16 Aralık 2006 - Huzurlu bir gün

Dünkü liman içi denemelerim hüsranla sonuçlanınca, bugün tekneyi toparlayıp denize çıkmak farz olmuştu.
Acelesiz davrandık, geç uyandık, kahvaltımızı ettik, saati 1 yaptık. Denize açılmamız 1.30'u geçmişti. Rüzgar sert değil, Aralık ortası olmasına rağmen üzerine 3-4 kat giyince denizin üstünde üşütmüyor. Sallandırdık ipeklerimizi başladık kıyı kıyı gezmeye. Motorun sesi yumuşak, kıyıdaki kuş sesleri duyuluyor, yalıyarların tepelerindeki orman renk cümbüşü, manzara harika.
Yarım saat geçti yok birşey, burada da hava alacağız derken tek tük vuruşlar gelmeye başladı. İlk seferkileri pek kaçırmadan aldık, sonra ipekler sülüklendi, yıprandı, yedek ipek de yok, bolca kaçırdık.
Kıyıdan çıkarken tezgahlarda iri mezgitler (8'i 10'u bir kilo gelecek cinsten) dikkatimi çekmişti. Biraz hamsi aldım, bakarsın yemli mezgit alırız diye. İpeklerin verimi düşünce topladık, açığa çıkıp iri mezgiti deneyelim dedik. Yemledik oltaları saldık dibe. Ama 40 küsür metreden gelen mezgit değil, kıraçaydı. Burada da mı buldunuz beni diyerek geri yolladım gelenleri. Mezgit gelsin istiyordum ancak her seferinde kıraça dolu çıkıyordu iğneler. 3 attım 5 attım, baktım olmuyor, güneş de yaklaştı ufuk çizgisine. Kıyı kıyı ipeklerle dönelim dedik. Dönüşte de ipeklerimize bakan olmadı.
Velhasıl az balıklı ama çok çok güzel bir gündü. Suyun üzerinde zarganaları hoplata hoplata çekmek, denizin dinginliğini yaşamak, temiz havayı ciğerlere doldurmak... Hepsi çok güzeldi. Şimdi yarın için dalıp fotograf mı çeksem, denize mi çıksam kararsızım






Zargananın gelişi
http://www.youtube.com/watch?v=A3VrXfXhDEM