Mrb arkadaşlar pazar gece saat 3 gibi yola çıktık, 3 arkadaş ben hariç diğerlerinin eline olta almışlığı yok, yani usta balıkçı güya benim. Gölbaşı , Bala derken baktım baya erken orada olacağız diye arabayı kullanan arkadaşa yavaşla ağır ağır gidelim dedim oda aldı arabayı rolantiye böylece tam gün ağarırken vardık köprü köye. Balıkçı lokantasını geçince sağa döndük sonra patika yoldan tekrar sağa indik gölün kenarına. Bizden başka kimseler yoktu. Neyse ben takımları hazırlamıştım evvelden arkadaşlara ne şekilde kullanacaklarının talimatlarını verdikten sonra zeki çocuklar hemen kaptılar işi başladık sasilerle atıp çekmeye aradan bir yarım saat geçti ama tık yok bu arada bir kaç araba daha geldi yanımıza içinde epeyce kişi vardı. Saat 6,30 gibi baya bir kalabalık bir vaziyette olatalar atılıp çekilirken, hava birden bozdu bir rüzgar çıktı ayazla birlikte sanki ocak ayı gibi ellerimiz donrmaya başladı, sonra tabi göldede dalgalar başladı havada kapalı malum. Bu soğuga dayanabilen bir kaç inatçı balıkçı dışında ( ben dahil ) herkes arabalarının içine girdi. Fakat bu inada rağmen oltalarda tık yok. Bizimkiler arabanın içinde kaloriferide açmışlar uyuyorlar ohh ne güzel. Ben inatla atıp çekiyorum değişik sasiler, mepsler deniyorum yerimi sürekli değiştiriyorum ama saat 10 oldu hala tık yok tabi bu arada rüzgar ve soguk hala devam ediyor. Neyse fazla uzatmayayım saat 10,30 gibi yerimizi değiştirdik eski köprünün o tarafa geçtik orası biraz kuytuda kaldığından dalga yok ama malesef balıkta yok. İki kişi sadece 40 cm biraz üzerinde turna aldı bir kişi küçük bir balık yakaladı suya bıraktı ( tebrik ediyorum ). Velhasıl kelam saat 1 gibi Ankaraya dönmeye karar verdik. Tabi yolda baya dalga geçtiler arkadaşlar benimle, herhalde bundan sonra balığa gidecek arkadaş bulamayacağım.....
sağlık olsun be. azmnizi terbrik ediyıorum. balıkçı böyle olacak; sabırlı ve azimli. her zaman av eti olmaz. bi söz vardır: "40 gün taban eti bi gün av eti." bol balıklı günler. rastgele.
Fatih abi tüm anlattıklarının aynısını yaşadım bende.Cumartesi akşam saat 23:00'te Ankaradan çıktık yola.Gitmek istediğimiz yer Köprüköy Eski Köprü idi.İlk defa gittiğimiz için jandarmadan yardım alıp yerimizi biraz zorlanarak bulduk.Vardığımızda Eski Köprünün ayağında (projektörlerle aydınlatılan yerde) 5 kişi gümüş ile avlanıyolardı, köprüdede birkaç kişi vardı.Biz ani bi kararla geceden gittiğimiz için yanımıza ne canlı gümüş takımı ne de canlı gümüş almıştık.Hava o kadar güzeldiki dışarda oturup saatlerce muhabbet ettik.Sabah kalktığımızda ise dondurucu bir ayaz ve rüzgarla karşılaştık.Moralimizi bozmadan at çek yapmaya başladık ama ne gelen var ne giden.Köprünün üzeri sabah dolmuştu soğuğa rağmen.Ve o kadar olta atan insandan sadece 3-4 kişi balık alabildi.İlk defa gitmeme rağmen resimlerinden gördüğüm kadarıyla suyun oldukça yükseldiği dikkatimi çekti.Saat 14:00 sularında Kumocağı'na gitmeye karar verdik ama maalesef ordada durum aynıydı.Geceden gelen birçok insana sorduk ve hiç balık tutamadıklarını söylediler.Yaklaşık 1 saatte orda atçek yaptıktan sonra birlikte gittiğim acemi arkadaşlaşlarımın kırılan hevesleri ve havanın kötü olması sonucu evlerimize dönmek zorunda kaldık.
Evet eski köprünün sol tarafı suyun altına girmişti , sular baya yükselmiş köprüköy'de sanırım turna için su hala soguk biraz daha beklemek gerekiyor bence, geçen haftada çanıllıdaydım iki haftadır eli boş dönüyoruz, ama olsun sadece balık tutmak değil maksat. Eeeee bu şansızlığımız herhalde güzel bir trofe ile sonlanacak diye kendimizi teselli edelim artık Gökten..
