evet artık yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim. 2 yıldır akşam lisesindeydim 3. ve 4. sınıfı orada bitirdim. derslere katılmadım sınavlarda da zaten soru cevaplarını veriyorlardı. ne ygs ye ne lys ye tek kelime çalışmadım. dersanede olmadı haliyle. ilk sınavda 310 ikinci sınavda 282 puan yaptım. ve 139 binlerdeyim. ege üniversitesi su ürünleri mühendisliği 318 binlerde almış geçen sene. yani kazanamamam imkansıza yakın. etrafımda kime su ürünleri istiyorum desem hep bir küçümsemeyle yaklaşıldı. bu durumun tamamen haksızlık olduğunun farkındayım ve genelde çevremdeki insanların bu yaklaşımlarını önemsemedim. ama yakın çevremdeki insanlarında artık bu tarz yaklaşımları iyice canımı sıkmaya başladı. büyük ideallerim olan bir bölümün yakın çevrem tarafından "bu bölümden bir şey olmaz allah yardımcın olsun" düşüncesiyle küçümsenmesi gerçekten beni yaraladı. anlatmaya ve geleceği olduğuna ikna etmeye çalıştığımda da çevremizde su ürünleri okuyup bir yerlere gelen değil su ürünleri okumuş biri bile olmaması daha iyi yerlere gelebilecekken bilgisayar müh. gibi hala bu bölümde ısrar etmemin mantıksız olduğunu vurgulayıp durdular. neyse çok uzattım. bende bu bölüm hakkında bilginiz olsun olmasın sizlere sormak istedim düşüncelerinizi. cevaplarınız için teşekkür ederim şimdiden.
Seçenekler arasında tercihimi üzülerek yaptım, anladığım kadarıyla senin çok istediğin bir bölüm ama hobi yada hoşlandığımız şeyler bir yana, ileride bir erkek olarak yaşadığımız dönemde boşta kalmak yada bir ailen olduğunda o sorumluluğun altına girmek zor bir şey diye düşünyorum. Bende aileden gelen müzik hayatımı, yeteneğimi bir kenara itip, girmemin kesin gözü ile baktığım konservatuar yerine işletme bitirdim. Hayat şartları maalesef onu gerektiriyor. Ama bu benim hayalim sonuna kadar peşinde koşacağım diyebiliyorsan arkandayız.
Furkan kardeşim sana küçük bir örnek vereyim yorumu sana bırakayım, Yarın 3 tane trajı yüksek gazete al ve onların eleman aranan bölümlerine bak, kaç tane makina mühendisi, endüstri mühendisi, bilgisayar mühendisi aranıyor bir gözden geçir daha sonra olmayı düşündügün su ürünleri mühendisligi bölümünü gözden geçir bu konuda nerelerde iş bulursun, Kılıç su ürünleri, kopuz su ürünleri, pınar su ürünleri yani toplamda iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar işletme var, Oralarda iş konusunda anlaşamassan bir su ürünleri mühendisi olarak başka nerelerde iş yapabilirsin bunları gözden geçir ve kararını ver kardeşim.
Yaptığım iş gereği bazı su ürünleri mühendisleri ile iletişimim var ama onlar çok şanslı kişiler.. Sebebi şu; geneli Ayvalıkta yaşıyormuş ve bu bölümü kazanıp Ayvalığa dönünce rahatlıkla iş bulmuşlar çünkü birçok çiftlik var orada.. Hem iç piyasaya hem de midilli ye ihracat yapıyorlar.. Keza Bodrum civarı da öyle.. Siz İstanbulda yaşıyorsunuz, İstanbuldaki durumu bilmiyorum ama ekmeğinizin peşinden gidip il ilçe gezebilirim diyorsanız, kulağınıza uygun geliyorsa neden olmasın.. Ancak çok yönlü düşünüp, hem iyiyi hem kötüyü göz önüne alarak karar vermelisiniz..
Merhaba Furkan kardeşim, senin işin arabayı aldıktan sonra, piyasa araştırması yapan biri gibi olmuş. Bize ikinci bir alternatif sunmamışsın ki tercihinde sana acizane fikir verebilelim. Bu saatten sonra söylenenler moralinide bozabilir ama bence mutlaka ideallerinin peşinden gitmelisin.Yarınlarda keşke dememek için, en azından içine girip görmende fayda var. Henüz yaşının çok genç olması en büyük avantajın, ben üçüncü senemde üniversiteye gidebilmiştim.Sonuçta hiç bir şey için geç kalmış olmaz, en kötüsü sadece hayatından iki seneyi sevdiğin bir hobinin peşinden koşarak geçirmiş olursun.Herşey gönlünce olsun Furkanım, başarılar...
Bence güzel iş bulursun.şu anda yurt dışına tek hayvansal ürün ihracatımız begenmediğimiz çiftlik balığı
ege üniversitesinin su ürünlerini çok övüyolar ben çok araştırdım cıdden hak ediyor .. Orası için girmesi kolay çıkması zor diyolar bence iyi bir yere gidilir .. ben gidicem *** ..
Çok yakın bir akrabam bu bölümü bitirdi istanbul da. Fakat kendi alanında iş bulamadı 5 sene ve başka bir iş yapıyor. Geçen sene açılan Floryadaki Akvaryum için personel alımı yapılacaktı, başvurdu fakat sonuç olumsuz. Oysa ki tam o bölümü okuyanların yeri orası. Gerisini siz düşünün.
Furkan Su ürünleri mühendisi olana kadar 2 yıllık bilgisayar oku, çok daha iyi iş bulursun. senelerini heba etme. sana tavsiyem kesinlikle bu yönde olur. seni anlıyorum bir an önce üniversite okumak istiyorsun yalnız emin ol hayatının hatasını yaparsın. şimdi benim bu yazdıklarıma burada idealist arkadaşlar niye hayatının hatasını yapar ki? gibilerinden cevap yazıp aksini iddia edebilir ama ciddi anlamda söylüyorum hayatının hatasını yaparsın ve 4 senen çöpe gider. Tabii ki son tercih senin ama ne gelecekte ne şimdi iş bulamazsın. o bölümden senden önce mezun olan binlerce kişi var ve bu sektörde 3-5 firma var. talep çok fazla istihdam çok az. iş bulsan bile emin ol maaşın 1500 tl yi bulmaz. sakın mühendisim filan diye düşünme dediğim gibi senin gibi mezun binlerce kişi olacak ve sen onlardan biri olacaksın. dersen ki üniversitede kalırım. onun içinde notlarını yüksek tutmalı, hocalarla aran çok iyi olmalı ve çok iyi seviyede ingilizce bilmelisin. 2 yıllık teknik ressamlık bölümü oku, autocad ve solidworks'ü iyi derecede öğren. hemen iş bulursun 2 sene çalış tecrübe edin. ondan sonra en az maaşın 2500 tl.
herkese düşüncesini paylaştığı için teşekkür ederim. ama ben kararımı verdim. sadece sizlerin bu bölüm hakkında ne düşündüğünü merak etmiştim. malum sizler denize ve canlılara değer veren insanlarsınız. ben bu sektörde çok iyi yerlere geleceğimden eminim çünkü bunun için yapılması gereken hiç bir şeyi yaparken tereddüt etmeyeceğim. çevremdeki herkes bölüme aşağılar gözle bakıyor. aile içinde de aynısı olunca iyice gerildim. benim her şeyden çok inandığım ideallerime ailem bile inanmıyor çünkü. bakın sizinle bir yazı paylaşayım. Hemen hemen her insanda bir balık ekmek zevki vardır. Balık yemeyi severiz. Rakı-balık-fasıl ise senede en az bir kere yaptığımız en büyük keyiflerimizdendir. Bazılarımız her ne kadar duyarlı olamasa da bazılarımızda deniz adeta bir tutkudur, sırdaştır, yoldaştır. Deniz, kimisinin sermayesidir, ekmek parasıdır. İşte, denizde yaşamayı göze almış, kimi zaman hiç düşünmeden deniz için canını feda edebilen, denizden alın terini çıkartan, ailesine ekmek götüren insanlar; Su ürünleri mühendisleri ve teknikerleri. Onlar denizlerin tek dostu, can yoldaşı. Çalışma alanları çok sıkıntılı ve zor. Yerleşim yerlerinden uzakta, hatta bazen medeniyetten tamamen uzakta, elektiriğin, telefonun olmadığı adalarda, 4-5 m dalgaların olduğu denizlerde, ailesinden uzakta asgari ücretle çalışan mühendisler. Peki biz bu mühendisleri ne kadar tanıyoruz? Hatta böyle bir mühendislik olduğunu biliyor muyuz? Tanıyalım o zaman... Ziraat fakültesinin içinde bir bölüm iken artan ve gelişen sektörde talebin de artmasıyla 1987 yılında ziraat fakültesinden ayrılmış ve Su ürünleri fakültesi olarak eğitimine devam etmiştir. Denizlerde, göllerde ve akarsularda yaşayan besin olarak kullanılabilecek canlıların yaşayışlarını inceler, üreme dönemlerini belirler, bunların en ekonomik biçimde üremesini ve pazarlamasını planlar, ürünlerin besin değerlerinin korunması için önlemler alır. Ayrıca kaptanlık ve dalgıçlık derslerini alan bu öğrenciler de “kaptan” ve “dalgıç” olarak da çalışabilmektedir. Bütün mühendislik bölümlerinin aldığı mühendislik derslerini biz de alırız. Bütün mühendislik fakülteleri gibi biz de dört sene okuruz. Fakat diğer mühendislerden farklarımız vardır. Öncelikle; sektörümüzde bir mühendisin çalışabileceği gibi, alaylı diye tabir ettiğimiz insanlar da çalışabilir. Hemen hemen bütün balıkların, sistematikteki yerini, bilimsel isimlerini, anatomilerini öğreniriz. Denizlerde veya tatlısularda yaşayan gözle görülmeyecek kadar küçük canlıları bile ezberleriz, böcekleri, bitkileri, sulardaki organik ve inorganik maddeleri, balık hastalıklarını ve tedavi yöntemlerini, ilaçlarını, antibiyotiklerini, botanik ve zooloji öğreniriz. Bunlar yetiştiricilik alanlarıdır. Avcılık öğreniriz. Av araçları ve avlanma yöntemlerini öğreniriz, olta yaparız, ağ materyallerini öğreniriz ve ağ öreriz. Kaptanlıkta gerekli dersleri alırız. Denizde haberleşme, denizde güvenlik öğreniriz. En ağır hukuklardan biri olan deniz hukukunu öğrenir, ezberleriz. Gemi donanım, seyir planlama, navigasyon öğreniriz. Bir de işleme alanı vardır. Gıda kimyası, hijyen ve sanitasyon, kalite - kontrol öğrenir, şu an sektörümüzde çalışıp, yerimizi işgal eden gıda mühendislerinden işlerimizi geri almaya çalışırız. Bir de balık yemi, yem rasyonu öğreniriz, yem fabrikalarında çalışırız. Fakat; Zülfü Livaneli’nin Mutluluk filminde balıkçının dediği gibi, - ha bu çipuradır, ha bu levrektur. Sen buna çipura, buna levrek desen de olur balik o, anlamaz ki... ama bizde öyle değil maalesef. Biz o balığın herşeyini adımız gibi ezberleriz. Hafife alınan bir bölümdür bu mühendislik. Fakat 4senede en çok dersi bu bölümde okursunuz. En basit tabirle çalışma alanlarını saydığımızda 4-5 tane çalışma alanı bulduğumuz bu bölümde 4senede toplamda yaklaşık 82 ders veririz. Peki veririz de ne olur? Hemen onu da açıklayayım. Okulu 4 senede bitirdiniz ( ki bu biraz zor; senede 4 ya da 5 mezun verir bu bölüm). Bitirdikten sonra eğer hiçbir mesleki tecrübeniz yoksa, okurken girip bir işletmede, bir kafeste hiç çalışmadıysanız, sektörde hiç tanınmıyorsanız vay halinize! İş bulmanız zor olsa da olası. Fakat bulduğunuz işte yaklaşık bir yıl kova taşırsınız, sifon yapar, yemleme yaparsınız. Yerleşim yerinden uzakta, soğuk, kar, kış, fırtına demeden çalışırsınız. Sırılsıklam olursunuz ama çalışırsınız, zorundasınız! Kuluçkahanelerde çalışıyorsanız, herşeye dikkat etmek, tedbirli olmak zorundasınızdır. Kafeste çalışıyorsanız hepten vay halinize! 4-5 m dalgalarda açık derin deniz sistemi dediğimiz off-shore kafeslerde dalgalara rağmen yürümeye çalışırsınız ki muhtemelen uzunca bir süre öğrenene kadar sürekli düşersiniz. Bir de o soğukta ıslandığınızla kalırsınız. Ama herşey; az da olsa bir şeyler öğrenip, para kazanabilmek için. Çünkü bu sektörde bir yerlere gelebilmek cidden zordur ve çok emek ister. Yükü ağırdır, fedakarlık ister. Özellikle de bir bayansanız. Aylarca in cin top oynuyor dedikleri yerlerde yirmi erkeğin arasında tek bayan veya bir iki bayan olarak çalışırsınız. İlk başta yadırgarsınız, o kadar erkeğin arasında çalışmayı, nazlanırsınız, ıslanınca sinirlenirsiniz, ağır kaldırmazsınız. Sonrasında bi’ alışırsınız. O yadırgadığınız adamlar, kardeşiniz, ağabeyiniz, babanız, arkadaşınız olur. Oturur içer, dertleşir, ağlarsınız. İlk başlarda bir kova taşırken sonradan sonraya iki kovayı sırtlar götürürsünüz. Oradan oraya koşar, iter, kaldırır, ıslanır yine de devam edersiniz. Türkiye’nin geleceği su ürünleri mühendislerindedir. Avrupa Birliği diye tutturduğumuz o birlik denize, balığa, gemilere önem verir(sözümona). Türkiye’nin becerip de bunca senede koyamadığı yasaları, kotaları AB uyum yasası çerçevesinde AB getirir, çat koyar. Küresel ısınma diye inim inim inlediğimiz o ekolojik bozuklukta su ürünleri mühendislerine büyük iş düşer. Suyu en iyi, en temiz, en güvenilir ve en ekonomik yolla su ürünleri mühendisleri kullanır ve kullanmayı öğretir. En kaliteli balığı üretir. Yurt dışına pazarlar ve ülkesine para getirir. Herşeyden önemlisi denizi sever, balığı sever. Kaptan olur; insan taşır, yük taşır. Dalgıç olur, arama-kurtarma yapar. Ama ülkesi ona sahip çıkmaz. Yasasını çıkartmaz, ÇED raporları vererek kurdurduğu çiftliğini 2sene sonra buraya uygun değil bu yapı! diyerek kaldırtır, zarara sokar, ekmek parasıyla oynar. Ama o mühendis ülkesini, ülkesinin denizini sever, sahiplenir. Su ürünleri mühendisi deniz insanıdır. Duyarlıdır, duygusaldır. Deniz için canını verir. En zor şartlarda çalışır, ekmek parası kazanır. İşçisiyle yem çuvalı taşır, balık boylar, palet iter, ağ çeker... sonra da işçisiyle oturur aynı sofrada bir ekmeği paylaşır. O mühendistir ama işçisiyle işçi olur ayırt etmez. İşte arkadaşlarım su ürünleri mühendisi budur. Yazsam daha sayfalarca tutar. Sözün özü; ülkesinin sahip çıkmadığı su ürünleri mühendisi bu memleketin en duyarlı vatandaşıdır. Tanınmayı, bilinmeyi bekler, sektörünün gelişmesini bekler. Su ürünleri mühendisi emekçidir... Saygılarımla... ben sevmediğim ama getirisi yüksek olan bir bölüm okuyamam. çünkü daha fazla kazanmak için mutsuz bir hayat sürmek beni tüketir. yukarıdaki yazıda olduğu gibi deniz için ölürüm. deniz olmadan yaşayamam ben. çoğunuzun aklında hobim bu olduğu için istediğim bölüm buymuş gibi bir düşünce var. ama ben yaşıtlarına göre hayat tecrübesi daha yoğun biriyim. ve hayata toz pembe bakmaktan çok uzun zaman önce vazgeçtim. kimsenin benim kötülüğüm için bir düşünce paylaştığını da düşünmüyorum... ilk büyük hedefim bölümümde derece... sonra askerlik falan derken özel sektörde çok iyi yerlere geleceğimi ben biliyorum. dostlarım, arkadaşlarım, küçüklerim, büyüklerim, çevremdeki diğer insanlar bana inansa da inanmasa da... herkese tekrar tekrar teşekkür ederim görüşleri için
Ideallerinin arkasindan kos Furkan. Basari da senin olsun basarisizlik da. Sana biçilen hayati yasama. Kendine biçtigin hayati yasa. Karsina çikacak olan zorluklarin sebebi bir baskasi olmasin. Kendi zorlugunu asmak, baskasinin sebep oldugu zorlugu asmaktan daha kolaydir kardesim. Sana bunlari kendi yolunu kendi çizmis, bu ugurda memleketinden uzaklarda yasamaya yönelmis ve kendine güvenenlerin yüzünü kara çikartmamis bir abin olarak yaziyorum
benimde bir oğlum var.küçükken sık sık balığa götürürdüm.kendi oltasıyla sarayburnunda müthiş izmaritler yakaladı ve sürekli keyifli ve mutlu bir çocukluk geçirdi.3 yıl önce ünv sınavları sonuçları açıklandığında birinci tercih ist ünv su ürünleri fakültesine yerleşti.şimdi bodrumda staj yapıyor ve japonya,norveç gibi ülkelerden gelen maillerden seçenek belirliyor.mutlu olacağın bir işi yapmak.çok güzel olur.gelecekteki kaygılarımız(doğal kaynaklar ve sürdürülebilir balıkçılık )oldukça yüksek.doğal besin bulma ve üretme alanları gittikçe daralıyor.tüm dünyada hükümetler ve politikacılar oldukça duyarsız.işlenmiş gıda veya ham haliyle su ürünlerine oldukça yüksek bir talep var.ispanyada,şu bildiğimiz dolmasını yediğimiz adi midyeyi adamlar çinko ve ağır metallerin yoğunlukta olduğu sularda midye tarlaları kurarak yetiştiriyor ve 15 gün tatlı su havuzlarında dinlendirerek yetişme koşullarını iyişeştirdikten sonra satışa uygun hale getiriyorlar.su ürünleri demek yavru balık yada yem teknolojisi demek değildir.suda yetişen tüm canlı yaşamı barındırır.örneğin seracılık.yeni teknolojiler var.çicekcilik.gül ve lale yetiştirmenin hollandada çok geniş bir piyasası mevcut.artı sanayi dalgıçlığı var.10000 dolardan başlayabiliyorlar işe.uygun bulduğun bu seçim gelecekte şanslı bir dünya vatandaşı olmanın zeminini hazırlayacaktır.başarılı olman dileğiyle hep rasgelsin.
Aslında ülkemizde her yer deniz, göl, akrsu, baraj gölet vs. bu yüzden bu bölümün revaçta olması lazım. Ama ülke olarak önceliğimiz başka konular olduğu için maalesef boş Kararını alkışlıyorum...
Benim cevremde benim gibi olan genç abilerin bir kaçı su ürünlerinde okumuş okuyuanları kişiler hep bana girmesi kolay çıkması zor derlerdi.. Ayrıca iş ımkanları kısıtlı ki bence her insan bunun üstesinden gelebilir ki bu fakülteye girenlerde bunun için giriyor açıkcası ben su ürünlerinden mezun olduğumda (inşallah) yurtdışına çıkacağım ..
bence imkanın varsa..hatta araştır..beleş okullar var..mesela norveç ve tarzı ülkelerde..bence kendini buralarda yetiştir..yurt dışınada kapağı at..oralarda mesleğin değerlidir..bizim gibi eski kafa deyiller..hayvanlara doğaya daha saygılar...bizim ülkemizde bu işe girişme derim..
ALMANYA ben büyük ihtimalle almanyaya gideceğim. Ya su ürünlerini burada okuyup gideceğim yada orda okumaya gideceğim hem orda senatör falanda tutarım norveçe de düşünüyorum hem orda deniz var .. somon falan üzerinde çalışırım .. o bölümde iş vardır sağol kadir abi:thumb: