Şahidi olduğum dönemlerde Tebliğ/sirküler (güya) 3 kez revize edildi. Arada ekleme ve çıkarmalar da cabası. Yemlik balık = Yemeklik balık olarak kaldı. Deniz Turnası, Zurna balığı olarak kaldı. Göllerde, aynı gölden olmak kaydıyla mesela kefal veya gümüşü alabalık için yem olarak kullanamazsın. Ancak göl içinden veya dışından aldığın canlı/cansız solucan veya kurbağayı yem yapabilirsin. Abant’ta endemik abanticus’u solucanla avla lakin, akarsuda Potansiyel Sakıncalı Tür olan gökkuşağını ancak yapay/sahte yemle avlayabilirsin. Erzurum il sınırları içerisindeki avlaklarda sezon yasağı; 15 Mayıs-15 Ağustos Tortum Gölü rakım 1027 metre, Kuzgun 2400 metre, Karagöl 2800 metre. Yaklaşık 2 km. lik rakım farkındaki türler için aynı zaman yasağı geçerli.
Estağfurullah. Ayrı olduğunu biliyorum, bir dönem bu meslekle iştigal etmiştim, tayfalık yaptım Ben sizin emek vererek yaptığınız bu çalışma açısından söyledim. Yani ticari sirküye etkisi olacak mı diye.
Ne yazık ki olmayacak, ah keşke olsa. Ama boy limitlerinde değişiklik yaparlarsa, tabii ki bu da ticari tebliğe yansıyacaktır. Esasen bu çok zor, zira daha önceki yıllarda bu konuda tekliflerimiz olmuştu ama ne yazık ki değerlendirilmedi. Boy limitleri anlamında, malesef ticarilerin kazanç kapısını kapatmamak uğruna ayarlamalar yapılıyor. Hatta ticariler üzerindeki denetimsizliğin bir nedeni de bu. Çünkü balık kalmadı, balık boyları gittikçe küçülüyor ve bunlardan başka ağları dolduracak balık yok. Yani öyle ağlarca dolusu lüferimiz, toriğimiz kalmadı. Bu yüzden de küçükleri ile dolduruluyor. Bu durumda hale giren balıklar da denetlenmiyor ve piyasaya bu küçük balıklar sürülüyor. Eğer denetler ve bunları piyasaya sürmezlerse ticariler aç kalacak, balık satanlar aç kalacak v.s. v.s. ve bazı çarklar dönmeyecek. Kafaları çalışsa bir kaç yıl sonra tamamen aç kalacaklarını anlarlar ama biz halk olarak ileriyi o kadar göremeyen, görse de işine gelmeyen, "ben yok etmezsem başkaları yok edecek zaten en iyisi ben bitirenlerden olayım, o arada kazanacağımı da kazanayım" zihniyetine sahip insanlar olduğumuz için, balıksız denizlere sahip olmaktan başka başımıza gelecek yok gibi.
26 Ağustos 2011 tarihinde, mevcut tebliğ üzerinde düzenleme yapıldı. Bazı balık boylarının limiti artırıldı. Bu düzenlemede yer alan değişiklikler, şunlar; - Lüfer 20cm (14cm den 20'ye) - Karagöz 18cm, - Hani 30cm, Lagos ve Orfoz 45cm, - Sargos 21cm Değişiklik metni: http://www.balikavi.net/dokuman/teblig_degisiklik.jpeg Boy limitleri artırıldı ve bazı boy limitine dahil olmayan balıklar, listeye dahil edildi. Peki bu, yeterli oldu mu? Hayır. Bu değişikliklere rağmen, hala birçok balığın ilk üreme boylarına erişebilmiş değiliz. Tabi bu değişiklik o kadar zor yapıldı ki, Greenpeace başta olmak üzere, birçok örgütlenmenin birliği ve baskısıyla, bitmek bilmeyen görüşmelerin neticesinde oldu bu. Hatta değişiklikten sonra bile, bazı kurumlar bunu kabullenmekte zorlandılar. Nitekim, Su Ürünleri Hal Müdürlüğü, birkaç ay ÇİNEKOP kasa fiyatlarını, sitesinden kaldırmadı. Televizyonlarda program yapılarak, bu değişikliği yapanlar protesto edildi. Aslında önerilen limitin altında bir düzenleme yapıldı. Bu da, bu işten ticari beklentisi olanların dikkate alınarak bir düzenleme yapıldığının ispatı oldu. Ancak yinede, bu düzenlemenin herkes adına bir faydası oldu, oda umut. Demek ki, rahatsız olan kesimin sayısı arttıkça, gelecekte yeni düzenlemeler yapılabilir. Bu açıdan, rahatsız olan kişiler için cesaretlendirici bir adım atılmış oldu. Dün Lüfer 14cm idi, bugün ise 20cm. Yarın 24cm olabilir.
İşte bunu söylemeye çalışıyorum. Örgütlenmelere ve yıllarca baskı yapılmasına, halkın bilinçlendirilmeye çalışmasına rağmen, ancak geçtiğimiz Ağustos ayında böyle bir değişikliğe gidildi, ki çok yetersiz. Geçenlerde Kadıköy balık pazarında çinekopları gördüm (Allah'tan bu defa defne yaprağı boyunda değillerdi), sohbet ederken "bunların boylarının 20 cm ve üzeri olması gerekiyor, denetlenmiyor musunuz?" diye satıcıya sordum. "Yok abla, gelen giden yok, biz de satılmaması gerektiğini biliyoruz ama başka balık yok, ekmek teknemi mi kapatayım, balık halden böyle çıkıyor, halde denetlenmesi gerek ama orda da ilgilenen yok" dedi. Yani bu limitlerin kabulu ve yasallaştırılması dahi, ticarilerin balık boylarındaki kısıtlamaları göz ardı etmelerini engellemiyor. Denetleme olmadıkça da engellemeyecek ve ısrarla boy limitleri konusunda teklif götürsek dahi, toplantılarda değerlendirilmeyecek. Belki yine yıllarca baskı yapılır ve STK'lar da bu baskıya katılırlarsa, o zaman yine ancak bir iki türün boy limitleri değiştirilebilir diye düşünüyorum. Aksi halde zor görünüyor.
Şu KOCCAAAMAN hata bi düzeltilsin ne olur... Konunun kısaca özeti SUDAK için KKGM kaynağı (Su Ürünlerini Tanıma El Kitabı) http://www.kkgm.gov.tr/birim/su_urn/icsu1/sudak.html Özellikle şu noktaya dikkat ediniz. C.O.U.= 37 -50 cm (C.O.U.= Cinsel Olgunluk Uzunluğu) Amatör ve Ticari Tebliğe göre ise; Sudak avlanma boy sınırı 26 cm. Bu nasıl bir çelişkidir Ayrıntılar aşağıdaki linkte. http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=42622
Nihat kardeşim, Güzel bir örneği irdeliyorsun. Ben o kitabın ilk elime geçtiği yıl olan 2001 senesinde seninkine benzer tepkilerle o zamanın KKGM'lüğünde Daire Başkanı olan bayan yöneticiye dilekçe ve telefonla başvurmuştum. O günlerin sirkülerindeki avlanma ve bu kitaptaki üreme boylarının yanı sıra, mesela Turna nın avlanma yönetemleri içindeki ZIPKIN a takılmıştım. Diğer avlanma yöntemlerinden olta haricindekilerin tamamı ticari avcılığa izin verilen iç sularda kullanılabilecek av araçları. Ama ZIPKIN iç sularda kullanımı yasak olduğu için ne ticari olarak, ne de amatör olarak Turnanın avcılığında kullanılamaz. Bu kuralı koyan da aynı resmi kurum, bu kitabı devlet parasıyla bastırıp yayınlayan ve halen o yanlışı yok etmeyen de aynı. Bir diğer örneği de YAYIN için vereyim. Avlanma yöntemleri içinde yer alan IĞRIP içsularda ve denizlerde kullanımı tamamen yasaklı bir av aracı. Tek istisnası iç sularda gümüş avı için o da özel izinle oluyor. Diğeri alabalık bahsinde. Tüm doğal alabalıklarımız için avlanma yöntemleri içinde içsularda kullanımı tamamen yasak olan SERPME geçmekte. KKGM den ayrılarak ayrı bir genel müdürlük olan Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü webine taşınan kitaba günümüzde http://www.bsgm.gov.tr/genel/su_urunlerimiz.html den ulaşılabiliyor. Ancak her zaman yazdığım gibi ümidimizi yitirmeden israrla yazmaya, resmi müracaatlarla sorunları dile getirmeye devam etmeliyiz. Bir çok aksaklık, eksiklik ve yanlış bu olabildiğince bilinçli toplum sayesinde düzeldi ve giderildi. Anlaşılan o ki bundan sonra da böyle olacak. Ne yapalım? O halde usulünce başvuru yapmaya devam. RASTGELSİN.
Arkadaşlar amatör olarak balık avlayanları bir yana bırakın, bu işin ticaretini yapanların bir çoğunun bile tebliğlerden yasaklardan haberi yoktur. Balıklardaki boy limitlerinin ve yasakların televizyonlardan halka reklam yapılması gerekir. Bilinçlenen halk limit altı ve yasak olarak satılan balıkları şikayet edecek yada en azından satın almayıp protesto edecektir. Limit altı ve yasak balık avlanmasının önüne anca böyle geçilebilir. Yeni getirilecek düzenlemelerden çok; böyle bir reklamı bakanlığın düzenli olarak yapması gerekir diye düşünüyorum. Geçen hafta pazarda balıkçının birinin tezgahında deniz alası gördüm. Bu balığın tutulması ve satışı yasak değimli diye sorduğumda . Yasaklar çiğnenmek için vardır diye cevap aldım. Bu nasıl bir iş. Bozkır nerede? Deniz nerede? Bozkır gibi yerde deniz alası satılıyorsa memleketin her yerinde satılıyor demektir. Beklide gördüğüm balık havuz balığı olabilir bilemiyorum. Bu arada deniz alasının yetiştiriciliği yapılıyormu?
Alabalık özelinde şu maddeye bir bakalım. Üçüncü bölüm / İçsularda avlanabilecek türler ve zamanlar / Madde 12 (2) Adet miktarı her türün ayrı ayrı avlanabileceği miktar olmayıp, gün içinde avlanabilecek toplam balık sayısıdır. Adet sınırlamasına tabi birden fazla türün avlandığı durumda, avlanılan balıklar tek tür gibi kabul edilir. Bu durumda avlanılan toplam balık adeti 10’u geçemez. Sezonunda gittiğim avlakta kaşıkla at-çek yaptım farzedelim. Hedef avım gökkuşağı ancak avlakta Doğal alabalıkta var diyelim. Attım-çektim, attım-çektim 4 adet gökkuşağı aldım. Beşinciyi attım çektim doğal alabalık. Ya da karışık bir ondan iki bundan; derledim topladım 10 adete tamamladım. Baktım 4 adet gökkuş, 6 adet doğal alabalık. Yahut 2 gökkuş, 8 doğal ala. Bir başka hesap, 9 gökkuş, bir doğal ala. Sayı kombinasyonu değişti farzedelim; 1 gökkuş, 9 doğal alabalık. Toplam 10 adet "alabalık". Doğal alada boy limiti 20 cm. yi de ihlal etmedim. Hele buyurun dostlar, öneri ve yorumlarınızı beklerim. Selamlar.
Öneri olursa benimde diyeceğim vardır ama ondan önceki dileğim sıkı denetçiler olacaktır . Çünkü denetlenmedikten sonra , sınırlar belirlenmiş yada belirlenmemiş fark etmez .
Nuri ağabeyim; selamlar, Her ne kadar aksi belirtilmemişse de, muhtemelen burada yine tebliğ tablosundaki değerler baz alınarak hesaplanması gerekecek. Zira bunu kötü niyetli olarak kullanmak isteyen olabilir. Örnek: doğal alada adet limiti 3. Ama gökkuşağında 10. Madem böyle bir tek tür kuralı var. Adam 1 gökkuşağı avlayıp, geri kalan tüm doğal alaları dokuza tamamlayabilir. Aynı şekilde aynı avlakta sazan ve yayın olduğunu düşünelim. Yayının adet limiti 1. Sazan ise 10. Adam 1 sazan avlayıp, geri kalan 9 adet limitini Yayın avlamak için kullanabilir. Doğru tablo şöyle olmalı: Doğal alabalık ve gökkuşağı diyelim. En fazla 3 doğal - 7 gökkuş avlanabilir. Bu durumda "kardeşim iyi de 3 adet gökkuş daha avlama hakkım yok mu" denilebilir. O halde sepetten doğal alabalıkları çıkarıp, yerlerine gökkuş avlamak gerekecek. 6 doğal alabalık her halükarda tebliğ dışı olur. Yine 10 adet gökkuş avlarsak ve bunun üzerine bir de doğal ala gelirse, yine av tebliğ dışı olur. Yasal olması için 1 adet gökkuşu sepetten çıkarmak gerekir.
2/2 no.lu ticari tebliği de okumak ve bu çerçevede yorum yapmak daha isabetli olacaktır. Bu arada geleneksel kıyı balıkçılarının, stokların korunması amacıyla yürüttükleri çalışmaları, yayınladıkları deklarasyonları da bilmekte ve uygun görülürse desteklemekte fayda var. Tabii kardeşlerimizin de işaret ettiği gibi istediğin kadar düzenleme yap, uygulanmadıktan sonra neye yarar? Mesela şu anda dalyanlar çok miktarda, (yumurtalı) torik, palamut, lüfer kofana ve istavrit tutuyor. Ticari tebliğde, palamut torik avı 15 Nisan-31 Ağustos arasında (olta dahil) her türlü vasıtayla yasaktır yazıyor. Yazıyor da ne oluyor, hiiiiç!. Bakın, lüfer 19 cm iken yumurtlar diye fetva veren, şimdi de pek çok ticari balıkçının dalyanlar yasak zamanda balık tutmasın feryatlarına karşılık dalyanların korunmasını isteyen Bayram Öztürk hocanın desteğinde Beykoz dalyanından 4500 palamut markalanıp denize salınmış(veya salınacakmış). Bu, araştırma amaçlı yapılmış ammmaaaa bunun dışındaki günlerde palamut torik o dalyanlara girmiyor mu ve giriyorsa yasak diye salınıyor mu? Yorum sizin. Kolay gelsin.
- Balıkçı belgesi şart koşulmalı ve bu belge parayı bastır belgeyi al şeklinde değil de minik bir sınava tabi tutularak verilmeli. Mesela hemen orada hangi balıkların avlanmak amacında olduğu ve bu balıkların mevcut Tebliğ'deki sınırlamaları, boy limitlerinin ne olduğu sorulabilir. - Denetim Belediyeler içinde kurulacak ufak bir birim ile gerçekleştirilirse hem ufak da olsa iş imkanı yaratılmış olur, hem de her Belediye'nin paraya olan ihtiyacı gözönüne alınacak olursa denetimlerin de sıkı olması ihtimali ortaya çıkar. - Para cezaları yükseltilmelidir. Bahsettiğim 100 TL olan cezanın 150 TL olması değil. Minimum asgari ücret düzeyinde olmalı. Bunun yanında Tebliğ dışı avlandığı tesbit edilen şahısın av malzemelerine el konulmalı ve ceza yine de uygulanmalıdır. Bunun dışında profesyonel yasa dışı av yapanlar içinse Amerika'daki gibi ödül avcılığı sistemi getirmek işe yarayabilir. Yasadışı av yapan profesyonel avcıları ömür boyu balıkçılıktan mahrum etmek, teknesine, malzemelerine el koymak, buna rağmen devam etmesi halinde de hapis cezası uygulamak. Şimdi en hassas kısma gelelim; Bu ülkede bunlar olabilir mi?
Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Olmasını ümid etmekten başka çaremiz yok, aynı zamanda oldurmak için de yılmadan uğraşmamız gerekiyor.
Şennur Hanım ileteceğini belirtmiş ama ben de bakanlık kapsamında görev yapan bir mühendis arkadaşıma konunun linkini ilettim. Daha önce de çok defa konu ile tartışmalarımız olmuş ve her zaman fikirlerim onaylanmıştır. Kendisi bu bilgileri derleyip toplayacaktır. Benim biraz çerçeve dışına çıkacak bir önerim olacak. Endemik yapıdaki kırmızı beneklimizi bazı arkadaşlar dile getirmiş. Ve maalesef yapılan HES'lerden ötürü özellikle Doğu Karadeniz bölgemizde tür gerçekten büyük bir tehdit altında. Her ne kadar Cansuyu(!) denilecek kadar bir debinin sürekli verileceği söylense de küçük doğa olayları aracılığı ile (deprem, toprak kayması, sel suları vs.) buralarda bulunan bu Canımız Ciğerimiz balıklarımızı birçok bölgemizde bir daha göremeyeceğiz. Amatör'e ve Ticariye kesinlikle yasaklanmasını talep ediyorum. Sportif olarak bile (yakala-bırak) avlanmasına son derece karşıyım. Ama asıl işin komik tarafı amatöre 3 adetle sınırlanmış bu balıkta ticaride sınır yok. Girip serpme ağlarla dilediğiniz kadar alıp satabilirsiniz de. Kırmızı Benekli Avı En az 5 Yıl YASAKLANMALI
Kimse umutlanmasın bu saatten sonra hiçbişey iyiye gitmez. Hergeçen gün daha da kötüleşiyor. İnşallah şu tebliğe katkısı dokunan, tebliği yazan biri okuyodur. Serranus scriba(yazılı hani, malaş, ali bereket, hanos) gibi bir balığı tebliğe koyan ve 30 cm gibi boy yasağı getiren bir zihniyetten ne bekleyebilirsiniz. Daha bu vatandaşlar bu balığın kaç santim boya ulaşabileceğini bilmiyor. 30 seneyi aşkın süre avlanırım tuttuğum en büyük boy bu balıkta 29 cm di 25 cm üzerindeki balık sayısı 1 elin parmak sayısını bile geçmez daha 30cm görmedim bile gören varsa yazsın Yani KKGM bu balığa bilmeden ! yasak getirmiş oluyor Diğer türlere girmiyorum bile. Erhan
Şevket abim merhabalar, Cins serranus olsa da tür farklı olabilir hani. Hani diyorum ki hani var, hani var. Hele varsa resimleri o avladıklarından, bakmak isterim. Onlar hangi hani?
Serranus scriba ya ait av fotolarını göstermek isterdim ama bulamadım bi türlü link vereyim ordan bakarsın işte link: http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=85 http://www.fishbase.de/summary/Serranus-scriba.html Bu da diğer hanos dediğimiz tür: http://www.fishbase.de/summary/Serranus-cabrilla.html hangi akla hizmetse kkgm bunlarıda korumaya almış aslında gerçeklik payı yokda değil hani. Bundan 10 yıl evveline kadar oltaya gelince atacak martı arardık. Şimdi martıyı değil hanosu arar olduk. Troller denizi kürüye kürüye hanos da kalmadı eskisi kadar çıkmaz oldu. bu arada ben Erhan Şevket babam olur 2 yıldır 1 kez girmedi foruma, ben kullanayım dedim.