Evet Arkadaşlar sizce denizlerimizde ileriki nesillerinde en az bizim kadar balık görmesini istiyorsak ne yapmalıyız? İçlerinden en önemli olanını mümkün olursa sebebini açıklayarak belirtiniz. Ancak mutlaka oy kullanın.
Çok güzel bir konuya değinmişsiniz, öncelikle bunun için teşekkürler. Benim için bütün şıklar olmalı ama ilk etapta "denetim olması gerekir" derdim. Şıklar arasında bunu göremedim. Bu konuyla ilgili olarak, diğer arkadaşlar da mesajları ile katılım sağladığında, konunun gelişimine göre daha kapsamlı mesajlar yazmak isterim.
Bu biraz, karanlık odadaki adamlar ve fil mevzusu olmuş.. Bu gibi ekolojik sorunları, böyle basit ve nokta hedefli girişimlerle çözemezsiniz. Bu iş, o kadar basit değil.. Yapacağınız her hareketin, bir etkis, bir de tepkisi olacaktır. Bunları vs. hesaba katmanız lazım.. Hepsi gibi bir seçenek, uygun seçenek olurdu. Ama kafi gelmez, daha fazlası lazım.. Hem, neden bizim kadar görmesi torunlarımızın balığı? Neden dedelerimiz kadar değil de, bizim kadar? Nerde balık, yokki görelim, kuruttuk kökünü.. Bak bir örnek vereyim.. Açık denizde, okyanus ortasında mesela, balık çiftliği kurmak için bir şeyler yapılmalı.. Ama, aynı zamanda o çiftlikte yem olarak kullanılacak balıkları yetiştirecek bir şeylerde yapılmalı. Hamsiyi, mezgiti vs. toplayıp, yem yapıp, sonra da balık çiftliği ile balık katlimaına dur denemez mesela.. Bakılacak yer ve şey bellidir.. Biz eskiden avcı - toplayıcıydık.. Ne yaptık, kültürle birlikte üretici olduk ve... Pek bilinmez bundan sonrası.. O ilk tarım ile uğraşanların elinde, portakal yoktu. Elma yoktu, buğday yoktu, inek yoktu, köpek yoktu, koyun yoktu.. Bugünkü yediğimiz hemen her şey, elması, protakalı vs. nimet dediğimiz her şey, insnaların onbinlerce yıllık seleksiyonuyla ortaya çıkmış olan, yani doğanın bize bahşettiği değil, biizm doğayı zorlayıp kendimizin var ettiği şeylerdir. Eğer, bu işler yapılmamış olsaydı, mevcut bitki (elma öncülü, buğday öncülü vs. vs.) ve hayvan stokları, bugünkü nüfusun binde birine bile zor yeterdi. Ne olduk, avcı toplayıcı olmaktan, üretici olduk.. Öyle aha tohum, aha damızlık değil, o tohumuda biz geliştirdik, o damızlığıda.. Sonuç: Dişini kıran ve bir ağaçtan 3 kg zor çıkan elmalardan, bugünün süper elmalarına geldik.. Balıkçılıkta da yapılması gereken temel girişim bu. Artık, nasıl portakal, muz, inek, koyun vs. gibi türler geliştirdiysek, benzer şekilde türler geliştirmeli, tüketim için bunları kullanmalıyız. Bu bir ciheti.. Diğer ciheti ise, denizin çöplük olarak kullanmaktan vazgeçmek.. Bunun başka çıkar yolu yok.. Farketmediğimiz şey, burada nesli tüeknecek bir kaç (veya bin, milyon vs.) türün varlığı değil, bizi biz yapan doğanın yok oluyor olduğu, kendi ayağımıza sıkıyoruz, bindiğimiz dalı kesiyoruz, farkında değiliz.. Gaflet uykusundayız.. Kene.. Kuş gribi.. Bunların tamamı ekosistemin bozulması ile patlayan yeni türler.. Ama sıra diğer şeylere de gelecek, geliyor.. Yapabileceğimiz, mevcut ekosistemi korumaya çalışmak.. Bunu yapamazasak yok olacak olan, bir kaç milyon balık ve/veya böcek değil, bir kaç milyarcık insan nesli, soyu... Görmediğimiz şey bu.. Biz onları tüketirken, kendimiz kalacağız sanıyoruz, ama tükenen biz olacağız.. Doğa tarihte çok canlıyı, milyar, trilyon filan demeden yok etti. Onun karşısında insna olarak o kadar acizsiniz ki, sinek kadar hükmünüz olmaz.. Bunu dikkate almaz ve doğayı küçümser, böyle karıştırırsanız... Dengesini bozarsanız... Hiç gelemez, hemen yeni bir denge kuruverir ve dengeyi bozan, onun sahadan ilk sileceği canlılar olur.. Bu, balıkları korumak, pandalara şefkat, ayılara merhamet vs. değil, bizzat insan neslinin kavgasıdır. Bunu böyle görmek, silkinip kendimize gelmek lazımdır. Biz doğanın parçasıyız, varsak onla beraber varız.. Onu bozunca, biz sağ kalmaya devam edeceğiz sanıyorsak, sadece yanılıyoruz, hepsi bu..
Sennura katılıyorum bütün şıklar. Ancak birde başka bir şey varki, buda önemli bence. Geçtiğimiz aylarda; yaban tv'de sarıyerdeki balıkçı tezgahlarında yapılan röportaj yayınlandı. Bütün tezgah sahipleri,işte şöyle kuruttular denizi, böyle bitirdiler diye ağlıyorlardı. Ama tezgahlarında sattıkları balıkları bir görmeliydiniz. Yaprak bile olmamış çinekoplar,kıraça bile olmayan istavritler,küçücük kalkan,levrek,ve daha niceleri. Tamam tutanlar suçlu ya satanlar. sen tezgahında satma, protesto et bakalım tutuyorlarmı o balıkları. Şu foruma girmeden önce (bende dahil)ne katliamlar yapılmıştır avcılıkta. Tezgah sahipleri örgütlense,almasalar ve satmasalar öyle balıkları bence sorunun %50'si çözülür. Ama Türkiyedeki bütün meseleler gibi, suçu kimse üstüne almaz suçlu hep başkalarıdır.
Evet Serdar Bey, Soruların ardındaki endişelerden birisi de insan neslinin büyük bir yıkıma uğrayacağı Biraz Türkiye şartlarına göre düşünsek Bu seçeneklerden Türkiye şartlarında uygulanabililirliği açısından hiç şık yok mu?
Denizcilik bakanlığının kurulması diyeceğim, ama hangi bakanlık işini doğru yapıyorki. Yinede bir bakanlığa bağlı olması ,yasama ve yürütme açısından başıboşluğu azaltır diye düşünüyorum.
Bu seçeneklerin hepsini yapıp, üzerine daha bir bunun gibi 5 misli atıyorum şey daha yapmanız lazım.. Ama, unutluyor ki, bunlar zaten birbirin bağlı şeyler.. Hespini yapmamnın maliyeti vs. Bir ikisini yapmaktan daha farklı değil..
Serdar Abi Zaten anket maksimum 10 seçenekli oluyor ben yaptım. 9 seçenek Bu saatte 35 seçenekli bir anket yapılsa bile anketin sonunu okuyana kadar milletin uykusu gelir. Ben burada mesele çözmüyorum amacımız katılım ve bilinçlenme Bir nevi ekomagazin Artık Türkiyede televole kültürü yerine ekomagazin yerleşse insanların beyinlerine
Sevgili Bünymain, bunu bu şekilde yapamazsın.. Bu, sorunun ufacık kısmını, herkesin bir takım tutar gibi tutup, yok benim dediğim, yok senin dediğin diye tartışırken, hiç birinin olmaması, işin sürüncemde kalmasına yol açar sadece.. İndirgeme ve genelleme lise derslerinde faydalıdır, ama gerçek hayatta, çözümün yolunu tıkayan en büyük açmazdır..
Balıkçılık Üzerine Bir Televizyon Kanalının Kurulması ...Bence bu şık çünkü insanları bilinçlendirmek lazım limitlerin anlatilmasi vb vb vb vb say say bitmez bu .....
Sorunumuz bilinçlenme eksikliği Sadece bu şıkları okuyan daha önce bu tanımları hiç bilmeyen insanı bile acaba trol nedir deniz rezervleri nedir diye kendi kendine düşündürebiliyorsak, Ne mutlu Varlığımızı faydasız hevesler uğruna değil de bilinçli paylaşım uğruna harcamak meseleyi uçurmak istemiyorum Konunun dışına fazla çıkmak istemiyorum. Ancak burada yazılanlar bile bir insana belli bir fikir verebilir. Ben bir insana çevre bilinci konusunda ufacık bir etki verdiysem ya da bir etki aldıysam önemli olan da bu
Türkiye şartlarında bu işi düşünürsek Maddi açmazları hesaba katarsak öncelikle deniz rezervleri oluşturmak Türkiyenin denizlerine yapılacak en önemli iyiliktir Ancak asıl sorun çevre kirliliğidir. Ancak Türkiyenin sadece kendi atıksularını arıtan bir sistem kurabilmesinin maliyeti 30 milyar Euro dur. http://www.arkitera.com/h1608-cevre-...yeti-agir.html Bu yüzden yapılabilecek en basit yol Deniz rezervlerinin oluşturulmasıdır. (Çok Sert Uygulamalarla)
Bu anket, sırf bir anket olarak kalacaksa (ekomagazin) konu başlığı iddialı bir başlık olmaktan öteye gitmez. “Katılım ve bilinçlenme” belki atılacak ilk adımdır ancak atıldığı yerde kalır. Şıkların tamamı önemli ve daha da eklenebilir ancak bunun bir devlet politikası olması gerektiği de aşikardır. Hep Yunanistan, Yunanistan deyip duruyoruz. Neler yapmış bu komşumuz? Devletiyle, balıkçısıyla, halkıyla sürdürülebilir avcılığı nasıl başarmış? Bu duyarlılığın ülkemiz yönetim politikalarıyla kesişmesi için yollar nelerdir? Bireysel olarak yahut forum olarak böylesi bir imkanımız var mıdır?
İlk olarak yapılması gereken deniz rezervlerinin oluşturulması gereklidir. Benim daha önce de BİMER e gönderdiğim yazı ve Tarım ve köyişleri Bakanlığından gelen cevap var. Tıklayın öneriye karşılık Tarım ve Köyişleri bakanlığından geldi. Ancak bunların daha ciddi bir mecraya taşınmasını istiyorsanız. Bu konuda Bimer'i mesaj yağmuruna tutun. Hiç olmazsa deniz rezervinin tanımını belirtin. Bütün bu etkiler birikir birikir en sonunda gündem haline gelir. Zaten balık miktarları her sene azalıyor. Bunu düşünmemeleri için sebep yok. Ekolojik sorunlar artık Dünyanın gündemi........ internet adresi http://195.140.196.201/bimerwebform/default.aspx Mesajınıza şunu yazabilirsiniz Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz'in bazı bölümlerinin belirlenerek sonsuza kadar balık avcılığına yasaklanmasını (Deniz Rezervleri) istiyoruz. Bu yasaklanan bölge, balıkların üreme alanı olup; balıklar rezerv bölgelerinden çıktıklarında av verecek potansiyeli ortaya çıkaracaktır. Yerel balıklar için hurdaların denize atılması da ayrıca önemli bir etki yapacaktır. Böylece hem hurdalıklar boşalacak hemde denizin kendini koruma alanları oluşacaktır gönderin Ayrıca ankete oy da kullanın
Bünyamin, doğru bir işi, yanlış şekilde yapıyorsun.. Deniz rezervleri elbette mantıklı olacaktır, iyi olacaktır.. Ama bu öncelikle tek başına kafi gelmez, sonrasında, bu başka sorunlara yol açar.. Böyle diyorsun ya.. Bir hesabını yaptın mı? Acaba, bu yolla hnagi balıklar çoğalacaktır? Bunun ekonomik olarak getirisi ne olacaktır? Basitçe, deniz rezervleri konseptinin hamsi ve istavride bir etkisi, faydası olacak mı? Deniz rezervleri akıllıcadır, iyidir, hoştur ama yeterli değildir.. İşin kötüsü, yaptık, hiç bir işe yaramadı sorunsalına gebedir. Neden, nasıl? Ülkemizde, pek çok husus nedeniyle deniz rezervi gibi olan pek çok bölge mevcut. Bizim burada, denizin kıyı şeridinin yarısı nerdeyse, avcılığa kapalı. Ama biz balık için neler çekiyoruz... Deniz rezervi, neyin çözümüdür? Hangi sorunda, hangi faydayı getirecektir? Acaba bunu düşündün mü, elinde bir takım doneler var mı? Yoksa, deniz rezervlerini erteleyip, enerjiyi başka şeylere yönlendirmek daha mı akıllıca olacak? Buyur gel, tartışalım, bir görelim..
bence ilk seçenek deniz rezerv bölgeleri oluşturmak olabilir. bir diğer seçenekde, trolle avlanmayı yasaklamak, daha geniş anlamıyla ticari balıkçılara çok sıkı denetim uygulamak. denizcilik bakanlığının pek faydalı olacağını düşünmüyorum.
Cok güzel bir konuya deginmissiniz bir de sanirim secenek olarak ciddi anlamda egitim 'i eklemeliyiz..