Yağmur, ben ve lüfer.

Bu aralar bizim mutfak penceresi ve dış kapı farklı mevsimlere açılıyor gibi sabah 6 gibi kalktığımda ilk işim acaba hava ne durumda diye pencereden bakmak oldu. Baktığımda rüzgar "eeeh" şiddetinde eserken yağmur ise "hiç" şiddetinde yağıyordu. Heh dedim tamam benim havam ve her zamanki gibi akşamdan hazırladığım rapala kösteklerini, rapalaları ve kasalanmış fırdöndülere bağlanmş kurşunları ceplerime doldurup elime kovamı aldım boynuma da olta kamışımı astığım gibi merdivenlerden aşağı inip sokak kapısını açıp dışarı çıktım ama sonuç şaşırtıcıydı. "Ee yağmur yağıyor yahu" dedim ama tabii ki şeker değiliz ve yağmurda da erimeyiz deyip avlağa yollandım. Avlağa vardığımda bir tane daha abi vardı yemli takım atmış bekleyip duruyordu. "Vuran kaçan var mı?" diye sorduğumda "hiiç oltanı açma değmez hiçbir şey yok" diyince şevkim kaçar gibi oldu ama daha önce de balık yok dedikleri halde balık tutmuştum o yüzden abinin dediğini fazla takmadım. Hızlıca takımları açtım bu sefer hedef balığım lüfer di ama, en azından daha tam hava aydınlanmamışken strike pro marka sahtenin r1140b modelinin 11 cm liği ile lüfere deneme yapacaktım gelmese bile en azından denemedik demeyecektim. 150 gr kurşun ile ilk atışımı yaptım ama yok bir şey atlamadı ikinci atışımı yaptım gene gelen giden yok bende üçüncü atışımı yaptıktan sonra pelican nitro kırmızı kafaya dönmeye karar verdim ama sahteye ve lüfere son bir şans vermek lazımdı o yüzden bir daha attım ve sarmaya başladım, son bir iki aksiyon daha verip toplamaya karar vermişken kıyıya gayet yakın bir yerde birden makina ve kamış ağırlaştı "yuh yani" dedim içimden "buraya da ağ mı atılır?" diye söylenirken balığın kafa atışlarını hissedince aha dedim kaptım köfteyi ve yavaş bir şekilde sarmaya başladım ve balığı içeri aldım ki alır almazda iğneden kurtulup düştü lakin artık benimdi. Kaba bir lüferdi bu ve gol atmış kaleciler gibi sevindim hatta bir ara sevinçten apaçi dansı bile yaptım sanki ama oralarını tam hatırlamıyorum bayılmışım Şaka bir yana daha sonra defalarca tekrar denedim ama gelen giden olmadı ve saatte ilerliyordu. Kalan zamanı daha performanslı geçirme düşüncesi ile daha küçük boyda olan kırmızı kafa nitro'yu taktım ve uzaklara attım. İlk atışta güzel bir sarı kanat alınca niye daha önce atmadım diye hayıflanmadım değil ama amatör balıkçılık işte keyfi burada. Bir saat gibi bir zaman diliminde 7 tane sarı kanat aldım ama artıkyorulmuş ıslanmıştım yeter dyip takım taklavatı topladım taksiye atlayıp evin yolunu tuttum. Bu arada ben balık tuttukça beraber avlandığımız abi ben balık tuttukça heh maşallah süper iyi derken kendisinin yemli takımına gelen giden olmadığı için sonunda bir şey demeyi bıraktı. Dedim ona da abi sende rapala at diye ama dinlemedi. "Yemliye gelmezse hiçbir şey e gelmez" gibi bir şey dedi ama ben anlamadım nasıl oluyorsa artık

Mera: İstanbul avrupa yakasında boğaz köprüsünü geçtikten sonra bir yer.
Kamış: Shimano Nexave 4.20 200 gr atarlı
Makina: Shimano ultegra 10000 xsb
Misina: Makinada 0.28 pelican beyaz renkli misina üzerine gene pelican 0.38 yeşil şok. Sahte bedeni ise 0.25 oscar kevlon kullandım bu sefer.
Ağırlık: 150 gr fırdöndülü kurşun
Sahte: Lüferi strike pro r1140b modelinin 11 cm liği ile Sarıkanatları ise Pelican nitro serisinin beyaz olanı (7.5 cm lik olanı) ama bu sefer kırmızı kafalısını kullandım karnını her zamanki gibi turuncuya boyadım.


Nasıl yakışmışız dimi birbirimize


Arka desen siyah olunca daha iyi çıkıyor sanki yoksa fırında değil mangal da yapacağım balıkları.


Balıklar ve sahteler. (Kitap ismi gibi oldu )

İyi günler ve rastgele hepinize.