Arkadaşlar küçüklüğümden beri deniz dışında bir balık avlağı görmediğim için ve köyümünde olmadığından ötürü hep başkalarının ''biz göyde na beyle beyle sazanlar yahalardıh...'' söylemlerini dinledim ve kafamda bu balıkların gerizekalı olduğu tahta kamışla yakalandığı gibi anahtar kelimeler yer etti ister istemez,bana nedense yeşilimsi koyu renk balıklar pismiş gibi geliyor saçma olduğunun farkındayım ama geçenlerde yayın ın midesinden tahta parçası vesaire çıktığını duydum bide bıyıklı filan görünüşüde bana çok garip geliyor gümüş rengi bembeyaz çupra karagöz ısparoz gibi balıklar görmeye alışkın olduğumdan bu balıklara kanım ısınamadı gitti yakalayanlar yiyenler bana bu balıkları savunun ki kafamda yanlış kodladığım bu balıkları temize çıkarabileyim herşeye atlayan sazan,tahta yiyen yayın renk renk şekli şemali garip turna yı nasıl bilirsiniz ? dipnot:umarım açtığım konunun sadece bu balıklar hakkında sizlerin görüşlerinizi almak ve biraz bilgilenmekten öte bir amaca sahip olmadığını göz önünde bulunduruyorsunuzdur... Şimdiden İlgilenenlere Teşekkürlermrsparkle
Aytaç kardeşim merhaba. Tüm bu düşüncelerinin, bu türleri fazla görmemenden kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Doğada yaratılan herşeyin ama herşeyin bir denge unsuru olduğunu sakın unutma. Bu gözle bakarsan değer yargıların değişecektir. O zaman dışarıda gezerken tipini beğenmediğimiz kişilere kin ve nefret duymamız gerekmiyecek mi ? Yada bu zenci ırkından geliyor, bunlar Çinli, hamam böceklerini kavurup çatur çutur nasıl yiyorlar diye düşman gözüyle ve iğrenerek mi bakmalıyız. Velhasıl, doğada ki tüm canlılara karşı saygı ve sevgi duygularıyla bakışımızı yöneltirsek, doğru bakış açısını yakalamış oluruz. Gerisi bencillik ve egoistlikten öteye gitmez. İyi dileklerimle.
arkadas bence bu cevabı ıstememıs o sadece komık bır yolla bu balıkları bana anlatın demıs yanı nefret ettıgı felan yok ben oyle anladım
açıkcası bu saydığın balıklar banada pek sevimli gelmiyor içlerinden birtek sazanın köftesini yedim, başkada deneme şansım olmadı ve tadı rezaletti, tabi başka birisi başka bir usülde pişirse tereddüt etmeden yine tadarım. ennihayetinde genellikle sınırları belli durgun sularda yaşıyor bu balıklar, çok fazla şey beklememek lazım. ha birisi çıkar derse şuradan tuttuğum balığı şu usülle bir pişiririm parmaklarını yersin, ona da inanırım. tatlı sulardaki balıkların lezzetleri bölgeden bölgeye değişebilir. ama tabi koca deryada dolaşan balıklarla bir tutmamak lazım. ben biraz damak tadından girdim ama şurdan devam edeyim; avlak yeri olarakta; denizde rüzgarlı, dalgalı, hafif basık bir havada balık tutmaktansa tatlı sulara göllere gidip mis gibi orman havası soluyarak sessiz sakin bir ortamda, durgun suda, tatlı bir esinti eşliğinde, balıkların sudaki en ufak hareketlerini görerek ve duyarak avlamakta çok keyifli olmalı. birde bu açıdan bak. biliyorum soruna cevap olmadı pek çünkü bende görüntülerini fazla sevmiyorum açıkcası, hatta bu türlerin hiçbirini avlamadım bile(sazan hariç evlere şenlik ), belki avını yapıyor olsam fikrim değişebilir, hatta imkanım olsa gider avınıda yaparım ama durum bu.. ekleme=ha birde her canlıya saygı duyamıyorum ben malesef, mesela hamam böceği veya sivrisinek gördüğümde hiç acımam
Tatlı su da ve deniz de avlanan biri olarak ben de fikirlerimi söyliyeyim. Aslın da haklısın Aytaç. Denizde ki pek çok türe göre tatlu balıkları gerçekten Garip karakteristik özelliklere sahip. Mesela sazan, onlarca avladım. 200gr ından 18kg sine kadar. Tam 3 yıldan beri sazan avlıyorum. Hiç bir zaman görüntüsünü sevmedim, tadına daha 1 ay önce baktım(yakala-bırak genel tutumum). Avcılığını yaptıkça "sazan gibi atlamanın" çok yersiz bir deyim olduğunu kavradım. Ben hiç bir balık için 1 sene öncesinden yem hazırlamaya başlamamıştım. Hiç bir yeme alıştırmak için aylar öncesinden bölgesini yemleyip o yemin zararsız olduğuna ikna etmeye çalışmamıştım. Dahası ben hiç bir balığı bu kadar beklememiştim. İşte bu yüzden sazan avcıları, yani gerçekten spesifik olarak sazan avcılarını izlemek gerek. Ekipmanlarına milyarlar döken, bir kaç balık için kamp kurup günlerce bekleyen ve en önemlisi yakaladıkları balığı yeri geldiğinde tedavi edip tekrar özgürlüğüne kavuşturan insanlar görmemiştim. Yani işin özü balığı bir tüketim maddesi olarak görmeyi bırakmakla alakalı. Yine aynı şekilde belki de 100 den fazla alabalık yakaladım. En az levrek kadar zeki ama çok daha saldırgan. Sadece bir kere tadına baktım. Ben beğenmemiş olsam da üsülünce pişirenlerin müptelası olduğu bilinen bir gerçek. Mesela Yayın, sadece bir kere yakalayabildim. Hamamböceği gibi, garip ve azcıkta rahatsız eden bir görüntü. İri bir hayvandı. Sudan çıakrmak için belimize kadar suya girdik. Ben hiç bir balığı okşayarak telkin etmemiştim, hiç bir balık bana ağzın da kanca olduğu halde kendini bana teslim etmemişti. Tadını bilmiyorum, midesini açmadık ve neler yediğini bilmiyorum. Ama korkunç bir avcı olduğunu biliyorum ve o na derin bir saygım var. Tadını bilmesem de o canlıyı seviyorum, hayranım... Ve Turna, gerçek bir canavar. Ülkemizde ki en asabi tatlı su avcısı. Besin Pramidinin en üstü. Devasa boyutlara ulaşabiliyor ve gerçekten rakipsiz. Yakalaması korkunç bir haz. Ne olursa olsun balığı kempçeye almadan garanti avlamış sayılmıyorsun. Bu onun avcılığına heyecan veriyor hırçılığınla birleşince. Tadını çok beğendim, yazın garip sümüksü dokusunu temizlemek biraz zahmey istesede tadı tatman gereken su ürünlerinden. Son olarak bu tatlı su avcılığı bir gönül işi gibi gelir bana hep. Doğayla başbaşa kalabilceğin, hep kartpostallar da gördüğün manzaralara şahit olabilceğin bir av disiplini. Makul hedeflerle ve bilgili kişilerle başladığın da asla bırakamıycağın bir uğraş. Tabi olayı balık yemek için yapıyorsan durum başka
Aytaç kardeşim Allahın yarattığı her canlı güzeldir diye klasik bir giriş yapayım.Üçünü de iyi biliriz kendilerinin çok hakları geçmiştir bize inşallah helal ederlercry İlla da sazan,yayın,turna üçgeninde konuşmak gerekiyor ise bu muhteşem hayvnların senin göz zevkine uymuyor diye bir suçları varmışçasına neden savunalım,yada beğendirmek için nasıl savunalım,sırf senin içine sinsin diye buradan sana nasıl bir format atmalıyız onu da kestiremiyorum sen kafandaki balık resmini çupra,isparoz,paparoz herneyse işte,öyle deniz balıklardan çizmişsin,ayrıca bilinçaltında hangi balık olursa olsun el tavasında düşünmemeye,tadı nasıldır diye merak etmemeye çalış eminim o zaman başka gözle bakıp dahada seveceksin.Zaten tatlısuyun bir elin beş parmağını geçmeyen ilk üç kralını sorgulamışsın kafanda bitti zaten başka balık kalmadıidk kısacası iç sularda yaşayan sana göre ucube görünecek balık kalmadı İyi ki denizlerde yaşayan türler hakkında konu açmamışsın,denizlerde yaşayan yüzlerce hatta binlerce senin tabirinle yeşilimsi sarımsı pis gibi görünen ne kadar çok tür çıkacaktı karşına.Bir hayvanın çürümüş,bozulmuş bir yemi yada yemeği yediği zaman onu ona zararsız hale getiren sindirim sistemini bilebilmek esas ilimdir.Fazla uzun söze de gerek yok esasında umarım birgün bu üç tür içine siner unutma insan en sevmediğinin eline kalırmış
hepinize yorumlarınız için çok teşekkürler az çok bu hayvanları tanımış oldum her hayvana saygı duyarım sadece görünüş itibari ile avını yapmadığım için alışılagelmişin dışında geliyorlar bana özellikle turna canavar gibi bişey birgün mutlaka deniz dışında avlanıcam ve bu balıkları geri salıcam, belki pişirmesini bilen biriyle avlanırsam tatlarınada bakarım
Biriniz en iyisini tuttu, bir diğerinizde en iyi ben yaparım dedi, Valla banada en iyisini yemek düşer.hihi Ellerinize sağlık.
Şimdi bir iki kelime ben ekleyim izin verirseniz. Bence üç favori tatlısu balığı gizemli olmasında yatıyor. 1. Sazan tüm bilinenlerin dışında sanaların uzun süreli bir hafızaya sahiptir ve yakala bırak yaptıkça yakalaması çok daha zorlaşır. Dikkat et yada araştır bak en çeşitli olta malzemesi yöntem açısından sazan avıdır. inanılmaz bir ekipman çeşitliliğine sahip olursunuz birden bire. Hakkında yazılanları toparladım ve bir kitap oluştu elimde. Kısacası bir bilim dalına doğru gidiyor. 2.Turna . Bu balığa hayran kalmamak elde değil. O bir en kadim avcı. Kesinlikle affetmez inanılmaz hızlı ve asabidir. İnceledin mi bilmiyorum ağzı inanılmaz açılır ve mide önünde ikinci bir diş yapısı daha vardır. Ben ona tatlısuyun alien i diyorum. Böyle bir avcıyı yakalamak benim için çok zevklidir.İlk etapda turnanın yeşilimtrak bir eti olması beni de ürküttü. Fakat doğru pişirildiğinde en lezzetli balık kategorisine koyabilirim. 3. Tatlısuda turnanın dil uzatamadığı tek ve yegane canavardır o . Yayın . Etini yemedim ama onun bulduğu herşeyi yediği doğrudur çünkü onun gözleri görmez. Ama trofe avcılığı için iyi bir tercihtir. Ülkemizde hala 60 kg üzerinde yayınlar mevcut. Bu balığı oltana aldığını ve bir fotoğraf çekip onu suya tekrar saldığını düşünsene. Benim için prestijdir. Kısacası tatlı su balığını alıp yemek zorunda değilsin iş biraz avcılık ruhu bilinmezliğe doğru sürüklenen bir macera aslında. Hem tatlısu hemde tuzlusu balık avcısı olarak sana tatlı su avını şiddetle tavsiye ederim. Şurası kesin ki bazı ustalarım bana hak verecek her avın tatı ve verdiği haz farklıdır. Önemli olan bu hazı nasıl alacağındır.
cok teferruatlı bir ekipmanın vardır dönüp bakmaz 5 tl takıma 10 15 kilolu sazan geldini görürsün sazan da böyle bir balık. sadece sazan yemi başlı basına bir ayrıcalık ekipmanı bırak yem cesidi bakımından sazanın ustune balık tanımam denizde dahil forumları arastırdım en teferruatlı yemleri sazan icin soyluyorlar emine bedel in yemek kitabı bile solda sıfır kalır sazan yemi cesitlerinin yanında. icine katılan malzemeler hazırlanısı. hünkar beğendi yapmak bile sazan yemi hazırlamaktan kolaydır
Size bu konuda katılıyorum. Fakat bu türkiye için geçerlidir. Yakalayıp bıraktığınız sazanı 2. defa aynı takımla yakalamanız zordur.Fakat ülkemizde yakala bırakma felsefesi daha geniş olduğu için sazan oltayı tanımadan mide de oluveriyor. Dediğimi tekrar ederim ki sazan yakalamak bir bilimdalı ve bu beni cezbediyor.
biz göyde beyle beyle çok güldüm hala gülüyorum bende dogru düzgün akarsu göl baliklarini bilmem alabalik hariç hepsi lapini iskorpiti animsatir