Kimseyi korkutmak istemiyorum ama dikkatsızlık agır yaralanmalara sebeb olur. Ortalama bir sualtı tüfeğinde suda şişin tüfekten çıkış hızı 100km/saat civarlarındadır. Bu rakam suyun dışında inanılmaz oranda büyür. Şiş ağırlığını da hesaba katarsanız yüksek kütleli, bu denli süratli ve ucu sivriltilmiş bir cismin vücut bütünlüğünü bozacak hasarlar vermesi kesindir. Sonuç kolaylıkla yaralanmayı da aşıp ölüm olabilir. Yandaki fotoğrafta bu tür bir kazadan sonra çekilmiş röntgen filmini görüyoruz. Şans eseri bu fotoğraftaki kişi bir kaç milimetre ile hayatta kalmayı başarmış ancak bir gözünü kaybetmiştir. Bu çarpıcı örnekten sonra kullandığımız sualtı tüfeğinin bir oyuncak ya da eğlence aracı olmaktan çok gerçek bir "silah" olduğunu söylemeye gerek görmüyorum. Şaşırtıcı olan bu denli kuvvetli ve öldürücü bir silahın ne ruhsat ne eğitim gerektirmeden herkes tarafından kolayca temin edilebilmesi ve kullanılabilmesidir. Kaza ile atış sonucu yaralanmaların önüne geçmek için bir kaç altın kuralı hep aklımızda tutmalıyız. 1- Asla ve asla tüfeğimizi suyun dışında kurmuyoruz. 2- Asla ve asla suyun dışında tetik düşürmüyoruz. 3- Ne su içinde ne su dışında tüfeğimizi birine veya kendimize doğrulmuyoruz. 4- Su içinde kurulu tüfeği elimizden bırakmıyoruz. 5- Sığ suda zeminden yukarı doğru yada suyun dışına çıkacak bir açıyla atış yapmıyoruz. 6- Av yeri olarak başka insanların bulunduğu ortamları kullanmıyoruz, beraber dalış yaptığımız arkadaşlarımızı kesinlikle tüfeğimizin önüne almıyoruz. 7- Tetik mekanizma sağlam ve bakımlı tüfek kullanıyoruz. 8- Şişe bağladığımız misina yada ipimizin sürekli sağlam olduğundan emin oluyoruz. 9- Tüfek ve şişlerimizi çocukların ulaşamayacağı yerlerde muhafaza ediyoruz. Sualtı tüfeği kullanımında kaza ile birini vurmak yada kendi kendini vurmak dışında başka risklerde mevcuttur. Yaralanmaların başında parmak ve el kesilmeleri gelir ki bu kesilmeler kalıcı sakatlığa varacak uzuv kayıplarına neden olabilir. İçimiz gıcıklansa da bu tarz tecrübe yaşamış bir arkadaşımızın resmini aktarmak durumu hafife almamızı engelleyecektir. El ve parmak kesilmelerinin önlenmesi çok basit bir kaç tedbirle sağlanabilir, bunlar; 1- Mutlaka eldiven kullanmak, 2- Kesinlikle tel palamut olarak tabir ettiğimiz kırılma riski yüksek palamutları kullanmamak, 3- Ne tür olursa olsun palamutlarımızı sürekli yıpranma, paslanma, zedelenme gibi durumlara karşı kontrol ederek kullanmak, 4- Tüfeğimizi kurarken dikkatimizi etrafımıza değil yaptığımız işe vermek, 5- Şiş üzerindeki çentiklerin kenarlarının keskinliğini ince bir eğe ile köreltmek, 6- Eldivensiz bıçak kullanmamak, balığı söndürürken yine dikkati yaptığımız işe vermek. Birde balık dizgilerimizin şişleri var ki bunları da başıboş bırakmayıp mutlaka kemerimize uygun bir aparat ile sabitlemeliyiz. Yandaki resim bize sabitlenmemiş bir dizgi şişinin verdiği hasarı göstermesi açısından faydalı olacaktır. Bu sorunu en sondaki ağırlığımız yanına şiş kalınlığında iç hacmi olan kısa bir hortum parçası sabitleyip, dizgiyi arkamızda dolaştırıp şişin sivri ucunu bu hortum parçasına sokarak kolayca çözebiliriz.
Anlaşılıyorki zıpkın ile balık avlamak amatörlerin yapacağı iş değil,ustalık gerekir.Fotolar herşeyi açıklıyor.
hocam cok guzel ve amatorce yapılan her yas kesımınden alt yaş lımıtı 10 olan kadın erkek rahatlıkla yapılabılecek bır spor sadece dıkkat cıddıyet istiyor.harıka bır dunya sualtı
Çok sevilen ve adrenalin olduğu için merak duyulup,amatörce içine dalınan bu uğraşın; En akıldan uzak tutulan en duyulmak istenmeyen yönlerine temas ettiğiniz için kutlarım Sabitlenmesi gerektiği görüşünü ortaya atıyorum
En azından olta balıkçılığı gibi eğitim almadan amatör olarak başlanıp zamanla tecrübe kazanılan bir spor değil.Zıpkında kanaatimce zamanla tecrübelenene kadar boğulmaktan tutunda yukarıdaki örnekteki gibi kazalar kuvvetle muhtemeldir.
tesekkurler dostum.. olta avcılıgındada ne tur kazaların oldugunu resımlerle yayınlayabılırım ) herseyde oldugu gıbı zıpkıncılıktada dıkkat cıddıyet özen..