Ağustosun ilk haftası geçti, önümüzdeki dört yılı kapsayacak yeni tebliğ hala bakanın önünde imza bekliyor. Bu arada korumacı görüşler medyada yer bulmaya devam ediyor. www.gelbalder.org sitesinden alıntı: http://www.gelbalder.org/showthread.php/1250-Deniz-yaşamı-bakanın-kararını-bekliyor
Buradan okuyabilirsiniz Deniz yaşamı bakanın kararını bekliyor Fatih Gökhan Diler fgdiler@agos.com.tr Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlaması beklenen ve balıkçılık sektörüne radikal değişiklikler getirmesi beklenen tebliğ için son düzlüğe girildi. Tebliğin içeriğinde İstanbul Adalar bölgesinin gırgır ve çevirme ağları ile avcılığa kapatılması, Endüstriyel avcılığın 30 metreden sığ sularda yasaklanması gibi endüstriyel balıkçıların itiraz ettiği, diğer yandan çevreci oluşumların büyük destek verdiği düzenlemeler mevcut. İki hafta önce Agosta konuyu ele almış ve tarafları bir araya getirmiştik. Bu kez, artık Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Ekerin masasında duran ve imzalanmayı bekleyen tebliğ ile ilgili, bünyesinde küçük ölçekli kıyı balıkçılarının yanı sıra gırgır ve trol tekneleriyle avlanan endüstriyel balıkçıların da bulunduğu geniş bir yelpazeyi temsil eden Türkiye Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Başkanı Ramazan Özkaya ile görüştük. Balık bitiyor Özkaya İstanbul boğazının koruma alanı olması gerektiğini, Akdeniz, Ege ve Karadenizde de koruma alanları oluşturulması gerektiğini söyledi. Av filomuzun Türkiye denizlerine çok fazla geldiğini ifade eden Merkez Birlik Başkanı Avrupa ülkelerinde tekne sayısının çok daha az olmasına rağmen yakalanan balık miktarının daha fazla olduğunu söyledi ve tekne yasının fazla olmasının bir tür avlanma yarışı doğurduğunu, bu durumun da stoklara ciddi şekilde zarar verdiğini belirtti. Türkiyede balıkçılığın çarpık bir şekilde geliştiğine dikkat çeken Özkaya, bunun beraberinde pek çok sorun yarattığını ve ancak korumacı politikaların bu sorunların üstesinden gelebileceğini söyledi. Özkaya, denizde balık bitti diyoruz, ama neden bitti, eskiden denizin yüzde 10unu kullanırdık 450 bin ton yakalardık, şimdi yüzde 90 ama balık yine 450 bin ton, demek ki işin sonu geldi; hiçbir tüketicinin, sivil toplum örgütünün balıkçının yakaladığı balıkta, kazandığı parada gözü yok ama artık son noktaya geldik dedi. Bakana çağrı Özkaya arz talep dengesinin olmadığını, aşırı avlanma sonucu piyasada fiyatların sorunlu bir şekilde oluştuğunu belirtti ve bu durumun hem balıkçıların ekonomik anlamda mağdur olmalarına hem de bir çevre felaketine yol açtığına değindi. Devletin araya girip bir an önce avlanan tekne sayısı azaltması gerektiğini ve avlanma alanlarına kısıtlama getirmesi gerektiğini söyleyen Özkaya, Avrupa Birliğinde yaşanan gelişmelere bağlı olarak bakanlık kendi içinde yapılandıktan sonra ve genel müdürlük kurulduktan sonra artık radikal kararlar alma vakti gelmiştir, genel müdürlük işini yapmıştır ve bakanımızın da sağduyu göstereceğine eminim dedi. Marmarayı koruyalım Merkezi Birlik olarak sürdürülebilirliğe vurgu yaptıklarını belirten Özkaya, bu durumu ortak akılla çözmeleri gerektiğini söyledi ve denizlere ve balık yaşamına zarar vermeden av sahalarını ayırarak avlanmalıyız, iç denizimiz olan Marmarayı korumalıyız; tüm balıkçılar bizim balıkçılarımız, onların sorunu bizim sorunumuzdur, herkes emeğinin karşılığını almalı ve onlara sorunlarını çözmede yardımcı olacağız dedi.