Slm. Bugünkü gökkuşağı alabalık avım çok keyifli geçti.Fotoğraf makinamı evde unuttuğum için avlak raporumu sonraya bıraktım. Çok harika yerler keşfettim hepsi doğa güzellikleriyle dolu.En kısa zamanda sizlerle paylaşmayı umuyorum.. Bunlar ugün yakaladıklarım.. Bunlar da temizlerken karnından çıkan kurtçuklar bu da son durum
Keyifli bir gün geçirmişsiniz,tebrikler. Bu arada alabalıklardan çıkanlar iştahımı kesti,zaten yoktu ama olsun Mübarekler dünyayı yemişler
Tebrikler,güzel balıklar yakalamışsınız,bu kurtlar alabalığın midesinden mi çıktı yoksa derisinin altından etinden falan mı?
Tebrikler ve afiyet olsun,bu cok güzel baligin midesinden cikan kurtcuklara göre sinek yapip fly avciligida yapilabilir,tekrardan tebrik ederim,tabiki ben türkiyedeki limitleri bilmeden yaziyorum,tahmin ediyorumki aviniz limitlere uygundur...
tebrikler okyar bey. gerçekten bereketli bir av olmuş. avlak manazaralarını da bekliyoruz kısa zamanda.
Arkadaşlar çok teşekkür ederim.Bu kurtçuklar sadece bir balığın midesinden çıkanlar. Hemen hepsinde aynı miktarda ve aynı türde kurtçuklar çıktı.Ayrıca hepsinde mutlaka bir solucan ile bizim buralarda her taşın altında bulunan kuyruklu bir böcek var ondan çıktı.Bu durumu bir sonraki avlarımızda değerlendirmeyi düşünüyorum...
Okyar merhaba, Av bölgenizi, yakalanan balıklardan tahmin edebiliyorum. (Demirdöven) Çok-çok istisna olarak biraz daha iricelerine rastlamak mümkün ancak, genelde bu boyutlarda Gökkuşağı çıkıyor. Öyle ki bu balıkların o mahallin trofeleri olduğunu hemen anladım. Bulunduğum yere yakın (45 km) olmasına rağmen, fotolardaki kurtcuklar nedeniyle o göletten soğuduğumdan o bölgeye pek gitmeyiz. Bu kurtcukların bir çeşit balık hastalığının göstergesi olduğu yönünde duyumlarım olmuştu. İşin aslını araştırma fırsatım olmadı. Ancak, balıkların boyutlarının küçük olması ve kurtcuklu olması da bu avlağa gitmememizin tuzu-biberi olmasına yetti. Selamlarımla güzel ve tadında avlar diler, raporunuzu beklerim.
slm. Tabiki limitlere uygun ama koskoca avlakta benden başka uyan da yoktu size aynı gün yaşadığım bir olayıda anlatmak istiyorum.ilkönce gölette sabahın erken saatlerinde yerimi aldım.at çek yaparken yanıma bir grup geldi..çok gürültücü bir grupdu.Konuşmalarından ve tavırlarından daha sonra bellerindeki silahlardan polis olduklarını anladım.Poşetlerinden tırıvırları çıkartıp avlanmaya başladılar.hatta birisi tırıvırının gözlerine evde hazırladığı hamurları yapışıtırıp atıyordu çok komiğime gitti.derken biri tırıvırıyı kayalıklara takıp kopardı ardından bir diğeri.hemen yanlarına yaklaşıp tırıvırının kullanılmasının ve bulundurulmasının yasak olduğunu ayrıca suyun dibinin kayalık olduğunu burada tutamayacaklarını söyledim.Ama adamların bana bir küfür etmedikleri kaldı. sinirlendim toplanıp iyice yukarılara göle akan derenin üst taraflarına gitmeye karar verdim araba yolu olmadığı için yürüyerek.yaklaşık400-500m yürüdükten sonra avlak yerime ulaştım.. Şimdi ben limitlere uymak için kendimi zorlarken sözde kanunları uygulayan kişilerin kanunlara uymaması klasik bir Türkiye fotoğrafi gibi karşımızda duruyor. Acaba jandarma bu polis arkadaşlara bir yaptırım uygulayabirmiydi bunada siz karar verin .saygılarımla...
Merhaba M.Nuri Abi. Balıklar hakkında aynı duyumu bende almıştım.Fakat kendi gözümle görmediğim bir şeye pek inanmadığım için bu duyumlar beni çok etkilemedi.Hangi meraya gidersen git alabalığın midesinden bu kurtçuklar çıkar.Şahsen ben yıllardır demirdövende avlanırım balıklarda hiç tenya vb. şeyle karşılaşmadım.Mesela kuzgunun suyu çok temizdir bilirsin ordaki balıkların midesinden de benzer şeylere rastladım... Hem balıklar doğal yolla beslendikleri için açıkcası çok lezzetliydiler
yine yaralarımı deştin... Bu avlakta zamanında tadından yenmez güzel günlerimiz oldu. İki köstekli dip oltası ile zamanında harika gökalalar yakalardık.Bazen yaralarımız depreşir Demirdöven’e gidelim diye ancak, ortamı hatırlayınca kahrederek ve buruk bir şekilde vazgeçeriz. Elinde olta ile gelene bir “hilkat garibesi” görmüş gibi hayretle ve müstehzi bir edayla bakan “etçi”lerden insanın içine sıkıntı geliyor. Kaç kere o bölgede tırıvırıcılarla kafa kafaya geldik hatırlamıyorum. Öyle ki bu gölet benim zihnimde artık bu illetle anılır oldu. Tehlikeli ve yasak olduğu halde günde birkaç kez gruplar halinde gelen civar sakinlerinden göle girip yüzenleri mi ararsın, gölün sürekli bir toz bulutuyla kaplı ve oldukça bulanık olduğuna mı yanarsın, ikindi sonrası mal-davar sürülerinin Timur’un Orduları gibi her koldan teklifsizce daldığını mı yanarsın, yukarıda bulunan pomza ocağının gidiş-geliş güzergahının hemen göl kenarı oluşu nedeniyle patırtı şamtanın bininin bir para olduğuna mı yanarsın, bu yola paralel gölün karşı kıyısında 4 köye ait ve çok işlek üfürsen uçacak kül gibi toprak yolunun olmasına mı… Jandarma da işin peşini bırakmış. Göl kenarına sıfır yol olmasına rağmen, azami 5 km‘lik yolu gelme zahmetine katlanmıyorlar.
Bence , tırıvırı kullanmak = orman yakmak. Kullananlar bunun hesabını öbür tarafta nasıl verecekler ?
Güzel kardeşim sen bildiğin yoldan şaşma.Eline sağlık,diline klavyene sağlık,raporunu bizlerle paylaşmışsın.Sağolasın. Bende alabalığa giderken köylüler motorsikletin arkasındaki makineli takımı görünce UzaylıZeki gibi bakıyorlar.Olsun bize göre en doğru yol bu.Hakkıyla hakkaniyete sığınarak balık avı yapmaya çalışıyoruz. Tırıvırı illetini kullananlara 2 çift laf etmeden duramıyorum.Ama onlar kullanmaktan vazgeçmiyor.Bende saldım yakasını,nalet olsun dedim. Biz doğrusunu yapalım,evlatlarımıza doğrusunu öğretelim.Umarım gelecek birgün daha güzel olacak.