Yasadışı trol ve gırgır avcılığının yanı sıra bilinçsiz amatör balık avı da denizlerdeki canlı çeşitliliğini azalmasında etkiye sahip. Sualtı Araştırmaları Derneği (SAD) hiç bir kitleyi hedef almadan son yıllarda geniş tartışmalara neden olan amatör balıkçılığa odaklandı. Elbette balıkçılıkla ilgili camia, yasadışı icra edilen dip sürütme ve çevirme yöntemleri ile dinamitçiliğin büyük ölçüde zararlarının farkında. Bu konuda bazı projeler yürütüldü ve ilgili resmi kurumlarla görüşmelere başlandı. Ancak ülkemizde sorumlu amatör balıkçılığın geliştirilmesi ve bu sektörün sorunlarıyla ilgili daha önce bir çalışma gerçekleşmedi. Sualtı Araştırmaları Derneği, deniz ekosistemindeki olumsuz etkisi her geçen gün biraz daha artan yasadışı ve aşırı balıkçılığın artık ciddi şekilde ele alınması gerektiğinden yola çıkarak balıkçılık ve azalan balık faunası üzerine yeni bir proje tasarladı; proje "Türkiye'de Sorumlu Amatör Balıkçılığın Geliştirilmesi". Projede her zaman olduğu gibi konusunda ihtisaslaşmış bilim adamları ve uzmanlarla birlikte çalışılıyor. Balıkçılık Ekonomisi üzerine Doç. Dr. Vahdet Ünal, balıklar üzerine Dr. Baki Yokeş ve amatör balıkçılığın farklı konularında SAD bünyesinde ve dışarıda birçok uzman görev alıyor. Projede ilgili resmi kurumlar, avcı kulüpleri, avcılık dernekleri, dalış kulüpleri, ticari dalış firmaları, rehber dalgıçlar ve denetlemeden sorumlu Sahil Güvenlik Komutanlığı, TSSF, amatör balıkçı forum siteleri ile tüm coğrafyamıza sahip çıkan doğa korumacılar ve sorumluluk duyan amatör balıkçılar ilgili paydaşlar olarak rol alacak. Bu çerçevede bütüncül bir yaklaşımla proje balık avcılığının ekosisteme olan etkilerini yumuşatmayı ve ekonomiye olan katkılarını bilinçli balıkçılık prensipleri ve uygulamalarıyla desteklemeyi hedefliyor. Proje alanda önceden benzer çalışmalar yapmış olan WWF-Tr ve Kaş Sualtı Derneği KASAD ile İstanbul'dan GelBalDer tarafından destek gördü, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından resmi destek aldı. Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de her türlü yasadışı su ürünleri avcılığının kontrolsüz ve korkutucu bir hale geldiğini belirten, Sualtı Araştırmaları Derneği Çevre Bilimleri Uzmanı, Sorumlu Amatör Balıkçılık Projesi Yürütücüsü Nesimi Ozan Veryeri, şunları söyledi: "8.500 km.den uzun kıyıları ile Türkiye'de, amatör balıkçılığın gelişimini inceleyen diğer ülkelerde göz önünde bulundurulan kriterlere temkinli yaklaşırsak 4 milyon civarındaki amatör balıkçı bulunuyor. Av malzemesi, tekne imalatı ve satışı, lojistik hizmetler, amatör balıkçının tuttuğu balığı tüketen kesim de düşünüldüğünde amatör balıkçılık konusu 10 milyonu bulan bir camiayı kapsıyor. Avrupa'da amatör balıkçılık hızla gelişiyor ve denizci ülkelerde nüfusun 10'da biri amatör avcılık yapıyor. Türkiye'de konu hızla gelişiyor. Öyle ki balıkçılık malzemesi satan tek bir mağazadan yılda 5 tona kadar olta kurşunu satışı olurken, 1000-1500 arasında sualtı tüfeği satılabiliyor. Trol ve gırgırlardan kaçarak üremek için kıyılara yaklaşan balıkların, bilinçsiz avcılık nedeniyle neredeyse değil üremek, hayatta kalmak için bile hiç şansı kalmıyor. Öyle ki, eskiden hiç bakılmayan kaya balıkları gibi ticari değeri olmayan balıklar bile artık aranır hale geldi". Dünyada birçok ülkenin benzer sorunlarla karşılaştıktan ve durumun ciddiyetini anladıktan sonra hızla çeşitli önlem ve uygulamaları devreye soktuğunu kaydeden Veryeri, "Türkiye'de denizlerin korunması amacıyla sorumlu balıkçılık anlayışını geliştirmek üzere öncü olacak paydaş kitlenin en başta yine bilinçli amatör balıkçılar olacağını tespit ediyoruz. Bu konuda katkı koyabilecek organize bir çok sivil toplum örgütü artık mevcut. Amatör avcılık standartların geliştirilmesinin, ayrıca uzun vadede profesyonel balıkçılıktaki beklenilen değişim sürecine birçok etapta çok olumlu örnek olacağı inancındayız... Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ilgili yetkilileri projenin desteklendiğini resmi olarak belirttiler." dedi. Sualtı Araştırmaları Derneği olarak Türkiye'de ilk defa ve sorunun yoğunlaştığı bölgelerde yürütülecek "Sorumlu Amatör Balıkçılık Projesi" nin temel hedeflerinden birinin de bireylerin bu konudaki sorumluluğuna dikkat çekmek olduğunu söyleyen Nesimi Ozan Veryeri, "Bugüne kadar birey olarak bizler balık stoklarındaki azalmada veya korunmasında topu çoğu zaman sadece profesyonel balıkçıya attık. Artık bu sorumluluğu bilinçli avlanan, bilinçsiz avlanan, az avlanan, çok avlanan; velhasıl tüm kesimler ve bireyler olarak da hissetmeliyiz. Birçoğumuz sorumlu ve doğa dostu avcıyız ama öyle olmayanlar da var ve her an örneklerini görebiliyoruz. İşte bu noktada etrafımızda bu işi yasadışı yapan kitleleri eğitici ve bilgilendirici bireyler haline dönüştürme yolunda da bilinçli avcıların, malzeme satıcılarının, sivil ve resmi kurumların görev ve sorumlulukları olduğunu düşünüyoruz. Zira sorunun tek çaresinin denetleme ve cezalandırma olmadığını biliyoruz. Denizlerimizi ve içindeki zenginliği, bireysel sorumluluklarımızın farkında olarak birlikte hareket edersek koruyabiliriz" diye konuştu. Veryeri, konusunda uzmanlaşmış bilim insanları ile amatör balıkçıları buluşturacak proje kapsamında, geniş kitlelere yönelik, eğitimler, seminerler ve tartışma platformları düzenleneceğini ve amatör balıkçılara yönelik bir eğitim seti üretileceği bilgisini verdi. Proje ayni ve nakdi destek olarak SAD öz kaynakları, Birleşmiş Milletler GEF Küçük Destek Programı (SGP) ve Akdeniz Deniz Koruma Alanları Yönetimi Ağı (MedPAN, Fransa) tarafından desteklenmektedir. Detaylı bilgi için: Nesimi Ozan Veryeri Sorumlu Amatör Balıkçılık Projesi Yürütücüsü Tel:0312 230 3520 Faks: 0312 230 3523 e-posta : sorumlubalikcilik@sad.org.tr web : http://www.sad.org.tr facebook : Sorumlu Balıkçılık / Responsible Fishing
CNN Turk doğal nehirlere kurulan barajlara yenileri eklenmesin diye bir kampanya başlatmış, doğal yaşamdaki balıkların katlini önlemek için insanları saat başı yapılan reklamlarla bilinçlendirmeye çalışıyorlar. adamlar yabancı kuruluşun medyası, bizim kendi medyamızda tık yok...
Proje ile ilgili ilk bilgiyi okuduğumda SAD bildiğim kadar bundan önce de benzer çalışmalar yapmış, sağlam temelleri olan, dinamik bir dernektir, yanlış yapmaz demiştim. Ama gelişen haberler ve sayın yetkililerin beyanlarını okuyunca proje sahiplerinin bir işgüzarlık yaparak amatör balık avcılarına abanmakta olduğunu görmekteyim. Hani bir laf vardır. Atılan taş ürkütülen kurgabaya değsin bari. Balıklar ürküp, kıyıya geliyormuş da, amatör balıkçı da onları avlayıp, bitiriyormuş. Yok yahu? Övünerek yazayım ki arşivim sağlamdır. RASTGELE-DER Kurucu Başkanı Sn. Prof.Dr. Hikmet SOLAK Hocanın bir makalesinden konuya ilişkin bir bölümü aktarıyorum. Amatör avcılık denizlerde ve iç sularda stoğa ne kadar etkilidir ? FAO nun Doğu Akdeniz Rekreasyonel balıkçılıkla ilgili 18 nolu çalışmasında bu araştırılmıştır. Araştırma şu şekildedir. Yunanistan, İtalya, İspanya ve Fransa da ki amatörler bu araştırmaya dahil edilmiş. Bu Ülkelerin seçilmiş olmasının nedeni amatörlerin tamanının bir lisans ile avlanmaya mecbur olmasıdır. Araştırma boyutunu genişletmek için 7.5 metre altındaki tüm teknelerle yapılan her türlü balık avcılığı ağ ve parekete dahil amatör avcılığa dahil edilmiştir. Bu tür teknelerin %98 i kayıtlı olduğu görülmüştür. Bu teknelerin her biri ile maximum 20 millik bir alanda avlanıldığı görülmüştür. Kıyıdan yapılan avlar da lisanslı insanların bildirimleri dikkate alınmıştır. Bu araştırma sonuçları şu şekildedir. 1- Avcıların %96 sı lisanslıdır 2- Teknelerin %98 i kayıtlıdır. 3- Amatör avcı senelik izin hafta sonu ve iklim gibi nedenlerle ortalama 77 gün avlanılmakta ve ortalama Yunanistan da 163-194 kg arası kişi başı balık yakalayabilmektedir. (Günlük 2 kg kadar) İtalya da günlük 6 kg kadar Fransa da 4 İspanya da ise 7 kilo kadar. Bu sayıları lisanslı balıkçıların tümünün aynı anda balığa çıktıkları şeklinde hesapladıklarında Yunanistan da yıllık 40 ton kadar, İtalya da 60 ton kadar Fransa da 24 ton kadar ve İspanya da 56 ton kadar balık yakaladıkları var sayılıyor. 4- Kıyıdan yapılan deniz avcılığının kayıkla yapılana göre oranı ise 1/10 şeklinde yani kıyı balıkçılığı ile 10 kat daha az başarı var. Bu miktarları toplayıp ortalama bir rakam söylersek ortalama 40-45 ton gibi bir rakam karşımıza çıkıyor. Bu rakam stoğa nasıl yansıyor ? FAO verilerine göre tam donanımlı bir Fransız veya Japon ticari balık filosunun (merkezi bir fabrika gemi ve buna bağlı 8-18 av gemisinden oluşan filo)1 günde avladığı miktar (65 TON) dan daha çok. İşte bu araştırmadan sonra FAO bireyin balık ihtiyacını her mevsim karşılamasında sorun olmadığını ve denizlerde amatör balıkçıların stoklar üzerine etkisinin % 0.00000001 olduğunu söylüyor. Kıyıdan yapılan ise bunun onda biri kadar etkili. Özetle bu araştırmadan sonra deniz balıkçılığında amatöre sınırlamalar koymayın deniyor.
Ayrıca şayet aslen ticari olarak kıyı ya da olta balıkçılığı ile geçimini sağlayan vatandaşlarımız amatör görünümle bazı yanlışlar yapıyorsa ve kuralları ihlal ediyorsa ya da amatör balıkçı olduğunu sanan vatandaşlarımız avlarını satarak gelir sağlıyorlarsa bunu AMATÖR BALIKÇILIK camiasına mal etmek de yanlışın dik alasıdır. Projedeki asli amaç belki sorumlu ve sürdürülebilir balıkçılığın sağlanmasıdır. Ama bence çıkış noktası yanlış. Zorlanacak en son nokta Amatörün oltasıdır. Bir önceki mesajımda o örnek alındığı söylenen Avrupa ülkelerinin verileri ve varılan nokta açık seçik yer alıyor. Dahasını merak eden olursa FAO nun Doğu Akdeniz Rekreasyonel balıkçılıkla ilgili 18 nolu çalışmasını bulup okumalarını öneriyorum.
Bizim ülkemizde herkes herşeyi herkesten iyi bildiği için bu tip çalışmalar pek karşılığını bulmaz... Umarım başarılı olur.
Yine birileri birilerinin adına bir karara varmış ve de konu basına servis edilmiş. Sunan da 3. sınıf gazeteci ağzıyla metnin kafasını gözünü kırıp, “şok haber” tadında sunmuş. İmla, gramer de hak getire. -Bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.!? -Olsun, adaaam sende. Nasıl olsa ayni/nakdi yardımı aldık, salla gitsin. -Evet beyler: Türkiye'de Sorumlu Amatör Balıkçılığı Birlikte Geliştireceğiz
Tek bir inancım kaldı bu konularda. Oda insanları, hani o gönüllerine balık avlama sevdası düşmüş kişilerin o heveslerini, her zaman ayakta tutacak,ümitlerini yeşertecek,içlerindeki bu sevdanın değil sönmesini,gittikce alevlendirecek,raporların,balık av haberlerinin,fotoğraf ve videoların,ister forum ortamlarında,ister Facebook'ta istikrarlı şekilde yer alması olarak görmekteyim. Bu hobiden vazgeçmiş,hiçbir şekilde bulaşmamış,yada sevmemiş kişilerin ne umurumdadırki denizlerin yada tatlısuların bugünki halleri. İlk önce bu hobiyi tanıyacaklar,tanıdıkca sevecekler,ufuklarını açacak av raporlarını okuyacaklar ve inanacaklarki,Dünyada varmı ben tam bilmiyorum ama,ülkemizin dört denizle çevrili,üstelik ayrı ekosistemlere,göç yollarına sahip, dolayısıyla çok çeşitli balıkları olduğunu öğrenecekler. Bu bir zenginliktir kardeşler. Yoksa bu denli talanın,yağmanın çoktaan işin sonunu getirir olması lazımdı. Az,biraz tedbirlerin ne denli bolluğa yansıdığını şu günlerde yaşamaktayız. Ümidinizi kaybetmeyin,yeterki gönüllerinizdeki balık avı sevdasını herdaim ayakta tutunuz ve bu hobinin güzelliklerini erişebildiğiniz heryerede yansıtınız. Yansıtınızki bu sevdaya tam sahip olabilenlerin,esas korumacı ve kollamacı bir ordu oluşturabileceğine inanınız. Yoksa devamlı felaket edebiyatlarıyla bu güzelliği mazallah körletirsiniz. Karadeniz bir kuluçkahanedir,sınırlarımız ötesindeki komşularımız duyarlıdır,onlar üretir biz hep tutarız.Bu çark hep böyle dönmüştür vede dönecektir. Marmara artık Karadenizden göçen türlerin yatak yapmaya başladığı bir hale gelmek üzeredir,gelmiştir.İmralı etrafı kuluçkahanedir. Ege denizi,özellikle Kuzey Ege Sarozla beslenir,buralardaki onlarca gemi batığı en ala resif özelliğindedir. Usta bir avcının oltası asla,ama asla boş kalmaz.Yunanlı ve adaları üremelerine,çoğalmalarına ve sularımızı beslemeye müsait yerlerdir. Barracuda,Tral,Lambuka,Orkinos cinsleri,Trança,Akya cinsleri,hatta Wahoo cinsleri,Akdeniz kılıcı,sularımızı mekan tutmuş ve av vermektedirler. Esas sorun,çuprada,levrekte,mırmırda levrekte,yani küçük balıkcı dev filosunun av sahasından çıkamayan türlerdedir. Büyük teknelerin konusu olmayan bu balıklar onbinlerce profesyonel,hiçbir limite,yasak sezona,derinliğe,yakınlık veya uzaklığa tabi olmayan,kimisi resmen Gırgır ağı taşıyan,hepsinde elektronik cihazlar bulunan,mazot destekli,vergiyede tabii olmayan teknelerce yok edilmek üzredir. Zıpkıncılar,gece dalıcıları,tüp dalıcıları maalesef Orfoz ve Lagos türlerini yok etmek üzeredir. Ya jigciler,ben dahil bu katliama dahil olduk. Neymiş efendim kıyılara kaçan balıkları amatör balıkcılar yok ediyorlarmış. İşte bu işe soyunan üstelik dernekleşen,ancak iyi niyetli olmalarına rağmen konu hakkında yeterli ve etraflı bilgiden ve deneyimden yoksun,şu sıralar gündemde olanların en büyük yanılgısı budur. Varmı itirazı olan. Varsa beri gelsin tartışalım. Sevgiler
"Deveye sormuşlar; Boynun neden eğri? Deve cevap vermiş: Nerem doğru ki!" Daha sokağa çöp atmaması, yediği çekirdeğin kabuklarını sağa sola tükürmemesi, uluorta küfürlü konuşmaması ve bunun gibi daha binlercesini sayabileceğim, düzgün, medeni insana yakışmayacak her türlü hal ve davranış içinde bulunma kapasitesi yüksek bu insan toplumunda, birşeylerin düzelebileceği ihtimaline dahi olan inancım bitme noktasına geldi. Hepimize kolay gelsin!
Nesimi bey...Bahsetmiş olduğunuz konunun olumsuz tarafı, amatör balıkçılıkla bir alakası yoktur.Zira profesyonel balıkçı tekneleri bizzatihi kıyılara kadar girip amatör balıkçılarla aynı yere ağ atmakta veya çevirmektedir. 2-Bu teknelerde çok gelişmiş radar sistemleri mevcut olup balığın her hareketini takip edebilmektedir. 3- Bir defada tonlarca balığı veya yüzlerce kilo balığı kaldırabilmektedir. 4-Bu avcılık gece gündüz demeden yaz kış demeden sürdürülmektedir........Trolu Dip sürtme olaylarına zaten değinmiyorum......Bir de amatör balıkçıya bakalım ,çocuk heves etmiş olta almış o olta denizle ne zaman buluşacak hava müsaitmi,zaman müsaitmi, onu da geçtim avlakta çok çok 1 veya 2 saat kalıcak ,yakalayacağı balık ise 1 veya 2 adeti geçmeyecek.Bir dahaki avı ise aynı şartlarda kimbilir ne zaman olacak.Her giden çoğu zaman eli boş döner zaten....o yüzden olayın asıl sorumlusu nerededir iyi bakmanızı öneririm...Ha katliam diyorsanız o zaman kara avcılığına bakmanız lazım ,Yemeyecekleri hayvanları spor olsun diye öldürüp, arkasını dönüp giden insanları görmeniz lazım.O öldürülen dişi hayvanın arkasında kalan yavruların akibetini düşünmeniz lazım ...saygılarımla