Cümleten selamlar. Malum yeni tebliğ yayınlandı. Bugünden itibaren de yürürlüğe girdi. Fakat yine kafa karıştıran cümleler mevcut. Deniz avcılığını bilmediğim ya da balıkları tanımadığım için burada yalnızca tatlı su avcılığında kafa karıştıran veya cevap arayan soruları yazacağım. Acaba bu tebliğe amatör balıkçı derneklerinin ne gibi katkıları olmuştur inanın çok merak ediyorum. Çünkü bir önceki tebliğle yeni tebliğin arasından bir fark yok gibi. 1- Bir önceki tebliğde aynen şu ifade geçiyordu: f) Küspeli olta: Ayçiçeği, mısır gibi bitkilerin posalarının preslenip kurutulması sonucu elde edilen küspenin çok sayıda iğne ile donatılması ile elde edilen av aracını, Burada küspeli olta tanımlanırken çok sayıya iğne ile donatılması cümlesi geçmekteydi. Buna göre bu cümleden anlaşılan az sayıda yani üç iğne ile avlanmak serbest olmalıydı. Geçen yıl bunu ilgili kurumlara sormuştum. Bırakın üç ya da tek iğne ile avlanmayı yemleme için kullanılması bile yasak deniyordu. http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=37308 Yeni tebliğde aynen şu ifade geçmektedir: f) Küspeli olta: Ayçiçeği, mısır gibi bitkilerin posalarının preslenip kurutulması sonucu elde edilen küspenin birden fazla iğne ile donatılması ile elde edilen av aracını, Şimdi soru şu: Tek iğneli küspeli olta serbest midir? 2- Biliyorsunuz ekolojik açıdan zararlı türler canlı yem olarak kullanılamıyor. Tebliğde geçen ifade aynen şu: (3) Ekolojik açıdan zararlı ya da potansiyel zararlı balık türleri canlı yem olarak kullanılamaz. Birisi bir israil sazanı veya bir gümüş tutsa. onu tekrar suya bırakmayıp kenarda ölüme mahkum etse hepimiz alkışlıyoruz? Peki bunlar bunların yavrusu aynı avlakta yakalandıktan sonra neden canlı yem olarak kullanılamaz. Bunun ne gibi bir zararı olabilir? Bu konuda beni aydınlatacak zatın olta sallayan bileklerinden öpeceğim. İkincisi: Madem israil sazanı ve gümüş canlı yem olarak kullanılamıyor. Yakaladığım bu canlı yemleri kenarda ölüme bıraksam öldüktan sonra ölü balık olarak iğneye taksam Bunun yasakla bir alakası var mıdır? 3- Amatör balıkçı belgesi neden zorunlu değildir. Bu belge ya zorunlu olmalı ya da belgeden hiç bahsedilmemeli. Ara sıra avlaklarda jandarmayla karşılaşmaktayız. Gelir gelmez belge sormakta. Bu belge var ama bu belgeyi almanın ve taşımanın mecburi olmadığını anlatana kadar göbeğimiz çatlamaktadır. Bu konuyu tebliğe katkı sağlayan dernekler hiç düşünmemiş midir? 4- Bu soru daha önce Nuri abinin sorduğu sorudur? Soru şu; neden akarsular? Hem; avlanma limitleri aynı kalmak kaydıyla, bir dostumun ifadesiyle, kendi akarsu yatağından alınmış bir kurtcuk, larva veya bir solucan aynı akarsuda alabalık için yem olarak kullanılırsa ne olur? Sahi ne olur? Yahut; göllerde ne olmaz? Bu yasağı Bakanlığa öneren ve kabul edildiği için çok mutlu olan abim bu soruya cevap verirse memnun olacağım. 5- Bütün bunlar amatör balıkçılığı zorlaştırmak için mi yoksa kolaylaştırmak için midir inanın anlayamadım. Zaten limitlere uygun bir av yapan avcı balığı neyle tutarsa tutsun fazlasını iade edecektir. Uymayan için zaten mesele yok. 4\2 tebliğe bende şu öneriyi yapacağım umarım kabul edilir. Her avcı tek oltayla avlanmalı iğneye de yem takmamalı nasibine ne gelirse! Şimdilik aklıma takılanlar bunlar. Sizlerin de bu konuda yorumlarınızı merak etmekteyim. Saygılar...
Cevap arayan sorular kolay, aman sorusunu arayan cevaplar olmasında ortada.. Benim görüşüm, bir iğneye küspe takıp atmakla, boili veya solucan takımının farkı yok. Ona küspeli olta değilde, yem olarak küspe takılmış olta tabiri daha uygun olur. İsabetli olmuş bu değişiklik. Tek iğneli küspeli olta değilde, yem olarak küspe kullanılan olta serbest oluyor bu durumda. Yani, boili yerine küspe takabilirsiniz mesela. Zararlı balığın canlı kalması arzu edilmiyor anlaşıldığı kadarıyla. Amatör balıkçı belgesinin zorunlu olabilmesi için, 1180 sayılı kanunun değişmesi gerekiyor, tebliği değiştirmekle çözülemez bu. Konu TBMM'nin insiyatifinde. Bir ara gündeme gelmişti ama öyle kaldı. Sanırım önümüzdeki dönemlerde bu gündeme gene gelecek ve zorunlu yapılacak. Zira AB uyum gereklerinden biri bu. İlgili müzakere başlığı açılmadan, kanuna dokunmak istenmiyor sanırım, tüm değişiklikler topluca yapılsın gibisinden. Solucan vs. ile akarsuda alabalığın dibine kolayca kibrit suyu dökülebilir. Bu yasaklama, avı zorlaştırmayı amaçlar elbette. Ama asıl faydası şudur. Limit altındaki, yani küçük balıklar da böyle yemli oltaya iştahla saldırır ve kendini feci şekilde yaralayabilir, iyileşemeyecek şekilde. Limit altı kalan balıkları bu şekilde telef etmemek için düzenlenir bu durum. Hiç bir kısıtlama yoktu, geldiğimiz durum ortada. Eğer balıkların var olmasını istiyorsak, kısıtlamaları kabul etmemiz gerekiyor.
4\2 tebliğe bende şu öneriyi yapacağım umarım kabul edilir. Her avcı tek oltayla avlanmalı iğneye de yem takmamalı nasibine ne gelirse! Mustafa kardeşim, ebette ki çevreye ve çevrede ki yaşama saygılı, duyarlı olmak gerekirken, bunun içinde bazı yasaklamalar ve sınırlamalar getirilmesi doğaldır. 4/2 tebliğ için önerinize gelince; Bu avcının tüfeğini omuzuna alarak ve sadece bir adet '' BOŞ FİŞEKLE '' ava çıkmasına benzettim. Düşünün şimdi, avcı tavşanı görmüş, nefesini tutmuş, nişan almış ve tetiğe basmış '' TIK ''. Ve '' Mutlu Son ''. Fişek patlayıp, o barut kokusunu almadan o avcı nasıl mutlu olabilir. İnşaallah o tebliği siz hazırlamazsınız veya size hazırlatmazlar Yoksa vay halimize.hihi hihi Sevgilerimle.
Ben de Mustafa bey in actığı tebliğ konusuna katılıyorum.Ol ta da ki balığın sevdiği yemi değiştirmek yerine bence sistem değişmeli.Bununla ilgili az önce bir konu açtım arkadaşlar.Göl ve Barajların özelleşmesi ile ilgili.Bütün sorunların çözümü o konu başlıgı altnda yer alıyor incelemenizi ve yorumlarınızı eklemenizi öneririm. Ve çevreyi koruyarak,yasak avlanmanın önüne gecerek,limitlere tam anlamı ile uyarak yapılan avcılık ne göldeki akarsudaki balığı tuketir ne de çevreye zarar verir. Solucana gelen yavru balık yaralanır da atılan sahteye gelen yavru yaralanmazmı dostlarım! illaki yaralanır.Hemde sahte de üçlü kanca var.Peki üstadlarım iğne boyu balığın limit altı balıkların ağzına alamayacagı boyutta olsa,oltada tek iğne olsa ucunda da solucan olsa,söylermisiniz yavru balık yaralanmasının da önüne geçilmiş olmazmı?Evet bence limit altı balıklar oltamıza yakalanmaz ve yavru balıklarda zarar görmez.Demekki yem değiştirme tebliği yanlış.Bende akarsularda o bölgenin canlıları ile avlanmayı uygun buluyorum ve bu yasagı desteklemiyorum dostlarım.Zaten aslında tebliğde böyle bir yasakta yok ama ben de dahil bir cok kişi tebliği yanlış degerlendiriyor. Solucan ve o akarsudaki kayaların altında ve su içinde bulunan canlılar kullanıla biliyor avda.Yetiştirme kurt,kankurdu vb.. canlı yemile avlanmak yasak ki bu aysağa aslında bende katılıyorum dısardan gelen bir takım canlı yemler saglıksız olabilir ve ekolojik dengeye ciddi zararlar verebilir.Saygılarımla.
Solucanla alabalığın dibine kibrit suyu dökülmez arkadaşlar,limit dışı ve yasak avlanma ile alabalıgın dibine kibrit suyu dökülür.Herkez şu memlekette limitne uysa,oltasını 2 den fazla atmasa her oltaya sadece tek iğne taksa balığın o seneki yasal boy ve limitine uysa ne kimse avdan eli boş döner ne o akarsu ve gölde balık tükenir. Sorun şu bizim av camiası diyorki bize arkadaşlar ; millet ağ atıyor,fabrikalar çöp atıyor,vatandaş tırıvırı atıyor,bir kişi 10 olta atıyor , her oltada 10 adet de iğne var , devlet ve sorumlu kurum ve kuruluşlar ayakta uyuyor.Bu nedenle sen oltana solucan ve ya o akarsudaki dogal alabalıgın sevdiği yemi takarak limit dahilinde avlanma sen onca yol tep rüyalarına giren av heycanıyla oraya git bu adamlar çevreyi mahvettiği için balık kalmıyor sende git sahteler ve kaşıklarla avlan maksat sadece spor olsun salla salla dur oltayı cık eve gel.Diyorsunuz ama nedendir bilmem lafı dolandırıyorsunuz.Açık açık söyleyin bunu biz yasal avcılar yasal avlanmıyanların yuzunden gittiğimiz avlaktan eli boş dönmeye , bir çok emek ve çabaya rağmen bir vuruş veya bir balığı yakalayıp salı vermeye mahkum insanlarız deyin. Yok tebliğ mebliğ ne katıyoruzki işin gerçegi bu ama ben buna sonuna kadar karşı bir avcıyım dostlarım.Göle ağ attıran , tırıvırı attıran,bir kişiye 10 olta ucuna da bir suru iğne taktıran ve yasağı sadece yayınlatmaktan öteye geçmeyen kurumların sözlerini kaile almıyorum.banghead Ben ve burdaki birçok avcı o kurumun başındaki sadece sadece teorik bilgi sahibi uygulamadan haberdar olmayan insanların doğal hayatı ve avcı hayatını koruyabileceğine ve duzene sokabilecegine inanmıyorum.Bu nedenle o insanlar dan daha fazla uygulamalı bilgiye sahip olan biri olarak o göllerde akarsularda ve meralarda onlardan daha cok vakit geciren biri olarak mantıklı buldugum ve zorunlu kaldığım yasalara uyacağım.(Tabi bu Düzen Değişene Kadar) Saygılar..
Balık avcılığını amatörce yapan değerli arkadaşım. Bir öğretmen olarak diyorum ki, doğru yanıtlar ancak soruların doğru sorulmasıyla alınabilir. Soruların çok hoşuma gitti, keşke herkes bu şekilde başka sorularda sorabilse. Bol trofeli avlar dileğiyle hoşça kal.
Küçük balık sahteye pek fazla gelmez. En azından bu böyle düşünülüyor. Ayrıca raporlara bakarsanız, sahteyle yavru alabalıkların pek nadiren yakalandığını görürsünüz. Diğer mesajınıza ve konulara gelince iki yanlış bir doğru etmez. Bir yanlış varsa, düzeltmek için gayret edilir. Orada bir yanlış var, o zaman bende yanlış yaparım, hakkım var diyemeyiz. Özel avlaklar konusuna gelince. İyi bir fikir, neden olmasın? Ama bu, koca bir ırmağı, dereyi özel ırmağa çeviremeyeceğiniz gerçeğini değiştirmez.
Serdar abi. Küspe yem olarak değilde kokusuyla balığı çekmek için kullanılır. Bu esnada yanındaki yemli iğneye de takılır. Bana göre küspe kullanmak kurşun kullanmaktan daha iyidir. Kurşunun anlatılan bir takım zararları vardır. Küspe kullanan zaten kurşun kullanmaz. Eriyip giden küspenin ne gibi bir zararı olabilir? Canlı olayında anlamadığım nokta şudur: Zararlı balığın madem canlı kalması istenmiyor. Zaten canlı yem olarak kullanılan zararlı bir balıkta ölmüş demektir. O iğneyi yeyipye yaşayacağını sanmıyorum. Solucan gibi canlı yemlerin kullanılmasıyla balıkların soyuna kibrit suyu dökülmez bence. Limit altı balık geldiğinde yaşayacak şekilde ise salınır. Yok yaşayamayacak durumda ise alıkonulur. Bulunduğum bölge itibariyle genelde sudak avına gitmekteyim. Sudak için ya canlı yem ya da fleto kullanılır. Bunlara gelen limit altı balıkların % 90 ı geri salınamaz. Çünkü iğneyi midesine kadar indirmektedir. Bu durumda bunların da yasaklanması gerekmez mi? Kısıtlamalardan önce denetimin olması gerekmez mi? Evet balıkların var olmasını istiyorsak kısıtlamaları kabul etmemiz gerekiyor. Bu kısıtlamalara amatörlerin kaçı uymaktadır sence? Mesela bir önceki tebliğde küspe tamamen yasaktı. Bu yasağa kaç kişi uymuştur? Amatör balıkçı belgesinin zorunlu olabilmesi için, 1180 sayılı kanunun değişmesi gerekiyor, bunu bilmiyordum. Bilgilendirme için teşekkürler. Bu durumda belgeden hiç bahsedilmemesi daha mantıklı değil midir?
Tevfik abi selamlar. Teşbih çok güzel olmuş. Vallahi çok güldüm. Allah ta seni güldürsün inşallah. Tebliğ önerisi işin esprisiydi. Ben yasaklamalara ve kısıtlamalara karşı değilim abi. Yanlış anlaşılmasın. Bir önceki tebliğde de mantıklı olmayan çok şey vardı ama hepsine kanun kanundur deyip uyduk. Halen de uyuyoruz. Ben denetlenmeyen akla ve mantığa uymayan yasaklamalara ve kısıtlamalara karşıyım.
Selamlar Hürkan. Yazdıklarına aynen katılıyorum. Fakat yasaklar ne kadar mantıksız olsa da çevreye örnek olmak adına uymak daha iyidir.
Selamlar hocam. Sizin gibi bir öğretmenden övgü almak bize onur verir. Gönlünüzdeki trofelerin denk gelmesi dileğiyle.
(3) Ekolojik açıdan zararlı ya da potansiyel zararlı balık türleri canlı yem olarak kullanılamaz. Birisi bir israil sazanı veya bir gümüş tutsa. onu tekrar suya bırakmayıp kenarda ölüme mahkum etse hepimiz alkışlıyoruz? Peki bunlar bunların yavrusu aynı avlakta yakalandıktan sonra neden canlı yem olarak kullanılamaz. Bunun ne gibi bir zararı olabilir? Bu konuda beni aydınlatacak zatın olta sallayan bileklerinden öpeceğim. İkincisi: Madem israil sazanı ve gümüş canlı yem olarak kullanılamıyor. Yakaladığım bu canlı yemleri kenarda ölüme bıraksam öldüktan sonra ölü balık olarak iğneye taksam Bunun yasakla bir alakası var mıdır Değerli kardeşim,maddenin konuluş amacı şudur aslında. Yemlik balıklar, bazen değişik akarsu veya göllerden kolay temin edilebilmeleri nedeniyle canlı olarak taşınarak,avlanılacak bölgeye taşınmaktalar.Gerek oltayı savururken,gerekse av sonu kullanılmayan yemlerin suya bırakılması sonucu,bir çok göle ve akarsuda yabancı balık populasyonları oluşmasına yol açılmıştır.Örneğin sitemizde ALTINKAYA BARAJINDA trofe sazanların gümüş balığı ile avlandığı bilgisine ulaşan bir Bursalı amatör kardeşimiz bunu yakınlarındaki gölette denemeye karar veriyor.Gölette ise gümüş yok.İznik gölünde yıllar önce salınan gümüş balıkları gölü işgal etmiş durumda,gidiyor iznikten bir kova gümüşü canlı olarak avlağa götürüyor.Gerisini tahmin etmek zor olmasa gerek. Size tanık olduğum bir durumuda anlatayım.Bursada Nilüfer çayı üzerindeki doğancı barajında 86 yılından beri avlanırdım.İlk yıllarda Barajın içi doğal tatlısu kefalleri,bıyıklı ve siraz balıkları,bir miktarda doğal alabalıkla doluydu.Muhteşem kefaller ve bıyıklılar avlardım orada.94 ten sonra önce yemlik diye getirilip suya salınan dere iskorpitlerinin istilasına uğradı,tabanda heryeri kapladılar bıyıklı avlarımızın başbelaları oldular.Sonra kimliği belirsiz kişiler turna getirip saldılar,turnayı canlı yemle tutmaya çalışanlarda kızılkanatları getirdiler.Şu an gölün ilk halinden eser yok.Her yer kızılkanat sardı. Büyük orhan ilçemizdeki bir gölete canlı yem olarak getirilen güneş balıkları gölü tamamen kapladıktan sonra,barajın çıkışından koca suya,oradanda uluabat gölüne doğru korkunç yolculuğunu yayılarak gerçekleştirmekte,şu sıralar göle 20 km mesafede M.kemalpaşada tek tük görünmeye başladı. Bu yasağın konulma amacı budur.YASAĞIN AMACI yemlik balıkların biryerden başka bir bölgeye canlı taşınmasına engel olmaya çalışmak aslında.Aynı avlaktan yakalanan balığın avlakta yem olarak kullanılmasında bir sakınca yok.
Tabiki katılıyorum iki yanlış bir doğru etmez.Bende tamda bundan bahsediyorum değerli dostum.Ortada buyuk bir yanlış var yasak avlananlar yuzunden yasal avlananlara haksızlık yapılması yani yanlısı yanlısla kapatmak bu.Ben buna karşıyım,aysak avlanmayla mucadele etmiyen koca bir bakanlık var,iiş abartmayalım yetersiz mucadele veren umursamaz mucadele veren bir baş kurum var ve ben yasal olarak keyfi avlandıgım ve doğru malzemelerile avlandıgım avımda çevreye zarar vereceğim dusunuluyor. Ben bunu anlamakta guçluk cekiyorum,bana ağı kaldıran,cok iğneli avı yasaklıyan , gittiği avlağı ve çevreyi temiz bırakan,tırıvırı satımını kullanımını imalatını ortadan tamamen kaldıran,rüşvetleçalışmayan bir kurum verin deyimki arkadaş ben yanlış yapıyorum.Şimdi gel sen tek iğne ile avlan hangi balık turu olursa olsun,iğne boyutunu yakalamayı hedeflediğin balıgın boyuna göre ayarla,göl ve çevresinden temin ettiğin dğal solucan veböcekleri bu iğneye tak ve balığa yem olarak bunu kullan.Bu yanlış olsun öylemi ? idk Yok yok eğer bu yanlış sa ben bu avcılığı bırakırım arkadaşlar. Ben ve benim gibi avlanan arkadaşlar kim ne genelge yayınlarsa yayınlasın kim ne derse desin kesin likle doğru avlanmadır diye düsünüyorum.Ve yanlışlarını yanlışlarla kapatmaya calısan kurumların yasalarına uyarak işini o kurumdan daha sağlıklı yapan avcı dostlarımıda bunu söyle yapın devlet yasa cıkarmış diyerek zehirlemem.Ha doğru bir yasa cıkarır amenna.Ama yarında devlet tırıvırı ile av serbest dese hepiniz tırıvırı mı alacaksınız?banghead : mad: Yok yanlısı yanlısla kapatan ben değilim takkeyi önünüze koyup herkes gercekleri görsün.Başkentin göbeğinde bir ağcıya 10 km ağ attırıp bana gelip oltanın ucunda kaç iğne var diye sorulursa buda yanlıs tır önce agı kaldır gel sonra iğneme bak derim. Şimdi oturup tekrar dusunun yanlış yapan kim?
Serdar, aynı durum göllerde de geçerli değil mi? Yoksa göllerde kibritsuyu etkisini mi kaybediyor? Akarsuda solucan yem olmaz. Peki, tamam olmaz. Ama göllerde olur. İyi de niye? O göller ki Abant mesela; endemik alabalık barındırır içerisinde. Abant'ta yavru alabalık mı yok, yahut oranın yavruları iştahla saldıramazlar mı soğulcana? Hasbel kader saldırsalar soğulcana, peki feci şekilde yaralanmamayı mı öğrenmişler? Göllere bu kıstlama neden getirilmedi veya getirilmek istenmemesinin sebebi ne? Birisi izah etsin de anlayalım. Bir diğer konu, ticari avcılık. 25 cm. boyunda olmak kaydıyla nadide kırmızıbenekler nisapsızca toplanabilir. Yasal, hem de dibine kadar. Hangi gölümüz, akarsuyumuz ticari alabalık avcılığına/toplayıcılığına uygun popülasyon barındırıyor ki bu yönde kanun çıkarılıyor. Gidin, toplayın, alın-gelin ve satın deniyor. İşte av ve avcılığı düzenleyen anlayışın alabalıklarımıza bakışı.
Yanlış/doğru ayrı, yasal/yasak ayrı şeylerdir. Değer yargılarımıza, çok üstün de olsa subjektif çıkarımlarımıza göre av ve avcılık anlayışı, sonuçta kanunsuzluğa yolaçar. Kanunsuzluk ise kaostur. Hukuk/yasa açısından, genel insanlık işleyişi açısından; en kötü kanun, kanunsuzluktan her zaman iyidir. Eleştir, irdele, tenkit et ama, mer'iyettekine de uy. Düzelmenin, düzeltmenin birinci ve yeter şartı da budur.
Yani yarin devlet tırıvırı serbest dese sizde tırıvırı ile avlanacaksınız veya avlanana ses cıkarmıyacaksınız mı demek.Peki acaba bu yasalar hangi cıkarlar ve hangi bilgiler cevresinde hazırlanıyor onu bilen varmı? Bakın yasa toplumun temel direğidir,aynızamanda cok da tehlikeli bir silahtır uzman ellerde işlenip doğru yerlere konulmalıdır.Sen avcılıkla alakası olmayan larla avyasası cıkarırsan,e hadi cıkar cıkardıgın yasa yı korumazsan.Yaptırım uygulamazsan ortada ne yasa kalır ne de yasaya uyan vatandaş veya kurum. Benim hak ve özgürlüklerimi,toplumun hakve özgürlüklerini,yasadıgımız doğadaki canlıların hak ve özgürlüklerini korumak ve savunmak görevini yerine getirmeyen mer'iyetten mi bahsediyorsunuz acaba.Yani bana sen uy sen sus sen yanlıs verdiyse yanlış doğru verdiyse doğru yap.Sen koyunsun Allah sana akıl fikir vermemmiş,sen doğruyla yanlışı ayır edemeyen birisin kurumların yanlışlarına tum toplumumuz gibi sende boyun ey.Sen ey ki başkalarına da örnek ol onlarda yanlısada doğruyada eğsinmi diyorsunuz? Yok ben okadar vatan ı nı milletini topragını ve bu toprakta yasayan canlıları sevmeyen biri olamadım olamam da.Şu foruma katıldıgım ilk gunden beri hep doğayı korumaya , iğnelerin sayısını azaltmaya,yanlışları doğru yapmaya çalıştım çalısıcam.Taki birileri doğru yapana kadar. Saygılarr..
Canlı yemin kullanılabildiği avları kastettiğim gayet açıkken,alabalık avını olaya dahil etmenizi anlamadım.Alabalıkta hertürlü yemli av yasakken,canlı balıkla avlanmayı mazur gördüğümümü çıkardınız yorumumdan. Ayrıca burada ,konu hakkındaki görüşlerimizi sunuyoruz ortaya.Görüşlerimizin yasaya uygunluğu,uygulamaya döktüğümüzde incelenmesi gereken bir durumdur. Benim bir yasağın varlığına itiraz hakkım her zaman vardır,o yasayı gereksiz de bulabilirim.Ancak yasak yürürlükte oldukça o yasağa inanmasamda uyarım.Uymazsamda yaptırımlarına katlanırım.
Hürkan abim ben yine de "hukuk" derim. - sakın guguk diye anlamayasın - Herkese lazım, her daim. Hak aramak yolundaki yaptırımlar, bireysel/indi yollarla olmaz/olmamalı. Kan davası denilen şey nedir? Toplum hak arayışındaki yaptırımları devlete devretmiştir. Bütün çağlardaki davranış da bu yönde olmuştur. Bu süreç daha iyi ve daha insani olana doğru seyrini elan devam ettiriyor. Haksızlık payidar olmadı. Bu devletten gelse de. Şöyle bir tarihe bak. Peki hukuk'a sebep? Koyun olmayalım diye, ama başına buyrukta olmayalım. Yaptırım yok veya uygulanmıyor diye devrettiğimiz haklarımızı tek taraflı geri alıp inisiyatif kullanmamız, bir başkasına da hak doğurur. Pekala, güçlü olan kim? Devran onun.
Yahu değerli büyğüm ben sizin söylediklerinize kısmen katılıyorum yasalar dır bir toplumun temel direği.Fakat yanlış da olsa uyalım ı anlamıyorum.Kusura bakmayın..