Akşam karanlığında göremiyordum dereyi, ama ordaydı biliyordum. Kulağıma bir senfoni edasında geliyordu sesi, öyleydi de... Zor ettim sabahı. Güneşten önce davranmalıydım, onu derede karşılamalıydım biliyorum. Makaramı, kamışımı ve mepps leri hazırlamıştım çoktan. Suyun kenarında güneşi karşılarken, o da ne... Dere bulanıktı; kafamdan aşağa kaynar mı desem soğuk mu desem ama bir kaç galon su boşaldı. Geri döndüğümde öğrendim ki, sahilden yaklaşık 30-35 km içerde, yaylada büyük bir heyelan olmuş. 40 kadar yayla evide bu heyelanın altında kalmış. İkinci yayla olduğundan heylan sırasında tüm evler boşmuş. Bu da bir faciayı önlemiş. 1-2 ay daha böyle akar dediler... Ne yapmalı ne etmeli derken, hemen rotayı diğer dereye çevirdim tabii... Cam gibi berrak, balerin gibi kıvrak akan suya bakıyordum nihayet... Bir avuç dolusu suyu yüzüme çarpıp bunun rüya olmadığını garantiledim. Hemen 2 numara sarı üzeri kırmızı benek meppsimi takıp, nokta atışlarına başladım. Bir iki ayna ve gölcüğü denedikten sonra, gözüme karşı kıyıda güzel bir yer ilişti. Ne de olsa iyi balık hep karşıda, ulaşması zor yerlerde olurdu. Alabalık bu, yükseklerin efendisi. Hiç bir balığın yaşamaya cesaret edemediği sular değil mi onun evi... Daha ilk atışta yapıştı bir ufaklık, zıplaya zıplaya kıyıya kadar geldi... Bir öpücükten sonra evine döndü. Bir iki derken 10 tane balık yakaladım, hepsi yüzgecinde ev bileti ile geldiler. Bana da yolcu etmek kaldı bu durumda, biri hariç. O trafik kazası geçirmişti yolda, yapacak bişe yoktu... Balıklar sanki aynı kalıptan çıkmış gibi 20cm civarı idiler. Ey gidi eski balıklar diye söylenmek kaldı geriye... Birgün, yine burda, misafir olarak ağırlamaları dileklerimle, vedalaştım Ala'larla... Sağlıcakla kalın... Not: Resim ekleyemedim, resimlere aşağıdaki linklerden bakabilirsiniz. http://imgnation.net/images/cngv.jpg http://imgnation.net/images/qhce.jpg http://imgnation.net/images/pxgd.jpg http://imgnation.net/images/buev.jpg
Paylaşım için ve özellikle duyarlılığınız için teşekkürler... Eminim 10 alabalığı salınca onu yiyenden çok daha mutlu hissettiniz kendinizi. Nihayet orası hep sizin elinizin altında, yine gider yine tutarsınız, Tanrı çook uzun yıllar size sağlık ve o güzel beneklilerin peşinde koşma azmi versin.
Sevgili Barış tebrikler,Tutkularını serin yayla sularına bırakıpta geldiğin Karadeniz seyahatinin bir gününü böylesine güzel ve anlamlı bir raporla süslemen Balıkavı.net ailesine verebileceğin en güzel hediye olmalı.Kırmızı benekliyi yakayabilmek için maceralara yelken açmak tutkuların en harikası,ama gördüğüm kadarıyla resimlerde ketum davranmışsın ama olsun avına ve merasına saygı duyan avcının her daim önünde saygıyla eğilirim.Küresel ısınma sonucunda derelerin debilerinde meydana gelen azalma,bilinçiz ve yasa dışı avcılık malisef alalarında boyunu küçülttü fakat formlar aynı Karadeniz Alaları hiç değişmez.......
Tememnileriniz için teşekkür ederim Yakup Hocam... Tanışma fırsatı bulamadık ama sizi, diğer grup, forum ve derneklerden tanıyorum. Aynı duyarlılıkları sizin de fazlasıyla gösterdiğinizi çok iyi biliyorum. Oltanızdan balık, yüreğinizden balık sevdası eksik olmasın...
Hakan Bey Merhaba; Resimlerde ketum davranmam yazı ekine resim ekleyememden kaynaklanıyor biraz da. Ben mi beceremedim yoksa henüz o yetkiye sahip değilmiyim çıkaramadım. Ama bir dahakine söz, resimler daha çok olacak Hatta ve hatta güzel birde çekim yapmak istiyorum... Sevgiyle kalın...
Takdire şayan bil dil.Edebi bir anlatım.Sizinle birlikte bende oralardaydım okurken.Paylaşım için teşekkürler.
Orada olduğum günlerde aldığım bir duyumdan da bahsedeyim. Bahsettiğim ilk derede suların bulanık olması serpme ile balık avı yapanları da cezbediyor. Jandarma her daim göz kulak olamadığı için yasak avlanma alıp başını gitmiş. O günlerde 4.5 kiloluk bir deniz alasının yakalandığını duydum, zira biliyorsunuz ki bu balığın sezon oyunca avlanması yasak. Nesli tehdit altında ki türler arasında. Çocukluğumda bolca gördüğümüz bu balığı son yıllarda göremez olmuştuk zaten. Buna ek olarak gece ışıkla küçük derelerde serpme ve iki çubuk arasına takılan bir miktar kepçeyi andıran yöresel ismi ile "hıloği" diye tabir edilen araçla da balıklar üzerinde müthiş bir av baskısı oluşturulmuş. Son olarak da kaynağının Rusya olduğunu öğrendiğim elektrikli bir aletle (bu konuyu fazla açmayacağım) parmak kadar balıklar katlediliyormuş. Kendi suyuna sahip çıkmayan köylüler adına daha sonra da bizim gibi alabalık sevdalıları adına üzüntüm sonsuz... Tüm mahalleyi konu hakkında teker teker bilgilendirdim ve şikayetlerini suç üstü yapılacak şekilde ivedilikle yapmaları konusunda ricalarımı ilettim. Sonuç ne olur bilinmez; ama kurulu düzen böyle gider gibi...
sevgili barış, anlatımınla dalıp gittim oralara resimleri açınca ilk aşkımı görmüş gibi kalbim pırpırladı ne muhteşem bir yaratık.ağzına sağlık
sevgili barış herşeyden önce duyarlılığın için seni kutlamak isterim. bi ben beceremiyorum galiba limit üstü balığı geri salmayı köylülerle konuşman onlara fikir vermen ve bilinçlendirmeye çalışman daha da büyük bir duyarlılık ve onun için daha da çok övgüyü hak ediyorsun. umarım bir gün herkes bilinçlenir tabii çok geç olmadan. anlatımın ise bir harika inan okumadım adeta senin yerinde ben vardım ve o avı yaşadım dersem abartmış olmam sanırım. eline yüreğine sağlık. paylaşımlarını bekliyoruz.