etkisi yüzünden hemen her balığın göç ve beslenme alışkanlıklarında önemli sapmalar olmaktadır. Esas mühim olan bu değişimin ne olduğuna vakıf olmak ve ona göre takım düzüp avlanmaktır. Sevgiler
Sevgili Vedat Abi, sitedeki raporlarına ustalığına deneyimlerine hepsine sonsuz saygı duyuyorum,çoğu yazından yeni birşeyler öğreniyorum..Seninde yazında belirttiğin gibi bizim bu balıkları tutamamızın sebepleri çeşitli nedenlere dayanmaktadır..Ancak kimse esas gerçeği kabul edip görmek istemiyor,bense affınıza sığınarak iddaa ediyorum..artık BALIK YOK..Dikkat edilmez ve önlemler alınmazsa yakında sadece tezgahlarda besleme balıktan başka balık göremeyeceğiz..Senin yaşadığın yer itibariyle durumun farklı olduğu yayınladığın raporlardan çok net görülüyor.Ama Çanakkale'den aşağı doğru indikçe durum içler acısıdır.Bunuda gerek Mersin gerek İzmir gerek diğer illerden yazan arkadaşların yazılarından çok net görüyoruz..Haliye olmayan balığı nasıl tutacağız.? İstediğiniz kadar takım düzün yeni denemeler yapın,anlamı yok,faydası yok..!! Her sezondan sonra bu yokluğu unutup,yeni sezona yeni umutlarla giriyorum.Yeni bilgilerle yeni takım denemeleri,yeni meralar,yeni yerler deniyorum.Bu sene balık olacak her şey düzelecek diyorum..Ama özellikle son 3-5 senedir boş döne döne umutlarım artık iyice kırıldı..Eskiden konu komşuya dağıttığım bereketli günlerin zevkini ve yerini, artık kendi tavamı dolduracak kadar tutmanın kaygısı aldı..Artık ısparozu,izmariti görünce Yarabbi şükür dediğim,orta boy karagözlere gopezlere sevindiğimiz günleri yaşıyorum.. Öfke ve hayalkırıklığı sonucu kaç tane olta kırdığımı unuttum,neden balık tutamadığımı sorgulayıp her defasında yeni çözümler denemekten bıktım usandım.Ve içim kan ağlayarak bu gerçeği KABULLENDİM..O yüzden bu sene umutlanmıyorum,artık balığa giderken ''balık avlamak için değil,daha çok güzel birgün geçirmek'' için gideceğim..Balık avlamak için hırslanmaktansa denizin maviliğini seyredip huzurlanmaya,teknede yaptığım kahvaltının tadını çıkarmaya gideceğim..Olurda kaçak bir çupra,kör bir mercan denk gelirse ne ala..!! Haddime olmayarak herkesin bu gerçeği kabullenip ona göre davranmasını öneriyorum..Sevgili Vedat Abi ellerinden öpüyorum, herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum..
Sinaritlerin bu kadar büyük sürüler oluşturduğunu bilmezdim. Gerçekten olağanüstü balıklar. Merada Sinarit dışında da çok güzel balıklar var. Elbette böylesi bir mera bizim sularımızda bulunmaz. Olsaydı kısa sürede zıpkınla, jiggle, yemliyle, ağla, paraketeyle, dinamitle ve sair yöntemlerle kısa sürede kurutulurdu.
Sevgili Atıl kardeşim ben de çok uzun senelerden beri Assos Sivrice'de sırtı ile balık avlarım bizim buralarda da videoda görüldüğü gibi sinaritler olur fakat bu gibi sinarit sürülerini senede sadece bir veya iki gün rast gelirsen bu balıklar sürü halinde yürürler o anda takımı her sarkıttığında sinariti alırsın, ben bir seferinde tutmaktan usandım ve avımı yarıda bıraktım, işte o günü tekrar yaşamak çok zor şimdi sinaritlerin ağızlarında kurtçuklar olur ve yeme rağbet etmezler 15 güne kadar bu kurtçukları ağızlarından atarlar ve yeme saldırmaya başlarlar bu günlerde sinaritlerin peşlerinden ayrılmamak lazım, ben sinarit avını sırtı ile rapala çekerek yaparım bu konuda her zaman sana yardımcı olurum takım ve rapala hakkında daha evvel yazdığım sinarit raporlarımdan gönderiyorum sevgiler hoşça kal. 4 Mart 2011 Sivrice, Sırtı ile Sinarit avlarım hakkında, nasıl avlanır ve kullandığım takımlar. https://picasaweb.google.com/orhan.kbicmen/EnSonGuncellenen02#5594805555603752786 Tıklayın Günaydın Genç amatör balıkçı Ercan kardeşim, sabah, sabah sizlerden genç kardeşlerimizden çocuklarımızdan, böyle güzel bir cümleyle karşılaşmak çok güzel, haliyle bu güzel övgüler, beni bu balıkçılık ve balık avlarımın daha derinliklerine götürüyor ve sinarit avları ile ilgili bir yazıyı sizlere yazmaya başlıyorum. Burada sizler gibi genç kardeşlerimle de olmaktan son derece mutluluk duyuyorum senelerin birikimi olan hayatımı , yaşam tarzımı, denizi balıkları ve balık avlarımı sizlerle paylaşmak ve bugün variz yarın yokuz felsefesi ile geride her zaman bir hoş seda bırakıp güzel anılarla anılmak.......iyiki varsınız, varlığınız yeter. Bugün 24 Mart 2011 güzel bir Sivrice sabahı, biraz bahçede yürüyüş yaptım, kedim Cızbız ve köpeğimle de biraz oynadım, şimdi kahvemi yudumluyorum ve sizlerle beraberim. Hepinizin bildiği gibi uzun senelerden beri Çanakkale ayvacık, Sivrice'de yaşamaktayım, buraya gelmemin asıl nedeni, güzel denizi ve bol balığı olduğu içindir, havalar ve deniz müsaitse, bende hasta ve yorgun değilsem hemen denize teknem ile balık avına çıkarım. Denizde tekne ile yaptığım avlarımı üçe ayırırım, Sırtı avlarım, çapari avlarım ve yemli olta ile dip avlarım, her üç avında zevki ve heyecanı değişiktir, ben sizlere bugün sırtı ile Sinarit avlarımdan bahsetmek istiyorum. Yöremiz Kuzey ege balık açısında çok bereketlidir, Sinarit ise bu kıyıların balığıdır, 14 kiloya kadar büyükleri olduğu söylenir ben 11 kiloluğunu gördüm ve 4.700 gr olanınıda tuttum. Sinaritin en fazla olduğu aylar, Ağustos, eylül , ekim ve kasım, sonra biraz seyrekleşir, Nisan mayıs, haziranaın ortalarına kadar yapar, fakat bu arada kıyılarda yaşayan yerli sinarit olarak tebir edilenlerde azda olsa bu aylar dişindada av verdikleri olmuştur. Sinaritler daha ziyade denizin dibinde avlarını arayarak bulan ve hayatlarını taşlıklar ve eriştelikler arasında geçiren balıklardır, örneğin kabuklu yengeçler, iskorpit,çarpan ve diğer sert yapılı dip balıkları ile beslenirler,en çok sevdiği yem 8 cm civarında olan iskorpitlerdir, buna hayatta hayır demezler ve gördükleri anda saldırırlar, Sinaritin en güzel canlı yemlerinden biri iskorpittir. Ocak ayında itibaren iki ay kadar ağızlarında oluşan kurtlar yemek yemesini engeller bu zaman zarfında hiç yeme saldırmazlar derler, eski balıkçı abilerimiz, sonra bu kurtları ağzından atarlar ve kocaman kocaman sinaritler yemlere saldırmaya başlarlar ve oltamıza takılaırlar. Olta balıkçılığında sinariti burada iki türlü avlarız, birncisi bırakma tabir ettiğimiz, canlı yemle kıyıdan uzun birakma, bu kıyıdan 300 metre uzaklara canlı bir iskorpiti veya küçük bir gelin balını veya bir hannozu yem olarak kulanılan ucunda tek sinarit iğnesine takılmış çanlı iskorpitle veya başka canlı bir balıkla yapılır, suyun içersinde saatlerce ölmeyen bir iskorpit balığını solungaçlarında geçirip yanağının hemen yanından çıkaracağınız 3 cm bir sinarit iğnesine 050 sağlam bir misinaya 10 metre kadar bir beden ekleyerek ve gerisine 1.2o yumuşak bir misina 350 400 metre kadar, bu avı şu şekilde yapabiliriz, kıyıdan bir tekne veya küçük bir kayıkla alacağın yemli takımı 300 metre uzaklıkta denizin aniden derinleşen yerlerine biraz taşlık ve biraz eriştelik olan yamaç yerlerine takım götürülerek birakılır,eriştelerin ve otları üstüne gelmemesine dikkat edelir, oltanın bir ucuda tekrar karaya getirilir, bu takıma hiç ağılık bağlanmaz, kalın olan misina kendiliğinden denizin dibine çökecektir, canlı yemimiz ise kayalıkların veya taşlıkların üzerinde devamlı kımıldayarak hareket halınde olacaktır, bunu gören sinarit hemen yemi kapacaktır ve ilk hamdede 10 metre yemi çekip açıklara gidecektir burada yemi mideye indirecektir, bu avın püf noktalarından biri sahile misinamızı takacağımız bir küçük çubuk ve bırakacağımız 15 metre kadar kalama, balık ilk vuruşta bu kalamanın 10 metre kadar olan kısmını alıp götüsecektir ve çubukta yere düşmüş olacaktır, işte bundan sonra balık oltadadır, gelirken her ne kadar mücadele etsede kısa biz süre sonra Sinarit bu duruma çok içerleyip gururundan çatlayacaktır, yavaş, yavaş çekilerek sinariti karaya alırsınız, sabah saatlerinde atılan takım öğleden sonra 15.00 saatlerinde kaldırılmalıdır, bu avın aynısını yemden 50 metre sonraya bir şamadıra takıp küçük bir ağılıkla denizdede bırakma şeklinde uygulanabilir. Sinaritin diğer avlanma şekli Sahte balıkla ve canlı yemle yapılan sırtı avıdır, ben bu sırtı avını sahte yemler yani rapala ile yapanlardanım, bunun nedeni ise ilk başta bu ava çok alıştım, diğer canlı yemi bulması çok zor olduğunda benimde biraz bu konuda sabrımın az olmasından bana daha kolay gelen rapala ile sırtı avını yapıyorum. Sinarite sırtı çekmek, dediğim gibi sinarit denizin derinliklerinde yarım metrelik yerlerde avını kovalayan gayet rahat bir balıktır, yem için fazla koşturmayan bir balıktır, önüne gelen yeme de hayır demez ve küt diye saldıran bir balıktır, Sinaritin meralarımızda bulunduğu yerleri senelerin vermiş olduğu tecrübe ile ezbere bilirim bu yerler nokta yerler değildir, derinlikleri aynı olan daha ziyade sığlıkların parelelerinde aynı derinlklerde yemlenen balıkların yerleridir, belirli caddeler üzerinde dolaşırken oltaya ani bir vuruş yaparlar, gelirker fazla hırçınlaşmazlar kendilerini bırakırlar çok kısa bir sürede çatlarlar, bir barakuda bir torik bir akya gibi değilledir, çekerken önemli olan balığın bir taşın altına girmemesine dikkat edilmelidir,Sinarit biraz dalgalı ve biraz akıntılı suları sever, zira suyun altındaki hareketler küçük böcekleri ve yemleri hareketlendirirler o zaman meydana çıkan sinaritler yanından geçen sahteyi görür görmez ani bir hareketle kapar, daha ziyade açık ve güneşli havaları sever, kapalı havalardan fazla hoşnmaz, zaten bizlerde hoşlanmayız,bizlerde daha ziyade açık ve güneşli havalarda avlanırız. Gelelim Sinariti sırtı ile rapala takarak avlanmasına, (Sinarit avlarında kullandığım rapalalarımı ve kullandığım takımımı sizlerle paylaşmak istiyorum.) Ben sırtı avını teknemden rapala çekerek yaparım, Sinaritler çok hassas balıklardır, daha ziyede gündüzleri av verirler, onun için kalın misina, kalın ve kaba takımlarla sinarit avlamak çok zordur, bence en fazla 035 veya 040 çok kaliteli yani çekeri çok fazla olan misinadan ön beden yaparım, bu misinanın en az on metreden fazla olmasına dikkat ederim, Sinarite sırtı çekerken hızımın rolantide veya çok az üzerinde olmasına dikkat ederim, belirli yerlerde 90 derece dönerek yön değiştiririm, bu dönemeçlerde rapalaya iki değişik hareket getirecektir, birincisi rapala biraz daha dibe doğru gidecektir, ikincisi ise yan gelerek hareketine devam edecektir, rapalaya bu dönüşler fazladan iki aksiyon daha kazandıracak ve sinariti daha çok cezbedecektir, sinarite sırtı çekerken çok önemli iki noktaya dikkat etmenizi isterim birinci nokta devamlı dalganın geldiği tarafa veya akıntının geldiği tarafa doğru avlanmakta fayda vardır, ben bu şekilde her zaman çok randıman almışımdır, ikincisi ise güneşi devamlı arkanıza alıp sırtı çekmeye bakın, denizin dibinde parlayan rapalayı güneştende rahatsızlanp onu gerçek balık zannederek saldırmasınıda unutmamak gerekir, Sinarit en çok hafif poyraz havaları çok sever, 7 veya 8 metrelerde taşlıklı kayalıklı yerler en çok sinarit aldığım yerlerdir, sinarite çekerken saldığınız toplam misina 30 metre civarında olması şansınızı çoğaltır ama ilk vuruş anında hazırda bulundurduğunuz 5 metre kadar kalamayı hemen kullanmak gerekir, ben daha ziyade sırtı avlarımda kamış kullanmam kullanan arkadaşlarada aynen devam etmesini söylerim, elle balık avlamak bana daha çok zevk veriyor, hemde çok alıştım , sağ bileğimde sırtı yapa yapa kemik ermesi olmuş, ama bana fazla bir problem yaratmıyor, devamlı elle sırtı çekmeye devam. Sırtı avlarında senelerin vermiş olduğu tecrübe ile şunu öğrendim, Sırtı ile balık avlayacaksan hangi balık için sırtı çekeceğini planını yapacaksın ve ona göre sadece o avda tutacağın balığı düşünmelisin, Sinarite sırtı çekiyorsan devamlı denizin dibinden gideceksin ve dipten bir metrenin üstüne çıkmayacaksın, işte sinarit avıda kendi gibi çok hassas bir av,sizlere bilgi ve tecrübe dağarcığımdan oluşturduğum bu Sinarit avı hakkında yazım ile biraz faydalı olduysam ne mutlu bana,gene yeni yetişen gençö balıkçı kardeşlerime sesleniyorum, benim yapmış olduğum balık avlarım ile ilgili sorularınızı bilmek istediklerinizi bana yazabilirsiniz, hepinize güzel avlar dilerim, sevgiler, hoşçakalın. Bu Sinarit avı kendi yapmış olduğum avlardır, bu avlarımdan edindiğim kendi bilgilerim uygulamalarım ve tecrübelerimdir, lütfen kopya edilmemesi rica olunuz, fakat alıntı olarak her zaman her yerde kullanabilirsiniz. Uploaded with ImageShack.us Uploaded with ImageShack.us Sinarit avlarımdan bazıları, 27 Ağustos 2010 Sivrice. Sevgili arkadaşlar, sabah saat 8.30 limandayım, teknemin son kontrollerini yaptım ve denize açılıyorum, ne yalan söyleyeyim aklımda hep Barakuda var, ilk başta yeşil 13 cm Prencessi suya bıraktım, bir kaç sahte denedikten sonra gene yeşil tobimaruyu taktım, gene dolaşıyorum, bu sefer bir ağır kurşun daha ilave ederek sinarit aramaya başladım, 25 metre derinliklere kadar indim bir vuruş sanki takımı biri geriye doğru çekiyormuş gibi verdu, saldığım misinanın tamamı 70 metre kadar, bunun için balığı hissedemiyorum ama büyük balık olduğu belli, hiç acele etmiyorum balığı dahada açıklara doğru götürdüm, kurşunlarla beraber saldım ve geriye çekmeye başladım balık kendini belli etti bana göre sinarit, üç kurşunuda içeri aldım, ince misina ile balığı çekiyorum, bu sefer balık dipten geliyor bir sinarit hemde hatırı sayılır, hemen kakıcımı hazırladım ve ağzından geçirerek balığı garantiye aldım hooop balık teknede bu bize yeter, bir Sinarit, ama Pir Sinarit, sevgiler, hoşçakalın. Yakışıklı bir Sinarit. 17 Eylül 2009 Sivrice Sevgili arkadaşlar, Sabah kalkar kalkmaz gelen maillere hızlı cevaplar verdim birde kendime bir sabah kahvesi yaptım, hem kahvemi içiyorum, hemde denizi sayrediyorum, hava inanılmaz güzel, sanki balık olacakmış gibi geliyor, bu sabah yürüyüşümü erteliyorum , denize açılmaya karar verdim. Teknemin son kontrollerini yaptım, yakıtımı tamamladım, motorumu çalıştırdım , limandaki balıkçıların, rasgele, rasgele, sesnenişleriyle yol vardim, istikamet sırtı meralarım, bu gün yanlızım, sevgili asker arkadaşim, İrfan'ı İstanbula yolcu ettim, bu arada dost martım teknemin tentesine kondu, başladık sohbete, en hoşuna giden tarafı, tentenin altından perdeli ayaklarını kaşıyorum, çok alıştı hiç ses çıkarmıyor, belli onunda karnı çok aç, ben bir salkım üzümle idare ediyorum, onada bir balık bulacağız, avlak yerindeyim, klsik Yozuri tobimaru yeşil sahteyi çekiyorum, iki kurçun taktım orta sulardayım, arada bir kurşun ekliyorum Sinarite bakıyorum, böyle giderken çok sert bir vuruş aldım, çok büyük bir şey, yolverdim , çok çekiyor, aniden boşaldı, hayret balık takımı bıraktı, mutlaka kontrol etmem lazım, takımı çektim ve bir baktım sahteyi kooarıp almış, diğer aynı sahteyi taktım 100 metre gitmeden gene bir vuruş, bu sefer alacağım diyorum ama gene boşaldı, gene kontrol ettim, ikinci sahteyide almış, balık belli oldu, daha evvel burada olduğunu bildiğimiz akyalar, her biri 15 şer kilo, işin ilginç tarafı, yanıma rapala kutumu almamıştım, elimde son bir sahte var oda zargana taklidi, rapala marka, onu taktım, misinayı kalınlaştırdım, 035 yerine 045 taktım, sırtıya devam, bu sefer gene bir vuruş , tam dönerken takıldı çekiyorum fazla karşı koymuyor, balık geliyor, hiç boşluk vermiyorum, balık havalanmaya başladı ve belli etti kendini , o bir sinarit hemde oldukça güzele benziyor, gelirken görmeye çalışıyorum, güneşin yansıttığı işikla dahada değişik sanki renli bir bakır levhası gibi, şeşitli değişik renkler yansıtarak geliyor, çok heyecanlıyım balık tutarken her zaman güzel bir heyecan hissetmişimdir, buda böyle oluyor, ve balık teknenin yanına kadar geldi, kepçemle alttan balığı aldım, tekneye koydum ve hemen oturdum, ohhh nihayet çok yakışıklı bir sinarit... Sizlere de nasip olsun , hoşçakalın. Giden sahtelerden biri, yozuri tobimaru. Çok güzel bir hava ve güzel bir deniz. [img=http://img5.imageshack.us/img5/8937/008qd.jpg] Kendi kendime çektiğim fotoğraflar, güzel çıkmamış.
Sinarit ile mücadele. 15.kasım.2005 Sevgili arkadaşlar, Balıkçılıkta çeşitli şekillerde,değişik balıklar tutmaktayız, Bunlar,Çapari ile ,Uskumru,kolyoz,istavrit olur, Yemli dip oltası ile,Mercan,fangiri,karagoz,vs.vs. Sırtı avında,Barrakuda,sinarit,torik,palamut,lüfer kofana,akya,vs. Bu yukarda yazdığım,balık avlarında,en zor olanı haliyle Sinarit avıdır,balık çok az olduğundan oltaya gelme şansı azdır,bunun için bazen saatlerce dolaşmak icap eder, Sivrice'de her zaman olduğu gibi sabahtan teknemin kontrollerini yaptım,Yakıtımı,suyumu,erzağımı,hazırladım,bu arada kepçemi elimin altına kolay alıbileceğim bir yere koydum,teknemle limandan çıktım, sırtı takımımı yavaş olarak suya bıraktım,sahte balığın yüzmesini kontrol ettim, test yaptım,çok iyi yüzmekte,((bende balık olsam bu sahte yeme atlardım,)) kıstırma kurşunlarımı taktım suların derinliklerine göre ,bazen ilave ediyorum ,bazende eksiltiyorum,böyle çalkantılı bir deniz,güzel bir hava, işte dolaş,dolaş bir sey yok,günesin batmasına az kaldı,biraz rizikoya girip sahte yemi rapalayı daha dibe yakın yerlerde dolaştırıyorum, 15 metrelerdedolaşırken yön değiştirdim 14,13 ,12 bir vuruş inanılmaz, sanki elimden misinayı geri alacak,birazsodım biraz çektim,sonunda anlaştık, fakat uğraştırıyor,çekiyorum tekneye beş metre kala tekrar geriye gidiyor, böyle oynuyoruz,bu arada balığı gördüm,kocaman bir yansıma,sanki prlak bir levha gibi,bu arada beni balğı çekerken seyreden balıkcı teknesindeki balıkçılar da heyecan içersinde,içlerinden biri çok büyük Orhan abi, kocaman bir Sinarit bu deyip müjdeyi veriyor,balıkla mücadele devam ederken Orhan abi yardıma geleyimmi diye bağırınca ,bende gel dedim,Utku reisin oğlu Ufuk bir hamleyle yanıma geldi,al kepçeyi Ufuk dedim,baliği iğice yordum, 035 asso misinada yorulmuştu artık,yavaş yavaş teknenin kenarına kadar getirdiğim balığın kafasina kepçeyi geçiren Genç Ufuk kepçenin eyrilmesine aldırış etmeden bir hamlede tekneye aldı,dizlerin üstüne çoktüm,balıkçı kardeşlerimin brava sesleri içersinde Ufuk'u kucakladım öptüm,onlar bu balık 7 kilo demelerine rağmen tartıda 4.600 gr ile benim Sinaritim oldu, bu balık için o gün 8 saate yakın bir zaman harcadım.balık tutmak çok güzel.Bende şu anda çok mutluyum. Bu fotoğrafı o zamanlar yeni olan dijital fotoğraf makinamla ilk çekilen fotoğraflardan, ne yazıkki daha evvel avladığım balıkları fotoğraflarını çekmek hiç aklımıza gelmedi. [/QUOTE] 21 Nisan 2010 Güzel bir ilkbahar sabahı, bahçeye çıktım köpeğim Gina ile oynuyorum, 13 yaşında olmasına rağmen çok hareketli, yalnız kulakları ağır işitiyor, çeşitli oyunlar yaptık, o benim kızım gibi üç aylıkken almıştım, ailemizden biri gibi ne dersam yapıyor, ayağının üzerine koyduğum peyniri ben al demeden bekliyor, ağzının suları aka aka, ben ne vakit al diyorum oda alıyor, bu sabah aynı işlemi el hareketleri ile anlatmaya çalıştım aynen duyuyormuşcasına emirlere riayet etti, bende onu ödüllendirdim. Sabah kahvaltısı derken öğlen oldu, Sivrice kahvesine uğradım, Mercan Kenan teknesini yaza hazırlıyor, Conta kaptan çayları demliyor, benimde yakıtım azaldı, haydi Kenan Küçükkuyu'ya gidelim, tamam benimde yakıtım yok deyince beraber yola çıktık, yolda balık avları ile ilgili sohbetler yaparke, Tahir Gürhan kardeşimizinde kulaklarını çınlattık, ne dense son zamanlarda Sinarit alamıyoruz dedim,Kenan'a ben balıkta devamlı toriğe konsantre oluyorum, aklımda devamlı torik var, fakat bundan sonra toriği unutup sadece sinarite bakacağım diye şartlandım, tekrar Sivrice'ye geri döndüm hava çok güzel, dururmuyum, hemen tekneye atladım bastım gaza, yolda takımlarımı hazırladım, meraya geldim, ilk olarak X rap turuncu sahteyi çektim, sonra Tobi maru turuncu 10.5 sahteyi taktım, misinam 035 asso, kurşun apırlığım 200 gr civarında teknenin hızı rolantinin biraz üstü, derinlik 9 metrelerden 14 metreye kadar arayarak dolaşıyorum, hava biraz dalgalı, takımım 14 metrelerden geliyor, işte o anda olan oldu, bu başka bir şey çok değişik inanılmaz bir vuruş. oldu bu iş diyorum, takımı toplamam lazım ama balık hala çekiyor, biraz gaz verdim balığın derine inmesini astemiyorum, tekne hareket halinde bende takımı yavaş yavaş topluyorum, ilk kurşun geldi çekmeye devam ediyorum derken ikinci kurşunu aldım, balık artık çekmiyor, elime ince beden geldi , bundan sonra çok dikkatli olmam lazım, çekiyorum ve balığı gördüm, kocaman bir tepsi gibi gökkuşağının bütün renkleri yansıyor, bakırımsı rankler ağırlıklı insanın heyecanlanmaması gerçekten çok zor, sakin olmalıyım, balığa genede fazla yük bindirmiyorum, her zamanki gibi ona karşı çok nazik olmam gerek, sol tarafımdaki kepçemi sağ tarafıma koydum, balığı suyun yukarsına yarıya kadar .çıkardım ve ani bir hareketle kepçeyi alıp , kepçeledim,balık teknede, yaşasın sinariti aldım diye bağırmak geliyor içimden, çok sevinçliyim, işte bu balık benim balığım diyorum, balığı misinada tutup bir fotoğraf çekmek istedim, fakat misina bağlantı yerinden koptu, iyiki kepçem varmış yoksa balık denizdeydi, fotoğraflarını hemen çektim, biraz dinlendikten sonra, takımlarımı topladım, artık fazla durmanın gereği yok, bu sırada gelen bir telefon, arayan Tolga kardeşimdi, canlı yayında sevincimi Tolga ile paylaştım, valla bu balık tutmak beni çok mutlu ediyor, sanki küçük çocuklar gibi seviniyorum, sizlere rastgelsin, hoşçakalın sevgili amatör balıkçı arkadaşlarım 29 KASIM 2009 Sivrice Sivrice'de dün sert bir lodos, balık avı yapmamıza izin vermedi, bugün ise gayet güzel bir hava var, teknemin son hazırlıklarını yaptım, bugün sırtı çekeceğim, aklımdn geçen balık ise Torik, takımımı şu şekilde hazırladım, 10 metre 040 asso misinaya 13 cm rapala X rap sahteyi taktım, rengi mavimsi, balığı derinlerde aramaya başladım, balık bulucum derinde balık olduğunu gösteriyor,fakat kaç sefer aynı yerden geçtiysemde balık vurmadı, gerçekten tam balık havası, her şey çok güzel, sanki her an balık vuracakmış gibi, yok, takımı değiştirmeye karar verdim, mavimsi Rapala yı gene parlak renkli 13 cm X rap ile değiştirdim, merada bir tur attıktan sonra 16 metrelerde vurdu, hemde çok sert bir vuruş, çok büyük balık olduğu belli, bana göre Torik vuruşu, sakinleşmek istemiyor,mücadele ediyor, ben de arada sırada sert darbeler vapıyorum, iğnelerin ağzına iyice oturmasını istiyorum, zira bu sekilde vuruşlardan sonra balık iğnelerden kurtuluyor, başıma çok kereler geldi, balık çekmeye devam ediyor, üstüme fazla gelmiyor, Torik olmadığını anladım, fakat genede kestiremiyorum, balığı görmem lazım, bir iki sefer hiç boşluk vermeden , sıkı bir şekilde yolverdim, balığın başını çevirtmek istemiyorum,nihayet balığı gördüm, şimdi hangi balık olduğunu söyleyebilirim, bu benim sevgilim, Sinarit bu hemde hatırı sayılır cinsinden , fırsat vermeden çekiyorum, kafasını sudan çıkarttım ve vurdum kepçeyi, Çok mutluyum, Sinaritim, sevgilim teknede artık.. Hoşçakalın, sizlere de rastgelsin. Sinaritin canlı videosu, izleyin http://picasaweb.google.com/orhan.k...hkey=Gv1sRgCP3spOyQ==KfNA#5409543633630898914 11 Mayıs 2010 Sivrice Sevgili arkadaşlar, Çok güzel bir gün, deniz çok sakin, gökyüzü masmavı, işte benim mabetim denizim beni bekliyor, denizde olmak bana her zaman huzur vermiştir, tekneme atladım ve açık denizlere doğru yol almaya başladım, gene sessizlik sadece motorun sesi ve suyun sırıltısını duyuyorum, ilk başta yemliya, mercana bakacağım, yem olarak sardalya var, hemen hannoslar gelmeye başladı, mercan ne zaman gelecek iki saat oldu hala mercan alamadım, halbuki kerterizim çok doğru, son günlerde diğer arkadaşlarda mercan cıkmadığını söylüyorlar doğruymuş, birazda çapariye baktım oda yok, son olarak sırtıya bakmak istiyorum, takımda mavi Yozuri tobimaru takılı 10.5 cm, torik ve barakuda için ideal, devamlı dolaşıyorum yok, yok, sahteyi değiştirmek istiyorum, biraz daha derinden gidip sinarite bakacağım, kurşunları üçledim, 250 gr kadar oldu, her zamanki meralarımda, daha evvel sinaritleri yakaladığım caddelerimde dolaşıyorum, sırtı ile balık avlamak birazda keyif işi, hem portakalımı yiyiyorum hemde sırtı çekiyorum, işte tam bu sırada bir vuruş ve inanılmaz bir çekiş, bir hafta evvel iki tane büyük balığı kaçırmıştım, biri akyaydı diğeride akya olduğuna inanıyorum, fakat bu çekişi ile akyaya benzemiyor, hem geliyor hemde çekiyor, yol istiyor, hiç hayır dermiyim, balık oltamda hemde çok iri bir balık, yarım saat oldu rolantide gidiyorum, balığı açık sulara doğru götürdüm, aşağı yukarı 300 metre misina saldım, tekrar geri çekiyorum artık bir saate yakın bir zaman oldu, balığı çekmeye başladım kurşunları topluyorum, ince 035 asso misinaya geldim balık havalanmış suyun üzerinden geliyor, gördü, gördüm sinarit bu hemde benim sinaritim, beş saatten beri dolaşıyorum, bir saatten beride beraber dolaşıyoruz, tekneye yaklaşınca gene hırçınlaştı gene misinayı istediğikadar saldım ve tekrar çekmeye başldım, kepçem elimin altında balık havalandı teknenin yanında hemen kepçeledim, o******** dünyalar benim oldu, hemen çömeldim ve oturdum,biraz dinlendim, yanıma fotoğraf makinamı almamıştım, telefon ile çektim ama nasıl yollanacağını daha bilmiyorum, takımlarımı topladım, teknede kocaman bir sinarit ve ben o bana bakıyor, ben ona bakıyorum, limana geldim, emekli öğretmen İlhami hoca yanıma geldi , oooooo bu ne diyerek sevincime ortak oldu, arabadan fotoğraf makinamı getirdi ve işte benim sinartim, sizlerede güzel sırtı avlarında böyle sinaritleri tutmanızı dilerim, benim sevincime ve mutluluğuma ortak olmanız beni her zaman olduğu gibi daha da mutlu edecektir, şimdiden hepinize çok teşekkür ederim, Hoşçakalın sevgili arkadaşlar. Bugünkü Sinarit avımın hikayesi, Müsellim geçidi. 4 Nisan 2011 Kuzey Ege Uzun zamandan beri esen rüzgarlar, bugün biraz azalmış görünmekte, zaten bu havada ben de karada kalamam. Conta kaptanın bir işi çıktı o bugün yoki bende tek başıma denize açıldım, kafamda devamlı torikler var, yeşil renkli 10.5 cm.Tobimaruyu çekeceğim, ilk başta orta suları aradım, sonra biraz daha derinlerde arıyorum balığı, fakat balık yok çok dolaştım, Karar vardim Yunanistana yakın yerler var Müsellim kayalıkları o tarafa gitmeye karar verdim, sığlık yerlerdeyim belkide Yunan sularındada olabilirim, Torik için dolaşırken devamlı derinleri arıyorum eğer aniden balık vurur diye denize her zamankinden biraz fazla misina bıraktım toplam denizde olan misinam 70 metre kadar, dolaşmaya devam, benim her buralarda bir yerim var bir zamanlar burada melanurlar almıştık Mercan Kenan kardeşimle beraber, bir yerim var devamlı oralarda dolaşıyorum, iyiki öyle yapmışım, arkadaşlar oltama bir balık vurdu inanılmaz bir şey sanki takım dibe takılmış gib oldu, tabi dibe takımayacağını ben biliyorum 2o metrelerdeyim benim takım 12 metrelerden geliyor, balık devamlı yol istiyor bir ara çekiyorum geriye doğru gidiyor tekrar yol veriyorum ve biraz çektim balık geliyor hemde inanılmaz bir şey hala mücadele devam ediyor, ben bu arada tekneyi açıklara doğru götürüyorum, fakat balık gelirken mücadele etmiyor, duruyor geriye doğru gidiyor ben de devamlı misinamı salıyorum, tabi kafasını sağa sola oynatmadan gayet sıkı bir şekilde 100 metre saldım hala açıklara gidiyorum. Ben balığı yakaladıktan sonra çok rahatlarım, balık artık oltada burada acele edip onu tekneye almaya çalışmam ilk başta onu iyice yorarım ve de öyle yapıyorum derinlere doğru yol aldık 150 metre misinayı saldım, takımda 4 tanede kurşun var bunları çekerek biraz sonra balık yorulacak bu arada misinayı topluyorum balık gelmeye başladı 50 metre kadar misinayı çektim sonra gene yavaş yavaş, 150 metreye gekdim gene takımı geri toplamaya başladım, balık geliyor fazla da mücadele etmiyor, torik akya veya torik olsaydı bu şekilde pes etmezdi, zaten bir saat oldu, anlaşıldı gelen güzel bir Sinarit diyorum kendi kendime, ilk kurşunu tekneye aldım diğer kurşularıda aldım, her zaman olduğu gibi kepçep elimin altında balık geliyor biraz derinden gelirken yükselmeye başladı ben de ince misinaya geldim dikkatle balığın başini çevirmesine müsade etmeden teknenin yanına getirdim ve bir hamlede kepçeyi aldım ve balık kepçede Sinarit bu hemde sino, sino bu, iki elimle kepçeye sarıldım ve balık teknede, valla ellerim titriyor, biraz heyecenlandım ve hemen fotoğraf makinam ile filmini çekmeye başladım, filmden fotoğraflar yapıyorum, daha kolay oluyor, takımlarımı topladım limana geldim, ve balığımı balıkçı arkadaşlara gösterdim, Conta kaptan da geldi balıkla benim fotoğraflarımı çekti, hepinize böyle balıklar nasip olsun, bu akşam, Conta kaptanın kulübesinde ızgara da sinarit var Ben Mercan Kenan, Conta kaptan ve Şener albayım gelecek, ızgara da Sinaritin fotoğraflarını sonradan ekleyeceğim, sevgiler, hoşçakalın. p://img708.imageshack.us/i/00221d.jpg/][/URL] Deniz ana Sinarit verdi. 16 Eylül 2009 Sivrice Sevgili arkadaşlar, Denizin güzelliği ve havanın kalması ile, gene duramadık, deniz bizi çağırıyor, bildiğiniz gibi ben ve yan komşum, sevgili İrfan kardeşim, (aynı zamanda asker arkadaşım, hiç ayrılmadık 40 seneden beri beraberiz,)iki emekli tekneye bindiğimiz gibi denize, bugün sırtı çekeceğiz, beraber öyle bir karar aldık, gönlümüzde ilk başta torik, sonra Sinarit, uzun zamandan beri dolaşmamıza rağmen balık alamadık, ikimizde aynı anda sırtı çekmekteyiz, ikimizde aynı sahte balığı çekiyoruz, Yozuri, tobimaru, yeşil, 10.5 cm,ben aşağı yukarı 11 metrelerde dolaşıyorum, İrfan ise 7 metrelerde, bende üç kurşun var, onda iki kurşun, daha evvel sinarit tuttuğum bir yere geldik, balık bulucuyu kapatmıştık, 30 metrelerden siğlara doğru gelirken, 8 metrelerde balığı alabiliriz dedim, tam aralara geldiğimiz zaman, sıkı bir asılış, tamam bu sinarit gelişinden belli, İrfan kendi takımını topladı, kepçeyi aldı ve balığın görünmesini istiyoruz, dipten yukarıya doğru gelen balık, İrfan.. Sinarit bu sinarit, deyip heyecanlandı, tabi bende, balık kuzu gibi gelmekte , hiç döndürmeden kepçe yardımı ile hoooop tekneye, fotoğraflar çektik, teknede bayram var, bu akşam ne yapalım diye konuşuyoruz, ben ızgarası çok güzel olur diyorum, oda buğlaması daha güzel olur diyor, gerçi çok büyük değil ama bizim için yeterli deyip avımıza son verdik, çok güzel bir gün daha geçti. Ben, İrfan kardeşim ile sizlere,daha güzel balık avları dileriz,Sivrice'den selamlar sevgiler,hoşçakalın. [/UR Bugünkü Sinarit avımın hikayesi, Müsellim geçidi. 4 Nisan 2011 Kuzey Ege Uzun zamandan beri esen rüzgarlar, bugün biraz azalmış görünmekte, zaten bu havada ben de karada kalamam. Conta kaptanın bir işi çıktı o bugün yoki bende tek başıma denize açıldım, kafamda devamlı torikler var, yeşil renkli 10.5 cm.Tobimaruyu çekeceğim, ilk başta orta suları aradım, sonra biraz daha derinlerde arıyorum balığı, fakat balık yok çok dolaştım, Karar vardim Yunanistana yakın yerler var Müsellim kayalıkları o tarafa gitmeye karar verdim, sığlık yerlerdeyim belkide Yunan sularındada olabilirim, Torik için dolaşırken devamlı derinleri arıyorum eğer aniden balık vurur diye denize her zamankinden biraz fazla misina bıraktım toplam denizde olan misinam 70 metre kadar, dolaşmaya devam, benim her buralarda bir yerim var bir zamanlar burada melanurlar almıştık Mercan Kenan kardeşimle beraber, bir yerim var devamlı oralarda dolaşıyorum, iyiki öyle yapmışım, arkadaşlar oltama bir balık vurdu inanılmaz bir şey sanki takım dibe takılmış gib oldu, tabi dibe takımayacağını ben biliyorum 2o metrelerdeyim benim takım 12 metrelerden geliyor, balık devamlı yol istiyor bir ara çekiyorum geriye doğru gidiyor tekrar yol veriyorum ve biraz çektim balık geliyor hemde inanılmaz bir şey hala mücadele devam ediyor, ben bu arada tekneyi açıklara doğru götürüyorum, fakat balık gelirken mücadele etmiyor, duruyor geriye doğru gidiyor ben de devamlı misinamı salıyorum, tabi kafasını sağa sola oynatmadan gayet sıkı bir şekilde 100 metre saldım hala açıklara gidiyorum. Ben balığı yakaladıktan sonra çok rahatlarım, balık artık oltada burada acele edip onu tekneye almaya çalışmam ilk başta onu iyice yorarım ve de öyle yapıyorum derinlere doğru yol aldık 150 metre misinayı saldım, takımda 4 tanede kurşun var bunları çekerek biraz sonra balık yorulacak bu arada misinayı topluyorum balık gelmeye başladı 50 metre kadar misinayı çektim sonra gene yavaş yavaş, 150 metreye gekdim gene takımı geri toplamaya başladım, balık geliyor fazla da mücadele etmiyor, torik akya veya torik olsaydı bu şekilde pes etmezdi, zaten bir saat oldu, anlaşıldı gelen güzel bir Sinarit diyorum kendi kendime, ilk kurşunu tekneye aldım diğer kurşularıda aldım, her zaman olduğu gibi kepçep elimin altında balık geliyor biraz derinden gelirken yükselmeye başladı ben de ince misinaya geldim dikkatle balığın başini çevirmesine müsade etmeden teknenin yanına getirdim ve bir hamlede kepçeyi aldım ve balık kepçede Sinarit bu hemde sino, sino bu, iki elimle kepçeye sarıldım ve balık teknede, valla ellerim titriyor, biraz heyecenlandım ve hemen fotoğraf makinam ile filmini çekmeye başladım, filmden fotoğraflar yapıyorum, daha kolay oluyor, takımlarımı topladım limana geldim, ve balığımı balıkçı arkadaşlara gösterdim, Conta kaptan da geldi balıkla benim fotoğraflarımı çekti, hepinize böyle balıklar nasip olsun, bu akşam, Conta kaptanın kulübesinde ızgara da sinarit var Ben Mercan Kenan, Conta kaptan ve Şener albayım gelecek, ızgara da Sinaritin fotoğraflarını sonradan ekleyeceğim, sevgiler, hoşçakalın. [IMG=http://img708.imageshack.us/img708/8126/00221d.jpg][/IMG] [/QUOTE]
sevgili orhan abi sinarit ,ile ilgili raporlarınızı okudum çok etkli umarım bizlerede nasip olur bu avlar. saygılarımla
Orhan abi vallahi yazdıkların tek nefeste okunuveriyooor. Hele birde arada ekranı süsleyen o muhteşem canlılar yokmu ... Ne diyelim Allah herkese böyle bereketli avları nasip etsin ... Saygılarımı sunuyorum abicim rastgele...