Yine Saroz ve sargoz

Öncelikle Herkese selamlar. Hafta sonunu avcı tayfamızla geçirmek üzere, cuma akşamından saroz'a doğru yola koyulduk. Maceramız daha yolda başlamışdı bile, sohpet ve kahkalarla 3.5 saatlik yol hızlıca geçiyordu. Derken, bir şey unuttuğumu biliyordum dedim, neyi unuttun diye sordular, çok kötü bir ses tonuyla ''yemi'' dedim. Ve tekrar kahkahalar koptu arabada bu sefer anlatılanlara deil, bana gülüyorlardı. Yemlik aldığım balıkları evdeki buzdolabında unutmuştum. Bendeki moral sıfıra indi bir anda. Avcı tayfa diyor, bozma moralini buluruz elbet bir yerden yemlik. Yolumuzun üzerindeki bir satır et lokantasında konaklıyoruz. Şöyle güzel bir sofra kurup başlıyoruz sohpetimize tekrar. Benim aklımda hala yarın neyle balık tutacağım, diye bir soru var. Derken lokanta sahibine soruyorum, balığınız varmı diye. Yok diyor, artıklar olsa o bile yeter, yem yapmak için istiyorum diyorum, he öyleyse buzlukda yazdan kalma bir uskumru var onu vereyim diyor, keyfim bir anda yerine geliyor.

Cumartesi sabahı saat 6.30 hava daha aydınlanmamış bile ilk ışıklarını göstermesine dakikalar var. Fırlıyorum yatakdan bizim avcılardan 2 sini kaldırıyorum, geçite gidicekler. Dışarı çıkıyorum, sahilden hiç iyi sesler gelmiyor, moralimide bozmak istemiyorum ama takımlarımı yanıma almadan bir bakayım diyorum şöyle denize, aklımdan geçen, başıma geliyor. Deniz kudurmuş lodos karayel'e bırakmış kendini dalgalar insan yutacak cinsten. O kadar hazırlık bu kadar çaba bunun içinmiydi, ve tekrar moral sıfır'a düşüyor. Yapacak bir şey yok deyip, gidiyorum hala sıcaklığını üstünden taşıyan yatağıma giriyorum. Öğlene doğru kalktığımda denize bakıyorum tekrar, hala aynı deniz kuduruyor. Hava durumuna bakıyorum internetten hemen, rüzgar 46 km hızla esiyor ve gece kendini 14 km hıza bırakıyormuş. İyi bir haber bu, en azından yarın olta atabileceğim.

Beklenen pazar sabahı, tekrar 6.30 yatakdan fırladığım gibi sahile koşuyorum, denizin durumuna bakmaya. Lodos kesmiş dalgalar düzelmiş. Oltalarımı hızlıca hazırlayıp salıyorum suya. İlk oltadaki, vuruş tanıdık baş belası vatoslardan biri, kesip iğneyi atıyorum hemen. 2nci oltada güzel bir vuruş oldu, hemen sarmaya başlıyorum balığın kafa darbeleri harika nedir diye düşünürken gösteriyor kendini kumsalda, yaklaşık bir kiloluk bir sargoz bu. Bütün keyfim bir anda yerine geliyor bu balıkla. işte bir vuruş daha çok keskin asılıyor bu asılışları tanıyorum ben, mığrı bu, ah bide eti lezzetli olsa şu balığın ne güzel olurdu bunu yakalamak bir bilseniz. Lakin eti lezzetsiz olduğu için yakalanan her mığrı vatoslar gibi suya iade ediliyor. Eti lezzetsiz olsada, çekmesi keyifli bir balık ne yalan söyleyeyim. Beni arıyorlar kahvaltı hazır herhalde. Kahvaltımı yapıp tekrar geliyorum oltaların başına. Uskumrunun yanına oradaki tanıdık bir abiden kalamar alıyorum. Fakat uskumru ne ilginçtirki kalamardan daha çok iş yapıyor. Öğlen 3'e kadar 4 veya 5 tane mığrı (bazıları oldukça iriydi), 4 tane vatos ve 3 tane kiloluk sayılabilecek sargozla bitiriyorum avımı. Ercan abimiz balıkları hemen hazırlayıp kızartıyor, öğlen yemeğimizide balık ve salatayla kapattıkdan sonra, bir sonraki saroz gezimizi şimdiden iple çekerek, İstanbul'a doğru yola koyuluyoruz.