Biliyorum, av raporunu yazmak için erken ama heyecandan yerimde duramıyorum. 10 nisandaki avımdan sonra ilk kez gideceğim. Bizimkilerden yalvaryakar arabayı ve izinlerini aldıp, yarın(çarşamba) son sınavıma girdikten ve kısmetse mezun olduktan sonra öğrenci olarak son kez cuma günkü av için hazırlıklara başlayacağım. Ben ve üniversiteden dört arkadaşım son kez(zira üniversite bitti herkes memleketine dönecek) balık avlamaya köprüköye gideceğiz. Gitmeden önce sizlere sorayım dedim: Köprüköye son zamanlarda gideniniz var mı? Önereriniz var mı? Genelde beyaz veya yeşil renkli sahte balıkla avlanıyoruz. Daha önce kepçemiz olmadığından turnaları hep kaçırıyorduk ama bu sefer kepçemizde var. Av yeri olarak genelde iki mekanı tercih ediyorduk: İlk tercih yerimiz yeni köprüyü geçtikten sonra sağ taraftaki restorantın altındaki söğüt ağaçlarının olduğu yer. İkinci yerimiz ise eski köprüye gelmeden soldaki toprak yola girip yolun sonuna kadar gidip dar boğazın genişleyip göletle buluştuğu ağız civarı. Bu sefer değişiklik yapıp eski köprüyü geçip sağdaki büfenin karşısındaki; köprünün hemen solundaki ufak tepenin oradaki piknik masasına kurulup(şimdiden söyleyeyim orası benim! ) dar boğazı sağlı sollu sonuna kadar, yani gölet kısmına kadar taramayı düşünüyorum. Aklıma gelmişken de sorayım, canlı yem olarak kurbağa kullanabilir miyim? Sizce de uygun olur mu? İnşallah bi aksilik olmassa av raporumu sizlerle cuma akşamı paylaşacağım. Yarın sınavım var ama ben balıkları düşünmekten çalışamıyorum!!!
Kardeş sana sınavında başarılar son avında da rastgele! Mekanı bilen arkadaşlar yardımcı olacaklardır...
Aldığım malzemeler bunlar. Arkadaşlarım ikidebir taşa ota taktığından fazladan aldım. İnşallah cuma hava düzgün olur.
bunların hepsi iş yapar turna için.valla boş vaktim olsa beraber gitmek isterim seninle benim mekanlara zaten kırıkkale benim memleket
kardeş merhaba... ben 6 haziran cuma günü ilk önce sülübük sonra köprüköy (köprüköye girmeden soldaki stabilze yoldan söğütlüğe gölün dar bağazdan açıldığı yere) daha sonrada kesikköprü barajına gittim.. dört arkadaş gittik.. ama biraz mangal havasında gittik. diğer arkadaşlar acemiydi biraz onlarla uğraştım. neyse. sadece köprüköyden bir tane 38 cm turna aldım. tam limit altı senin anlıcan. köprüköyde beyaz şasi yani beyaz slikon iş yapar. kaşıkda iş yapar. ama kurbağa iş yapmaz. turna kurbağa yemez çünkü. birde olabilirse canli gümüş ile alabilirsin ama canlı gümüş işi biraz sıkıntılı iş, tesisatın olması lazım. malum gümüşlerin canlı olması lazım. kesikköprüye gitme bir kere teknen olması lazım artı balık yok ağ atan çok. görmedim ama bildiğimz bişey var. o yüzden kesikköprüye gitme.. ama köprüköy söğütlük olabilir. ama diyorum çünkü turnaya gideceksen o kadar yola gitmene gerek yok cuma günü kurtboğazına git derim. ben aslında cuma günü boşum ve cuma günü yanıma arkadaş arıyorum. dilerseniz hep beraber kurtboğazına gidebiliriz. dedimya 6 haziranda 320 km yol yaptım değmeyeceğini anladım. ö yüzden çanıllı yada kurtboğazını tavsiye ederim. bu aralar kurtboğazından iyi raporlar geliyor. yakın ve yeride güzel. bu benim fikrim.. cuma günü hava parçalı bulutlu ve sıcaklık 30 derece. geçen köprüköy çok sıcaktı ve bir kaplumbağayı kaldırıp baktığımda altında 3-4 tane kene gördüm. kesikköprü daha serindi ama orası malum balık yok. yanlız turnaya alışma daha çok uykusuz kalırsın. benim gibi. dediğim gibi cuma kurtboğazı hem yakın hem az masraflı hemde raporları bu ara iyi. teflifi burdan cevaplayailirsin..
imza ayarlarını biraz daha genişletsen diyorum.. nereli nereden oldun yazmıyor. burdaki çogu malzeme iş yapar yanlız dörtlü yanyana duran slikon beyaz balıkların küçük onlarlar balıkları takar yanlız çıkarıtrken kaçırabilirsin. ayrı ayrı duran beyaz silikon büyük olanlar tam olmuş onlar güzel..
Kurtboğazının son halini bende merak ediyorum; ama arkadaşlarla köprüköye niyetlendik. İnşallah kurtboğazına başka bir zaman beraber gideriz. Bakalım cuma günü kim ne kadar tutacak? Çanıllıya hiç gitmedim. Oraları bir bilenle gitmeyi çok isterim. Memekete gelince, Ankara doğumluyum ama bütün sülale Erzincanlı; dolayısı ile bende Erzincalıyım.
Tuna gideceğin yeri iyiy biliyorum orasıda çok güzel ama balık işi kısmet işidir.Orta resimde beyaz parçalı kuyruklu benim favorimdir.imtihnda başarılar dilerim.
En sonunda balık hasretine son verecektim. Mutlu, neşeli ve heyecanlı olmam gerekirken gergin, sinirli ve pimpirikliydim. Bunun sebebi ise benim yol arkadaşlarımın bazıları: Mustafa, Avni ve Merdan. Allahdan Hüseyin vardı da bana balık tutmada arkadaşlık etti. Bu üç kişi günümün istediğim gibi geçmeyeceğinin sinyalerini daha perşembe akşamından vermişlerdi. Ben sabah 5'de kalkalım diyorum onlar ne işimiz var sabahın köründe, bari 6:30 da kalkalım diye diretiyorlar. En sonunda saat 6 da anlaştık ama beyefendilerin uyanmalarını beklemekten saati 6:40 yaptık Bütün yol boyunca başımın etini yediler, aman yavaş sür, dikkatli sür, şöyle sür böyle sür. Tedirgin olmalarınada hak vermedim değil. Bundan önceki av dönüşümde 10 Nisanda Konya Yolundaki Bala kavşağına gelmeden Oğulbey mahallesinde kaza yapmıştım. Köprüköye gidenler bilir o yolun ne kadar pis bir yol olduğunu. Yoldan çıkıp takla almıştım da Allah'dan bana bir şey olmamıştı. Neyse lafı uzatmayayım, saat 8:00 gibi Köprüköye geldik. Su bana yükselmiş gibi geldi. Resimlere bakıp yanılıp yanılmadığım söyleyebilirsiniz. Eski köprüyü geçip çeşmenin solundan yukarı çıkıp tam istediğim yere kurulduk. Şahane bir manzara eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı faslı bittikten sonra Hüseyinle ben oltalarımızı elimize alıp karşı tarafta avlanmak için yola koyulduk. Bizim olduğumuz taraf biraz pisti. Gerçi bu "biraz" lafı göreceli, bu yüzden resimi koyuyorum. Kendiniz görün ve karar verin. Eski köprünün üzerinde bir abi de avlanıyordu. Durup biraz sohbet ettik. Canlı yem kullanıyormuş, sabahtan beri buradaymış ve 3 tane tutabilmş.Bize de aynı bildik nasihatı verdi: Canlı yem kullanın, sahte balığa pek bir şey gelmiyor. Ben içimden ya sabır çekiyorum. Her yerde bu laf. İyi güzel de canlı yemi bulamadım kardeşim, yok! Neyse tepeleri aşıp taşlardan zıplayıp avlak yerimize ulaştık ve oltaları sallamaya başladık. Oltayı sallamaya başlamamla gerilmem hemen başladı. Ben sahte balığı taaa karşı kıyıya kadar atmışımdır diyip uzaklara bakarken balık 5 metre öteme düşmüş. Sebebide misinanın makaraya sarması. Amerikan sarmaşığı gibi makaraya sarılmış. Ben bir yandan ya sabır çekerken öbür yandan misinayı çözmeye çalışıyorum. En sonunda çözüp makarayı sararken bu seferde sahte balık sazlıklara takıldı, tabi ilk başta ben öyle sandım. Ne şansız bir adamım ben diye söylene söylene makarayı sararken birden ilk avımın kafasını su üstünde gördüm. Sazlığa takıldı diye sanmıştım, meğersem turnayı yakalamışım Turnayı su üstünde görünce elim ayağım tutuldu, sesim kısıldı. Kepçe arkadaşımın yanındaydı ve oldukçada uzaktaydı. Avlandığım yerde pek rahat değildi, sivri bir taşın üzerinde ayakta durmaya çalışıyordum ve sol tarafımda hep sazlık, hemen sağ tarafım ise kayalık. Artık iman gücü mü desem, amatör balıkçılık ruhu mu desem balığı iyice yaklaştırıp sazlıkların üzerinden öyle bir fırlatmışım ki 3 metre öteye gitmiş. Balığı tuttuktan sonra yeri göğü inletiyorum. "Tuttum, yakaladım heeey" Yakaladım ama boyu ne kadar hiç düşünmüyom. Hemen balığın yanına tırmanıp elimle ölçmeye çalıştım. 40 cm üzeridir diye tahmin ettim zira benim bir karışım 25 cm, balık ise iki karıştan biraz az. Saat 9:20 gibiydi, gümüş rengindeki sahte balıkla yakaladım. Hüseyinle gaza gelip oltalarımızı daha da azimle atmaya başladık ama saat 12:00 a kadar hiç bir şey vurmadı. Toparlanıp öğle yemeğimizi yemek üzere geri döndük, balıkla resim çektirmekte burada aklıma geldi. Bundan sonra saat 4 e kadar pek bir şey yapmadık. Oturup piknik havasına girdik. Arada bir ben kalkıp kaşıkla balığı yokladım ama hiç hareket yok. Canlı yem niyetine bir kurbağa yakalayıp oltaya taktık ama onda da bir hareket olmadı. Saat üçe doğru kasabadan gençler gelip suda çimince balık malık kalmamıştır diyerek Hüseyinle ben arabaya atladık ve dar boğazın gölete açıldığı yere gittik. İyikide gitmişiz, keşke ilk başta gelseydik. Burada ben ve arkadaşım birer tane turna kaçırdık. Benimkisi çok acı verici oldu. Oltamın ucu "tık tık tık" ettikçe ben "Hüseyin kepçeyi kap gel" diye seslendim. Balığı tam kepçeye alacakken balık gözümüzün önünde yemden kurtulup yüzüp gitti. Yem olarak kırmızı beyaz tırtılı takmıştım. Gerçi balık ufak gözüküyordu, sonuçta gene suya iade edilecekti ama elimde tutup poz versem fena olmazdı. Arkadaşım Hüseyin ise taktığı turuncu renkli sahte balıkla bir tane kaçırdı. Nasıl kaçtığını göremedik ama baya büyük olduğunu sahte balık üzerindki diş izlerinden tahmin ettik. Aslında bir tane balık tuttuk ama bu sayılmaz. Ben bir köşede arkadaşım bir köşede avlanırken Hüseyin birden Tuna kepçeyi çabuk kapta gel diye seslenince heyecanlanıp yanına fırladım. Ben turna beklerken o bana Sudak, galiba sudak tam emin değilim başka şeyde olabilir, avladı. Balık kıyıya yakın ve paralel yüzerken arkadaşımın dikkatini çekmiş ve hemen kepçeyle avladık. Balığın üzerinde garip bir yara izi vardı. Yaranın sebebi ne çok merak ediyorum. Balığı suya geri iade ettiğimizde ters döner diye beklerken balık füze gibi fırlayıp gitti. Şaşırdık kaldık, enteresan! Burada saat 17:50 ye kadar durduk.Bize kalsa akşam 20:00 kadar duracaktık ama o üç kişi ikide bir arayıp hadi gelin gidelim yeter eğlendik diye başımızın etini yiyince istemeye istemeye gözümüz akada kala kala ayrılmak zorunda kaldık. Tam balık vakti Köprüköy'den ayrıldık yani. Ama genede gitiğimize deydi. Bir dahakine benim gibi balıkçı ruhuna sahip arkadaşlarla gideceğim. Tüm elektriğim aktı gitti valla!
tebrikler.. güzel muhabbet olmuş.. yanlız turna kurbağa yemez demiştim sana.. birde o balık kadife. biz ona kadife deriz. bence o balık daha buyuk bir balığı çenesinden kurtulmuş gibi geldi bana..
Tuna,öncelikle azmin için seni kutlarım,kısıtlı yapay yemin,nasıl ve nerden tutacağını bilmeden azimle çalışmışsın ve üstelik birtanede tutmuşsun gayet güzel. Eskiden bende canlı balıkla avlanırdım,şimdi canlı yem ile avlanmak bana mantıksız geliyor,sen balığı bulmuyorsun balık seni buluyor. Canlı yemle avlandığın sürece balığı ve doğayı tanıyamazsın hangi havada hangi yemi kullanmn gerektiğini öğrenemezsin. Bence san yapay yemle avlanmaya devam et,doğru yerlerde avlanacağından eminim. her balığa gidişinde birşeyler daha katacaksın dağarcığına. O tuttuğunuz balık Kadife balığı sanırım daha önce turna tarafından fena ısırılmış. Raporunuda çok güzel ve detaylı yazmışsın,sanki seninle balığa gitmiş gibi hissettim. Tebrik ederim.
katılıyorum.. bencede canlı yeme gerek yok.. monoton bir havası var. at çek her zaman daha iyidir.. evet kadife.. ve sanıyorum turnanın ağzından kaçmış. iyi yırmış yani..
yaralı balığın kadife olduğu %100 de. ama yaklaşık 10 yaşından beri (15 senedir) turna, sazan,kadife her türlü tatlı su balığı avlamakla uğraşıyorum ama kadifenin bir sassy yada kaşıkla tutulmasına şaşırdım pek denk gelmezler. (onun en sevdiği şey toprak solucanıdır ) güzel av olmuş. tebrik ederim. zaman geçtikçe köprüköyde hangi saatte nerede nasıl ne ile balık tutulması gerektiğini iyice öğrenir ve alışırsın. diğer arkadaşların söyledikleri gibi bende canlı yem hiçbir zaman kullanmam. hangi mekanda hangi yapay yemi kullanmayı bilirsen sonuç canlı yemden daha harika oluyor. başarılar iyi günler dilerim. B_B
Tuna, raporunu bir solukta okudum, çok güzel anlatmışsın. Ayrıca turna da gayet güzel, tebrik ederim. Kadife sassyyemi geldi yoksa direk kepçeyle mi aldınız? Orasını tam anlayamadım okurken. Ama turna fena yaralamış. Yine de zıpkın gibi fırlayarak yüzmesi çok güzel. Ama sanırım yaralı hali ile suda pek rahat bırakmazlar onu. Bu arada sizin için söylemiyorum, aklıma gelmişken genel bir hatırlatma yapmak istedim, kadife avı 30 Haziran'a kadar, Ankara ili için yasak kapsamındadır arkadaşlar, bilginiz olsun.
Kadifeyi nasıl tuttuğumuz kısmını net yazmamışım, orasını biraz açayım. Kadifeyi benim arkadaş yakaladı. Balık kıyıya çok yakın ve yavaş yüzüyormuş. Arkadaşım, balığın hemen önündeki sazlıkların arasına girdiğini görünce bana kepçeyi getirmem için seslendi. Bende kepçeyle yanına gidince hemen ayağımızın dibindeki sazlıkların arasından balığı kepçeye aldı. Balığın sazan olmadığını, başka bir şey olduğunu kıyıya alıp iyice inceleyince anladım. Üzerindeki yaranın baya derin olduğunu ve beyaz beyaz izleri görünce "Boşver suya geri bırakalım. Zaten yemeyizde, hastalıklıda galiba baksana lekelere." diyerek suya geri bıraktık. Ben balık ters dönecek diye tahmin edip, kepçeyle balığı ileri doğru iterken balık top mermisi gibi fırlayıp gitti.
güzel av olmuş tebrikler. kapulukaya gerçekten bereketli bir avlak şimdiye kadar bir iki balık da olsa beni hiç boş çevirmedi sanırım sizin kadifeyi yaralıyan balığı ertesi gün ben aldım (((( baraja sülübüge doğru daha irileri mevcut
