Akvaryum bölmü....

Konu, 'Genel Konular' kısmında SüperAcemi tarafından paylaşıldı.

  1. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    Dimidiochromis compressiceps- at surat (Yaprak Cichlid)

    [​IMG]
    Latince Adı: Dimidiochromis compressiceps

    Habitatı: Malawi gölünün sazlık bölgeleri

    Beslenme Biçimi: Etçil.

    Davranış Biçimi: Orta derecede agresif

    Kendi Türlerine Davranışı: Orta derece agresif

    Üreme: Dişiler büyük ağızları sayesinde 200-250 adet yumurtaya kadar ağzında kuluçka yapabilir.

    Sıcaklık: 26 - 28 derece

    En Fazla Büyüdüğü Boy: 25cm

    Su Sertliği: Çok sert

    pH: 7.8 - 8.6
     
  2. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    serpaye koymayi unutma cok guzel sakin hayvanlar:D
     
  3. SüperAcemi

    SüperAcemi

    Mesajlar:
    160
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Valla olta ile bir kaç kere avlandım.
    En İyi Avı:
    Bir keresinde 4-5 tane istavrit yakalamıştım..Haa birde yengeç...:)
    Neon Tetra

    Neonlar çok güzel ve küçücük tatlı balıklardır.Grup dolaşırlar ve akvaryuma çok güzel bir hava katar. Küçüktür ama yeri gelnce sertleşebilir. Birçok çeşidi vardır.Hatırladığım Kardinal, Penguen, Siyah Neonlar vardır.Tek negatif yönü biraz zariftir ve yeni alımlarda ölümler çoktur.

    [​IMG]
     
  4. SüperAcemi

    SüperAcemi

    Mesajlar:
    160
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Valla olta ile bir kaç kere avlandım.
    En İyi Avı:
    Bir keresinde 4-5 tane istavrit yakalamıştım..Haa birde yengeç...:)
    :D :D :D Hem güzel hem sakin ..Benim favorilerimdendir...:)
     
  5. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    Pseudotropheus socolofi (Mavi Prenses)

    [​IMG]

    Latince Adı: Pseudotropheus socolofi

    Habitatı: Malawi Gölü'nün kayalık kesimleri.

    Beslenme Biçimi: Otçul

    Davranış Biçimi: Orta derecede agresif.

    Kendi Türlerine Davranışı: Orta derecede agresif.

    Üreme: Dişiler ağızda kuluçka yaparlar. Erkek dişi oranının 1/5 olması önerilir.

    Sıcaklık: 25 - 27 C

    En Fazla Büyüdüğü Boy: 15 cm

    Su Sertliği: Çok sert

    pH: 7.7- 8.5

    Genel Yorum: Piyasada pek bulunmayan bir balıktı ama simdilerde her akvaryum,cuda bulmak mumkundur. Özellikle Sarı
    Prenses'e alışmış kişilere oldukça ilginç gelmektedir. Aynı alt grupta
    olmasına rağmen (Mbuna), aynı cins değildir. Mavi Prensesler tamamen
    otçuldur ve Sarı Prenseslere göre daha agresiflerdir..
     
  6. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    penguen tetra-kirmizi burun, bunlarida unutma:)devam durmak yok guzel gidiyoruz....:)
     
  7. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    Copadichromis borleyi (Kadango)
    [​IMG]
    Latince Adı: Copadichromis borleyi

    Habitatı: Malawi gölünün kayalık bölgeleri Beslenme biçimi: Etçil

    Davranış Biçimi: Genelde Sakin

    Kendi Türlerine Davranışı: Sakin

    Üreme: dişiler ortalama 50,60adet yumutayı 30gün ağızda kuluçka yaparlar

    Sıcaklık: 26 - 28 Derece

    En Fazla Büyüdüğü Boy: 15cm

    Su Sertliği: Çok sert

    pH: 7.8 - 8.6
     
  8. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    Protomelas similis (Similis)

    [​IMG]

    Latince Adı: Protomelas similis

    Habitatı: Malawi gölünün sığlık, tortulu koyları

    Beslenme Biçimi: Etçil

    Davranış Biçimi: Agresif

    Kendi Türlerine Davranışı: Orta derece agresif

    Üreme: dişiler ortalama 50edet yumurtayı ağızda kuluçka yaparlar

    Sıcaklık: 26 - 28 En Fazla büyüdüğü boy: 15cm

    Su Sertliği: Çok sert

    pH: 7.8 - 8.6
     
  9. SüperAcemi

    SüperAcemi

    Mesajlar:
    160
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Valla olta ile bir kaç kere avlandım.
    En İyi Avı:
    Bir keresinde 4-5 tane istavrit yakalamıştım..Haa birde yengeç...:)
    Tetra akvaryumunda olmazsa olmazlar...

    Tetralar yumuşak suyu sever.Suyun Phı ilaçlarla düşürlmelidir. Asiti düzenleyici kütük ve bol bitki iyi olur. Balıkları akvaryuma koymadan akvaryumu hazırlayın ve 3 gün balık varmış gibi filtre havataşı çalışsın.Midye kırığı büyük taşlar uygun olmaz.İnce kum iyidir veya ufak taşlar...
     
  10. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    Fossorochromis rostratus (Kral Cichlid)

    [​IMG]
    Latince Adı: Fossorochromis rostratus

    Habitatı: Malawi gölünün sığ kumlukları

    Beslenme Biçimi: Etçil

    Davranış Biçimi: Barışçıl

    Kendi Türlerine Davranışı: Orta derecede agresif

    Üreme: Dişiler ortalama 100 adet yumurtayı kuluçka yapar

    Sıcaklık: 26 - 28 Derece

    En Fazla Büyüdüğü Boy: 40cm

    Su Sertliği: Çok sert

    pH: 7.8 - 8.6
     
  11. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    benden biraz ara...yoruldum yav..:eek:
     
  12. SüperAcemi

    SüperAcemi

    Mesajlar:
    160
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Valla olta ile bir kaç kere avlandım.
    En İyi Avı:
    Bir keresinde 4-5 tane istavrit yakalamıştım..Haa birde yengeç...:)

    Bencede süper :D süper:)


    Adı çıkmış dokuza iner mi sekize ?


    Piranha

    Katil ruhlu, doyumsuz ve kana susamış... Başka hiçbir hayvan bu yağmacılar kadar canavarlaştırılıp lanetlenmemiş. Yine de haksızlık etmemek gerekiyor; piranhalar bizim bildiğimiz gibi değiller.

    Kurbanının hiç şansı yoktu... Hayvanat bahçesinde piranhalar için ayrılan havuzda saniyelik bir karmaşa yaşandı. Alabalık havuza atılır atılmaz, katil balıklar üstüne çullandılar. İçlerinden biri, kaçmakta olan balığın sırtından ceviz büyüklüğünde bir parça kopardı. İşte sinyal gelmişti. Avlanma güdüsü ve karın doyurma hırsının yarattığı kamçılayıcı etkiyle, ilk gruptan altı piranha daha saldırıp balığın her yerinden et parçaları kopardılar. Karın bölgesi yırtılmıştı, ama yaşam savaşı veren alabalık, içgüdüsel olarak son bir hamle yapmış ve ellerinden kurtulmuştu. Aynı anda 20 üyelik ikinci bir piranha sürüsünün saldırısına uğradı. Küçük et ve bağırsak parçaları, yeni piranhaları da içine çeken bulanık bir buluta dönüştü. Yağmacıların sanki hırstan gözleri dönmüştü. Biraz sonra kurbandan geriye hiçbir şey kalmamıştı. Suyun içindeki sesler dindi, piranhalar yavaş yavaş sakinleşti.
    Piranhanın yemlenmesine tanık olan biri, bu anı ömrü boyunca unutmayacaktır. O an yaşanan duygular, insanda korku uyandıran çağrışımlar yaratıyor. Dracula ve beyaz köpekbalığı hariç, başka hiçbir yaratık bu kadar kötü bir üne sahip değil. Güney Amerika'da yaşayan bu yırtıcı balığın sadece adı bile insanların tüylerini diken diken etmeye yetiyor.
    Piranhalar hakkında kendilerine ulaşan ilk haberler, Avrupalıların kanını dondurmuştu. 1553'te İspanyol istilacı Francisco Pizarro'nun Amazon havzasında yaptığı yağmalama seferine eşlik eden bir papaz, "Kurşun ve saçmayla yaralanan Kızılderililer, çığlık çığlığa kanodan nehre düşüyorlardı. Düştükleri noktada, nehirdeki canavar piranhalar tarafından parçalanarak bir-iki dakika içinde iskelete dönüştürüldüler" diye anlatmıştı, Öyle görünüyor ki, din adamını, yırtıcı balıkların vahşeti, silahlı Hıristiyanların Kızılderililere uyguladığı vahşetten daha çok etkilemişti.
    Üstü kaşınmış küçücük bir sivrisinek ısırığı bile, testere dişli hayvanın ilgisini sıcak kanlı avlara çekmek için yeterli. "Yıkanmak için nehrin ılık suyuna girmiştim ki, çıplak olarak sudan fırlayıp kendimi nehrin kıyısına zor attım: Sivrisinek ısırdığı için kaşıdığım yerden bacağımı bir piranhanın ısırdığını fark etmiştim" diyor, 30 Mart 1859'da Guyana’da bu olayı yaşayan Alman araştırmacı Carl Ferdinand Appun.
    Piranhalar sanki cehennemden çıkıp gelen canavarlar gibi. Peki gerçekten de bunlar insanları bile yiyen katil balıklar mı? 30 yıl boyunca bu tropik yırtıcılar üstünde araştırma yapan Alman biyolog Wolfgang Schulte, piranhaların canavarlaştırılarak abartılmasını saflık olarak nitelendiriyor. Ancak, onları masum, insanlar için hiçbir tehlike yaratmayan balıklar olarak göstermenin de yanlış olduğunu düşünüyor. Gerçek, tam bu iki tanımlamanın ortasında yer alıyor.
    Güney Amerika'da, genellikle küçük balıklar, çalı karidesleri, leş ya da böceklerle beslenen 30 piranha türü yaşıyor. Ve bunların içinde sıcak kanlı canlıları görmezden gelemeyenlerin sayısı ancak bir elin parmakları kadar, kırmızı ve siyah piranhaların (en tehlikeli olarak bilinen türler) bulunduğu çok az bir bölüm. "Bir yavru balıkçıl kaza ile yuvasından düşüp çaresizce suyun içinde çırpınmaya başlamıştı. Sinyali alarak toplanan balık sürüsünün yarattığı saniyelik karmaşanın ardından geriye sadece tüyler kalmıştı" diye anlatıyor gözlemlerini Schulte. Yaşlandıkça renklerinde köklü değişiklikler meydana gelen piranhaları, Schulte bile türlerine ayırmak konusunda zorlanıyor. Ancak, en saldırgan türlerin bile en büyük avını genellikle leşler oluşturuyor. Canlı memeli hayvanlara ya da insanlara çok nadir saldırıyorlar; genellikle de kuraklık dönemlerinde yaşam alanlarının daralmasıyla ya da bu canlıların kanayan bir yaraları olduğu takdirde... İşte o zaman, o ürkütücü parçalama sesleri başlıyor ve ortaya çıkan kan kokusu daha başkalarını da buraya çekiyor.


    Amazon Nehri'nin yan kolları 30'a yakın piranha türünün de anavatanı. Bu türlerin arasında dört tanesi, kuraklık baş gösterdiğinde sıcak kanlı canlılara da saldırabiliyor. Yağmur mevsimlerinde yeterli besin olduğu için balıklar da sakin oluyorlar. Bu dönemlerde Kızılderili çocuklar da hiç korkmadan piranhalarla dolu ırmakta eğlenebiliyorlar.

    Gerçekten de yırtıcı piranhaların saldırganlıkları, yılın dönemlerine göre değişiyor. Bol yağmur yağan mevsimlerde, Amazon ile Orinoco'da su seviyesi 15 metre kadar yükseliyor ve taşarak çevredeki toprakları da su altında bırakıyor. Amazon ve kollarının doğduğu And Dağları'nda karlar eriyip, dünyanın en büyük nehrini doldurunca, çevredeki tropik ormanlar bile su altında kalıyor. Daha önce kuşların tünedikleri ağaç tepelerinin üstünden, bu dönemlerde kanoyla geçiliyor; ağaçların dalları arasında da balıklar yüzüyor.
    Bölgedeki sık ormanlar, koşullara mükemmel uyum sağlamış: suyun altında kaldığı dönemde de ağaçlar yapraklarını dökmüyorlar. Piranhalar için bile bol miktarda yiyecek seçeneği oluyor bu dönemde. Yerliler bunu biliyor ve bu mevsimlerde hiç endişe duymadan rahatlıkla yıkanıyor ya da yüzüyorlar. Piranhalarla dolu Orinoco'da zenginler su kayağı yapıyorlar. Turist kayıklarına rehberlik eden yerliler, serüvenci tatilciler piranha avlarken suya atlayıp yüzüyorlar.
     
  13. SüperAcemi

    SüperAcemi

    Mesajlar:
    160
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Valla olta ile bir kaç kere avlandım.
    En İyi Avı:
    Bir keresinde 4-5 tane istavrit yakalamıştım..Haa birde yengeç...:)
    Devamı.......

    Ancak bu manzara kurak mevsimlerin gelmesiyle birlikte değişiyor. Küçük nehirler, ince akıntılara dönüşüyor. Büyük nehirlerin su seviyesinin düşmesiyle, her yerde, içinde balıkların, kaymanların (Güney Amerika'da yaşayan bir timsah türü) ve nehir yunuslarının tutsak kaldığı lagünler, su birikintileri ve kilometrelerce uzunlukta kıyı gölleri oluşuyor. Yiyecek kıtlığı ve stres, piranhayı olağanüstü saldırganlaştırıyor ve suyun içinde hareket eden her şey iştahını kabartıyor. Her şeyden habersiz nehre su içmeye gelen atlar, inekler aniden dudağının bir parçasını kaybedebiliyorlar. Hiçbir yerli, kuraklık döneminde nehre girmeyi aklından bile geçirmez.
    Kızılderililer üstünde araştırmalar yapan ve Amazonları en iyi tanıyan araştırmacılardan biri olan Harald Schultz, Güney Amerika'da kaldığı 20 yıl içinde piranhalar tarafından saldırıya uğramış sadece 7 insan tanıdığını belirtiyor. Biri dışında diğerleri hafif yaralanmış. Schultz, Avrupalıların yağmur ormanlarına ilişkin önyargılı yaklaşımlarını eleştiren alaylı bir anekdot yazmış: "Babam 15 yaşındayken kendine saldıran Kızılderililerden kurtulmak için, eski bir kanoya binerek nehirde kaçmaya çalışmış. Bir süre sonra kayık ters dönünce, yoluna yüzerek devam etmek zorunda kalmış. Kıyıya ulaşıp da nehirden çıktığında sadece iskeleti kalmış. Ama, o günden sonra bir daha başına böyle bir şey gelmedi."
    Piranhalarla yaşanan kazaların çoğunluğu, avlanırken meydana geliyor. Yırtıcı balıklar, yağmur ormanlarında yaşayanlar için önemli bir protein kaynağı ve lezzetli bir yiyecek. Yakalanması bütün balıklardan daha kolay. Çelik telle yapılmış bir oltayı atıp, kamışıyla suya vurarak yaralanmış bir balığı taklit etmek yeterli. Hemen el büyüklüğünde bir piranha oltaya takılıyor. Küçük bir sürüye rastlanırsa, dakikada bir piranha avlanabiliyor. Ancak balığın ağzından iğneyi çıkarırken dikkatli olmak gerekiyor. Balık, vahşice çevresindeki her şeyi ısırmaya çalışırken, balıkçının parmağını da koparabiliyor. Ölmüş olsa da, sinirsel refleks nedeniyle aniden ağzıyla çevreden bir şeyleri kapabiliyor. Piranhaların korkutan dişleri, dudak derileriyle örtülü. Bu nedenle bu hayvanlar fazla dikkat çekmiyor ve sakin bir görüntü sergiliyor. Bu deri yukarı kaldırıldığı zaman (kurutulmuş hayvanlarda rahatça görülebiliyor) ustura keskinliğindeki üçgen dişler ürpermeye yetiyor. Balık ağzını kapattığında, kama şeklindeki alt ve üst dişler bir fermuar gibi kilitleniyor.
    Piranhalar, yiyeceklerini yerken sergiledikleri tavır açısından da tatlı su balıkları içinde eşsiz. Bu yönleriyle köpekbalığına benziyorlar. Dişlerini avına geçirdikten sonra, hızlı kuyruk hareketleriyle vücudunu oradan oraya atıyor ve sahip olduğu bütün güçle bir parça eti koparıyor. Ağzında kısa süre çevirdikten sonra hemen yutuyor, sonra yeniden avına yükleniyor: bir parça ve bir parça daha... Böylelikle piranha, her büyüklükte avla rahatça baş edebiliyor.
    Yine de suların kralı değil. Kaymanlar ve büyük yırtıcı balıklar için de piranhalar lezzetli yiyecekler. İnsanlar için de oldukça tehlikeli bir hayvan olan Mata Mata adlı sukaplumbağası, balıkçıl ve nehir yunusu da piranhaları zevkle yiyorlar. İşte o zaman ava giden avlanıyor. Düşmanları piranhaları yerken, öldürdüklerinden iyice emin oluyorlar. Canlı bir piranhayı yemek, daha sonra midede harekete geçen bir testereyi yutmaya benziyor.
    Bu vahşi canlıların dikkat çeken yönleri sadece dişleri değil. Kan ve çürüme kokusuna karşı gösterdikleri hassasiyet de inanılır gibi değil. Ama bunun bir amacı var. Balçık nedeniyle genellikle bulanık olan Amazon Nehri'nde görüş uzaklığı 10 santimetreye bile ulaşmıyor. Bilim adamları, aynı köpekbalığı gibi, piranhanın da kanı, 1/1,5 milyon oranında sulandırılmış haliyle bile seçebildiklerini tahmin ediyorlar. Bu olağanüstü koku duyuları sayesinde bulanık sularda bile anında avına ulaşabiliyor.
    İşitme duyusu da mükemmel işliyor. Yüzen balıklar, düşük frekansta karakteristik ses dalgaları oluşturuyor. Ses dalgası suyun altında havadakinden yaklaşık 5 kat daha hızlı yayıldığı için, piranhalar, çırpınan yaralı balıkların oluşturdukları yüksek frekanslı basınç dalgalarını en bulanık sularda bile hızla algılayabiliyor. Ancak, sanıldığı gibi bir türlü doymak bilmeyen birer canavar da değiller. İngiliz zoolog Richard Fox, yaptığı bir deneyde, havuza aynı anda 25 süs balığı attı. Ancak beklenen çılgınlık gerçekleşmedi. Piranhalar ortaklaşa her gün sadece bir tane balık yiyorlar, günlük açlıklarını giderecek kadarını tüketiyorlardı. Ancak, diğer bütün balıkların hemen ilk gün yüzgeçlerini ısırmışlardı. Kaçma olanakları kalmayan süs balıkları, sanki yaşayan yiyecek depoları gibi baş aşağı suyun içinde öylece asılı kalmışlardı.
    Piranhalar anavatanlarında yerleri doldurulamayan birer sağlık bekçisi gibiler. Leş yiyen bu balıklar olmasaydı, nehrin taşmasıyla yaşamlarını yitiren vahşi hayvanlar, suyun içinde öylece çürüyecekti. Ortaya çıkan mikroorganizmalar, bu sıcak bölgede bulaşıcı hastalıklara neden olacak; yarattığı tehdit, kapısı bacası açık yaşayan insanlara kadar ulaşacaktı. Orinoco'da yaşayan bazı Kızılderili kabileleri, suyun nehir yataklarından taştığı dönemlerde ölülerini toprağa gömemediği için, piranhalardan yararlanıyorlar. Guaranos kabilesinden Kızılderililer, böyle dönemlerde ölülerini seyrek örülmüş ağlarla suya indiriyorlar ve cesetleri kemirmeleri için piranhalara sunuyorlar. Çıkarılan iskeleti daha sonra tüylerle süsleyerek cenaze törenini yapıyorlar.
    Amazonlarda, yağmur mevsiminin dışında da su baskınları yaşanıyor. Ayda iki kez, yeniay ve dolunay dönemlerinde, Atlantik Okyanusu'nun kabaran suları kıyıdan içeriye doğru baskı yaratarak, nehir suyunun akış yönünü değiştiriyor. Dev su dalgaları oluşuyor ve 700 kilometre kadar anakaranın içine girebiliyor. Nehir normal seviyesinde akarken, kilometrelerce uzaklıkta yaşayan, otlanan hayvanlar bile bu olaylar sırasında yaşamlarını kaybediyorlar.
    Tatlı suların akbabaları sayılan piranhalar, su baskınının yaşandığı bölgeleri, leşlerden temizliyor. Leşlerin çürümesi sonucu oluşan salgın hastalıklar, öncelikle yaralı ve hasta hayvanları etkilediği için piranhalar önemli bir ekolojik işlev görüyorlar. Piranhalarla yakın akraba bir sombalığı türü olan Pacu, bir vejetaryen olarak yağmur ormanlarının korunmasına yardımcı oluyor. Güçlü dişleriyle tohumların kabuklarını kırıyor, su taşkını sırasında yediği meyvelerin çekirdeklerini başka yerlere taşıyarak bitkilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.
    Güney Amerika'daki yağmur ormanlarında piranha, yaşamın tamamen bir parçası. Çok sayıda kent ve ırmağa adını vermiş. Kızılderililer eskiden bu yana, piranhanın alt dişlerini zehirli ok ucu olarak kullanıyorlar. Piranha, Kızılderili dilinde "makas" anlamına geliyor. Rio de Janeiro'da, cıvıl cıvıl ortalarda dolaşan kısa etekli bir grup kız gördüklerinde bunlara "piranhas" diyorlar.
    Avrupa ve Amerika'daki balıkçılar, göller ya da ırmaklarda avlanırken zaman zaman piranhaya rastlayabilirler. Korkmalarına gerek yok, bunlar genellikle bakımı sahiplerine ağır gelmeye başlayan akvaryum balıklarıdır. Piranhalar doğal ortamda ılık sularda yaşayabiliyorlar...
    Umarım bu balığa iğrenç diyenler bu yazıyı okuduktan sonra belki fikirlerini değiştirirler. Hiç bir canlı boşyere yaratılmamıştır.
    Alıntı:Focus dergisinden bilgi amaçlı alınmıştır.
     
  14. SüperAcemi

    SüperAcemi

    Mesajlar:
    160
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Valla olta ile bir kaç kere avlandım.
    En İyi Avı:
    Bir keresinde 4-5 tane istavrit yakalamıştım..Haa birde yengeç...:)
    Tamam dostum rahat ol, daha önümüzde uzun ve mutlu yıllar var:)
     
  15. SüperAcemi

    SüperAcemi

    Mesajlar:
    160
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Valla olta ile bir kaç kere avlandım.
    En İyi Avı:
    Bir keresinde 4-5 tane istavrit yakalamıştım..Haa birde yengeç...:)
    Tetra Shark

    Tetraların tüm özelliklerini taşır.Yumuşak suyu sever.Çok barışçıldır. Hareketli balıklardır. 26 derece ısı idealdir.

    [​IMG]
     
  16. xDJx

    xDJx Mehmet Kundak

    Yaş:
    61
    Mesajlar:
    407
    Şehir:
    AFYONKARAHİSAR
    Favori Kamış:
    Oltalarım
    En İyi Avı:
    El oltası ile Turna 7kg. sazan 6kg. yayın 7kg.Yılanbalığı 2.65kg.Alabalık 1.12kg.
    Değerli akvaryum severler,
    Belkide pek çoğunuzun bildiği veya bilmediği bir konuyu sizlerle paylaşmak istedim.Mekanlarınızda kurduğunuz mini su altı dünyasını pek çoklarınız kendi zevkinize göre dekore etmeye çalışıyorsunuz!
    Ancak yaptığınız dekorasyon çalışması ve kullanılan ekipmanlar bu dünyada yaşayacak olan ev sahipleriyle ne kadar uyumlu hiç düşünüyormusunuz?

    İşte bu konuda acizane sizlerle bir kaç noktada deneyimlerimi paylaşmak istiyorum. Dostlarım öncelikle mümkün olabildiğince tankınızda plastik malzemeler kullanmamaya gayret edin nedeni plastik ve naylon suda uzun süre kaldığı zaman mutlaka bakteri üretimine kuluçkalık yaparak su değerlerini bozduğu gibi kokuşmaya ve balıklarınızın sağlığını tehdit etmeye başlayacaktır.

    Ayrıca tankınızdaki türleri satın alırken onların doğasındaki uyum nedir ne tür ortamları benimserler bilmelisiniz ki bu şirin su altı dostlarınız onlara kurduğunuz mini dünyalarında sağlıklı yaşarken sizede keyif verebilsinler.


    Örneğin bir canlı doğuran tankında olmazsa olmaz bazı materyaller ; Bol bitki, Kaya veya kütükler olmalı bu malzemeleri zevkinize göre yerleştirirken balıklarınızıda düşünerek onlara gezinme saklanma zeminlerinide hazırlamalısınız.
    [​IMG][/url][/IMG]

    Bir Çiklit tankına ise bol kaya ve kütüklerde yığınaklar yapmalısınız.Çiklitlerin çoğunluğu bitkileri yediğinden bazı akvaryum severler tankında yeşil renklerinde olmasını arzular ve tank içerisine plastik bitkiler yerleştiriler verilen yemlerin bazıları bu malzemenin arasında kalarak suda bakterilerin oluşumuna neden olur. Buradada dikkat edilecek nokta plastik ürünlerin haftada enaz 1 kez tank dışına alınarak bol suyla ovalanarak yıkanması gerekmektedir.
    [​IMG][/url][/IMG]

    Japon balığı türleriniz varsa dekorasyona mutlaka zemin döşemesinden başlayınız kesinlikle küçük çakıllar kullanmayın zira Japon balıkları sürekli taban karıştırma özellikleri olduğu için bu karıştırma sırasında çakıl tanesini yutarak boğulabilir.O nedenle zeminde ya ince kum veya iri çakıl kullanmalı dekorasyondada kesinlikle kesici veya batacak yanları olmayan malzemeleri tercih etmelisiniz...
    [​IMG][/url][/IMG]

    Discus tankınız içinse ya zeminde çok ince kum ve bol bitki yada çıplak zeminde bir köşede cam veya topraktan saksıda bir kaç bitki bulundumalısınız...
    [​IMG][/url][/IMG]

    Küçük tetra grupları içinse bol bitki ile kütük ve kayalardan dekore edeceğiniz bir tank size her zaman huzur verecektir...
    [​IMG][/url][/IMG]
    Şİmdilik kısada olsa sizlerle bazı noktaları paylaşmak istedim umarı yararı olur.Bu konuda sizlerde yorumlarınızı yazarak bilgi alış verişimize destek olabilirsiniz...
    saygılarımla...
     
    Son düzenleme: 3 Ağustos 2007
  17. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    ahanda baliga gidiyom ben:)ya biraz gidiyim olta atip geleyim golde gece devam ederim ben:)
     
  18. hauki

    hauki mustafa cecen

    Yaş:
    39
    Mesajlar:
    1.716
    Şehir:
    finlandiya-jarvenpaa-tr alanya
    Favori Kamış:
    olta ve zipkin
    En İyi Avı:
    görup de tutamadigim balikti
    mehmet bey paylasim icin tesekkurler su an okuma vaktim yok aksam ukuyacagim...sizde el atsaniz baliklari tanitmaya...siz labirentli ve tropikal turleri tanitabilirsiniz burda :D :D chiclidler bende tetralar ibrahim beyde japon ve kedi baligi turleri ozkanda:D :D
     
  19. SüperAcemi

    SüperAcemi

    Mesajlar:
    160
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Valla olta ile bir kaç kere avlandım.
    En İyi Avı:
    Bir keresinde 4-5 tane istavrit yakalamıştım..Haa birde yengeç...:)
    Süper paylaşım çok teşekkürler.

    Hadi rastgele kaç bakalım kaç:D


    Hadi biz bu işi başarıcaz ben inanıyorum;)
     
  20. SüperAcemi

    SüperAcemi

    Mesajlar:
    160
    Şehir:
    İstanbul
    Favori Kamış:
    Valla olta ile bir kaç kere avlandım.
    En İyi Avı:
    Bir keresinde 4-5 tane istavrit yakalamıştım..Haa birde yengeç...:)
    Penguen Tetra

    [​IMG]

    Malum ismi renklerinden geliyor. Sert balıklardır. Yavru balğa bunlarda asla hayır demez. En az altılı gruplar halinde bakılmalıdır. Sürü şeklinde beslendiklerinde ortama çok rahat alışabilen balıklardır. Yumuşak ve temiz suda renklerini çok güzel gösterirler. Bitkili akvaryumlar onlar için idealdir.
     
    Son düzenleme: 3 Ağustos 2007