Herkese merhaba, Buradaki birbirinden güzel ve bilgilendirici hikayeleri görünce ve tanışma kısmında arkadaşlar anlat deyince ben de anlatayım dedım artık şu 6.300'lük akya hikayemi... Türkiye'nin farklı yerlerini gördükçe bazı balıkların da isminin yöreye göre değiştiğini farkediyor insan,işte bunlardan biri de Akya(ege,marmara) diye bilinen fakat akdenizde(en azından mersin cevresi) avcı diye anılan balıklar... Ben hikayemi avcı diye anlatıcam ama tabi aslında herkes akya diye biliyor. Ekim ayının sonlarına doğru Akdenizde havalar soğumaya başlar ve artık av sezonu da açılır.Daha bir gün önce aklımızda böyle bir fikir yokken,cuma gününün akşamı arkadaşımın aramasıyla içimizdeki yaramaz çocuk birden ayağa kalktı ve tabi zaten her an hazır bulundurduğumuz takımları gözden geçirmeyle yatağa heyacanla girdik.Sabah 4 civarı ( başka birşey için olsa hiç kimse beni bu saatte kaldıramaz! ) sanki hiç uyumamışız gibi kalkıp denizin yolunu tuttuk.Aslında aklımızda zargana( ekim ayı gibi akın ediyorlar bizim oralara) avlamak vardı,nitekim takımları da ona göre hazırladık.( bu arada zargana için bulduğumuz yöntem: klasik küçük boy bir iğnenın yaklaşık yarım metre üzerine br kibirt çöpü bağlayayıp(asılı kalması için) ucuna da ya sardalye ya da yakalanan bir balıktan parça takmak) Zarganalar yavaş yavaş çoğaldılar,bu arada yakalaması bence en zevkli balıklardandır,en küçüğü bile olsa yakalandığında havada taklalar açar falan heyacanı en az 4 e katlar Biz bu zevki yaşarken istemediğimiz şey oldu ve hava bozmaya başladı,yağmur iyice arttı.Bu arada da avlakta büyük bir şeyler ara ara zarganalara,kefallere saldırı düzenliyordu arada,tabi hemen dikkatimizi çekmişti.Ben yanımdan eksik etmediğim 70'lik krokadile ve ucundanki 3 numara mustangımı hazırladım fakat canlı yem yoktu.derken arkadaşımın yakaladığı(çapari ile) kefali hemen alıp hazırladığım oltamın ucuna taktım kuyruğundan.Hemen fırlattım çok zedelemeden.Bu arada da yağmur iyice bastırdı ve arkadaşlar(3 kişiydik) hemen arabaya koştu.Ama ben daha oltayı sağlama alamamıştım,boşluğunu hafiften alıp bir yerlere bağlıyım derken sırılsıklam oldum.Önce ben de arabaya gittim,takımlar görünüyordu.Aradan 15 dk kadar geçtikten sonra benım misinanın yavaştan kaymaya başladığını farkettım.Balık canlı olduğu için çok aldırmadım muhtemelen o yapıyordu.Yağmur devam ediyordu,ben inip yakımın yanına gittim ve derken bağladığım taşında düştğünü farkketım.Almış götürüyordu.yaklaşık 70 metre bıraktım.ve artık çekme zamanıydı.Çok zorlamadan yorarak çekmeye başladım.İşin kötü yanı yanımızda file v.s yoktu,balığı kıyıdan neyın içine alacaktık.Kıyıya yaklaşınca suyun üzerine çıktı ve büyük bir grültü çıkarıyordu,koparacak diye çok korkuyordum.Derken ben ayakkabları çıkartıp suyun içine girdim,kayanın üzerine ilerledim,önüme gelince hemen kayanın üzerine aldım balığı,çok büyük bir avcıydı.hemen msinayı bırakıp balığın üzerine abandım.Alıp dışarıya çıkardım diğer arkadaşlar da yardım etti ama sırılsıklam olmuştuk! Önümüzde duran 6.300 lük bir avcıydı.Çok güzel bir avdı. Umarım İzmir takımıyla daha büyüklerini yakalarız ve burada anlatırız.. RASTGELE...
güzel bir av olmuş...ah ah şimdi o anda orada olmak vardı.o zevk her ne kadar anlatılsada ANLATILMAZ O AN YAŞANIR
tebrikler-ufukkula,gerçekten güzel,heyacanlı bir av ve güzel bir anlatım olmuş..ben olsam ayakabı çıkarmaklada vakit geçirmezdim.birde sanki büyük balık yakalıyacakmış gibi,yanımızda gerekli malzemeleri taşımamız gerekir.bu tetbirliliğimden dolayı ekibimde en fazla ekipman benim olur.bu yüzden bana kızsalarda,yeri geldiğindede bana hak verirler.bütün avlarının böyle olmasını dilerim TOM AMCA