Yaş 8: İlk Oltam ve İlk "Av"ım

Konu, 'Av Hikayeleri' kısmında Eksik tarafından paylaşıldı.

  1. Eksik

    Eksik Metin

    Mesajlar:
    271
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Okuma V-System 240 cm & Mebaru Salty Rugger 73L
    Favori Makine:
    Shimano Rarenium CI4+ 2500 FB
    Çocukluk... Bir şeylere heves ederek geçiyor zamanın. Kimi hevesin zamanla sevgiye, hatta tutkuya dönüşüyor; kimisini de bir daha hatırlamamak üzere unutuyorsun zaman içerisinde.

    Balık tutmak da benim çocukluk heveslerimden biriydi. Başlıca sebebi/vesilesi, benden yaşça bi' hayli büyük olan ve balık tutmak üzerine çeşitli hikayeler anlatan abimdi. Bugünden hesaplarsak, 30-35 sene önce, dolgusuz Yeşilyurt - Yeşilköy sahillerinde(Yeşilyurt Spor Kulubü derdi özellikle), eğreti tahta iskelelerden sallandırdıkları el oltalarıyla tuttukları kovalar dolusu istavritleri, gümüşleri anlatıyordu. Bu hikayeler benim de içime bir şekilde girmiş, olaya daha fazla yaklaşmam için yeterince kışkırtıcı olmuştu. Lakin, el oltasını, üzerinden bir ilkokul çocuğunun bile basitçe aşağı sallandırarak çok rahat kullanabileceği o iskeleler artık yok olmuş, yerini kayalıklara bırakmıştı. Görünür tek yol bir "sopa" almaktı.

    Öyle ya da böyle kafama koymuştum. Bayramda biriktirdiklerimi kamışa yatıracaktım. Seneyi maalesef tam olarak hatırlamasam da, -1995 civarı olması lazım- , bayramın birinde epey param birikmişti. Kim olduğunu yine hatırlamadığım birisinin tavsiyesiyle, annem, abim falan, Polonya Pazarı'na doğru yola koyulduk bir gün. O Tahtakale üzeri Beyazıt'a çıkan dik yokuşları nasıl mutlu çıktığımı çok iyi hatırlıyorum ama... Olay adına cahiliz, abim de o kadar konuştu anlattı; o güne kadar eline kamış almamış, boyuna mantar-misina... Dolayısıyla hangi alete, sopaya bakacağımızı filan bilmiyoruz. Hiçbir şey bilmiyoruz. Öf... Anlatırken sıkıldım. Oradaki adama "İşte abi istavrit vesaire tutacağız biz" diye sormuş olmalıyız ki birkaç standart istavrit çaparisi de satın almışız. Her neyse, fena olmayan bi' para verip Alba Star'ın 290'lık bir kamışını alıp geliyoruz eve sonunda (Parantez içinde bu kamışın, çok çok aktif bir amatör olmasam da, daha yeni, geçenlerde cenazesinin çıktığını belirtmeliyim). Heves tavan... Kamışı açıyoruz evde, çok güzel, çok büyük gözüküyor gözüme. "Allllaaah..." diyorum...

    İki cahil, bilenler için söyleyeyim, International Hospital'ın yakınındaki kayalıklara balık tutmaya gidiyoruz...

    Bu forumda bu satırları ben yazdığıma siz de okuduğunuza göre, kamış ve makine denen nesneleri vücudumuzun bir parçası gibi hissediyor, kullanıyor olabiliriz ama, bunları eline ilk defa alan ve hiçbir kimseden tavsiye görmeyen insanları düşünün... Çok karmaşık işler: Kılavuzu aç; misinayı tek parmakla tut, attığın anda bırak; dengeli şekilde sar falan filan... Çok özeti bile çok karışık! Nereden bilelim tüm bunları? İlkel insanlar gibi "Bu iğneler suyla nasıl buluşur? Hmm... Kurşun alta gelecek, evet... Misinayı nasıl salıyoruz???!!!" diye düşünüyoruz, konuşuyoruz... Bir halt da yapamıyoruz. "Aklın yolu" bize sonunda şunu emretti: Makine kilidini aç - epey bir misinayı bir kaya üzerine boşalt, yığ - sonra elindeki kamışla, boşaltmış olduğun misinayı ileri doğru fırlatmaya çalış... Hehah... Olmadı tabii. Şu an tekrar o anları düşünür ve yazarken gülüyorum ama o anlarda balık tutamayacağımızın endişesinden, sinirinden ağlayacaktım. Başka türlü denedik, B planı: Bir kişi(ben) kurşunu elinde tut - ikinci kişi(mantar-misina cahili abim) kamışı ileri doğru savur - o savururken ben de kamışı var gücümle uzağa fırlatayım... Kabul edelim ki bu ilkinden daha da gerzekçeydi. Neyse ki bütün bunları gözlerden ırak bir yerlerde yapmaktaydık. Deli sikinle oynar gibi her şeyi denedik, yine de olduramadık.

    Sonra, kayalığın diğer ucundaki bir abi bizim bu zekamıza acımış olacak, geldi yanımıza "Çocuklar öyle olmaz yavv..." deyip kabaca olayı anlattı, olta atmayı gösterdi. Bi' de ufak bir yemli takım verip, "Alın bununla deneyin, belki..." dedi. Herhalde o mevsim o saatte istavritin esamesi okunmuyordu. Biz abinin direktiflerine uyarak bir şeyler yapmaya çabaladık. Ama haliyle uzağa atamıyoruz ve dahası doğru düzgün çekmesini bilmiyoruz... Kendi sıfıra yakın çapımızda takılıyoruz yani.

    Derken, ne nasıl olduysa bir balık takıldı bizim takıma. Heyecandan ölecektim. Çok da uzaklarda olmayan takımımızı yavaşça çektik ve ipin ucunda bir adet kahverengimsi, taştan zor ayırt edilen bir canlı(?) belirdi. 5-6 cm var yok... Kaya balığıymış... Şu an burun kıvırıyorum da, ben baya sevindim bu işe. Sonuç olarak eli boş dönmedik! Büyükcene bir kabımız da hazır olduğu için, balığı içine atıp, suyunu da koyup(yemini de verip ehaheah) eve geldik. Anneme gösteriyorum falan bi' sevinç... Yemek yiyorum, gidip bakıyorum sonra... Haehha...

    Ben onu bi' 2 gün falan yaşattım galiba. Sahile yakın oturduğumuz için denizden bir-iki kez su alıp gelmiştim ölmesin diye...

    Tekrar yazarken, o anıları yarı yaşar gibi olduğum için, düşünüyorum da; bir şeyin peşinde olarak mutluymuşum yani aslında. 15-16 sene önce anlattığım şekilde peşinden koşmaya başladığım bu uğraşta bugün, çinekop, lüfer, torik vesaire muhabbetleri(forumdaki) arasında kayboluyorum, sahaya inip bunların peşinden takımımla, kamışımla koşuyorum; kendi kendime düğümler keşfetmeye çalışıyorum...

    Elbet ki hayatım(ız)da sadece balık uğraşı yok ama, bu konu özelinde ifade etmek gerekirse... Galiba aynı o mutluluktayım.
     
  2. merkury33

    merkury33 HASAN

    Mesajlar:
    1.427
    Şehir:
    Tarsus
    Favori Kamış:
    tahta, el oltası
    Favori Makine:
    mercury90
    hep öyle olur zaten koca adam tutamaz, yanındaki çoçuğu kayanın altından çekiverir balığı
     
  3. cenkgul1976

    cenkgul1976 cenk

    Yaş:
    47
    Mesajlar:
    79
    Şehir:
    balıkesir
    Favori Kamış:
    okuma cedros pro jig
    Favori Makine:
    okuma salina 2 10000
    Yüzümde güzel bir tebessüm olustu yazdıklarınızı okurken ve bende eski günlerimi düşündüm siz gene baya şanslıymışsınız ilk avınızı aynı gün yapmayı başarmışsınız ben bir sonraki yaz tatilimde tutabilmiştim çok iyi hatırlıyorum isparozdu 6-7 cm boylarında ya var ya yoktu. Heyecandan kalbim duracaktı oradaki diğer balık tutanlar çok küçük sal onu demişlerdi asla dedim sanki balığımı elimden alacaklarmışcasına deli gibi oltamı toplayıp eve kadar bir elimde terlikler bir elimde balığım ve oltam sıcak asfaltın üzerinde koşturmuştum daha sokağın başında anneme yakaladım yakaladım diye bağırıyordum komşular ve annem alkışlamıştı beni eeeee kolay deil 1 yıllık azmin mükafatıydı o benim için sanıyorum 9 yaşlarındaydım :) sonra bütün yazımı tahta iskele üzerinde balık tutarak geçirmiştim ve baya da bi yakalamıştım hele o yaz sonlarında yakaladığım en büyük balığımı ( yarım kilo ya yakın bir kefal di ) hala unutmuyorum :D o gün bu gün dür hala balık peşinde koşmaya devam ediyorum yeterki birisi şurda iyi balık yakaladık kocaman dı desin gölet deniz farketmiyor ertesi gün orada soluğu alıyorum ahhh şu balık sevdası birgün karım beni dövecek bu hastalığım için reeling şimdi 9 yaşındaki kızımı da bu hastalığa sardırdım balığa kaçabilmek için onu kullanıyorum :thumb:
     
  4. adalı balıkçı

    adalı balıkçı Berkan

    Yaş:
    52
    Mesajlar:
    11.145
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Lineaeffe Surf Mill 4.20 & Spirit Surf 3.90 - ProCatch Carbospin Pro 2.70
    Favori Makine:
    Okuma Avenger Av 65b
    En İyi Avı:
    Her yeni gün daha iyisi için bir fırsattır..
    Ben de ilk balığımı 5-6 yaşlarımda tutmuştum, elbette kaya balığıydı o da kocaman ağzıyla sinek iğneye takılı koca midyeyi mideye indiren en kolay tutulabilen balık :) sonraları ispari ve izmarite terfi ettik, o kadar boldu ki çocukluğumda balık, bir saatte tek iğneli bir el oltası ile adadaki iskeleden 30-40 tane iri izmarit yakaladığımı bilirim çocukken.. ispariyi de tek iğneli el oltası ile görerek yakalardık, iğneyi, ucundaki yemi, dibe yavaş yavaş inişini, balığın yeme doğru hamle yapıp gelişini, yemi koklayıp bir anda ham yapmasını, yem gözden kaybolur kaybolmaz ani bir refleks ile çekişimiz ve balığın o müthiş parlamayla döne döne gelişi.. o pırıl pırıl tertemiz marmara denizinde bunları hep görerek yaşardık.. metrelerce derinde suyun dibindeki minik çakılları bile sayardık adeta.. sonraları kirlilik, aşırı avlanma vs derken o zamanlar yüzüne bile bakmadığımız istavrit, mezgit gibi balıkları arar olduk zaman zaman..

    Bu güzel yazı ile anılarımı canlandırdığın ve yüzümde hoş bir tebessüme vesile olduğun için çok teşekkür ederim..
     
  5. Okan Sezer

    Okan Sezer Okan Sezer

    Mesajlar:
    2.220
    Şehir:
    İSTANBUL
    En İyi Avı:
    Henüz denizde
    Gerçekten ellerine sağlık abicim , bende bir gittim geldim o yaşlara. İlk balığım koca bir kefaldi (gözümde ve küçük ellerimde kocaman) herkes ekmeği sever diye ekmek takmıştım bilmeden . Rahat 1 ekmek harcamışımdır takmayı becerene kadar. Hatta balık ekmek yermi diyenleri hatırlıyorum. 2. balığımda ispari olmuştu.
    Bunları getirip evdeki akvaryuma koymuştum :D
    Kovaya yem bırakma deyince aklıma o günler geldi .
     
  6. Eksik

    Eksik Metin

    Mesajlar:
    271
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Okuma V-System 240 cm & Mebaru Salty Rugger 73L
    Favori Makine:
    Shimano Rarenium CI4+ 2500 FB
    Cevaplarınız farkına geç vardığım için kusura bakmayın.
    Paylaştığınız hikayeleriniz ve güzel sözleriniz için teşekkür ederim.
     
  7. Emrecan Kaya

    Emrecan Kaya Emrecan Kaya

    Mesajlar:
    271
    Şehir:
    İstanbul/ İzmit
    Favori Kamış:
    Okuma Dead Ringer-258 12/45 - Okuma Salina Seaspin 240 10/40
    Favori Makine:
    Okuma Safina Pro sPa-25 - Okuma Ceymar 25
    Metin abi, inan bana sabahın bu saatinde okuyabileceğim en güzel şeylerden birini okudum. Olayın içindeymiş gibiydim. Teşekkür ederim bu güzel hikayen için...
     
  8. Eksik

    Eksik Metin

    Mesajlar:
    271
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Okuma V-System 240 cm & Mebaru Salty Rugger 73L
    Favori Makine:
    Shimano Rarenium CI4+ 2500 FB
    Rica ederim... Beğendiğin için sevindim. Hala koşturuyoruz işte... Hayat...
     
  9. Kaany

    Kaany Kaan

    Mesajlar:
    281
    Şehir:
    Ankara
    Favori Kamış:
    Remixon Funeden 1.98m
    Favori Makine:
    Abu Garcia Orra2 Winch
    En İyi Avı:
    8mm Blue Tiger Shrimp
    Ben de ilk balığımı bodrumda iskeleden tutmuştum ama çok acıklı bir hikayesi var... En azından bana göre :D hala aklımda ve zihnimde o ilk tuttuğum karagöz yavrusu zihnimde nasıl bir yer ettiyse ne zaman aklıma gelse uzun burunlu kelebek balığı canlanıyor o kancanın ucuna. :)

    O gün bu gündür, seviyorum balık tutmayı. Çocuklarıma da sevdiririm inşallah :)

    Günlerini bilgisayar başında çar çur heba edeceklerine , gereksiz işlerle uğraşacaklarına , canları sıkıldığında oltalarını alıp 1 2 saatte olsa su kenarında zamanlarını geçirmelerini tercih ederim. Ben şu anda bunu yapamıyor olsam da Allah izin verirse bunu onlara yaşatmak istiyorum :)

    Metin abi, aldın götürdün beni 15 16 yıl öncesine. Yazını bir solukta okudum :)
     
  10. adx

    adx Adil

    Mesajlar:
    414
    Şehir:
    İSTANBUL
    Favori Kamış:
    Vega Potenza Supercore, Olympic Graphiteleader Argento Compatto
    Favori Makine:
    Daiwa Certate 3012H, Daiwa Emblem Pro 5500, Daiwa Tournament Surf 45QD (Favorim, ama bende yok)
    En İyi Avı:
    En iyi avı kaç kilo mu? Şaka mı bu? Çinekop, çinekop. Herhalde 70-100 gram arasıdır :-)
    Eline sağlık Metin, ne güzel yazmışsın. Geçen gün biz olta atarken kenardan bizi izleyen bisikletli biri ile "hayatta en az bulunan şey tutkudur" konulu bir sohbet yaptık, çünkü o da bir bisiklet tutkunuymuş; uzun zamandır zamanını, enerjisini, aklını... herşeyini bisiklete veriyormuş. Tutku herkeste yoktur, ilahi bir güç gibidir.
     
  11. Eksik

    Eksik Metin

    Mesajlar:
    271
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Okuma V-System 240 cm & Mebaru Salty Rugger 73L
    Favori Makine:
    Shimano Rarenium CI4+ 2500 FB
    Teşekkürler... Ne mutlu bana bunları hatırlattıysam...

    Yaptıklarımızı mantık çerçevesinde açıklamak hiç mümkün değil sonuçta. Açıklamaya çalışırken çok soyut ifadeler kullanıyoruz; sevmek, zevk, tutku vb. "İçgüdü" nedeni bile bunlar kadar olmasa da epey soyut. Her neyse... Bununla mutluyuz, öyle de kalalım...
    Sağ olasın...
     
  12. volex21

    volex21 Volkan

    Mesajlar:
    6.735
    Şehir:
    İzmir
    Favori Kamış:
    Okuma V System 2.40 Lineaeffe Spirit Surf 3.90 (fiyat performans 9/10)
    Favori Makine:
    Spro Red Arc 20'lik (Fiyat/Performans : 8/10)
    En İyi Avı:
    Levrek (57 cm - 2.100 gr ) Sargoz (700 GR kadar) Palamut (40 cm üzeri), Lüfer 40 cm, Çipura 950 gr
    Ne güzel bir hikaye, ne de güzel kaleme almışsın Metin. Eline sağlık.
    Ben bunu atlamışım, geç okudum ama keyifle okudum.
    Yüzümde oluşturduğun tebessüm için teşekkür ederim. :)
     
  13. Eksik

    Eksik Metin

    Mesajlar:
    271
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Okuma V-System 240 cm & Mebaru Salty Rugger 73L
    Favori Makine:
    Shimano Rarenium CI4+ 2500 FB
    Volkan Abi merhaba,

    Begendigine sevindim. Gel zaman git zaman forumla iliskim kesilmisti ve hala da forumun gucune pek inanmiyorum ama sizler gibi kisilerle birebir paslasmak adina burada olmaktan memnunum. Eksik olma...

    Ben tesekkur ederim...