Trofe Lüfer avcılığı ve teknikleri...

Konu, 'Tekneden Balık Avcılığı' kısmında tommasi tarafından paylaşıldı.

Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.
  1. tommasi

    tommasi evrim ertik

    Yaş:
    38
    Mesajlar:
    666
    Şehir:
    muğla-izmir-milas
    Favori Kamış:
    olta,Yengeç
    En İyi Avı:
    Çipura 3.2kg
    Söz verdiğim lüfer avı tekniğimizi sonunda fırsat bulup sizler için hazırlayabildim.

    Öncelikle lüferin nasıl bir balık olduğunu iyice çözmeliyizki avımız da bir o kadar bilinçli olsun.

    Lüfer denizlerimizdeki hatta dahada iddalı olsun tüm dünya denizlerindeki en saldırgan en gözü pek balıklardan birisi.
    Öyle bir balıkki çok ama çok iri balıkları lime lime ettiğini pek çok kez gördüm. Evvelki senelerde kıyıda bulduğumuz bir
    kefal kafasını merak etmiş ve tartmıştık sonuç inanılmaz ! 900 gr. Bu mükemmel yaratık adeta kendisiyle bütünleşmiş
    yarım ay şeklindeki imzasıyla her zaman kendisini belli ediyor bizlere. Bu sene balık avlarken yaklaşık 1 kg lık bir levreği
    gözümüzün önünde ikiye bölüp belinden aşşağısıyla kendine güzel bir ziyafet yaptı. Öyle canavarki bu balık eğer civardaysa
    tek balık koymuyor denizde. Kendi cinsi gözüne kestirdiği lüferlerden tutunda tirsi ye, kefalden çıkında eternoz a kadar
    her balığı midesine indiriyor. Ay'ın parlak olduğu günlerde geceleyin, öğlen ve öğleden sonra, ay'ın sönük olduğu zamanlarda ise
    özellikle sabah güneş doğmasına yarım saat kala ve akşam hava karardıktan sonra yirmi dakika boyunca en aktif avlandığı saatler.
    Basınçtan çok etkilenen bir balık hatta bizim avladığımız türler arasında en fazla etkileneni. Basıncın düşük olduğu zamanlar
    inanılmaz derecede iştahsız oluyorlar. Eğer basınç mevsimsel ortalamanın üzerine de çıkarsa o da iyi değil ki canlı balıkla
    avlanırken balık yeme oranla en az 4-5 metre dipte yemleniyor.

    Şimdi bizim av tekniğimize geçebiliriz..

    Bizim av şeklimiz oldukça basit bir yöntem takım hazırlamak çok ama çok kolay. Hatta bazı insanlar takıma baktıktan sonra
    dalga bile geçiyorlar bu ne biçim takım diye. O şaşalı kamışlar çıkrıklar yok, inanılmaz paralara satılan örme misinalar ya da
    carbon misinalarda yok. Rengarenk rapalalar, boncuklar, tüyler de yok. İki fırdöndü, bir iğne ve bir de çelik tel.
    İlk başladığımız zamanlar büyüklere sorduk nasıl bir takım lazım diye. Kurşun dediler, 3 tane iğne dediler, çelik tel uzun
    olsun dediler v.s Ama zamanla anladıkki yol bizi çok başka bir yere götürüyor. Haftalar süren yorgunluk, hayal kırıklığı,
    emek ve alın teri bizi en sonunda başarıya ulaştırdı. Özellikle bu sene bu emeklerin karşılığını aldık. Kuzenin balık defterindeki
    kayıtlarına göre bu sene dün yakaladığımız balık 38. balık olmuş ve balıkların en ufağı 1.2 kg Başarmış olmanın mutluluğu ve
    gururuyla yazıyorum bunları şımarıklık değil azmin tutkunun karşılığını almışlık bu çünkü bu takımı tamamen alın teriyle kendimiz
    onlarca saat kürek çekerek bulduk.



    Gelelim o basit takıma. Biz beden olarak 60 numara sufix kullanıyoruz. Köstek için de 50 numara sufix ya da asso. İğnemiz wmc.
    Diğer markalara hiç girmeyin derim wmc nin düz nikel oltaları harika. Çelik tel tercihimiz senma 60 lb çeker.
    Piyasada 10 ar metrelik olarak satılan çelik tellere hiç bulaşmayın iri bir balık geldiğinde pek güvenli olmuyor bir kaç defa yaşadık bunu.
    Misinayı dolamak için de 1 lt lik kola şişesi kullanıyoruz bunun faydalarını ileride anlatacağım. 60 numara sufix oldukça kaliteli.
    Eğer fırdöndü bağlarında misinayı yakmazsanız ya da kösteğe yakın bir yerde zede yoksa hiçbirşey olmaz güvenle istediğiniz kadar asılın.
    Çok dozunda bir esneme payı da var ki rahatlıkla çok iri trofeleri dahi sandala kaldırabilirsiniz. İri balıklar alay olarak geldiklerinde misina
    elimizde çok kaydığı için kösteği de bu 60 numara misinadan yapıyoruz. Kola şişemize 30 kulaç 60 numara misina sarıyoruz ve ucuna
    1.5-2 cm lik sarı fırdöndü bağlıyoruz. Fırdöndünün diğer ucuna 50 numara 3 kulaç misina bağlıyoruz ve final olarak diğer ucu da çelik telle
    donatılmış olta kısmını bağlıyoruz. Çelik telli olta kısmını biraz açmak gerekiyor çünkü bu kısım çok önemli. Önceleri endişeyle karışık korkuyla
    çelik teli uzun tutuyorduk ama zamanla gördükki çelik tel ne kadar kısa olursa o kadar iyi. Bunun ölçüsü şu; çelik telli oltamızın uzunluğu
    yem olarak kullanacağımız balığın boyu kadar olmalı. Eğer bu size çok kısa geliyorsa balık burayı aşırıp misinayı keser diye düşünürseniz içiniz
    rahat olsun biz bu şekilde avlanırken en az 100 balık vurmuştur oltaya ve hiç böyle birşey olmadı. Takımımız işte bu gelelim avlanma biçimimize.
    Av şeklimiz temelde sırtı tekniği. Canlı balığı denizde lüferlerin avlaklarında gezdirmek ama bununda çok önemli kuralları var.
    Öncelikle yem olarak kesinlikle kefal kullanın derim. Ne zargana ne tirsi. Bu balıklar çok hassaslar ve oltayı takatıktan sonra çok fazla
    diri kalamıyorlar ama kefal öyle değil. İğnelerimiz büyük olduğu için kefal en iyi seçim. İğneleri ufaltırız diye düşünürseniz o düşünceden
    hemen vazgeçin derim çünkü uzun oltayla ya da rapalayla aynı boy balıkları ufak iğnelerle yakalayabilirsiniz ama bu sistemde ufak iğne
    asla iş yapmaz. Bunu da açıklayalım. Normal sırtıda belli bir hızda gidilir o belli hız misinada boşluk bırakmaz ve buna birde kurşun ekleyince
    balığı tasmalamak çok kolay olur ama bizim takımda misinada belli bir boşluk oluyor ve çok sağlam bir tasmalama çoğu zaman olamıyor bunu
    telafi etmek de wmc iğnelere düşüyor. Balığımızı alıp ilk önce alt çenesinden iğnemizi geçiriyoruz iğneyi geçirdikten sonra anüsünden sokup
    kuyruğuna yakın bir yerden çıkarıyoruz. Bu işlemi yaparken balığı avcunuzda çok nazik tutun ve pullarının dökülmemesine dikkat edin.
    Balık ne kadar az zedelenirse lüferin yemimize o kadar iştahla saldıracağını aklınızdan çıkarmayın. Balığımızı güzelce taktıktan sonra föstekten
    sonra 12-13 kulaç salıyoruz. Daha az salmayın çünkü her ne kadar kürekle de çeksek eğer balık suyun üzerinde saldırırsa sizden ürküp balığı alıp gitmez.
    daha fazla salarsanız da tasmalarken çok büyük ihtimalle iğneyi balığa taktıramazsınız ve ne güzel de vurmuştu vay be diye hayıflanırsınız.
    Balığımızı uygun mesafeye saldıktan sonra başlıyoruz kürek çekmeye. Hız buradaki en önemli şey. Hızımız öyle olmalı ki yem olan balığı
    yormadan dolaştırabilelim. Şunu unutmayın; yem olan balık ufaldıkça hızımızda doğru orantılı olarak düşmek zorunda yoksa balığı yormak
    bir kenara balık döne döne gelir ki gidin evinizde yatın daha iyi denize hiç çıkmayın.Misinanın duruşundan da hızın doğruluğunu chek edebilirsiniz.
    Eğer misina gerginse hızınız fazla demektir ya da balıkta bir terslik vardır hemen kontrol edin. Doğru olan yol alırken balığın attığı kafa
    darbelerini misinada görebiliyor olmanızdır. Balık suyun yüzünden geliyorsa tehlike anında sağa sola kafa darbeleri atmaya başlar
    huzursuzluğunu hissedersiniz ve şanslıysanız balık gelir ve tereddütsüz suyun üzerinde kıyameti koparır ve balığı alır.
    Tasmalarken acele etmeyin bekleyin misinayı 3-4 metre açsın ve var gücünüzle asılın. Bazen balık alıyor bir metre götürüp duruyor
    daha sonra yine alıp gidiyor. İşte bunun için acele etmeyin. Yem olan balığınız dipten geliyorsa (genellikle en fazla 3 metre dipler)
    işiniz biraz daha kolaydır. Misina elinizde yine titremeye başlar huzursuzluğu hissedersiniz işte o sırada bu sefer vuran balığı
    göremediğimiz için misinayı elimizde sıkıca tutmamalıyız ki balık aniden vurduğu zaman rahatça açabilsin misinayı. Sonrası deminkiyle aynı.
    Kola şişesinin de sırrı şu. Eğer tek başımıza avlanıyorsak hem kürek çekip hemde misinayı tutamayacağız. Yem olan balığın büyüklüğüne göre
    şişenin içerisine bir miktar su dolduruyoruz ki misinayı kendi kendisine açmasın. Ama suyu çok koyarsak da bu sefer lüfer vurduğunda
    misinayı açarken bir dirençle karşılaşacağından hemen ağzındaki balığı bırakacaktır. Misinamızı açıp gerektiği kadar suyu doldurunca şişeyi önünüze koyun.
    Balık vurduğunda misinayı açmasıyla beraber hazır konuma geçin ve tasmalayın. Balık yakalandığı zaman çok seri bir şekilde misinayı çekin.
    Ani fişeklemeleri ve sıçrayışları olacaktır eğer bu sırada oltada boşluk oluşursa balık %50 kaçar onun için boşluk bırakmamaya dikkat ederek
    misinayı hızlı bir şekilde çekip balığı sandala alın.


    Bu av için en uygun saat öğlene doğru kuşluk sıcağının sonunda havanın ilk esmeye başladığı zamanlardır. Bu bazen 11 olur bazen 1 bazen 9..
    Temel kriter havanın esmeye başlamış olması. Sitedeki dostlarımız gördükleri lüfer koşturmacalarını anlatıyor bazen. İşte böyle durumlarda
    bu anlattığım sistem kesinlikle ama kesinlikle unutamayacağınız avlar yaşatacaktır size. Balığın olduğu bölgelerde dolaşın basınç değerleri de
    yukarıda anlattığım gibiyse balık çok iştahlı olacaktır. Balığın dipte avlandığı zamanlarda bu sistem çalışmayacaktır ama yüzde yemleniyorsa
    harika vakitler geçireceksiniz. Yem olarak kefal, zargana ve iri tirsiden başka birşey kullanmayın sonuç alamazsınız. Bu sistemin en güzel
    özelliğini söyleyerek konuyu fazla uzatmadan kapatalım. Uzun oltayla lüfer yakalarsınız, rapalayla da yakalarsınız ama yakalayacağınız balıklar 5-6 kg dan
    daha ileriye gitmez. Bırakmayla kırk yılda bir anca yakalanan 10 kg ın üzeri balıkları efsane gibi dinlersiniz ve oltanız hiç bir zaman bu balıklar
    takılmaz. Ama bu sistem trofe balık için iddaa ediyorum en etkili yöntemdir.5 ila 7 kilo arası şimdiye kadar 7 tane balık yakaladık. En az 15 tane
    de kaçırdık. Kendi gözlerimle de 3 defa gördüm oltaya vurdu balık ama maalesefki sandala alamadan kaçırdık balıkları 10 kg üzeri.
    Herkesin bi hayali var bizimkide 10 kg üzeri lüferler inşallah bu sezon bu zevki tadacağız ve sizlerle de paylaşacağım. Herkese rastgele şansınız bol olsun..
     
Konu Durumu:
Daha fazla cevap için açık değil.