Selamlar Ramazanınız mubarek olsun. Sinirimi bozan farklı bir konuda düşüncelerinizi almak istedim. Son zamanlarda belediyeler, caddeleri, sokakları geçilmez hale getirme yarışınA GİRMİŞ GÖRÜNÜYOR. Gün geçmiyor ki adım başında yeni bir tümsek yapılmasın, yolların biraz genişçe olan ve arabası olanların park ettiği kısımlarına da plastik engeller konmasın. Bu işler beni birkaç yönden sinirlendiriyor. -Belediyelerin görevi, yolları temiz, düzgün ve ulaşıma açık tutmak iken neden bu engelleri yaparlar. -Bu engeller, dünyanın başka hangi ülkelerinde vardır, yani medeni ülkeler demek istiyorum. ABD'de ormanın içinde dörtyol ağzına DUR levhası koymuşlar, adam gelip orada (gelen giden olmasa dahi) duruyor. Suudi Arabistan'da trafik ışıklarının altında iki polis bekliyor, kırmızı yanınca yanlarındaki tekerlekli bariyerleri yola çekip geçişi engelliyor, yoksa kırmızı falan dinleyen yok. Biz hangi ülkeye benzemeye çalışıyoruz? -Avrupalı bize barbar diyor, belediyeler de onları haklı çıkarmak için var güçleriyle çalışıyor. Batıdan gelmiş bir turist, yollardaki bu engelleri görünce ne düşünür? Burası medeni bir ülke der mi, yoksa şaşırıp bu millet kanun nizam tanımıyor, devlet de yok herhalde, bunlara engel olamıyor diye mi düşünür? Belediyelerin bizi dünyaya rezil etmeye hakkı var mı? Sorsanız, verecekleri cevap, efendim bazı araçlar çok hızlı gidiyor, yayalara yol vermiyor, vs. dir. Doğrudur, kural tanımayan çok, ama bu ülkede devlet yok mu kardeşim, her yıl TV'lerde kırmızı ışıkta geçmenin, aşırı hız yapmanın, vs. nin cezası şu kadar oldu diye haberler yapılır, bu cezalar neden uygulanmaz da yollar geçilmez hale sokulur. Peki kurallara uyan, aşırı hız yapmayanlar, niçin o tümsekleri atlamak zorunda ve devletin polisi mi yok, kural tanımayanları engelleyecek gücü mü yok? -Bu arada o tümseklerde fren yapan, geçtikten sonra tekrar gaza basan araçların yaydığı asbest tozları ve eksoz gazları ne olacak, havayı kirletmeye kimin hakkı var? Boşa harcanan akaryakıtın hesabı nedir acaba? -Hastaneye yaralı veya hasta yetiştiren cankurtaran, yangına koşan itfaiye yani hız sınırlarına tabi olmayan araçlar neden hoplaya zıplaya gitmek zorunda, bunların geç kalmalarından doğacak zararı kim karşılayacak? .... Bu örnekler çoğaltılabilir, sizi yormak istemiyorum ama öyle bir şey daha var ki asla affedilemez. Bu uygulamalar, maalesef, kurallara uyan insanları da kuralsızlığa alıştırmaktan başka işe yaramıyor. Dikkat edin, yollarda park yapılmaz levhalarının altında mutlaka park etmiş bir araç vardır, kaldırımlarda hatta otobüs duraklarında park etmiş araçlar vardır, yollardaki engeller bunları engelleyemiyor. Minibüslerin ve taksilerin çoğunluğu için(istisnaları tenzih ederim) trafik ışıkları bir mana ifade etmiyor, şerit değiştirirken veya sağa sola dönerken sinyal veren araç parmakla gösteriliyor, oysa trafik kanununda bunların hepsi cezayı gerektiren durumlar. Ama devlet olmayınca, devletin polisi görevini yapmayınca belediyeler, şu okullar olmasa maarifi ne güzel idare ederdim diyen maarif nazırı gibi yolları geçilmez hale sokuyor. Şimdi sizlerden ricam, araç kullanan kardeşlerim, lutfen kurallara uyunuz, balık avlamada olduğu gibi trafikte de örnek olmaya çalışınız, kemerlerinizi bağlayın, yanınızdakilere bağlatın, dönüşlerde sinyal verin, önünüzdeki aracı geçmeye çalışırken kul hakkı yememeye özen gösterin ve yazdığım konularda düşüncelerinizi belirtin. Teşekkürler, bereketli avlar.
Dünyanın parası harcanır,kaymak gibi asvalt atılır,sonra yüz metre ara ile o tümseklerden yapılır!!!Sebebini sorarsın,caddede oturanların talebidir.Oysa gecenin bir yarısı çift dingil bi kamyon geçtimi,koca apartman sarsılır deprem oluyor gibi,kamyoncunun verdiği aragazla yaptığı gürültü ise bonusu...
Eline sağlık Mahir amca, çok güzel yazmışsın. Sayfalarca yazı yazılabilir bu konu hakkında. Suçlu Belediyeler midir, halkın kendisi midir, yoksa şaibeli imar planları, bu planlara uymayan insanlar, kaçak yapılar, gelen aflar, sıkış tepiş sokaklar, çarpık şehirleşme, rüşvetler, iltimaslar vs.vs.vs midir? Ben İzmir'de yaşıyorum ve maalesef ki okullar açıldığı zamandan kapanana kadar hafta içi arabamı park edecek yer bulamayacağımdan arabamı yerinden hiç kıpırdatamıyorum. Cuma Bergama'ya gidiyorum. Pazar erken dönersem yer buluyorum, erken dönmezsem, 3-5 tur atıyorum arabayı koyacak yer bulmak için. Benim araba yamuk yumuk, yeni araba almayı da düşünmüyorum. O kadar sıkışık ve park sorunu var ki her ay biri sürtüyor arabaya. Komik ve acı ama aslolan bu. Milletçe biz bu kadar gelişmişiz ortalamada. Tabi çok nezih, derin, gelişmiş insanlarımız var ama çok çok azınlıkta olduklarından maalesef genel yapıya göre yönetilip, öyle yaşamak zorundalar. Kendimizin ne olduğunu iyi görüp ona göre düzenlenecek bir eğitim sistemiyle sanıyorum ki en iyi ihtimal 2-3 kuşak devirdikten sonra ancak düzeliriz. Bu, şu demek : Kendimize gaz vermemeliyiz, ne şanlı, ne şerefliyiz, soyumuz, şöyle ulu böyle uluları bırakmalıyız. Bi Muhteşem Yüzyıl diye dizi yaptılar, millet Süleyman'ı bulsa bi kaşık suda boğacaktı, insanlar türbelere falan akın etti. Biz buyuz işte, ne olduğuna dair en ufak fikrimiz yok. Kulaktan dolma destansı hikayelerle, cahilce yaşıyoruz. Düşünmek, neden sebep sorgulamak yok. Mesela ben, Amerikaya falan hiç kızmıyorum. Türkiye de 10 kişiye sorsan 8 'i nefret eder. Herşeyin sorumlusu onlardır çünkü. Oysa şu an en güçlü devlet onlar gözüyorlar, güçlerinin gereğini yapıyorlar, en güçlü olmayı sürdürebilmek için ne gerekiyorsa kullanıp tepede kalmaya çalışıyorlar bana göre. Döneminde Osmanlı en güçlü iken ne yapmıştır bi de ona bakmak lazım. Mesela: Çinliler çin settini manzaraya karşı şöyle bir üzerinde yürüyelim diye mi yapmışlardır? Yoksa uzaydan görülen tek insan yapısı olsun da adımız kitaplara geçsin diye mi yapmışlardır? Bunları yazmamın nedeni, olayları efsaneleştirmeden süzüp, ona göre nerede yanlış yapmışsak, düzeltmek lazım. Bişeyleri kabullenip, zayıflıklarımızı belirleyip, uygun eğitimlerle gelecek kuşakları sağlam yetiştirmeliyiz ki anca birkaç kuşak sonra düzelmeleri görülecektir. Yani yoldaki tümsekler bugün düzelse, yarın hendek yapacaklardır. Çarpık şehirleşme aynen devam edecek önce binaları yapıp, sonra alt yapı yapılmaya çalışılacak, yollar köstebek tarlasına dönecektir. Sıkış tepiş sinir stres bir şehirde, ölmeden eve ulaşınca şükür demeye devam edeceğiz. Silkelenemezsek 100 sene falan da kurtarmayacak.
İnasanın kendi kendini muasebe etmesi çok önemlidir. Çuvaldızı biz hep başkalarına batırmasını öğrenmişiz malesef. Trafikte giderken yaptığımız hataları hep başkalarına yükleriz mesela"sağdan gitsene kardeşim' yada 'bassana lan gaza' gibi bir çok laf ederiz karşı sürücülere,sonrada konu açılınca hepimiz düzgün sürücü olup çıkıveririz,yani çuvaldız hep karşıya yöneliktir. Bu yukarıda yapmış olduğum teze kendimde dahilim ha,yanlış anlaşılma olmasın sakın,biz böyleyiz işte,insan olarak yaşamanın,insana vereceği bir disiplin olmalı ama bizde bu disiplin yok. Sırf trafiktemi sorun,hayır sorun heryerde,suçlu kim peki..Suçlu belli ya,,BİZİ yönetenlerde,biz suçsuzuz biz sütten çıkma ak kaşığız,suçlu hep başkası..Diyorum ya çuvaldız diye işte işin aslı bu,bizim kendimizi muhasebe etme yeteneğimiz yok olmuş malesef.. İzine gelirim,Allah uzun ömür versin babama,alırım arabaya çıkarız turlarız bazen,en ufacık olayda hemen atalar,yok öyle değil böyle sürecen diye,30 küsür senedir ehliyetim var,en az 20-25 Türkiyeye araba ile gelmişliğim var Allaha çok şükür hiç bir kazam yok,babacığım 85 yaşında ehliyeti yok,araba kulanmışlığı yok ama araba kulanmayı benden iyi biliyor mesela babacığımında suçu yok,böyle görmüş büyüklerinden,böyle öğrenmiş toplumdan,anlayış önemli toplum bir an önce anlayışını değiştirmeli.. Suçu hep başkasında değil,kendimizde gördüğümüz zaman düzeliriz. Mahir abi güzel bir konuya değinmiş ama ben pek umutlu değilim malesef bu konuda...
Mahir amca öyle bir konuya girmişsin ki, "bir söz söyle bin ah işit" sözüne tam uygun. Herkesi bıktıran, hayattan bezdiren, küçük bir ege kasabasına yerleşmeyi düşündürten bir sürü yanlış var hayatımızda ve bence maalesef hiçbirini de çözemeyeceğiz. Çünkü gördüğüm kadarıyla her geçen yıl daha da kötüye gidiyoruz. Belediyeler artık bizlere hizmet etmek için çalışmıyorlar. Geçmişten gelen bir dönen çark var, onun dönmesini devam ettirmeye çalışıyorlar. Bahsettiğin o plastik engelleri koymazsa insanlar rahatça arabalarını park yasağı olan yere koymazlar. O zaman arabanı çekemezler, park cezası kesemez, otopark ücreti alamaz senden. Olay tamamen ranta dönmüş maalesef. Kırmızı ışıkta geçenin, tehlikeli sollama yapanın peşinden kim koşacak ta yorulacak! Onun yerine işlek bir otoyolda belli bölgeyi yerleşim alanı diye belirleyip burada hız limiti 50 km/s dersin, bilirsin kimse o yolda orada hızını 110 dan 50 ye düşürmez. Günlük cezanı yazarsın olur biter. İşim gereği sürekli yollardayım. Son 1 yıldır olanı özet geçeyim. Ceza yazmak için önce hız limitlerine önem verdiler. 110 dan hızlı giden (ve güçlü tanıdığı olmayan) herkese 340 TL cezayı yazdılar. İnsanlar 110 u geçmemeye başladılar. Bu sefer emniyet kemerinden cezalar yazıldı. İnsanlar kemer takmaya başladılar. Olmayacak yerlerde hız cezaları yazmaya başladılar. En son Tekirdağ-Çanakkale yolu üstünde yangın söndürme tüpü kontrolünü de gördüm ya, o zaman dedim bu sistem öyle yada böyle o cezaları bize YAZACAKLAR! Amaçları düzenli/güvenli yollar olsa kırmızı ışıkta geçenlere, çevrelerindekiler tehlikeye atacak şekilde makas atarak araba sürmeyi iyi bir şey zanneden sözde şoförlere ceza yazarlar. Hizmet kısmına gelince, dostlar alışverişte görsün mantığıyla dediğin gibi birkaç kasis koy, sağa sola menekşe lale ek. Bir de yaşadığın yeri simgeleyen çirkince bir heykel diktinmi tamamdır... Yağmur yağınca yolları sel basması önemli değil, önemli olan kaldırımdaki çiçekler. Aman orada o çiçekler olsun da... Yurtdışına ilk kez gideceğim zaman yanımdaki iş arkadaşım "dönünce Türkiye'yi hiç beğenmeyeceksin, çok çirkin görünecek gözüne" demişti. Saçma gelmişti ama 4 gün sonra yanıldığım ortaya çıktı. Düzensizliğe, kötüye öyle alışmışız ki, farketmiyoruz içinde yaşarken
Aklıma geldi de, aramızda belediyelerde yada emniyette görev yapan, bu konularda bizden daha bilgili arkadaşlar da vardır. Bizlerin bilmediği, yanlış yorumladığı şeyler varsa açıklarsalar çok iyi olur. Diğer türlü yargısız infaz yapıyor gibi oluyoruz.
Amerika, Texas'ta, şurada burada birbirlerini vuran beli tabancalı insanlardan ibaret iken biz kütüphanelerinin, sosyal yapılarının, vs. güzel şeylerin haddi hesabı olmayan bir imparatorluktuk, oradan buraya nasıl geldik, Amerika nasıl geldi, bunu sorgulamalı. Bugünün Amerikasında öncelikle devlet var, insanlar her yerde kuralları çiğneme eğilimindedir ama devlet koyduğu kuralı korursa, arkasında durursa, insanlar da ona uyar, ister istemez. Almanya'dan yola çıkan bir şoför Kapıkuleye kadar tüm trafik kurallarına uyar, Kapıkule'den geçtiği anda hepsini unutur, neden? (İstisnaları saymıyorum tabii) İnsanların kendiliğinden kurallara uymasını bekleyemeyiz. Onları kurallara uyduracak olan devlettir. Kanaatim, bizde devlet görevini yapmıyor, bütün yaşadığımız çarpıklıklar da bu yüzden ortaya çıkıyor. Karada da denizde de aynı şey. Biliyorsunuz, Bakanlık tebliğ yayınlıyor, sonra ...sonrası yok, uyan uyar, uymayan uyanık sayılır. Böyle devlet mi olur? Çuvaldızı bırakıp iğneyi kendimize batıralım, Amerika'da günlük, haftalık, aylık, yıllık ruhsatlar var, merasimi de yok, balığa mı gideceksin, ya bir malzeme satıcısından ya da benzin istasyonundan parayı bastırıp (günlüğü 15 dolardı) ruhsatı alıyorsun. Devlet hem para kazanıyor hem de kuralsızlığa müsaade etmeyeceğini gösteriyor. Bizde ne oluyor, ruhsat deyince kıyamet kopuyor, o da seneliği 15 lira için. Amerika'da Her gölün, suyun kenarında bir tabela, orada hangi balıklar var ve avlama limiti nedir, sıkıysa uyma, hemen tepende bitiyor devletin görevlisi. Yani Amerikalı da medeni olduğu için uymuyor kurallara, uymazsa oyulacağını bildiği için uyuyor, bizde de tam tersi, boşver, birşey olmaz, nitekim olmuyor da sadece kurala uyan enayi durumuna düşüyor. Sonuç olarak ben bu tümseklerin kaldırılmasını, medeniyetin göstergelerinden biri olan yolların temiz ve düzgün olmasını istiyorum. Ben hızlı gidiyorsam, kırmızıda geçiyorsam, polisin cezayı kesmesini istiyorum. Herkesin kurallara uymasını, uymayanların uydurulmasını istiyorum. Çok şey mi istiyorum? Var mı başka isteyen ? Parmak kaldırsın. Selam ve sevgiler.
Senin u dediğun gazoz ağaci, u da burda yetişmez ezoğli.mrsparkle Bir kısa not: Hız kesicilere de trafikte yer var. Hiçbir hal ve şartta gerek yoktur bunlara denilemez. Ama yanlış yere ve yanlış uygulamalar varsa, o başka tabi.
Mahir amca istanbulda devlet kendi ihalelerinde çalışan harfiyat kamyonlarına yani istanbullunun deyimi ile sarı kamyonlara el altından hertürlü hız ve geçiş vizesini tanıyorken kimi kime şikayet edeceğızki. heleki kemerburgaz yolu. harfiyat alanlarına dökume giden kamyonlar belediyeye para öder . kaç sefer atarsa okadar para. oyuzden bu araçlar neye güvenerek buşkilde korkusuz siz anlayın. http://www.212haber.com/sari-kamyon-teroru-84yy.htm http://www.aksam.com.tr/yazarlar/sari-damperinden-sen-suclusun/haber-177940
bu konuda galiba genel görüse ters düsmüs olacagim fakat tümsekler bence faydali. adim basi trafik lambasi konacagina tümsek konsun. mecburi yavaslama sagliyor. tümsege bir hizli girersin, iki hizli girersin, arabanin orasindan burasindan ses gelmeye basladi mi mecburen yavas girmeye baslarsin. abuk sabuk yerlere konmamali tabi ki de. uygun bölgelere konuldugunda kural tanimazlara etkili bir çözüm oluyor. dört yol agizlarina da trafik lambasi dikmektense döner kavsak yapmak trafik akisini kolaylastiriyor.
olmaz mi Nuri abi tümsekile bitmiyor tabi, tümsek yapilan yerin 50 metre önüne de levha konuluyor ki akli selim kisiler yavaslasin araççlari zarar görmesin.
Bizde yolu kazarlar,içine araba düşünce tabela getirirler, inşaat biter iki sene sonrada o tabela orda kalır. Bide karadenizde falansa çukurdan yüz m ileri konabilir o tabela ayrı konu
tümsek candır. girdiğim zaman küfretsem de bunun başka bir çaresi yok.herkesin çoluğu çocuğu o sokaklarda oyun oynuyor. Ehliyet yaşı 25'e çıkarılmalı yayları kesilmiş arabalar,abart ekzoslular ,garip garip far kullananlar trafikten men edilmeli. Makasçılar kesinlikle yaş odunla dövülmeli
Güzel söylüyorsun da bunları kim yapacak, vatandaş mı? Bunlar, devlet görevini yapmadığı için olmuyor mu? Aynı noktaya geldik galiba.
Balli ve Roy Görüşlerinize saygı duyuyorum, ancak trafik kurallarını ihlal edenler, sadece hızlı gidenler mi, bu tümsekler otobüs duraklarına park edenleri, sinyal kullanmayanları, gece gündüz sis farı yakanları, vs engelliyor mu? Ve şu sorunun da cevabını istiyorum, cankurtaran ve itfaiye bu tümsekler yüzünden geç kalırsa sorumlusu kim olacak, ya da ölen ölür kalan sağlar bizimdir mi diyeceğiz? Ve bu da balliye özel soru Ve la teziru vaziratun vizra uhra hükmü ne olacak, hızlı gitmeyen bir kişi bile olsa onun hakkını kim ödeyecek? malum, bu dünyanın bir de ahıreti var. Allah korusun. Selam ve sevgiler.
Devlet dediğin kim Mahir amca? Görevini yapmayan devlet dediğin şey gene insanlar. Görevi olduğu halde görevini neden yapmadığı sorgulanabilir? Tümsek konusuna gelirsek, tümsek olmasın ama hızlı gidene ceza yazılsın benim suçum ne diyorsun? Her yola polis mi dikilsin yani? Ceza yazılmak istense bir kamera da konur, tümsek konduğuna göre vardır belki bir bildikleri... Koyulttuğum yazının gerçekleşmesini bende çok istiyorum.
Mahir Amca, Öyle bir konuya değinmişsin ki, tam da dertli olduğum bir konu. O tümseklerden dolayı bir yavaşla bir hızlan arabanın ortalama yakıtı fırlıyor bu bir, ikincisi ise eğer görmezsen ve dengesizce yapılan bir tümsek ise ne amortisör kalıyor ne lastik. Ama çok yakınen şahit olduğum ve altına araba alıp, hız kurallarını hiçe sayan çok afedersiniz "züppeleri" bir tek o engelliyor. Tabi kurunun yanında yaşta yanıyor. Ha hız ihlalinden dolayı ceza kesilmiyor mu? kesilmeye kısmen başlandı. Önceleri radar sadece gündüzleri çalışıyordu şimdi gece görüşlü radarlar devrede. Buna ek olarak Ankara, Eskişehir, İstanbul gibi yerlerde hız kameraları ile denetim yapılıyor fakat faturalandırma hangi ayara ve kritere göre yapılıyor bilmiyorum. Aynı kamera belli dönem hız cezası gönderiyorken, belli dönemlerde göndermiyor. Buna ek olarakta her sokağa, her mahalle arasına kamera takılmasını bekleyemeyiz diye düşünüyorum. Hele şu çarpık kentleşmede bir numara örnek olan İstanbul'da çocuklara oynayacak yer yok ve bir çoğu maalesef sokak aralarında oynuyor. Oradan dengesizce geçenlerden tedirgin olan etraf halk istek ile oraya tümsek yaptırıyor. Diğer konuya gelelim: Elimde bebek arabası kaldırımda ilerlemeye çalışıyorum, yolda arabalar vızır vızır geçiyor. Oda ne!! Kaldırıma yarım çıkıp park etmiş bir araba. Şimdi bebek arabası ile yola inip her ikimizin hayatını tehlikeye mi atıyım? yoksa ??
TÜMSEKLERE KARŞIYIM. (ŞİDDETLE) İstenirse bütün trafik kurallarına herkesin uyması sağlanır. Her araca bir çip koyarsın, gpsden nerede ve hangi hızla gittiğini denetlersin. .... yiyen sınırı aşar. Yakıtla, amortisörle, öntakımla, asfaltla heba olan milli servetimize göz yumulmamalı. İstisnasız kurallara uyulmasının devlete maliyeti büyük olacaktır. (kesilemeyecek olan trafik cezalarından). Acaba bu mu göze alınamiyor?
Ne diyim ne söyleyeyim şimdi. Tümsekler tamam yüksek, şöför ise dengesiz, okul önlerinde vs yerlerde tam gaz giderse inşallah o tümsekle beraber kafası tavandan çıkar, bilemiyorum, ben kaldırılmamasından yanayım. gaz pedalı şişede durduğu gibi durmuyor. kendini bilen kişi zaten kurallar bütünüyle hareket etmesini çoktan öğrenmiş oluyor. Sevgiler.