Ticari Balıkçılık Yöntemleri ve Ülkemiz Balıkçılığının Yapısı

Konu, 'Makaleler' kısmında karayel tarafından paylaşıldı.

  1. karayel

    karayel Yakup ERDEM

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    2.068
    Şehir:
    Sinop
    Favori Kamış:
    şeytan otası
    En İyi Avı:
    kaya balığı (1.5 gram) :)
    Balıkçılığımızın yapısının anlaşılması bakımından bazı istaistiksel bilgiler vererek konuya başlıyorum.

    2004 yılı itibariyle ülkemizde yılda 644,492 bin ton su ürünü üretilmiş olup, % 84.41 i (550 bin ton) avcılık yoluyla elde edilmiştir. Bunun içerisinde denizlerden avlanan ürünler %78,3 (505 bin ton), içsulardan avlanan ise %7.1 (45.6 bin ton) dir.

    Yetiştiricilik yoluyla elde edilen üretim 94 bin ton olup, son yıllarda hızla artıp tüm üretimin %15 ini aşmıştır.

    Bunlara rağmen ülkemizde kişi başı su ürünleri üretimi 9 kg civarında olup, tüketim daha çok kıyısal bölgelerde yığılmıştır. Bunun hızlı biçimde 15-20 kg seviyesine çıkartılması gerekir.

    [​IMG]

    Ülkemizde avcılık daha çok küçük pelajik (yüzeyde yaşayan) balıklara dayanır.
    Hamsi 340 bin ton yıl ile en çok avlanan balıktır.
    Bunu istavrit, 27.5 bin ton ve sardalya 12.9 bin tonla takip eder. Diğer balıkların av miktarı sadece 71 bin ton, diğer su ürünlerinin (midye, kalamar, karides vs.) 48 bin ton civarındadır.

    [​IMG]

    Ülkemizde 18 bin adet civarında balıkçı teknesi vardır.
    433 adedi trol
    400 adedi gırgır
    342 adedi çok amaçlı (hem trol hem gırgır ruhsatlı)
    306 adedi de taşıyıcı tekne olup
    küçük balıkçı teknesi sayısı 16500 adet civarındadır.

    [​IMG]


    Ülkemiz su ürünleri üretimi akılcı bir planlama ve yönlendirmeyle 2.5 milyon tona çıkartılabilir. Üstelik bunu mevcut stoklara zarar vermeden, hatta daha fazla koruyarak yapmak mümkündür.
    Su ürünleri yasasındaki yeni değişiklikler, balık indirme noktalarındaki denetim, menşei belgesi zorunluluğu gibi gelişmeler sayesinde 5 yıl içerisinde bu rakamların daha doğru olanları ortaya çıkacak ve yıllık üretimimizin zaten 1 milyon ton civarında olduğu görülecektir. Zira 2000-2004 yılları arasındaki tekne sayılarında görülen rakam değişikliği bu yeni düzenlemelerin doğru sonuca ulaşmada etkinliğini göstermektedir.
     
  2. karayel

    karayel Yakup ERDEM

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    2.068
    Şehir:
    Sinop
    Favori Kamış:
    şeytan otası
    En İyi Avı:
    kaya balığı (1.5 gram) :)
    1- Trol Ağları ve Trolcülük

    Genelde ülkemizde trol konusu belli çıkar çevrelerinin yönlendirmesiyle bu kadar aktif olarak gündemde tutulur. Fakat önemli çelişkileri içinde barındıran bir balıkçılık sektörü olduğu da aşikardır.

    Mesela;

    Ülkemiz karasularının %95 inde trol ağlarıyla avcılık yasaktır.
    Marmara ve Boğazlar yasayla (tebliğle değil) trole kapalıdır, ama en çok Marmarada trol vardır.
    Ayrıca Marmara'da ipten trole yasakken karides algarnası adı altında demirden troller (her biri 6 metre genişlikte, torbası 10-12 mm (göz kenar uzunluğu) ve bir tekneden aynı anda 2-3 adet kullanılıyor) serbestdir.
    Doğu Karadeniz 1978 yılından beri trole yasaktır ama tıpkı Marmara gibi devletin resmi rakamlarında orada trol teknesi varlığı görülür.

    Trolün serbest olduğu alanlarda denetim sıkıdır. Çünkü orada trol vardır ve denetlenmelidir, oysa trolün tamamen yasak olduğu yerlerde trol yok diye denetim de hiç yoktur. Buralarda kontrolden sorumlu birimler trol varlığını reddetmektedir çünkü çoğu trolü tanımamaktadırlar.

    Yasak alanlarda trol varlığı resmen mümkün değildir. Geçiş bile mühürlü ve kontrol altında yapılır, yapılmalıdır. Ama güvertesinde ağ ve kapı ile bu tekneleri pek çok yasak limanda görebilirsiniz.

    Trol ağları ekmek bıçağı gibidir. Adam kesmede kullanılan bir ekmek bıçağı yerine, adamı kesen katili cezalandırmak daha doğrudur.

    Trol torbası 44 mm olan, ülkemiz karasularının %95 inde zaten yasak ağdır. İstendiğinde ağ gözü büyütülerek istenmeyen boydaki balığın avlanması önlenebilir. Trol ağlarıyla ülkemizde avlanan balığın sadece %8 -12 si avlanır.

    Mesela balıkçılığımızdaki kötü gidişatı analiz edebilmek için bir de gırgıra bakalım;
    Türkiyede avcılığın %85 i gırgırla yapılır, gırgır ağları yapı ve çalışma ilkeleri gereği seçici yapılamazlar.
    Hamsi gırgırı kibrit çöpünü,
    palamut gırgırları kraçayı,
    orkinos gırgırı palamutu yakalayacak göz açıklığında (sırasıyla 5, 12, 30 mm kenar uzunluğunda) yapılmak zorundadır.

    Eğer daha geniş yapılırsa ağ gözüne balık saplanır, ağı kullanılamaz hale getirir, ağa saplanan balıklar makaradan geçmek zorunda kalır, ezilir telef olur. Balık saplanan ağ ağırlığından kaldırılamaz, 500 ton hamsiye saran bir gırgır, göze balık saplanırsa batar.

    Bu nedenle gelişmiş ülkelerde yüzey balıkları gırgırla değil ortasu trolleriyle avlanırlar.

    Gırgır büyük balığın yemi olan, hamsiyi, kıraçayı, sardalyayı bitirdikçe, trolle avlanacak mezgit, barbun, kalkana yem kalmaz, böylece avlamadığı dip balıklarının da azalmasına neden olur.

    Sorunları doğru teşhis etmek, özellikle trolün sadece ülkemizde var olması gibi, doğruyla yakından uzaktan alakası olmayan dedikodulara inanmamak gerekir.

    Bakın bu dünyadaki trol teknesi sayısının yıllara göre değişimi...Dik sütun bin adet üzerinden rakamı gösterir, görülen o ki dünyada 1996 da 420 bin adet trol teknesi var, üç tarafı denizle çevrili ülkemizde ise sadece 400 küsür adet. Denize kıyısı olan ülke sayısı 100 adet olsa... ne kadar az trolümüz olduğu görülür. (Rakam değil kalite önemli tabii ki)

    [​IMG]

    Yunanistanın 11 milyonluk nüfusları, bizim üçte birimiz kadar üretimlerine rağmen, 337 trolleri, bundan da beteri olan 400 ün üstünde trata tekneleri vardır.

    ==============*====================-

    Trol ağlarının tanımı şöyle;

    Sürükleme ağlarından olan trol ağları, demersal ve semipelajik su ürünlerinin avcılığında kullanılan en etkin ve en modern av aracıdır.

    Demersal = dibe bağımlı yaşayan (Barbunya, kalkan, karides gibi)
    Semipelajik = Yüzeyle bağlantısız olarak, dipte ve dibin üzerindeki su alanında yaşayan (mezgit, izmarit gibi)

    Trol ağlarının genel şekli huniye benzer. Geniş başlayıp arkaya doğru daralan bir ağ torba şeklindedir.

    [​IMG]

    Ağın ağız açıklığı, yatay yönde kapılar yada ağı her iki yandan çeken tekneler ile, dikey açılma ise, mantar yakadaki yüzdürücü ve batırıcılar ile sağlanır.

    [​IMG]

    Trol ağları dipte, yüzeyde yada istenilen her su seviyesinde çekilebilirler.
    Ağın balıkları avlaması çekim esnasında ağın ağzından giren ve ağ tarafından süzülen su kitlesi içindeki su ürünlerinin en son bölümdeki torba bölümünde birikmesiyle gerçekleşir.

    Temel olarak kullanım şekli ve yapısına göre üç çeşit trol ağı vardır:

    1- Çerçeveli troller

    [​IMG]

    2- Kapılı Troller

    [​IMG]

    [​IMG]

    3- Kapısız (iki tekneyle çekilen) Troller

    [​IMG]

    Ayrıca troller avlamayı hedefledikleri balığın yaşam biçimine göre (dip yada yüzey balığı)

    1- Dip trolleri
    2- Ortasu trolleri

    olmak üzere iki çeşittir.

    Trol ağlarının en önemli özelliği onlarda değişiklik yaparak istenilen boydaki balığı yakalayıp, küçükleri salmasının sağlanabilmesidir.

    Hatta trol ağlarıyla istemediğiniz türlerin yakalanmasını önlemek bile mümkündür. Bu amaçla ağa pencere, ızgara vs. sistemler yerleştirilir, iki torbalı yapılır, kare gözlü ağ kullanılır.

    [YOUTUBE]4w-x8u9CFYk[/YOUTUBE]

    [​IMG]

    Tezgahtaki balığın ticari balıkçılık yöntemleriyle elde edildiğini unutmadan, yöntemleri karalamak yerine doğru kullanımı teşfik, yanlış kullanımı cezalandırma yolu seçilmesi en doğru yol olacaktır.
     
    Son düzenleme: 5 Mayıs 2008
  3. karayel

    karayel Yakup ERDEM

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    2.068
    Şehir:
    Sinop
    Favori Kamış:
    şeytan otası
    En İyi Avı:
    kaya balığı (1.5 gram) :)
    2- Gırgır Ağlarıyla Avcılık

    Gırgır ağları, Çevirme ağları grubunun ve tüm ağlar içinde pelajik balıkların avlanmasında kullanılan en etkin av araçlarıdır.
    Gırgır ağlarıyla sürü oluşturan pelajik (yüzeyde veya yüzeye yakın yaşayan) balıklar avlanmaktadır. Çalışma ilkesi balık sürüsünün etrafının çevrilip hapsedilmesine dayanmaktadır. Bu çevirme hem yatay hem de dikey yönde olduğundan gırgırcılık verimli bir av yöntemidir.

    [​IMG]
    denize serilmiş durumdaki gırgır ağının teorik görüntüsü

    Yapısı

    Bir gırgır ağı; tor denilen uzun ve derin bir ağ ile boci ya da bocilik denilen balığın sıkıştırıldığı bölümden oluşur.
    Ağın tekneye bağlı olan ucuna peçe denir. Mantar ve kurşun yaka halatları geniş gözlü sağlam sardon ağlarıyla esas ağa (tora) birleştirilir. Mapalar ağın altının büzülmesinde kullanılan istinga halatının içerisinden geçtiği metal halkalardır.

    [​IMG]
    küçük bir gırgır ağının denize serilmiş hali

    Gırgır ağları iki tekne ve tek tekneyle kullanılanlar olmak üzere iki gruba ayrılır. İki tekneyle kullanılan gırgır ağlarında boci ağın ortasında, tek tekneyle kullanılanlarda ise ağın bir ucundadır.

    Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de 1970 li yıllara kadar iki tekneyle kullanılan gırgır ağları oldukça yaygınken günümüzde mekanizasyonun artmasıyla sadece tek tekne tipi gırgır ağları kullanılmaktadır.

    Bir gırgır takımı; ana tekne (ağ teknesi), bot (skiff) ve taşıyıcı tekneler olmak üzere üç farklı tekne tipinden oluşur.
    Ana tekne ağı taşıyan ve balık sürüsünün etrafına çeviren, ağı atıp kaldıran teknedir.

    Bot
    av operasyonunda ana tekneye yardımcı olan küçük ama güçlü bir teknedir.

    Bot bazen teknenin sırtında, bazen peşinde bazen de tekne üzerindeki özel rampada taşınır. Ağ balık sürüsü etrafına çevrilirken önce bot denize bırakılır. Bu esnada ağın bir ucu bota bağlı olup, denize bırakılan bot tornistan yaparak ağın derilmesini sağlar ve tekne peşinden sürüklenmesini önler.

    [​IMG]
    gırgır ana teknesi ve bot

    Taşıyıcı tekne ise, gırgır gibi bir av operasyonunda yüzlerce ton balık avlayabilen bir takımın balığını karaya getiren teknelerdir.

    Ağın tekneye toplanmasında gırgır takımlarına özgü büyük ağ makaralarından (PowerBlock) yararlanılır. Avlanan balık çok olduğu için balık ağdan fishpomp (balık pompası) yardımıyla taşıyıcı tekneye yüklenir.

    Operasyon aşamaları
    [​IMG]
    Bot ve ağ salınıyor
    [​IMG]
    Bot yerinde sabit dururken ana tekne sürünün etrafında ağ dökerek çembere alıyor
    [​IMG]
    Ağın altı büzülüp teknenin bordasına alınıyor, bot ana teknenin ağın içine sürüklenmemesi için yardımcı oluyor
    [​IMG]
    Ağdaki balıklar balık pompasıyla tekneye alınıyor

    Türkiyede Kullanılan Gırgır Ağları ve Yapısal Özellikleri

    * Hamsi avcılığında kullanılan gırgır ağları:
    400 ile 800 kulaç boya ve 60-100 kulaç derinliğe sahiptir. Ortalama bir hamsi gırgırı 640 kulaç uzunluktadır. Hamsi gırgırında temel ağ gözü açıklığı 10-16 mm arasındadır (tam göz açıklığı olarak).

    * Palamut gırgır ağı:
    300 ile 600 kulaç arasında çeşitli boylarda yapılmaktadır. Ağın genelinde ağ gözü açıklığı 32 mm civarında olduğundan, istavrit, lüfer, sardalye, kolyoz, uskumru ve benzeri türlerin avcılığında da kullanılabilmektedir.

    * Orkinos (ton balığı) avcılığında kullanılan gırgır ağları:
    Bu ağlar ve kullanan teknelerin boyut ve donanımları diğer iki ağa göre daha gelişmiştir. Orkinos avcılığı en gelişmiş balık bulucu cihazlar kullanılarak yapılmaktadır. Orkinos ağları genelde 7 ile 11 boy, yani 590 ile 910 kulaç arasında boya sahip olup ağ derinliği 90 ile 120 kulaç arasında değişmektedir. Ortalama 9 boy uzunluğunda olan orkinos ağının mantar yakasında 22-24 mm kalınlığında ve 750 kulaç uzunluğunda, kurşun yakada ise 14 mm çapında ve 825 kulaç uzunluğunda Polipropilen (PP) halat kullanılmaktadır.

    [​IMG]

    Gırgır ağlarıyla daha çok hamsi, sardalya, istavrit, çinekop, uskumru, kolyoz, palamut ve ton balığı gibi sürü oluşturan balıklar avlanır.
    Bu ağların gözlerine balık saplanmaması için ağ gözleri çok küçük tutulur, bu nedenle seçiciliği yoktur. Yunuslardan su kuşlarına, dip balıklarından diğer balıkların küçük bireylerine kadar pek çok canlı gırgır avcılığında telef olur.
    Sadece ABD de bir yılda gırgır avcılığında ölen yunus sayısı 300 bin adettir.

    Ülkemiz balıkçılığının %80 inden fazlası gırgır ağlarıyla yapılır. Dünyada ise tam tersine trolün oranı yüksektir. Avlanan balıkların büyük bölümü de balık unu yağı sanayinde değerlendirilir.

    [​IMG][​IMG]
    Özellikle hamsi, sardalya ve istavrit gibi diğer çoğu balıkların yemini oluşturan küçük pelajik balıkların aşırı avlanarak balık unu sanayinde kullanılması, avcılık bakımından ülkemizin en önemli sorunudur.

    Amatör balıkçılar olarak bizler istavritin 13 cm den küçüğünü toplam 1-2 kg avlamazken, gırgırlar bu balıkları hem insan tüketimi hem de hayvan gıdası olarak kullanılmak üzere binlerce ton avlar.
    Denizde yem balığı olmadığında bununla beslenen mezgit, kalkan, minekop, kırlangıç, lüfer, palamut, orkinos ve kılıç gibi balıkların olmaması normaldir.
     
    Son düzenleme: 5 Mayıs 2008
  4. simendifer

    simendifer Sennur

    Mesajlar:
    9.177
    Şehir:
    İstanbul
    Yakup hocam, öncelikle bilgilendirmeniz için teşekkür ederiz.

    Arkadaşlar,

    Yakup hocamızın bizlere aktarmış olduğu bilgiler, ticari yöntemlerin öğretilmesi ve bu şekilde avlanılması için değil, bu yöntemler hakkında akademik bilgiye sahip olmamız ve Türkiye'deki ticari balıkçılık üzerine kritik yapabilmemiz için verilmiştir. Bu nedenle, ticari paylaşım yapıldığı düşünülerek olumsuz mesajlar yazılmamasını, konu üzerinde kritik yapılmasını rica ederiz. Teşekkürler...

    Balikavi.net yönetim...
     
  5. tarcan

    tarcan ...

    Mesajlar:
    6.700
    Şehir:
    Hatay
    Favori Kamış:
    .
    Favori Makine:
    .
    En İyi Avı:
    Kefal 325 gram
    Değerli Hocam .

    Birbiri ardına Sizlerden çok değerli Kütüphanelik kitap niteliğinde yazılar gelmeye başladı.
    Nihayet bir hayalim daha gerçekleşiyor.
    Çok mutluyum.

    Bu tür paylaşım da bulunan ve bulunacakların ellerine sağlık.


    .
     
  6. Bandırmalı

    Bandırmalı mustafa

    Yaş:
    57
    Mesajlar:
    3.075
    Şehir:
    Bandırma
    Favori Kamış:
    Olta
    En İyi Avı:
    karagöz (1,500gr)Kırlangıç (2kg) Minekop(3kg) Levrek (2kg)
    yakup hocam bu gırgır teknelerinin günlük av kotaları ne bir günde ne kadar avlayabiliyorlar bu av tonajları denetlenebiliyormu :confused:
     
  7. karayel

    karayel Yakup ERDEM

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    2.068
    Şehir:
    Sinop
    Favori Kamış:
    şeytan otası
    En İyi Avı:
    kaya balığı (1.5 gram) :)
    Şu anda geçerli düzenlemeler ile herhangi bir kota yoktur.
    İsteyen istediği gibi ve istediği kadar avlayabilir.
    Fakat gözlenen rakamlara göre gırgırları kapasite olarak; büyük, orta ve küçük olarak 3 e ayırabiliriz.

    Büyük kategorisindekiler; yılda 5 ile 15 bin ton arasında balık avlarlar. Çoğu hamsi, kıraça, palamut, sardalya ve çinekoptur. Bu tekneler Karadenizde palamutla işe başlar, hamsi sezonu bitince orkinos için Akdeniz'e inerler.

    Orta kategoridekiler; yılda bin ile 5 bin ton arasında balık avlar, yine çoğu hamsi dir.

    Küçük gırgırlar palamut, zargana, sardalya, çinekop vs. hamsi harici balıkları avlar. Bunlar da yılda 500 ton ile 2 bin ton arasında balık avlarlar.

    Sezon verimli olduğunda bu rakamlar %30 artabilir, ama kötü sezonlarda 5 de birine kadar düşer.

     
  8. karayel

    karayel Yakup ERDEM

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    2.068
    Şehir:
    Sinop
    Favori Kamış:
    şeytan otası
    En İyi Avı:
    kaya balığı (1.5 gram) :)
    3- Uzatma Ağları

    Genelde su ortamına çeşitli biçimlerde serilerek kullanılan sabit ağlardır. Ağın sabitlenmesi amacıyla çapa, yerinin belirlenmesi amacıyla da şamandıra kullanılır.

    Ağ serildikten belirli bir süre sonra geri toplanarak yakalanmış olan su ürünleri ağdan ayıklanır. Bırakılan ağa balıkların yakalanması için çevrede gürültü çıkararak, ışık yakarak veya başka yöntemlerle balıkların ürkütülüp ağın üzerine sürülebilir. Bu ağlarla balıktan, kalamara, yengeçten ıstakoza kadar çok çeşitli su ürünü avlanabilir. Uzun ve alçak bir perde şeklindedirler. Temel olarak tor ağı, mantar yaka ve kurşun yakadan oluşurlar.

    [​IMG][​IMG]

    Yapısına göre üç çeşit uzatma ağı vardır. Bunlar;
    • tor ağı bölümü tek kat ağdan oluşan sade uzatma ağları,
    • tor ağının içten ve dıştan geniş gözlü fanya ağlarıyla desteklendiği fanyalı ağlar
    • ve her iki tipin karışımı olan karma ağlardır.

    [​IMG]

    Sade uzatma ağları solungaç ağı yada eski söylenişiyle galsama ağı olarak ta isimlendirilir. Balıklar sade solungaç ağlarına dolaşma, takılma ve göze sıkışma yoluyla olmak üzere üç farklı şekilde yakalanmaktadır. Sade solungaç ağlarının deniz dibine, orta suya ve deniz yüzeyine serilen çeşitleri vardır. En yaygın olanlar deniz dibine serilirler olup orta suya serilenler yaygın değildir.

    [​IMG]

    Av operasyonu; ağı balık sürülerinin etrafına çevirerek (Zargana ağı), düz bir hat halinde (mezgit ağı) veya zigzaglar çizecek şekilde av sahasına sererek (Yatı ve patırama ağları) yapılabilir.

    Fanyalı ağlar sade ağlardan farklı olarak tor ağının iki yanında geniş gözlü fanya ağları içerirler. Avcılık ilk fanya dan geçen balığın diğer taraftaki fanyanın dışına tor ağını iterek oluşturduğu kesede hapis olması ile gerçekleşir.

    Difana / Voli Ağları

    Difana yada voli ağı adı verilen fanyalı uzatma ağları, pelajik ve sürü oluşturan palamut, kefal ve lüfer gibi balıkların avcılığında kullanılmaktadır. Bazı bölgelerde yanlışlıkla alamana ağı olarak isimlendirilen difana ağları balık sürülerinin etrafının çevrilmesi yoluyla kullanılmakta, fakat balığın yakalanması fanyalı ağlardaki gibi gerçekleşmektedir.
    Difana üst üste ve yan yana pek çok fanyalı ağın (bölme) bölme ipleri kullanılarak eklenmesiyle donatılan uzun ve derin bir ağdır.
    En küçük difana ağı üç boy uzunluğunda ve iki tahta derinliğinde, toplam 6 bölme olarak donatılır. Yapı olarak uzatma ağına benzese de kullanım açısından çevirme ağları grubunda yer alır. Küçük tip balıkçı tekneleri için çok uygun bir av yöntemidir. Genelde daha derin ve daha uzun ağlar kullanılır. Difana ağlarıyla hem gece hem de gündüz avlanılabilir. Gece avcılığı yakamozdan faydalanabilmek için aysız gecelerde yapılır.

    Akıntı Ağları

    Pelajik balıkların avcılığında kullanılan bir tür uzatma ağıdır. Ülkemizde salma ağı olarak isimlendirilen bu ağlar Karadeniz’de palamut, tirsi ve lüfer avcılığında Kuzeydoğu Atlantik’te ise uskumru ve ringa avcılığında kullanılır. Akıntı ağları uzun bir hat boyunca çapa kullanmaksızın serilirler. Ağın bir ucu tekneye, diğer ucuna ise ışık bulunan bir şamandıra bağlanarak etraftan geçen tekneler için işaretlenir. Ağda çapa bulunmadığı için akıntı etkisiyle sürüklenir. Sığ bölgelerde sürüklenirken ağın dibe dolaşmaması için altında mapa denilen metal halkalar bulunur. Sürüklenme esnasında geniş bir alanı taradığı için av verimi yüksektir.

    UZATMA AĞLARININ EKOSİSTEME ETKİSİ

    Uzatma ağları küçük balıkçılar tarafından kullanılan masum ağlar olarak görülmekle beraber, özellikle biz amatör balıkçıların çok iyi bildiği tırıvırının dev örnekleri olarak tanımlanabilir. Sadece bir tırıvırı 1-2 metre ağdan oluşurken, uzatma ağlarının her bir paketi 200 metre, her bir balıkçının uzatma ağlarının toplam uzunluğu 3-10 km dir.

    [​IMG]

    Bu ağlar özellikle yunuslar, su kuşları, kaplumbağalar olmak üzere istenmeyen türlerin de yakalanması nedeniyle önemli bir sorun oluştururlar.

    Ayrıca ucuza mal olmaları ve kullanım şekli gereği sıkça denizde kaybedilir ve denize terkedilirler.
    Denize terkedilen uzatma ağları Türkçemize "hayalet avcılık" olarak giren bir soruna neden olurlar.

    [​IMG]

    Normalde balıkçılar elleri altındaki ağı denize atar ve belli süre sonra toplayarak yakalanan balıkları hasat ederler. Oysa denize terkedilen ağlar neredeyse sonsuza kadar ve küçük büyük, yasak serbest ayırd etmeden balık yakalamaya devam ederler. Ağ belli süre sonra balıkla dolarak tıkanır. Kısa sürede ağa yakalanan balıklar yengeçler tarafından yenerek yada çürüyerek yok olur, fakat ağ yeniden balık avlamaya başlar. Bu süreç ağ denizde kaldığı sürece devam eder.

    [​IMG]

    Bu açıdan denize terkedilen av araçlarının mutlaka bir şekilde toplanması, ağların takılabileceği ilişkenli yerlere de uzatma ağı kurulmaması yerinde olur.

    Hayalet avcılık sadece uzatma ağlarından kaynaklanmaz. Denize terkedilen her türlü av aracı (sepetler, trol ve gırgır ağları, oltalar) ile denize atılan plastik çuvallar, poşetler, kurular vs. de balıkların sürekli içlerine girerek ve yakalanarak ölümlerine neden olur.
     
  9. mallaca

    mallaca Halil Barış Şengül

    Yaş:
    49
    Mesajlar:
    4.027
    Şehir:
    Bursa
    Favori Kamış:
    Makinalı kamış olta,her türlü el oltası,rapala
    En İyi Avı:
    Kiloluk mırmır,Kiloluk iskorpit
    Çok bilgilendirici bir yazı olmuş.Yakup abi emeğine sağlık.
     
  10. karayel

    karayel Yakup ERDEM

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    2.068
    Şehir:
    Sinop
    Favori Kamış:
    şeytan otası
    En İyi Avı:
    kaya balığı (1.5 gram) :)
    4- Oltalar (genel)

    Olta; ucunda avlanması hedeflenen canlının takılabileceği kanca, zoka, tıkaç, kaşık, çarpma, rapala yada meps gibi çeşitli biçim ve isme sahip parçanın bulunduğu uzun, sağlam ve ince bir ip ile buna bağlanabilen yüzdürücü, batırıcı ve fırdöndünü gibi malzemelerin birleşiminden oluşan bir av aracıdır. Değişik amaçlar için farklı şekil ve yapılarda oltalar kullanılır. Bu nedenle oltaların sınıflandırılmaları birbirine geçişli çok farklı gruplar altında yapılabilir. Genel olarak bir olta; kanca yada diğer malzemenin bulunduğu bir uç ve beden bölümlerinden oluşur.
    [​IMG]
    Bir dip oltası

    Beden genelde bir makaraya sarılı olan, çok çeşitli materyalden yapılabilen uzun ince iptir. Genelde misina olarak isimlendirilir. Poliamid tek lifli (monoflament) misinalar beden yapımında kullanılan en yaygın malzemelerdir.

    [​IMG][​IMG]
    Oltalarda beden ve köstek olarak kullanılan monofilament misinalar

    Oltanın uç bölümünde kanca, tıkaç, çapara, kaşık, meps, rapala, çırpma, ipek vb. takılma araçları bulunur. Ayrıca oltanın suya batmasını sağlayan bir ağırlık, suyun üstünde kalmasını yada bulunduğu yerin belirlenmesini sağlayan bir yüzdürücü, oltada oluşacak burulma nedeniyle bedenin gamlanmasını önleyen fırdöndüler bulunabilir.

    [​IMG]
    [​IMG][​IMG]
    Oltalarda kullanılan şamandıra ve fırdöndüler

    Kancalı Oltalar

    Ucunda su ürününün takılabileceği bir yada daha fazla kanca bulunan oltalardır. Kancalar genelde metalden yapılır. Eski çağlarda ağaç, kemik ve fildişi kanca yapımında kullanılmıştır.

    [​IMG]
    Olta kancalarının gelişimi

    Kancalar çok değişik şekillerde olabilir. Genel bir kanca; uç, boyun, beden yada sap ve pala bölümlerinden oluşur.

    [​IMG]
    Kancanın bölümleri

    Uç biçimi, sap biçimi, pala biçimi ve yapıldığı materyale göre farklı tiplerde kancalar üretilmektedirler. İkili, üçlü ve dörtlü kancalar, bir kaşık, rapala, meps veya diğer sahte yemlerle bütünleştirilmiş olarak yada başka şekillerde olabilir. Hatta kalamar ve mürekkep balığı avcılığında ucunda çentik bulunmayan onlarca kancanın şemsiye gibi bir araya getirilip fosforlu bir plastiğe tutturulmuş özel kancalar kullanılır. Kancalarda kullanılan farklı uç ve pala (göz) şekilleri aşağıda görülmektedir.

    [​IMG]
    Kancalarda çeşitli uç ve pala biçimleri

    [​IMG]
    Farklı şekle sahip kanca tipleri

    Her ne kadar aynı amaç için benzer şekle sahip kancalar kullanılsa da, aslında ülkeden ülkeye, hatta kancayı kullanan balıkçıya göre aynı amaç için daha değişik şekillerde kancalar da kullanılmaktadır.

    Kancalar tek başına kullanılabileceği gibi, doğal yada sahte yemlerle yemlenerek te kullanılabilir. Çoğu balığın avcılığında üzerine eklenen çeşitli materyallerle balığın beslendiği canlıya benzetilmiş kancalar kullanılır. Alabalık avcılığında çok çeşitli böceklere benzetilmiş sinek olarak adlandırılan kancalar kullanılır.

    Çaparalarda da alabalık sinekleri gibi çeşitli kuş tüyleri ve sentetik materyaller iliştirilerek yavru balık yada kurtçuk şekli verilmiş çok sayıda kanca kullanılır. Diğer yandan daha büyük balıkların avcılığında kullanılan ve genelde balık yada mürekkep balığına benzetilmiş kancalar da vardır.

    Kancalarda ve fırdöndülerde numaralandırma belirli büyüklüğe kadar en büyük kanca 1, en küçük ise 16 yada 20 numara olacak şekilde yapılır. Daha büyük kancalarda ise 1/0, 2/0, 3/0 şeklinde küçükten büyüğe doğru artan numaralandırma kullanılır.

    Çok kancalı profesyonel oltalar olan paraketalarda kullanılmak üzere misina, ip, tel yada zincir bir köstek üzerine tutturulmuş kancalar üretilir. Zoka daha çok lüfer ve sinarit gibi etçil balıkların avcılığında kullanılan kanca palasının balık başı biçiminde bir kurşun içine gömüldüğü kanca tipidir. Bazı kancalar yemin iyi tutturulması için özel bir kıstırma yada çentik içerebilir.

    Tek Kancalı Oltalar: Üzerinde sadece bir kanca bulunan oltalardır. En basit şekli kıyılarda balık avcılığında yaygın olarak kullanılan şeytan oltasıdır. Bu olta ince bir beden, küçük bir kanca ve yaprak veya kıstırma kurşundan yapılmış küçük bir ağırlıktan (iskandil) oluşur. Diğer bir tek kancalı olta da göl ve akarsularda balık avcılığında kullanılan şamandıralı oltadır. Genelde bir kamış yada uzun sopa üzerine takılan kısa bedenli oltalardır. Dip balıkları avcılığında kullanılan tek kancalı oltalar da vardır .

    Çok Kancalı Oltalar: Birden çok kanca bulunan oltalardır. Üzerinde birkaç kanca bulunan her olta çok kancalı olta olarak isimlendirilse de aslında çok kancalı olta denildiğinde ilk akla gelen oltalar paraketa ve çaparalardır. Çapara daha çok pelajik balıkların avcılığında kullanılan üzerine tüy yada benzeri balığı cezbeden bir cisim takılmış 5 ile 50 arasında kancası bulunan oltalardır.
    Paraketalar bir köstek yardımıyla bedene bağlanmış yüzler, hatta binlerce kancası olan, atıldığı yerin tespit edilmesi amacıyla şamandıra ve çapa kullanılan, bir ağ gibi atılıp toplanan büyük oltalardır.

    Yassı balıklar (kalkan, pisi), mezgit, morina, köpek balığı ve kılıç balığı gibi balıkların avcılığında kullanılır. Kılıç ve köpek balıkları için kullanılan paraketalar suyun yüzeyine, diğerleri ise deniz zeminine bırakılır. Yani kılıç ve köpek balığı paraketasında çapa bulunmaz. Elle kullanılan paraketaların yanında otomatik olarak atılıp kaldırılanları da vardır.

    Çok kancalı oltalara özel bir örnek de mersin balığı avcılığında kullanılan karmıklardır. Karmık mersin balıklarının yumurtlamak üzere girdikleri nehirlerin denize yakın bölümlerine serilir. Bir yüzdürücü ile kancalar yüzer durumda tutulur, nehre giren balıklar vücutlarından bu kancalara takılırlar.

    Kancasız Oltalar

    Kancasız oltalarda kanca yerine balığın dolanabileceği yada takılabileceği bir başka malzeme bulunur. İpek ve tıkaç bunların en ilkel tipleridir.

    İpek: Bunların başında zargana balığı avcılığında kullanılan ipek gelir. İpekten alınmış bir tutam 0.20 - 0.30 mm kalınlığındaki misina ucuna bağlanır. Rölantide giden teknenin arkasından yaklaşık 20-30 metre beden ile salınır. Zargana balığının sivri ve sık dişlerle dolu uzun gagasının yutmak istediği ipeğe takılmasıyla avcılık gerçekleşir. Yeni Gine ve Polenezya halkları da ipek yerine ormandan topladıkları örümcek ağlarıyla zargana avlamaktadırlar. Örümcek ağları toplandıktan sonra sıcak suya sokularak sağlamlaştırılır, bundan alınan bir tutam muz yapraklarından yapılmış olan bir uçurtmanın kuyruğuna 20-30 metre uzunluğunda bir iple bağlanır. Uçurtma rüzgarın karadan denizlere doğru estiği bölgelerde kıyıdan, yada tekneden uçurulur kuyruğa takılı olan örümcek ağı çilesi su yüzeyinde hareket ettikçe balıkların ilgisini çeker. Buna saldıran balıkların çene ve dişleri ağa takılarak avcılık gerçekleşir.

    Tıkaç: Tıkaçlar Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya sularında balık yakalamakta kullanılan bir tür olta malzemesidir. Aslında ipek yada orlon dan yapılmış küçük bir ip yumağıdır. Farinks dişi bulunan veya ağzının içersinde diş ve çıkıntıların çok olduğu balık türlerinin avcılığında kullanılır. Renkleri genelde balıkların ilgisini çeken parlak veya fosforlu tonlardadır.

    Sabit Oltalar

    Oltaları hareketliliklerine göre iki gruba ayırmak mümkündür. İlk grup bırakılıp beklene diğeri ise sürekli hareket ettirilen oltalardır.
    Sabit oltalar atıldıkları yada salındıkları yerde hareketsiz duran, sadece el ile çok az hareket verilen, balık avlandıktan yada yem kaybından sonra çekilerek yeniden atılan oltalardır. Çoğu el oltaları, paraketa ve karmıklar, şamandıralı oltaların tamamı ve yemli dip oltaları sabit oltalara örnektir.

    Hareketli Oltalar

    Suya bırakıldıktan sonra el ile yada makaralı bir kamış kullanılarak hareketlendirilen, yada hareket eden bir teknenin arkasından sürüklenerek kullanılan oltalardır. Çaparalar, ipek sırtı, kaşık, meps, rapala ve benzeri yemli ve yemsiz yada sahte yemli oltalar hareketli olta çeşitleridir.

    Yemli Oltalar

    Avlanacak su ürününün kancayı yutmasını sağlamak amacıyla yem takılarak kullanılan oltalardır. Yem olarak genelde bir balıktan kesilen bir parça, kalamar, ahtapot, midye ve deniz kurdu gibi diğer canlıların parçaları takılmaktadır. Bazı balıkların avcılığında ise ekmek ve hamur, tatlı sularda ise kurbağa ve böcekler yem olarak kullanılmaktadır. Zoka, paraketa ve çoğu el oltaları yemlidir.

    Yemsiz Oltalar

    Hızla çekilerek kullanıldığı için avlanacak su ürünlerinin saplanma ve takılma yoluyla yakalandığı oltalardır. Bazılarında avı cezp etmek amacıyla sahte yemler, metal plakalar, balık şekli verilmiş çeşitli cisimler takılabilir. Karmık hariç tamamı hareketli oltalardır. Çarpmalar, kaşıklar, meps, sırtı, rapala ve ipek hareketli oltalara örnek olarak gösterilebilir.

    Kaynak: Av Araçları ve Avlama Tekniği Ders Notları, Y. ERDEM, Sinop Üniv. Su Ürünleri Fak. Ders Notları, 2008.
     
    Son düzenleme: 7 Mayıs 2008
  11. balikci

    balikci

    Mesajlar:
    2.184
    Yakup hocam elinize sağlık, çok değerli bir çalışmaya imza atmışsınız.

    Benim sorum, bir zamanlar kıyıya yakın yerlerde ağlarla çevrilmiş dalyan adı verilen havuzların oluşturulduğunu, ağzı açık bırakılan bu dalyanların içine balık girdiğinde ağız kısmının başka bi ağla tekrardan kapatılıp, balıkların başka bir ağ ile toplanarak bu yöntemle ticari balıkçılık yapıldığını duydum..

    Hatta geçmişte İstanbul Boykozda ve benzer pek çok yerde de bu dalyanlardan kurulmuş.

    Peki kıyıya bu kadar yakın yerlerde kurulan dalyanlarla hangi balıkların avlanması hedefleniyordu? yılda 20 bin ton kefal ve 15 tona yakın istavritin avlanması bu dalyanların geçmişte kurulmasına ve ticari balıkçılık yapılmasına sebep olmuş olabilir mi?

    Değerli yorum ve bilgileriniz için şimdiden teşekkür ederim.. :)
     
  12. karayel

    karayel Yakup ERDEM

    Yaş:
    58
    Mesajlar:
    2.068
    Şehir:
    Sinop
    Favori Kamış:
    şeytan otası
    En İyi Avı:
    kaya balığı (1.5 gram) :)
    Dalyanlar

    Dalyanlar ve dalyancılık geleneksel bir avcılık metodu olup insanların kullandığı ilk avlanma metodlarındandır.

    Dalyanlar çeşitli tiptedir;
    Kepasti, Şıra, Kurt Ağızı, Eskipasta, Çökertme, Kaldırma, Çit Dalyan, Kazanlı gib içeşitleri mevcuttu.
    Halen çökertme dalyanlar ve çit dalyanlar Ege ve Akdeniz'de uygun yerlerde çalışmaya devam etmektedir.
    Çökertme denizde balıkların gezi yolu üzerine ve geçen balıkları seyretmeyi sağlayan bir tepe eteğine kurulurken,
    çit dalyanlar ise kıyı gölleri (lagünler) ve ırmakların denize açıldığı yerlerdeki azmak tabir edilen gölcüklerin deniz bağlantılarına kurulur.

    Diğer ağ dalyanlar da bu gün diğer Akdeniz ülkelerinde orkinos başta olmak üzere, çeşitli balıkların avcılığı amacıyla kurulmaktadır.

    Boğaz dalyanlarının yaygın tipi sizin de bahsettiğiniz gibi; ağdan kazan (kuzuluk) bölümü ve yöneltme ağlarından oluşurdu. Son yıllardak bu dalyanların yumurtlama döneminde balıkları avladığı düşüncesiyle kullanımları iyice sınırlandırılmıştır.

    Geleneksel yöntemler terkedilip yerine yoğun (entansif) endüstriyel balık avlama metodları (gırgır ve trol) aldıkça önemli bir sorun başlamıştır.
    Bu sorunu en çok hissedenler de başta amatör balıkçılar olmak üzere kıyılarda avlananlardır.
    Yani balık azalmıştır. bundan sonrasını dikkatlice okuyunuz

    Balık azalması bir yılda avlanan toplam balık miktarında değil, kıyılarda görülme miktarındadır.

    Herkes 30 yıl önceki bol balıklı dönemlerden bahseder. Oysa 30 yıl önce ülkemizde 150-200 bin ton balık ya avlanır ya avlanmazdı.

    Bu gün 650 bin ton balık avlanmakta olup, 30 yıl öncesinin 4-5 katına denk gelmektedir.

    Yani toplam avda 4 kat artış meydana gelmiştir. Ama kıyılarda balık görünmemektedir.

    Peki nasıl?

    Endüstriyel balıkçı tekneleri ve kentleşme - modernleşmeden kaynaklanan ışık ve ses kirliliği nedeniyle balıklar tipik göç hareketlerini yapamaz olmuştur.

    Belli dönemlerde kıyılardan akan tonlarca iri balık sürüleri görülmez olmuştur, çünkü daha açıklarda ve büyüyemeden yoğun avlanmaya başlanmıştır.

    Bu sebeple dalyancılık karlı bir avcılık olmaktan çıkmıştır. Sadece zorunlu akın yollarından biri olan İstanbul Boğazı ve avlanan balıkların değerli türlerden oluştuğu Ege kıyılarında günümüze kadar kullanılagelmiştir.

    Mesela Karadeniz'deki dalyancılık 1970 li yılların başında sona ermiştir. 20 yıldır bulunduğum Sinopta bir zamanlar şehir içi ile Ada Başı arasında 10 dalyan kurulurken, 35 yıldır hiç biri yoktur. Tâki 5-6 yıldır Rus Kefali avlamak için kaçak kurulan küçük bir - iki dalyana kadar...

    Durum bundan ibarettir.