Su Ürünleri İstişare Kurulu lüfere acımadı. Yavru balık avına devam!

KAYNAK: http://www.yesilgazete.org/?p=29670

Su Ürünleri İstişare Kurulu’nun lüfer ve diğer balıkların yasal avlanma boyunun da gündeme alınacak olması nedeniyle heyecanla beklenen bugünkü toplantısı büyük hayal kırıklığı yarattı.

Konu son aylarda Slow Food-Fikir Sahibi Damaklar’ın “İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın” ve Greenpeace’in “Seninki Kaç Santim” kampanyalarıyla gündeme taşınmıştı ve yavru balıkların avlanmasının önlemesi hedefleniyordu. Kampanyalarla lüferin yavrulayabileceği 24-25 cmlik boya ulaşmadan avlanmasının yasaklanması isteniyordu.

Ancak bu sabah Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nda düzenlenen toplantıda beklenen karar çıkmadı.

Gün boyunca FSD ve Greenpeace kampanyacılarının twitter’dan izleyicilerine canlı olarak yansıyttığı toplantıda şu gelişmeler yaşandı:

“Seneye, seneye…”

Toplantıyı yöneten Koruma ve Kontrol Genel Müdürü Durali Koçak açılış konuşmasında toplantıyı kısa tutmak ve asıl toplantıyı gelecek yıl yapmak istediklerini söyledi. Su Ürünleri Koooperatifi (Sür Koop) Başkanı Ramazan Özkaya ise konuşmasında 4 yıl değişiklik yapılmasını istemediklerini belirtip “denizler yasaklarla korunmuyor, eğitimli balıkçılarla korunuyor” dedi.

Twitter’dan konuşmaları yorumlayan FSD ve Greenpeace aktivistleri bu konuşmaların ve su ürünleri sirkülerinde ciddi değişiklik düşünülmediği yolundaki sözlerin daha toplantının başında konuyu seneye erteleme isteğinin belirtisi olduğu yorumunu yaptılar.

Toplantıda söz alan İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk de koruma tedbirlerine karşı bir konuşma yaratarak aktivistlerin tepkisini çekti. Bu arada toplantıya katılan bazı balıkçıların da kota artırımı talep ettikleri bildirildi.

Cengiz Mete: “Lüfer 23 santimden önce yavrulamaz.”

Toplantının ikinci bölümünde bir konuşma yapan Ege Üniversitesi’nden Cengiz Mete, 2005 yılında yazdığı “Türkiye Denizlerinde Lüfer” başlıklı tezin sonuçlarını katılımcılara sundu. Mete, lüferin üreme olgunluğunun 23 santimin üzerinde başladığını ve balığın Mayıs ile Temmuz ayları arasında ürediğini söyledi. Mete’nin “Lüferin artık olmamasının nedeni çok küçük avlanması ve sürüye katılamaması” yorumu üzerine ortam gerildi. Avlanma boyunun artırılmasıyla ilgili öneriler ve Cengiz Mete’nin sunduğu bilimsel araştırma sonuçları toplantıya katılan balıkçılar tarafından protesto edildi.

Prof. Dr. Bayram Öztürk ise yaptığı ikinci konuşmada yumurtlamanın 19 cm’de başladığını iddia etti. FSD aktivistleri herhangi bir araştırma yapmadan ve kaynak göstermeden avlanma boyunun 19 cm. olmasını isteyen Bayram Öztürk’ün önerisini “utanç verici” olarak yorumladılar. Greenpeace’den Banu Dökmecibaşı da bu öneriyi “inanılmaz” diye yorumladı.

19-20 pazarlığı

Toplantıyı yöneten Durali Koçak’ın uzlaşma önerisi olarak ortaya attığı 2 yıl için 20 cm. önerisi bile balıkçılardan tepki toplayınca mikrofonu alan FSD sözcüsü Defne Koryürek “madem öyle duralım 2 yıl, 27 cm’den avlayalım ve görelim neler oluyor…” dedi. Greenpeace sözcüsü Banu Dökmecibaşı ise yaptığı konuşmada kampanyalarına 500 bin kişinin imza attığını söyleyerek “balıkçının yüzüne bakmayan o 500 bin kişi hepimiz için adım attı” dedi.

Sonuçta toplantı herhangi bir karar çıkmadan dağıldı.

Greenpeace: “Fırsat kaçtı”

Greenpeace’in toplantı sonrası yaptığı değerlendirme şöyle:

“Bugün düzenlenen Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nda düzenlenen Su Ürünleri İstişare Kurulu Toplantısı’nda yasal balık avlama boylarına ilişkin herhangi olumlu bir adımın atılmaması, sürdürülebilir balıkçılık adına önemli bir fırsatın kaçmasına neden oldu. Danışma kurulunun önerileri, yasal balık avlama boylarının bilimsel verilere uygun olarak düzenlenmesini talep eden binlerce kişiyi hayal kırıklığına uğrattı.
Yasal avlama boyları bilimsel verilerden çok uzak olan ticari balıklar içinde sadece lüferin konuşulduğu toplantıda, lüferin yasal avlanma boyunun 14 cm’den 18 ya da 19 cm’ye çıkarılması önerildi. Bilimsel verilere göre ise lüfer ancak 24 hatta 25 cm’ye ulaştığında yumurta bırakabiliyor.

Toplantıda, diğer balıklara ilişkin görüşmelerin 2012 tebliğinde yapılacağı ifade edildi. Ancak bu yaklaşım, orfoz, kalkan gibi soyu tehlikede olan türler için çok geç olabilir.”

Greenpeace Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı, “Bakanlıkta yapılan görüşmede yasal balık avlama boylarının bu şekilde geçiştirilmesi, bilimsel verileri ve kacsantim.org sitesi üzerinden imza atan yarım milyon insanın bu konudaki talebini görmezden gelmektir. Ancak 24-25 cm’de üreyebilen lüferin yasal avlama boyunun 19 cm’ye çıkarılması, bu balığın bir kez bile yumurta bırakamadan avlandığı gerçeğini değiştirmeyecek.”

NOT:
Devamı bir sonraki mesajda.

 

DEVAMI

“Ankara’dan beynimiz uğuldayarak dönüyoruz!

İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın kampanyası sözcüsü Defne Koryürek’in toplantıdan hemen sonra Facebook’tan yaptığı ilk açıklama ise şöyle:

“Ankara’dan beynimiz uğuldayarak dönüyoruz!

Beynimiz uğulduyor, zira tartışmanın ekseni üreme kalitesi, denizin bereketi değil, vasat bir pazarlık oldu! ve bu pazarlığı tetikleyen de bir bilim adamıydı… O kadar manasız bir tartışma yaşandı ki lüfer mevzuunda, o kadar bilimsellikten, sürdürülebilirlikten uzak bir tartışma yaşandı ki toplantının sonunda Poyrazköy Su Ürünleri Koop. Başkanı Mustafa Kokoş, Greenpeace ekibine (ve bize de, elbette) dönüp “bizim balıkçınınki 18 cm, n’apalım, yetineceksiniz” deyip çıkabildi!”

Su Ürünleri İstişare Kurulu’nda yaşanan hayal kırıklığı konuyu izleyenler arasında da büyük tepkiye neden oldu.

 

Avrupa ülkelerinden çok geri olduğumuzu her alanda göstermek zorunda mıyız?!

 

Poyrazköy Su Ürünleri Koop. Başkanı Mustafa Kokoş, Greenpeace ekibine (ve bize de, elbette) dönüp “bizim balıkçınınki 18 cm, n’apalım, yetineceksiniz” deyip çıkabildi!”



Poyrazkoy Koop.Baskanının sarfettigi cumleye bakın lutfen. Hic yakısmıs mı ? o sozler. Hele hele bir baskan sıfatında ki bir kisiye.
Esefle kınıyorum; kendisini ve kendisi gibi dusunenleri. Yazıklar olsun. Oyle bir kooperatifin basına, nasıl yakısdıgını siz degerlendirin.

 

Tevfik bey,

Kokoşluk olur da bu kadar olmaz.

Ya diğerlerine ne demeli.
Bu işin kim ne demiş faslı kitap olur aslında.

 

Sn.ERSAL,

Duzenlemeler ama oyle,ama boyle bir sekilde yapılır. Bundan bir kesim mutlu, bir kesim de mutsuz olur. Bu konunun bir boyutu.
Burada benim takıldıgım konu, Sn.KOKOS'un anlam ihtiva eden sozleridir. Hic ama, hic yakısık almayan ve cok kotu anlamlar ihtiva eden bu sozleri, sarfeden kisiye iade ve ithaf ediyorum. Bu mana, kendilerine cok yakısacaktır.

 

Insana Acimayan Lüferemi Acir !!!!!!!!

Ne Lüfer'i arkadaşlar...Kendimizi kandırmayalım..Para tatlıdır...Tekel İşçilerine acımayanlar; Irak'ta ölen insanlara acımayanlar;Lüferemi acıyacaklar....Karadeniz de yüzbinlerce ağaç kesildi..Siyanürlü suyu millete kakaladılar,,,,Bergama da doğa katledildi..Suni Balık Çiftlikleri için sahilleri bitiriliyor...Sanayi Fabrikalarının çoğu denetimsiz bir şekilde Doğayı kirletiyorlar...Bandırma körfezi berbat durumda...Derince Körfezi deseniz oarası daha feci...Dünyanın oksijen deposu olan Kazdağları parçalanıyor...Bütün Hidro Elektrik Santralleri doğanın içinde bir vampir gibi yer almaya başladılar...Nükleer Santral Çalışmaları Tabiatın en güzel bölgesine yapılacak...Verdiğim Bu örnekler belki Yapılanların binde biri bile değil...Bizlerde Lüfer'e üzülüyoruz...Kendimizi kandırmayalım...Greenpace ne kadar çabalarsa çabalasın...Bizler ne kadar üzülürsek üzülelim...Doğanın yeşilinin önemi kalmamıştır...Doların Yeşili önemlidir....


DURMAK YOK YOLA DEVAM..............:car:

 

En iyi avı: sarıkanat.

 

Lüfer olsada tutsak!!!!!

reeling

Biz amatörlere acımasızlar tarafından LÜFER tutmak değil... sarı kanat tutmak kaldı ...Bizim tuttuğumuz adet sayısı olsa olsa 2-3 adettir...Tekneler 1 Ağda bütün amatörlerin 10.000 lerce katını tutuyor...O yüzden benim avıma imada bulunma istersen...Balıkçılara imada bulun çok düşünceliysen...reeling

 

"durmak yok yola devam" diyorsun yani?

Peki, öyle olsun.

 

Yok ben demiyorum...İstişare kurulu diyor...Poyrazköy Balıkçıları Limit 18 cm diyor...Ve onaylanıyor..Biz Amatörlere de bu boyut kalıyor...Sistem böle Yayın da limit kaç acaba nasipse... Sizde Limit belirlendimi...

 

evet arkadaşlar bunlar maalisef bir türkiye geçeği.

 

devam devam.. her toplum laik oldugu şekilde yönetilir.. bu laf güzel ve yerindedir Tarıkcım..

Bir zihniyetki , topraktan geldik toprağa gideceğiz derken topragın değerini bilmezse suyun ve canlıların değerini hiç bilmez..

 

Nedir bu hırs?! Daha ne kaldı tüketecek, hiç mi sonu gelmeyecek sanıyorlar bu lüferlerin?

Civarımızdaki balıkçılıkla geçim sağlayan köylerde, insanlar artık başka işler bakmaya başladılar.Tayfalarla, resilerle küçük balık avlamama üzerine sohbete giriştiğimizde lafı 'Denizde balık biter mi?' noktasına getirirlerdi.Şimdi ise evet balık bitti! Balık bitti, bu nedenle köylerin barınaklarında borç yüzünden bağlı kocakoca kayıklar gırgırlar yatıyor.Bu nedenle gırgırlarda tayfa olanlar ve aileleri borç batağına dalıyor.Bu nedenle gırgırlara ağ satan esnaflar kepenk kapatmanın eşiğine geliyorlar.
'Balık biter mi?' diyorlardı.

Bitiyor ,
bitiriyorlar ,
bitiyoruz...

 

Rahmetli ''Aziz Nesin 'in ,''Kör döğüşü '' gibi !!!.
Toplantı niye yapılır belli değil !.
Kurulda , balıkçıların onda dokuzluk çoğunluğunu oluşturan ''kıyı balıkçıları neden yok !?
Karar aşamasında lehte oylama çıksa bile , takan olmuyor !!!
Bu kokoş başbakanın danışmanı deniliyor ( balık kalmamış , Lüfer zaten yok neyi danışacak bunlara başbakan )
Bir de bu ''Bayram hoca var balığın başına bela olan , diğer hocalar niçin kaale alınmıyor !! bir tek bayram hoca mı var ?? lüferi tanıyan bilen !! diğerleri yani ortak bir açıklama neden yapılmaz !!!???

İki kadın !!! Banu ve Defne , bu hanımlar bu işin peşini kesinlikle bırakmayacaklar daha şimdiden ,acilen yeni kampanya başlattılar !!!
hepimiz bu kampanyaya destek vermeliyiz !! hatta yeni kampanyalar da gelebilir
Aslında bunların yanına bir üçüncü kampanya ve üçüncü bir kadın gerekli !!

 

Biz türkler bazen işin kolayına kaçmak istediğimizde mutlaka buluruz suçlayacak birilerini. Siyasetçi suçlu da millet hep mi suçsuz. Avrupayı örnek veren arkadaşlarım oradaki otokontrol sisteminden eminim haberdardır. Küçük balığı tutmaktan da, satmaktan da utanır Avrupalı. Almaya da utanır. Ben balıkçı tezgahına yaklaştığımda sadece alacağım balığa bakmam mesela. Diğer balıklara da bakarım, gözüme yavru balık ilişirse yanaşırım satıcısının kulağına, "Yazık değil mi bu yavrulara" diye söylenirim ve ayrılırım tezgahtan. Diyorum ki artık ayrılmayalım. 174 KKGM (Koruma Kollama Genel Müdürlüğü) bu tür balık satışını yapan merkezlere de artık yaptırım uygulayabiliyor. Buyrun hepimiz gönüllü bir savaşçı gibi bu tür balık tezgahlarını ihbar edelim ve mümkünse takip edelim. Zira geçtiğimiz yıl içerisinde aramızdan bir arkadaşın büyük market zincirlerinden birinde satılan limit altı balıkları görünce bu yönteme başvurmuş ve sonuç alabilmişti. Bu konuda gerçekten çok kaliteli bir mücadele vermiş GreenPeace'i takip ediyor gerçekten takdir ediyorum. Oysa kendisini başkan olarak nitelendirmiş ama bana göre müsvettesi bile olamayacak kişilerin bu ülkede ettikleri cümleleri görmezden gelenlere de lanet olsun. Buralarda yazıp söylüyoruz ama buralarda kalmasın. Her birimiz bu konu hakkında üzerimize düşeni yapmalıyız. Büyük trol sahiplerinin daha önce bakanlığa amatör balıkçılığın yasaklanması veya zorlaştırılması için baskı yaptığını duymuşluğum vardır. Aslında bunu daha önce çok defa duyanlarınız da vardır. Demekki çomak sokulması gereken kovanlar var. Eğer biz o çomağı sokmaktan çekinirsek o kovan her zaman burnumuzun dibinde olacak ve biz burnumuzun dibindeki arıkovanının bize ne zaman zarar vereceğini beklemeye devam edeceğiz.

Buyrun işte asli görevleri arasında. Yani ilgilenmek zorunda. Nasıl ki GreenPeace 500.000 imza toplamayı başarıp dikkat çekebildiyse bizler de mümkün olduğunda bu durumdan rahatsız olduğumuzu açacağımız telefonlarla bildirelim. Lütfen yarın çok geç kalmadan...

 

Mücadeleye devam edebilmek için; Hüseyin Eriş'in Twitter notu. Kurul istenen kararı vermemiş olsa da nihai kararı Bakan verecek. Lütfen dilekçe vermeyenler varsa yollasınlar.

 

Yapılacak en güzel şey bu balıgı almamak .. ve benzerlerini.. kültür balıgı almak..hem bu zalimlere ders olur hemde su ürünleri fakültesinden yetişen geçlerimize gelecek saglanır.. ben öyle yapıyorum..sizde yapın

 

Kimle konuşsanız hep bir bahaneleri vardır. Ortada böyle büyük bir rant varken bahane de bitmez ertelemeler de son bulmaz. Öncelikle bu talebi ortadan kaldırmamız gerekir ki asıl mesele de burda başlar. Yurdum insanı doğru düzgün balıkları tanımıyorki. Bizler Çevremizdeki insanlara bu bilgileri aktaralım. Yavru balık tüketmemelerini sağlayalım. Avuç içi kadar yaprak çinekopları almamaları gerektiğini bilsinler.
Son olarak ta
Göz yumanada, Avlayana da, Satana da Tüketene de lanet olsun.

 

Tevfik bey,

Tamamen mutabıkız

Yakışır.

Yakışmaya yakışır da, o toplantıya gelen Resmi Kurum Yetkilileri ve bilim adamlarımızın görevi 14 mü, 18 mi, yoksa 25 cm. mi diyerek laf kalabalığı yapmak değil, gereken araştırmayı yapıp, yaptırıp, tespit edilen bilimsel verilerin referans alınmasını sağlamaktır.

Pazarlık usulu kural belirlenmemesi gereken bir konu olmadığını onlar da biliyor da .......

O koop. Başkanının bence tek derdi var.
Günü kurtarmak.
Ahlak anlayışı, insanlara, bilime ve doğaya bakışı da ortada.