Başta sizlerden özür dilemek istiyorum uzun bi yazı olacak fakat gerek forum üyesi gerekse misafirlerden okumalarını rica ediyorum, özellikle misafirlerden çünlü ibret alınası bir olaylar bütünüdür anlatacaklarım.. Arkadaşlar pazar günü geçen hafta aldığımız habere güvenerek sarımsaklı barajını dolduran dere üzerinde av yapmaya gittim.. Haber bünyandaki alabalık çiftliğinde çıkan tartışma sonucu alabalıkların suya salınmış olması idi. avlağa gittim max diz boyuna gelen bir su fakat debisi yüksek ve hemen dibimizde alabalık çiftliği var mekan gerçekten av yapmaya çok müsait.. hemen bi tane hassas şamandıralı sistem yaptım ve suyla buluşturdum.. baya bi deneme yaptım fakat sonuç alamadım.. bu sırada yanımdaki bi adam işaret parmağım boyunda bi balık yakaladı salacak zannettim adam koyacak yer bulamadı ve cebine attı yinede aldı o balığı.. ardından meps kullanayım dedim denedim fakat onda da sonuç olmadı ve sürekli gezerek av yaptım her yeri yokladım bi vuruş dahi alamadım.. bu sırada insanlar geliyor herkese soruyorum varmı bişeyler diye herkes yok diyor fakat edindiğim bilgilere göre geçen hafta her gelen 15 16 kg ala almış.. ordakilere de soruyorum herkes doğruluyor.. sonrasında bir adam geldi okadar candan ki güzel konuşuyo resmen benimle iyi geçiniyo adam neyse biraz lafladık orada olta atan bi abiyi de kattık muhabbetimize bu bahsettiğim şahıslar bünyanlı ve sürekli orada avlanan tipler.. ben bunlardan avlağın geçmişi hakkında bilgi alıyorum falan sonra olta atan abi burada ''gerçekten güzel balık vardı fakat çiftlikten balık kaçtı haberi duyulunca öyle bir insan yığını geldi ki buraya tek göl oltasıyla adamın biri 46 tane ala yakaladı gitti'' dedi.. bende insanlar çiftlikten kaçan onca balığı bitirdi demekki 1 haftada diye düşündüm ve ayrıldık.. Aradan bir süre geçti sonra cooolllppp diye bi ses geldi bende birisi suya düşti sandım gittim baktım ki iyi geçinmeye çalışan adam suya girmiş serpme atıyor... Napıyosun dedim ben oltadan anlamıyorum beceremiyorum dedi.. abi yasak dedim ''ben küçükleri bırakıyorum'' dedi bi baktım diğer yanında çuval içinde el kadar kefal de var normal boyutlarda ki alalarda var.. ama adam suya girmiş dere boyu yürüyerek serpme atarak gidiyor resmen süpürüyor birde demez mi önceden çuval doluyordu artık çıkmıyor diye.. iyi geçinmesinin amacı şikayet etmememmiş meğer.. ardından ben oradan uzaklaştım ve jandarmayı aradım sonra millete görünmeden vınn eve.. Derede ki durum bu not: bu dere sarımsaklı barajını dolduruyor.. Gelelim bugüne.. Dayımla önceden haberleştik 1mayısta o dereye gidecektik fakat ben pazar müsaittim ve avlağı denemeye gittim durum nedir diye, durumun yukarıdaki gibi olduğunu öğrenince orada iş yok 1 mayıs ta sarımsaklı barajına gidelim dedik sonuçta levrek sezonu açılıyordu ve bu tatili güzel değerlendirmeliydik.. Sabah saat 10 da avlaktaydık kuzenlerim ve ben hemen mepsleri suyla buluşturduk dayım ise şamandıralı sistemden vazgeçmedi.. bi kaç saat denedikten sonra baktık mepsten iş yok bizde şamandıraya geçtik fakat aradan geçen saatlere rağmen 3-5 balık anca şapladı su üstünde ve şamandıraya dokunan hiç yok.. gün batımını bekledik ve sonuç yine aynı.. bu sırada gelen adamlarla konuştum yine ve adamların anlattıkları ''ya geçen haftalarda ne güzel sazanlar aldık hiç tutmasak 10 tane alıyoduk şuna bak artık hiç gelmiyolar derine mi gittiler veya yok ya bugün iş yok baksana herşeyimiz tam hiçmi sazan vurmaz arkadaş'' vs gibi serzenişlerdi (Bu arada bilmeyenler için söylüyorum şu anda sazan avı için yasak dönemdeyiz o hayvanlar biz tutalım diye değil yumurtlamaya geliyorlar sığ sulara) adamlara anlatıyoruz yasak abi dönem tabi kalmaz vs diye bir yandan kenarlara takılı kalan tırıvırı , ağ ve poşetleri topladım yaktım.. sonra buradan bize iş yok diyerek uzaklaşırken barajdaki suyla motor yardımıyla tarlasını sulayan bi abiyle daha tanıştık.. balıklar nerde abi adam akıllı şapırtı da tok suda dedik adam ''valla bilmiyorum geçen senelerde bu zamanlar kenara gelirlerdi koca koca elimizle bile yakalardık hemencecik bu sene hiç yok'' dedi sonra anladım balıkların nerede olduklarını.. yada olmadıklarını.. stres atmaya diye gittiğim balık avlarından stres yüklenerek gelmekten bıktım usandım.. ben bireysel çabamı bilgilendirmemi gittiğim her avlakta özenle yaptım.. Fakat hiç ama hiç bir yerde karşılığını göremedim aksine dışlandım ben nezaman limit altı balığı suya salsam mals gözüyle baktılar bana bilmiyorum belki daha erken ama insanlar gerçekten okadar kötü ki yaptıkları yanlışları anlatıyosun boynunu büküyor arkanı dönüp gidiyorsun yine aynı insan oluyor.. Ben çalışmıyorum aylık net bir gelirim yok fakat bıktım usandım artık harçlığımdan arttırıp onca malzemelere para döküp elim boş dönmekten.. ben sürekli tebliğdeki sezonları takip ediyorum ve sezonda tutacak balık bırakmadı insanlar resmen bu sadece sazan için geçerli değil diğer türler de aynı durumda. alabalık çiftliğinin yanındaki derede alabalık yok barajın en güzel avlağında levrek yok, şu anda yumurta dönemi olmasına rağmen insanlar tırıvırıyla bile sazan yakalayamıyor biliyormusunuz.. sadece bir kaç kişinin poşetinde 1 tane yine el kadar sazan gördüm.. Netice itibariyle aynı oksijeni soluduğum insansılara kin doldum ve döndüm evime.. Sarımsaklı barajında da, kaynak deresinde de balık bitirilmiştir arkadaşlar.. Artık sarımsaklı barajına ava ömrüm boyunca gitmemeyi düşünüyorum benim için artık orası avlak listemden çıkarılmış sadece yosun ve pis kokulu bi baraj olarak kalacaktır.. tarla sulamaya devam etsinler başka hiç bi işe yaramaz.. Benim bu 2 günde yapmaya çalıştığım avlarımdaki en çok istediğim şeylerden biride bu sitede güzel bir rapor sunmaktı çünkü benim ilk raporum olacaktı.. İlk raporumun böyle olmasını hiç istemezdim ama belki bu rapor okuyan bazı zihniyetlere (artık hiç ümidim yok gibi ama) biraz olsun elindekilerin kıymetini bilme yolunda görüş sunacaktır.. Ben Bünyanlı değilim, Kayserili de değilim fakat 6 senedir burada yaşıyorum, burayı yok eden ben değilim bu yörenin halkı ve duyarsız güvenlik işleridir, bu baraj için bu akarsu için benden çok sizlerin özen göstermeniz gerekmez mi.. Sarımsaklı artık benim gözümde bitik siz siz olun kendi akarsularınıza barajlarınıza sahip çıkın değerlerinizi yok etmeyin, yok ettirtmeyin!.. Saygılar.
Sevgili dostum yapacak çok fazla birşey yok. Adam Tebliği okuyor ne, ne zaman yasaksa o zaman yakalamalıyım mantığı var. Çünkü serbest zamanda balık bulamıyor. Her hafta sonu göl gölet gezen arkadaşlarım var. Sazan arıyorlar. Uyarıyorum ama yine de gidiyorlar. İnşallah yakalayamazsınız diye dua ediyorum. Sazan avı yapmam yemem ama doğayı severim. Gece dalış yapan arkadaşlarım var. Yasak diyorum, Tehlikeli diyorum. Başka türlü balık yakalayamayız diyorlar. Sonuç olarak iki türlü avcı var. 1. Gidip doğayla başbaşa olayım ve temiz hava, şehrin stresinden uzaklaşayım. Olursa balıkta cabası olsun diyenler.(Ben) 2.O kadar para vereceksem balığı doldurmam gerekir diyenler. Herkes birgün gerçek hesabını verecektir. Boşuna kendini üzme. İyi Geceler.
Sevgili ve cok degerli kardesim Oner, Yazini buyuk samimiyetle yazmissin, her ne kadar kotu tecrubelerini ifade etsende ben ardinda ki buyuk kalbi gorerek buyuk begeniyle okudum. Seytan seytanligini yuz yillardir hic bikip usanmadan yapiyor.Iste bu yuzden meleklere bikip usanmak, bedbinlik ve yenilgiyi kabul etmek haramdir. Bizler Milletimizin varliklarina senin sergiledigin gibi samimi ve korumaci bir yurekle sahip cikamazsak bugun bu yoklugu bile yarin mumla arayacagiz.Ancak artik her gecen gun senin gibi genc arkadaslarimin sesi ve serzenisi ve zekayla dolu mucadelesi filiz vermekte.Bunun hasadi da elbetteki bir gun toplanacak. Sana bir abin olarak balikciliktan ve korumaci anlayisa hizmet eden dusunce ve eylemlerinden vaz gecmememini oneririm.Yarin kimbilir bekledigimiz sesi yaratacak liderlerimizden biri olursun.Ve eminim bir gun bir yerde senin gibiler dusledikleri baliklara elbetteki ulasirlar.Onlarin degerini bilerek onlara ulasirlar. Seni sevgi ve hasretle kucakliyor, yuksek gonlunu tekrar tebrik ediyorum. Saglicakla kal.Gonlundekine rast gelsin...
Öner kardeşim ne yazık ki insanlarda et hırsı var ve bunun önüne geçemiyorlar. Sarımsaklı barajı özellikle levrekleriyle ünlü barajlarımızdan birisiydi. Ama gerek kooperatifçilerin ağlarını barajdan tamirat için bile kaldırmaması gerekse ava gelen insanların bilinçsiz avlanmaları bugünkü durumu doğurmuştur. Geçen sene milletin yakaladıkları levrekleri görsen için acırdı. Efendim neymiş büyük çıkmıyormuş. Çıkmaz tabii beter olun daha kötü olun... Kardeşim zaten o dereden gelen suyun pis kokusunun sebebi bünyandan gelen kanalizasyondur. Bu kanalizasyon suyunun o dereye karışması hasebiyle ben zaten orada tuttuğum balığı hiç yemedim... Bir de insan levrek tuttuğunda kendini odun tutmuş gibi hissediyor. Bir balık bu kadar mı teslimiyetçi olur ya... Sarımsaklı benim için geçen sene bitmişti halen de aynı şeyleri düşünüyorum orası için...
Sevgili Öner kardeşim, samimiyetle yazdığın yazını sabırla okudum. Düşündüklerinde çok haklısın ama ben burada Hüseyin ağabeye katıldığımı belirtmek istiyorum. Eğer bezginlik, bıkkınlık gösterirsen, bir şeylerin düzelme şansı hiçbir zaman olmayacak. Bireysel olarak gösterdiğin çaba da emin ol boşa gitmiyordur. Senin, bir kişinin dahi zihnine bir iki tohum ekmen, daha pek çok kişinin bilinçlenmesi anlamına gelir. Ben de yıllardır kendimce bireysel bir çaba sürdürmekteyim. Pek çok arkadaşım da uğraşılarımda destektir, onlara da çok çok teşekkür ediyorum. Ayrıca, kendileri de bireysel olarak çaba içerisindedirler. Bu süreç içerisinde, kaç kere yenilmişlik hissine kapıldım, kaç kez sinirimden oturup ağladım, kaç kez stresten uyuyamadım, kaç kez dişlerimi sıkıp kendime hakim olmaya çalıştım bilemezsin. İnsanlara bir şeyleri anlatmaya çalışacağım diye, İstanbul sahillerinde yere istavrit ve izmaritleri serip, milletin gözü önünde ölçerdim ve herkes bana gülerdi. Resmen deli gözü ile bakarlardı ama gün geldi, özellikle sürekli avlandığım yerlerde bazı insanların yaptığımı yaptıkların gördüm. Bana deli gözü ile bakanlarsa yoklardı, anlatabiliyor muyum? Demiş ve geçmişlerdi, varsın hala desinler, çok da umurumdaydı. Biliyorum, kendine çok kez "enayi" diyorsun ama emin ol o "enayi" sen değilsin. Çünkü kendinle ilgili olarak senin için huzurlu, bu kadar basit. Zaten bireysel olarak her şeyi çözümlemen mümkün değil ama elinden geleni yapmak senin için de, bizim için de, çocuklarımız için de büyük bir artıdır bunu unutma. Bak; geçen gün Bursa'da avlanan bir arkadaşımıza, yasak dönemde avlandıkları doğrultusunda bir ikazda bulundum ve tebliğin linkini verdim. Sağolsun kendisi de durumu anlayışla karşıladı, bir iki açıklama daha yaptım ve orada konuyu kapadık. Hemen ertesi gün özelden bir mesaj aldım. Mesajı yazan Kayseri'den 19 yaşında genç bir kardeşimizdi. Bursa'daki arkadaşımıza yazdıklarımı görüp, bana, avlayacakları balıkları sıralamış ve yasak zamanlarını sormuş. "Ben baktım ama göremedim" demiş. Tebliğ, yabancısı olan için biraz karışık göründüğünden, baktığını fakat anlamlandıramadığını düşündüm, oturdum avlamak istediği tüm türler hakkında bilgi verdim ve artı olarak avlanmanın yasak olduğu gölleri de yazdım. Diyeceğim o ki; ben de bazen beziyorum, bıkkınlık geliyor, aynı şeyleri çalıp söylemek canımı sıkıyor, ben de kendime çok kızıp "enayi" diyebiliyorum ama çok çabuk çark ediyor ve yoluma devam ediyorum. Buna en büyük sebep de bana bu mesajı yazan kardeşimiz gibi insanların varlığıdır. Yine sitede cinnet geçirdiğim, hararetli tartışmaların sürüp gittiği, "yeter artık uğraşmayacağım, bunlar adam olmaz" dediğim bir gün, Erzurum'lu bir iki genç rapor açıp, altına da not olarak "eskiden hiçbir şey bilmezdik, buradan öğrendik. Daha bir hafta önce tebliği bilmiyorduk, verdiğimiz zararı bilmiyorduk ama şimdi biliyoruz. Bu bizim tebliğe uygun ilk avımızdır, teşekkür ederiz" yazmışlardı. O sinir harbinden sonra bunları okuyunca, bilgisayar başında çocuk gibi oturup ağladım. Ablam yanımdaydı, "al bakalım, nasıl uğraşmayacaksın artık?" dedi. Ve ben yine çark ettim. (Bu arada bu yazdıklarım; tebliğe uygun olmayan her ava illa ki eleştiri yazılıyor, insanlar soğutuluyor diyen arkadaşlara da cevap olsun. O eleştirilerle bir çok insan bilinçleniyor.) Evet, her yerde hemen her şey çok çarpık balıkçılık konusunda. Ama doğruları bulmak ve göstermek konusunda yalnız değiliz Öner kardeşim. O yüzden, gerekirse dişini sık, kendine kız, olmadı böyle yazarak bizimle paylaş ama sakın ola ki bireysel çabandan vazgeçme. Aksi halde, pes etmeyenleri yalnız bırakırsın.
Teşekkürler Sinan abi fakat ben o dediğin avcılardan ikisi de olmadım olamadım.. Derdim hiç bi zaman balık tutmak olmadı ama en azından stresten uzaklaşmak istedim ama oda olmadı.. Hayırlısı böyleymiş.. Çok teşekkür ederim Hüseyin abi iyi dileklerin ve tavsiyelerin için, gerçekten biraz olsun ferahladım derdimi buraya dökünce.. İyiki varsınız.. Türkiye'den kucak dolusu selamlar.. Kubilay abi geçen sene tutulan levrekleri biliyorum, görmedim fakat tutanların anlattıkları ''60 tane yakaladım artık iğneyi çıkartmaya bile uğraşmıyordum oltayı arkaya doğru sallıyorum balık düşüyor tekrar olta atıyorum, balık çok var ya ama ufak karnını doyurur mu bilmem ama balık tutmanın zevkini doya doya yaşarsın..'' gibi şeyler di aslında o anlatılanlar da bu günün habercisi niteliğindeydi.. Birde o balıkların kokusu hakkında tarlayı sulayan adam iyiki tutmamışsınız zaten kokusundan yiyemezdiniz dedi. kendi kendime sordum madem yenmiyor pis kokuyor niye elinle bile olsa tutuyosun diye... keşke insanımız en azından ağzı yanınca bişey anlasa, ama nasıl bir zihniyetse ağzıda yansa anlamıyor elinden ekmeğini alıyosun anlamıyor.. bu arada ben sezon dahilinde bile gitmedim sazan avına tarzım değil çünkü ama barajda balık yok resmen dereyi de sürekli serpme ile süpürüyorlar işte.. Amaaann Allah sonlarını hayır etsin, kendileri kaybeder yetti kendimi üzdüğüm.. En azından bu bölgede sizler gibi insanların olduğunu bilmekte beni mutlu etmeye yetiyor gün gelecek (hangi gün bilmem belki göremem bile ama) insanlar nedemek istediğimizi anlayacak inancım kesinlikle bu yönde.. Ben Teşekkür ederim Erdinç abi. Evet birde öyle bir durum var sadece buraya özgü bi durum değil yurdumuzun tamamını ele geçirmiş çarpık bi durum var.. Allah sonumuzu hayır etsin.. Sennur abla yazını yavaş yavaş sindirerek ve büyük bi zevkle okudum, samimiyetinizle yazdığınız detaylı yorumunuz için gerçekten çok teşekkürler. Ben hayatımda tırıvırı vs kulanmadım önceleri yasak olduğunu da bilmiyordum ama ozamanlar tokatta taşıyordum ve bu yöreye özgü bi av aleti diye biliyordum fakat dediğim gibi ozamanlar balık avına merakımda yok bilgimde.. ardından kayseriye geldim burada da gördüm tırıvırıyı vay be tokattan buralara kadar geldi demek diye düşündüm ilk başta sonra arkadaşıma sorup öğrendim ki Türkiyenin her yerinde kullanılıyor ve ben hala yasak olduğunu bilmiyorum.. yurt dışındaki eniştemden kalan olta takımlarıyla bi gün gittim arkadaşımla balık avına ve orada kapıldım bu güzel hobiye.. akşam eve geldim netten iğne nasıl bağlanır olta nasıl kurulur vs diye araştırırken gördüm bu siteyi ve ogün sitede gezinirken gördüm tırıvırının yasak olduğunu bir konuda fotoğraflarla beraber.. sonra herkesin ağzında bi tebliğ tebliğ gidip duruyor bu nedir dedim girdim baktım kurallar dönemler falan resmen bilgi yığını güzel birşey fakat gerçekten anlaması zor oluyor hatta ben anlayamadım ilk başta tatlı suda av yasağı 1 nisanda kalkıyor ama ben onu bilmiyordum haziranın 15i sanıyorum mayıs ayının ortalarıydı bi raporu okudum ve konuyu açan şahısı uyardım yasak dönem niye avlıyorsunuz diye ardından nuri abiydi yanlış hatırlamıyorsambeni uyardı yasak 1 nisanda kalktı vakit kaybetme git diye bende ertesi gün gitmiştim hemen Yani söylediklerinize sonuna kadar katılıyorum önceden her nekadar zarar vermemiş olsamda (çünkü ozamanlar böyle bir hobim yoktu) bende o insanlardan biriydim fakat toplumumuzda araştırma ruhu da yok elinin altında net olup balığa giden fakat bikere bu forumlara girmeyen binlerce insan vardır.. Ben bireysel savaşımı bırakmayı kesinlikle düşünmüyorum şu anda fakat çok zaman şikayetlerimde vs de yanlız bırakıldım.. Birkeresinde avlakta sadece 2 kişiyiz ve adam 10 tane tırıvırı attı el kadar gölete aradım tırıvırı ve limit altı turna yakalıyor diye jandarmayı geldi adama sordu tırıvırı mı atıyosun diye adam yok dedi, poşetine yalandan uzaktan bi baktı sonra sağa sola bakmadan gittiler ve avlakta sadece o adamla ben vardım yani arayanın benim olduğum ap açık ortadaydı be ben dımdızlak kaldım ortada sonra mekanı terkeden yine ben oldum.. dediğim gibi bu yüzden artık kendimi en önde atmaya çekinir oldum ben bi çaba gösteriyorum fakat kurumlar bile beni bu hareketimden dolayı zor duruma düşürüyor.. artık bakarım etrafıma eğer arkamı sağlama alırsam şikayet ederim yada avlaktan giderken ararım ekipleri bende kendimi sağlama alırım artık.. Ben balık avı hakkında bildiğim şeylerin abartmıyorum %90'ını bu siteden öğrenmişimdir onun için verdiğimiz çabaların bu ortamda söylenen sözlerin yazılan yazıların kesinlikle boşa gitmediğine inanıyorum.. Bu mantığa saygı duyan ,paylaşan ve yaşatan size ve tüm arkadaşlarımıza sonsuz teşekkür ediyorum.. Saygılar.. Not: Erciyesin tepesindeki gölette kar oluşumundan olduğu söyleniyor ben bilmiyorum sebebini sadece kuşku duyarım, bütün sazanlar ölü bir şekilde kıyıya vurmuş, gölet kenarında 200mt boyunca sazan ölüsü bulunmaktadır, Görüntü gerçekten içler acısı.. Geçmiş olsun.
Çok kıymetli,değerli kardeşim Öner seninle evveldende yazıştığımı anımsıyorum. Kayseride güzel avlar yapan kardeşlerimiz var.Biraz daha mesafe kat edip daha güzel avlar yapanlarda var. Karşılaştığın olumsuzluklar maalesef tüm yurdumuzu sarmış durumda. Bir avlak ne kadar tahrip edilmiş olursa olsun,şayet avcı kendini iyi yetiştirmişse illaki oaradan pek sık olmasada güzel balıklar yakalayacaktır. Ben burada sana bu konuda elimden gelen herşeyi yapmak üzere bulunmaktayım. İstediğini sor en ince detayına kadar anlatırım. Sevgimle kal
Değerli kardeşim çalıştığım iş yerinde tırıvırı yöntemiyle avlanan mesai arkadaşlarım vardı. Ben onlara sürekli bu yöntemin katliamdan farksız olduğunu anlattım durdum bıkıp usanmadan. Olta balıkçılığının zevkini anlattım tırıvırıyla yakaladıkları balığı kendilerinin yakalamadığını, balıkların tırıvırıya takıldıklarını vurguladım. Gel zaman git zaman emeklerimin karşılığını aldım. Şu an o arkadaşlarımdan hiç birisi tırıvırı kullanmıyorlar. Belki ben olmasam Kayseride bir kaç tırıvırıcı daha olacaktı ama onlara olta balıkçılığının zevkini aşıladım. Bunu yaparken sıkılmadım usanmadım. Şimdi suyun içinde tırıvırı denk geldiğinde öyle kızıyorlar ki olayın o kadar mantığını anladılar yani... Senden de beklediğim ve istediğim bıkıp usanmadan bildiklerini insanlarla paylaşman. Üç kişiyi kendine çevirsen kardır.
Sevgili Vedat abi, gerçekten en samimi şekilde söylüyorum avlarıyla, yazılarıyla, paylaşımlarıyla, gördüğüm kadar hayat duruşuyla ve çevreye bakış açısıyla örnek aldığım insanların en başında siz geliyorsunuz.. Evet gerekli ekipman dahilinde az da olsa tatmin edici balıklar yakalanabileceğinden şüphem yok ben balık avı konusunda gerçekten daha çok yeniyim 3-4 senelik bi av geçmişim var fakat bot vs gibi ekipmanım yok onun için kıyıdan avlanma ile size sormak istediğim sorular var ve her zaman olacaktır Fakat ben size forumda nerede nasıl soru soracağımı bilemedim her hangi bir konu altında sorsam konudan uzaklaşmak olur gibi düşündüm yeni bir konu açarak sadece size soru yöneltmeyi de diğer abilerime forum arkadaşlarıma ayıp olur diye düşündüm. Siz hangisini daha uygun görürseniz öyle sorayım istiyorum. Ben ilk kez derede spinner kullanımımı daha geçenlerde yaşadım gerçekten çok zorlandım fakat sizin gençlik resminizde ayaklarınızın altından su çağlıyor dermen ve siz meps ile avlanıyorsunuz hayran oldum resmen.. Dediğim gibi şuanda çalışmıyorum fakat atanmayı planladığım kurum Çanakkale de de bulunuyor ve çanakkaleyi hiç bilmem de gitmedimde fakat sırf sizinle tanışmak ve sizin bilgilerinizden pratik olarak da faydalanmak adına Çanakkale'yi tercihlerimin üst sıralarında tutuyorum.. Bir gün oraya gelip elinizi öpüp sizle tanışmayı çok isterim.. Saygılar Sevgiler.. Kubilay abi dediklerine harfiyen katılıyorum bu uğraşından dolayı sana da çok teşekkür ediyorum.. Önceden Kayseri'ye yurt dışından insanlar fly avı yapmaya gelirlermiş, İnşallah Kayseri bu düşünce dalgasıyla ve zamanla yürütme olayının sıkılaşmasıyla yine o anlatılan eski renkli günlerine dönecektir diye umut ediyorum.. Saygılar