2012 Lüfer-palamut durumları....

+ Bol miktarda tekne trafiği...

 

Ben bu duruma şiddetle katılmıyorum.

Sarayburnunda balığın var olabileceği dönemlerde ekim kasım gibi. 200 Tekne aynı anda çalışıyo pancarından traktörüne kamyonuna. aktımı akıyor üzerinde motor gürültüsü 100 lerce olta. açık olan bi sürü sonar vs geldimi geliyorgeçmediide ıııhhhh

 

Üstad aslında sen 44 biliyorsun 43,5 tan 44 tür buçuklu o yüzdendir. Latifesi bir yana balık işi sıkıntılı biraz olmayacak yerlerde deli gibi balık tutuluyor şu anda bile ama halen bizde kuzucuklar bismillah demedi bile

 

Dönemine göre doğru. Fakat şu anda iş biraz farklı. Cuma günü rüzgar durumuna bakarsak, önceki günlerde şiddetli olan poyrazın etkisini kaybedip, yerini azda olsa lodosa bıraktığını görüyoruz. Ama cumartesi'den itibaren gene poyraz etkili olmaya başladı.

Normalde boğazdan gelen akıntı, son sürat sivriada ve hayırsız adayı geçer, oradan batıya yönelir ve silivri vs. taraflarından dönerek saat yönünde bir daire çizer. Bunun küçük bir kanadı da adalar civarını gezer.

Poyraz/karayeli gibi kuzeyli rüzgarlar güçlü olursa, bu gercekleşmez, akıntı turalamadan dosdoğru güney kıyılar boyunca yayılır. Eğer lodos çıkarsa, dönmeye başlayan sular balığı adaların arkasına doğru taşır. Lüfer oşinodrom balıktır, akıntıları izler.

Cuma kesen poyraz, sakinleyen hava, balığı bir kerekliğine boğazda tuttu ve adalara attı. Ama peşi sıra dönen hava balığı tekrar güney kıyılara vurdu. Bir ana jet zaten tekirdağa doğru gidiyor, dardanel'e, o da genelde palamutları alır gider.

Yaz aylarında havzaya giren sıcak ve tuzlu Ege suları havza içinde ancak belirli derinliklere çökebilir. Çanakkale Boğazı'ndan Marmara Denizi'ne giren Ege Denizi kaynaklı sular 150m ile 500m arasında yüksek tuzluluk hücreleri olarak gözlenir. Marmara Denizi'ne giren sular ikiye ayrılıp bir kısmı Marmara Adası'nın güneyinden bir kısmıda diğer mevsimlerde olduğu gibi Marmara adasının kuzey batısından havzaya karışır. Çevresindeki sularla karışım nedeniyle yoğunluğu değişen bu sular farklı farklı derinliklere çöker.

Sonuçta, bu da yüzey sularının daha az tuzlu, daha tatlı olmasına yol açar. Yazın yüzey tuzluluğu kış ve bahar aylarına nazaran daha düşüktür ve 20-22 arasında değişir. Velakin Marmara Adası'nın güneyindeki sığlık bölge ile körfezlerde 24 e kadar yükselmiş olur. Tuzluluk dağılımından çıkarılabilecek akıntı sistemi, havza boyutlarında ve saat yönünde hareket eden bir dolaşımın hakim olduğunu gösterir. İstanbul Boğazından çıkan jet önce güney-batı istikametinde havzanın güney kıyılarına ulaşır. Daha sonra kuzey-batı yönüne döner. Bu genel akıntı güneyde yer alan körfezleri etkilemez.

Buradaki anahtar husus, yüzey sularının gayet taatlı, en az tuzluluk seviyesinde olmasıdır. Lüfer tatlı suyu sever, yani dibe inmez. Dipte lüfer arayanlaırn hüsranla dönmesinin asli sebebi bu.

Normalde Eylül ayında bu rejim değişir, bu ayda Ege'nin suları daha soğuk olur ve havzanın alt tabaka derin su kütlesinin üzerinde yüzecek şekilde daha az yoğundur. bu su orta seviyeden boğaza doğru ilerler ve yüzey sularıyla karışarak daha tuzlu olmasına yol açar. Dip ile yüzey arası tuzluluk farkı azalır. Ama şu anda yaz rejimi gibi oluyor hala bu akdenizden gelen su. Lüfer henüz yeterince tuzlu olmayan, tercih ettiği daha tatlı olan su üstünde geziyor şu anda. Tüm sıkıntı burada.

Dipteki su çok tuzlu geldiği, sığlık, 6-9m arası bölgelere poyrazın bastırdığı akıntının dönmemesi nedeniyle, balığın çıkmıyor oluşu, lüferleri bulamamıza yol açıyor. Rüzgar kesse, akıntı düzelir, bunları alır, o bilinen meralara atar. Cuma günü lüfer varmıştır ortalıkta, eminim. Zira bilinen sığlık lüfer mekanlarına balık girmiştir akıntıyla. Ama poyraz bastırınca gene oralardan çekilmiştir.

Lüferi bulmak isteyen, dipten değil, su üstüne yakın çalışmalı, bilhassa boğaza bakmalıdır. boru üstü filan gibi yerler bu havada, bu sıcak suda pek iş yapmaz.

Şimdi balık su üstündeyse, gürültüden çok daha fazla etkilenir. Sonuçta çok daha seçici olur. bilhassayemin dalgalanmasını hissedemez kolay kolay. Sonuç olarak, yemin görsel gücü çok iyi olmak durumunda olur.

Kısaca, hava ve su sıcaklığı böyle giderse, lüfer işi pek yaş görünüyor. Başka şeyler denemek lazım.

 

Ben getırecem o balığı sıcağı soğuğu bilmiyorum

 

Tamam üstadım, sakin oluyoruz. bir bahar sabahı bülbüller öten bir gül bahçesinde olduğumuzu hayal ediyoruz.

Konfüçyüs derki... Bize ne yaaa konfüçyüsten filan. Gidelim oltamızı sallayalım, çekelim her neyse, lazım olan budur. böyle klavye başından olmaz bu işler, hepsi bu aslında.

 

Malesef haftasonu bende hüsrana uğradım
Ne Palamut nede Lüfer, kılçık dahi yoktu C.tesi günü :S

Perşembe ve Cuma günü panayır yerine dönen meralar c.tesi günü resmen kurumuştu..

 

Haftasonu balıklar nereye kayboluyor hususunda bende birkaç kelam etmek isterim.
Lüferi bilemem ama Palamut hakikatten haftasonu kayboluyor, heleki yılın bu zamanında balık su üstü av verirken, haftasonu suyun üstünde bir yığın tekne olunca, zannımca resmen ürkütüyoruz palaları.

 

Bir ara aynı merada 15 tekne geziniyorduk, bi yukarı bi aşağa,
eeeeeeeeeee bu balık nasıl çıkarsın kafasını suyun üstüne

 

Serdar Biliyorsun bazı dönemler Klavyeden küt diye kopup gidiyoruz o yüzden dua edelim bugunler de kaçırma aliyi sakın gittimi taa eylülde gelir demedi deme bak.

 

Ben onlara sorardım kafayı nereye soktuklarını şu vakitte. Rüzgar akşama doğru kesiyor, biliyorum nereyi talan edeceklerini. Ben de onlardan haracımı alırdım şimdi ama. Gel görelim, laptopun klavyesi kafayı yedi. Garantisi olmasa, kendim açar yapardım ama, ne olur ne olmaz. Servise götüreceğim birazdan iş çıkışı.

 

Nerdesın mubarek sen aradın ben aradım bi türlü görüşemedik.

 

Üstadım sakin, gayet sakin.

Eylül mü kaldı, o da geldi geçti gidiyor işte. gitmişsin sen başka zamanlara, nostaljik devirlere.

 

Pazar günü Can'ın tekneyi Göksu'dan aldık. Niyetimiz önce yukarılara çıkıp palamuta bakmaktı ama o havada anca Burunbahçe'ye gelebildik. Yarım saat kadar takıldık 30 kadar sandaldan ikisinin 2'şer tane palamut aldığını gördüm. Hava iyice bozunca fazla oyalanmadan Menekşe'ye doğru yola koyulduk. Yolculuk çok zorlu geçti, kuvvetli Poyraz'da 2,5 saat kadar sürdü, özellikle Marmara'ya çıktıktan sonra zorlandık, neyse ki sağ salim Menekşe deresine vardık.

 

İyi getirmişsiniz yine ellerinize sağlık hava epey yıpratıcıydı güzel olmuş hayırlısıyla

 

Sevgili ustalar,geçen yıl rapala yöntemiyle ilk kez balık yakaladım hoşuma gitti.
Bu sene sıyırtma yöntemini öğrendim denedim iri istavritler yakaladım yine çok zevk aldım.
normalde rapala benim geçen yıl öğrendiğim kadarıyla yarım metre civarı misina arkasına kurşun,diğer tarafta hemen hemen kamışın ucundan makinaya kadar misina arkasına rapala şeklindeydi.düğümleri filan forumdan öğrendim.
Sorum şu,
Sıyırtma yapar gibi sıyırtma kurşununun arrkasına 3 metre civarı misinayla rapala baglasak nasıl olur.iş yapar mı?

 

Yapmaz zannederim ama arkadaşlar kıyıcılar rapala kullanıyorlar sormak lazım sistemlerini ki kesin bir sanatı vardır.

 

Eylül derken 2013 Eylülden bahsetmiştim.

Daha gitmedik baharlara bir sonraki sonbahara demek istemiştim. öteye doğru bak...

 

ben birçok kez sıyırtma kurşununa bağlarım rapalayı. karışma falanda çok az , o da olmazsa normal kurşuna gezerli bir rapala bağlantısı yaparım.

 

Rapala yerine, kaşık, tüy filanda bağlayabilirsiniz. Lüfer, palamut ve istavrit gibi ne yiyeceğini bilmeyen avare balıklar sorgulamadan atlar.

Aslında olay, bunların sürü balığı oluşudur. Sürünün içinde onu yiyecek kadar embesil bir kaç balık sık sık denk gelir.