SEVGİLİ MAHİR AMCA. o zaman lar bu amator balıkçılık kuralları felan yoktu galiba. 175 tane kofana yakalamak şu anda kofana varsa yasakmıdır değilmidir. Yasak vardı da sizmi uymadınız yada yasaklardan haberinizmi yoktu eger yasak değil ise ve Eğer o zamanlar da yasak olsaydı acaba bu kofonalar dan şu anda biz gençlerde yakalıyor olabilirmiydik_? Acaba bu yasaklar insanın vicdani hürriyeti ile ilgilimidir _? Yoksa illaki denetimlerin artması ve bilinçli avcılıkmı gereklidir. O kadar kofana yı sattın mı _? Satmadıysan yanında rakı açtınmı _?
Serdar Balıkçılık kuralları, yazılmadan önce de vardı. 175 tane kofana yakalamak, şu anda da size yasak, bana değil. Kofana veya herhangi bir balığın az ya da çok oluşu veya kayboluşu, oltayla tutulan balıkların çokluğuyla kesinlikle ilgili değil, birçok sebebi var ve bunları forumun bir yerlerinde daha önce de yazmıştık. Yasaklar, (şimdi yazılı olanları kastediyorum) olabildiğince bilimsel dayanakla hazırlanıyor.(Başka etkiler de gözardı edilmemeli.) Yazılı olmayan yasakları ise eski balıkçılar, sanıldığının aksine, kendi vicdani ve ahlaki kararlarıyla çok daha etkili biçimde uyguluyorlardı.(AV ANILARI'nda USKUMRU'NUN İNTİHARI'nı okursan ne demek istediğimi daha iyi anlarsın.) O kadar kofanayı, yiyeceğimizi ayırdıktan sonra sattım.Bunu neden yaptığımı yukarıdaki mesajda belirtmiştim. Yediklerimin yanında da rakı veya başka bir alkollü madde yoktu.İnsan sağlığına zararlı olduğu tıbben ispat edilmiş sigara ve alkol gibi maddelerle benim işim olmaz, sizlere de tavsiye etmem. Benim balık öğünümde , çorba filan da olmaz. Balık, yanında salata(Her türlüsü), üzerine tahin helvası veya tahin pekmez. Balığın tadını başka bir şeyle bozmam. Selam ve sevgilerimle
abi o zaman sen profesyonel balıkçılık belgesine sahipsin rakısız balık yersem küser diye korkuyorum salata konusunda hemfikirim seninle tahin helva tahin pekmez çok sağlıklık sabah kahvaltılarında tercih ederim ama balıktan sonra denemedim yeni hikayelerini merakla bekliyorum verdiğin cevaplar için teşekkür ederim
Serdar Sağol, balığı rakısız yersen küsmez, tam aksine sevinir,benden başka hiçbir şeye yüz vermiyor diye. Tahin helvası veya tahin pekmezi balıktan sonra denemeni tavsiye ederim. Balık bundan başka birşeylerin yanına katılmasından hoşlanmaz. Bu benim fikrim tabii. Afiyet olsun.
Balık, vücutta şekerin çok hızla düşmesine neden olan bir protein yapısına sahipmiş. Bu sebeple balık yemeklerinin üzerine tatlı yenildiği yada ihtiyaç duyulduğunu öğrendim.. Ne derece doğru bilmem..
Halisabi Sen tahtanın yanında tek ayak değil, başımızın üstünde bağdaş kurup oturmaya layıksın ancak. Bu da bize şeref verir. Eminim ki senin anıların da resimlerin gibidir. Sen hatıralarını anlatmazsan, ben resimlerimi nasıl koyayım seninkilerin yanına? Selam ve hürmetlerimle.
Sağol REİS. Cezadan kurtulduğuma sevindiğim halde, neden acaba hala gözlerim yaşarıyor ? Teşekkür ederim. Sevgiler.
Sevgili Aylin bende tam aksini biliyorum.... Rakı vücattaki şekerin hızla düşmesine neden olduğundan, rakı ile birlikte tatlı yenilmesi bunu dengelecektir.
Mahir Abi hikaye öyle güzel ki, o yanınıza gelen ama kaçmak zorunda kalan teknedeki adam bile olurum bu güzel hikayenin içinde olmak için Benim de 2001 yılında Moda açıklarında bir lüfer hikayem var. Ama o zaman 3 kofana 11 lüfer yakalamıştım... (Bunu mu yazsaydım en iyi avı kısmına) Ama insan deli oluyor deli... O kofana bir baş gösteriyor denizden göreceksiniz. Sanki "lan kim bu beni tutan herif" diye bakıyor sanki
elinize, dilinize, kaleminize sağlık Mahir Bey... O dönemlerin balığını, o zamanki "insanlığı", yaşanmışlığı hayal meyal de olsa hatırlıyor ve özlüyorum... Babamla ne zaman balığa gitsek oltamızı at-çek yapardık. Ama hep bir tedirginlik olurdu üzerimizde, sebebini bilemezdim... Cemselerle beraber yavaş yavaş önce yaşanmışlıklar takip etti cemseleri, sonra dostluklar, paylaşımlar... "İnsanlık" ta göçüp gitti beraberinde, o eski komşuluklar da... ve nihayet balıklar.... Onlar da dayanamayıp bu duruma çekip gittiler... Açıklaması mı? "Zaman Değişti"... keşke o değişim aynı zamanda bir gelişim olsaydı ama ne yaparsınız ki bizde biraz tersi oldu. Kullandığımız teknoloji ilerleyip hayatımızı kolaylaştırırken dosstluklarımızı, yaşama amacımızı kaybettik sanki.. heyhat, akşam akşam saçmalıyorum, tekrar kaleminize sağlık Tekrar böyle avlar yapabilmek dileğiyle...
Mahir abi ağzına sağlık harika bir anlatım ile yazdığın hikayeni büyük bir zevk, hayranlık ve dalgın gözlerle okudum, 1982 benim balık yakalama deneyimini yeni yeni tadmaya başladığım senedir, bizden büyük abi ve amcalarımız ile birlikte gider birşeyler öğrenmeye çalışırdım, hiç unutmuyorum birgün lüfere gideceğiz dediler, takıldım peşlerine, olta makine ne kelime Suat abide kamış var Fahrettin amcada'da, biri Kıbrıstan getirtmiş, diğeri Almanyadan, salladılarmı 100 metre. bende hiçbirşey yok,amatör seyirci, Mudanya Siemens'in arka duvarında kayalıklarda biri atıyor biri çekiyor 35 - 40 santimlik kofanaları, canım çekti kaptım ordan misinayı bağladım ucuna kaplaması dökülmüş atıl bir kaşık sallama yapıyorum 25 metreye, nereden bilirim sarıkanat, çinekop yakalayacağımı, vereceği zevki ve bunun tedavisi olmayan bir hastalık olduğunu.. ''torunlara ve onların çocuklarına anlatılacak nice hikayeler yaşamamız dileğiyle'' . Mahir abi mesajı benim siteye üye olduğum gün yazmışsın, acemilikten sanırım konuyu atlamışım .saygılar,
Bir solukta okudum yine harikasın Mahir amca, Ellerine, kollarına, emeğine sağlık... Çok sağol bizlerle bu güzel anıyı paylaştığın için....
Mahir Amca . Yazınızı okadar keyifle ve tabiki imrenerek okudum ki... Bütün yazı boyunca anlattığınız yaşanmış hikayenizi film gibi izledim sanki. Teşekkür ederim.
Ali Güzel sözlerin için çok teşekkür ederim.İnşallah yine böyle balıklar tutmak hepimize nasip olur. Ulas Sana da teşekkür ederim. İşte bir şekilde hepimiz,hatıralarımızı ,duygularımızı tazeleme ve dostlarla paylaşma fırsatı buluyoruz. Sağolun varolun.
Geç kalmışız... Reis Bey, ya da affınıza sığınarak Mahir Abi, Sizi çok iyi anlıyorum. Bizde 20 deli 3 yıl önce Güzelçamlı'da hem de deli esen bir lodos ve aceminin acemisi bir kaptan ile alabora oluyorduk; hem de Ocak ayında... Herkes karaya ayak bastığında sersemsebelek ama bir o kadar mutlu.. O an anlatılamaz sadece çılgınlık diyorum o kadar. Ama ne güzel keyifli çılgınlık. Bir gün ben de bu anıyı dolu dolu yazarım. Ama sizin ki kadar içten bir şeyler koparır mı bilemem. Tekrar tebrikler, tekrar teşekkürler bize o eski balıkçılık öykülerini şuan yaşattığınız için.......
Hakan'cığım, Neredeyse tam bir yıl sonra sana cevap veriyorum, ne kadar hızlıyım değil mi? Beğendiğine sevindim, emek boşa gitmemiş demek ki. Daha önce fikir beyan eden kardeşlerime de tekrar teşekkürler ederim. Herkesin, her balıkçının buna benzer bir hatırası vardır mutlaka. Ben de onları okumak isterim. Selam ve sevgiler, bütün dostlara.