14. İstanbul Organizasyonu Mürefte

hade bakalım bir org den daha anlınızın akıyla çıkmışınız katılan herkezin ayağına sağlık organizazyonda emeği geçenlerinde emeğine sağlık
inşallah bundan sonrakilerde beraber olmak dileği ile

resimler bu kadarmı ? uyuz mu oluyım bekliyimmi resimler için

 

güzel bir organizasyon olmuş katılan arkadaşlar güzel vakit geçirmişler resimlerdende belli oluyor bir sonrakinde inşallah beraber olmak dileğiyle sizleri tebrik ediyorum

 

Bende yazayım düşüncelerimi...

Evet sevgili balıkavı.net dostlarım bir organizasyonu daha geride bırakmış bulunuyoruz. Gelelim herkesin sıkıntı yaptığı yol mevzuuna; ilk önce yolun uzun ve zahmetli olduğu yadsınamaz bir gerçek, bu konuda herkese katılıyorum. Fakat yolun uzun ve zahmetli olduğunun öngörülememiş olmasını bir yana bırakıyorum ki aslında bir yana bırakılmayacak bir konu.(zira hiçbirimiz bu kadar uzun sürebileceğini aklımızın ucundan bile geçirmiyorduk, tabi yolu bilmemenin vermiş olduğu acemilikle yanlış yoldan gitmiş olmamızı da hesaba katmak gerekiyor.) Öncelikle herkes bu organizasona gönüllü olarak katılım gösterdi bu konuda mutabakata varmamız şart. Hiç yolu bilmeyen ve bu organizasyona katılmayı düşünen bir üyemizin en azından haritayı önüne koyup aşağı yukarı yolun ne kadar süreceği konusunda kendi kendine bir fikre sahip olması gerekirdi diye düşünüyorum. Ki fiziken ruhen kendini o yola hazırlayabilsin. Ben kendi adıma yolun uzun(bu kadar uzun değil tabi) süreceğini tahmin ediyordum ve o kadar uzun yolda katılım gösterenlerden tanıdıklarımla daha samimi olmayı, yeni tanışacağım üyelerlede samimiyet kurabilmek için kendime fırsatlar yaratabileceğimi düşünüyordum ve öylede oldu zaten. Şimdi değerli üye arkadaşlarım, balıkavı.net kendi ayakları üstünde durmayı başarmış, sadece üye katılımlarıyla organizasyonlar(çoğundan da alınlarının akıyla çıktıkları) tertip etmiş başka hiçbir desteği olmayan, paylaşım esasına dayalı, karşılıklı samimiyet ve dostluk temellerini üzerine kurulmuş güzide bir site. Şahsıma ait bu tanımı neden yaptım?. Çünkü yapılan organizasyonlara katılan bir kısım üyelerimiz, organizasyonun kolay, hızlı, bol verimli, zahmetsiz ve bunlara benzer birçok sıfata sahip olması gerektiğini düşünüyorlar. Yani kolayca gideriz, kasayla balığımızı tutarız ya da tutmamız gerekir gibi düşüncelere sahip oluyorlar. Sizce uygun bir düşüncemi bir düşünün. Ben kendi adıma birbirini az ya da hiç tanımayan insanların bir araya geldiği bu tür organizasyonlarda, heleki üyelerinin katılımları dışında organizasyon içindeki hiçbir faaliyete başka bir desteğin olmadığı düşünülürse, her türlü aksilik yada sıkıntının yaşanabilme olasılığının var olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak sitemiz balıkavı sitesi o konuda balık tutmak için bir araya geldiğimizin farkındayım, fakat benim üyelerimizden istediğim balıkavı.net yönetiminin organizatörlüğünü üstlendiği bu tür faaliyetlerimizde herkesten her konuda sonsuz anlayış göstermelerini bekliyorum. Şahsım adına onların profesyonel organizatör olmadığını bilmekle birlikte profesyonelce organizasyonlar yaptıklarınıda biliyorum. Kendinizi onların yerine koymanızı, aynı duruma sizinde düşebileceğinizi ve bu işten manevi haz dışında bir beklentisi olmayan insanların kalplerini sözlerinizle, yazdıklarınızla, yüzünüzdeki limoni ifadeyle kırmamanızı bu sitede tanıştığım her üyeyi çok seven bir üye olarak rica ediyorum.

Yapılan organizasyon konusundaki toparlanmış düşüncem ise; pişman değilim yine olsa yine yaparım, herkesin canı sağolduktan, kimsenin başına kötü birşey gelmedikten sonra zafere giden yolda çekilen her çile kutsaldır Teşekkürler balıkavı.net yönetimi ve katılım gösteren sevgili üyeler...

Önemli Not: Organizasyonlara katılacak her üyemizin organizasyon içindeki her faaliyette(gitme gelme, oturma kalkma, yeme içme, muhabbete girme, istekte bulunma vs vs.) daha fazla girişken olmasını tavsiye ediyorum. Organizasyon sonunda olumsuz eleştiri yapmaktan iyidir...

 

Arkadaşlar sizleri tebrik ederim ne güzel bir araya gelmiş bir tanışma ve birliktelik ortamı yaratmış ve bunu başarmışsınız kutlarım sizleri.

Gerçi bir çok kişide sölemiş ama bende uzun zamandan beri org. düzenliyen tecrübeli birisi olarak,şunu söliyebilirim.

Her org. balık yakalamak için yapılmaz,

Türkiye buluşması yaparkende dedim,İki tekneli org. yaparkende dedim bunun amacı tanışma ortak olan hobimizi ve bilgimizi paylaşma buluşmaları diye.

Ve sizlerde bunu layıkıyla yapmışsınız ne güzel

Tüm Forum üyelerine bir hatırlatmam var ,Eğer bu tür kalabalaık guruplar halinde buluşup balık yakalamayı hayal ediyorsanız gitmeyin çünki bu tür kalabalık org.'larda balık OLMAZ

Amaç tanışma sohpet muhabbet olmalı haa arada bir iki olta atılır bir kaç balık yakalanırsa muhabbetin tuzu biberi,neşesi olur o başka.

Şahsen ben ne Türkiye buluşmasında ,nede iki tekneli org.'ta olta bile atmadım çünki amacım balık yakalamak değil oraya gelen kişilerle tanışıp,yeni dostluklara merdiven kurmak sevgi denizimde bir çakıl taşı daha biriktirmekti. ve her gittiğim org.tada bunu başardığımı düşünüyorum.
Kırıkkale'yede gittim,İstanbul'lada gittim,Bursaya'da gittim Foça'yada gittim ama hiç olta atmadım.Sadece dediğim gibi gönlümdeki sevgi denizime dir çakıl taşı daha ekledim.

Sizlerinde bu şekilde düşünüp tanıştığınız, yaşadığınız, konuştuğunuz,paylaştığınız konuları paylaşımları bir kazanım olarak görüp zevkine varmanız olucaktır,nacizane.

Ellerinize sağlık muhabbetiniz bol olsun ne mutlu sevgi denizine bir çakıl taşı kayabilene.

Sevgilerimle,
Allaha emanet olun.

 

balık bahane önemli olan muhabbet... zaten bende balıga nezaman arkadaşlarla gitsem pek tutamam paso muhabbet ediyoz çünkü... tek gittigimde daha çok tutuyom))

 

Tatlı bir anı olarak hafızalarda yer alması dileğiyle selam ve sevgilerimi sunarım Tuncay abin gönül gözüylede yanınızda kardeşim az kaldı işleri toparlayayım aranızdayım Selam ve sevgiler herkeze

 

Elinize sağlık

14. İstanbul organizasyonunda emeği geçen tüm arkadaşlara çok teşekkür ederim. Evet balık çok azdı, ama Mürefte gibi güzel bir yerde açık havada güzel bir gün geçirdim. Alternatifi evde televizyon seyretmekse, kuru derede balığa gitmeyi bile tercih ederim Ben kendi imkanlarımla pazar sabahı geldim, saat 09.30'da iskeledeydim ve yine de balık tutamadım. Kurutulmuş boru kurdum vardı ama işe yaramadı. Daha sonra çıkartılan midyelerle ile iki vuruş aldım hepsi bu. Ama bunların önemi yok. Önemli olan orada olmaktı. Hem Mürefte'nin potansiyelini de görmüş olduk, bence ileride tekrar gitmeliyiz oraya. İskele harika, tam bize göre.

Sevgiler, rasgele

 

Özeleştirdik, sözeleştirdik, fikirlerimizi yazdık, eksikleri gördük v.s... Ben şimdi size bizim bir önceki gün yaşadığımız bir olayı anlatacağım. Tabii orada olup görseniz daha güzel olurdu ama yine de anlatacağım. (İbrahim ağabeyin affına sığınarak )

Mürefte'ye vardık. Sizin minibüsten indiğiniz meydandan sağa doğru sahil boyunca ilerlemeye başladık. Amacımız hem çadır kurmak için uygun bir yer bulmak, hem de etrafta ne var ne yok kolaçan etmekti. Neyse efendim, biz ilerledik epey ve çadır kurmak için bir yer bulduk. Arkasına bir baktık şarap fabrikası ve önünde de kocaman bir şarap şişesi şeklinde tabelası var. İbrahim ağabey önünde fotoğraf çekelim dedi, fotoğraf çektik falan. O arada çadır kuracağımız alana geldik. İbrahim ağabey "kimse var mıdır acaba içerde?" falan derken, fabrikanın kapısından içeri biri girdi ama göz ucuyla gördük. Suat "abi birisi girdi içeri, bir şey soracaksan git" dedi. İbrahim ağabey de o tarafa doğru ilerledi. Alper de arkasından yürüdü, durmadan İbrahim ağabeyin fotoğrafını falan çekiyor eğlence olsun diye. Biz de Suat'la, "ilerleyelim belki daha iyi bir çadır alanı görürüz" dedik ve ilerlemeye başladık. O arada İbrahim ağabey de fabrikanın camına ulaşmış içeriye bakıyormuş, biz de Suat'la geri dönmüştük aramızda 5 m gibi bir mesafe var. İbrahim ağabey camdan içeri bakarken, içeri de çalışan kızcağız da (sonradan öğrendiğimize göre adı Elçin) şalteri indirmeye gelmiş, kapayıp çıkacaklar artık. Tabii şalteri indirmeye gelince tam camın dibinde İbrahim ağabeyle göz göze gelmişler, İbrahim ağabey de elini alnına siper etmiş içeriyi görmeye çalışıyor. Göz göze gelince kızcağız bir çığlık, feryat figan. İbrahim ağabey döndü ve sakince söylediği şu "kız korktu yahu"... İbrahim ağabey de zannetmiş ki, fabrikanın kapısı yanda ama ben galiba evin içine baktım, burası ev, kız da korktu. Halbuki kız oranın çalışanı. Aradan iki dakika geçmedi kapıda biri belirdi. Kızın arkadaşıymış ve o da bayan. Önce, çığlık atanın o olduğunu sandık ama meğer arkadaşıymış. Korkan kızcağız da aradan bir 10 dk. geçtikten sonra eli göğsünde hala korku içinde kapıya çıktı. Gülüştük ettik... Sonra bizi içeriye davet edip şaraplarından tattırdılar, bir iki şişe de satın aldık. Tahta kutular içinde verdiler bize aldıklarımızı, kadeh falan da hediye ettiler... İbrahim ağabey, korkutmaya devam...

Şimdi esas konunun ne olduğunu söyleyeyim. Bizden yaklaşık 1 saat kadar önce bir arkadaşları uğramış fabrikaya. Fabrikadaki bu arkadaşlara bir hikaye anlatmış. Buralarda sakallı bir dede var, herkesi gözetliyor, kameraya falan alıyor diye. Biraz korkutmuş bunları. E bizim İbrahim ağabeyi de biliyorsunuz işte... Ak sakalından sual olunmaz. Tabi göz göze gelince, tam da hikayenin üstüne, kızcağız aklını yitiriyordu. Orada çalışan Elçin arkadaşımıza öncelikle bize çok ince ve misafirperver davrandıkları için teşekkür ederiz. Mürefte'ye ilk ayak basışımız bu şekilde gerçekleşti ama bizim için güzel bir anı oldu elbette. Ve anladık ki, aslında bu korkutma taktiği gayet güzel bir taktik.

 

< Sonra bizi içeriye davet edip şaraplarından tattırdılar, >


Ne tatmak ama. Biz tadını anlayalım derken şişe bitti...

 

<Buralarda sakallı bir dede var, herkesi gözetliyor, kameraya falan alıyor diye.> ilgili bir ufak düzeltme...

bina çok eski,1883 ten kalma. Hani hurafeler vardırya eski binalarla ilgili baba çıkıyomuş falan gibi, gelen arkadaşları da bunlara o bağlamda " bu binada sakallı dede varmış bazen çıkıp görünüyormuş." gibilerden anlatıyor.
İçersi son derece serin ve loş bir yer,Fıçılar içinde şaraplar sıra sıra. Şarap ısı ve ışıktan korunması gerektiği için ışık çok az. Hani dedikki Mürefteye gelmişken bu kadar üzüm suyu içmeden gitmeyelim. yıllar evvel arazi şefi olarak çalıştığım kurum nedeniyle Şarköy e sıkça gelirdim,teçrubeme dayanarak fabrikalardaki,dinlermiş üzüm suyunun farklı olduğunu bildiğimden çarşıdan almak yerine fabrikadan alalım dedim. Etrafta bir bekçı görevli filan birini arıyorum her yer kapalı. suat ta birisinin girdiği söyleyince kapıyı bi itekledim,ama kapıda kapı hani. bizim Trakya da porda kapı dediğimiz ahşap iki kanatlı devasa bir kapı. baktım kapı kapalı. yanındaki ki pencereye yürüdüm bi bakayımda içerde biri varsa seslenir kapıyı açtırırım düşüncesiyle. Fakat içersi çok loş ve görmek için cama iyici yaklaşmak zorunda kaldım. dışarsı rüzgar,saçlarımı bağlamamışım ve uçuşuyorlar,Elimi alnıma koydum,camdan içeri baktım
Veeeeeeeeeeeeeeeee...
"burası seninle gözgöze geldiğimiz yeeeeer" heheheheheeeeeeee
Çığlıııııık...

 

arkadaşlar diğer fotoğraflar nerede yanlızca yücel USTA'nın fotoğraflarını gördük bir çok kişi foto çekmişti nerede bu fotolar

 

Hepinizi tebrik ediyorum o şartlarda bile konuşulacak anlatılacak bir çok şey yaşamışsınız ama eminim bundan sonraki istanbul dışı oranizasyonlar için çok iyi bir tecrübe oldu . Sizlerle birlikte olamadıgım için fotografları görünce içim daha bi fazla cızz etti kısmet başka organizasyonlara artık . Tekrar hepinize ebrik ediyorum ve diger fotolarıda sabırsızlıkla bekliyorum Arşivimde biriktirmek üzere.