O ustalar zincir sayesinde balık avlamıyor zincire rağmen balık avlıyorlar. Boğaz'da bu işi yapıp da zincire memnun olacak hiç kimse yoktur. Balık tutmayı büyük ölçüde zorlaştıracağı gibi alınan keyfi de büyük oranda öldürecektir. Biz zincire rağmen avlanırız diyenlere söyleyecek bir şey yok, mecbur kalırsak biz de küfür ede ede avlanacağız. Ama Topbaş'ın açıklamalarının üzerine dikilen bu kazıklar gelecek olan yasağın habercisi. Asıl konuyu bırakmış zincirin üzerinden nasıl balık avlanacağını tartışıyoruz.
Bence de oltacılar istanbulun sembollerinden biridir, kesinlikle kaldırılmamalı yada bir takım kısıtlamalara maruz bırakılmamalı, ama bu iş bir düzene sokulmalı. Şimdi genelleme yapacağım bu işi layıkıyla yapan binlerce kişiyi ayrı tutuyorum ama genel olarak bakarsak bana göre istanbullu oltacılar bu işi raconuna göre yapamıyor. Balık tutulan alanlara bakılırsa ve burada bulunan insanlara bakılırsa durum cidden içler acısı. Ortada düzeltilmesi gereken birşeyler var. Hali hazırda balık tutmak için popüler olan yerleri belirleyip balık tutulan alanı çizgilerle ayırıp yayaların girmesinin engellenmesi balıkçıları engellemekten daha mantıklı ama istanbulda bu yapılabilecek bir çözüm değil.. işiniz zor, ama şu anki düzen kötü, değiştirilmeli ama nasıl?
Aret maalesef İstanbul kıyı balıkçılığı artık son demlerini yaşıyor.Kireçburnu'na kadar karşı kıyılarla birlikte Avrupa-Anadolu hattında, üzerinde balık tutulan köprülerde dahil, amatör balıkçılara yasaklanacak.Uygun görülen yerlerde amatör balıkçılığa müsade edilecek, ya da müsait bölgelerde denize platformlar yapılacak. İl meclisinde görüşülen konular bunlar ki taaa geçen seneden beri vardı bu muhabbet.Şimdi tabiki bizler için kötü bir durum, üç kuruşluk zevk için on kuruş harcadığımız bu uğraş sonunda yasak edildi, yayalar için iyi belki ama, sorunun çözümü o zincirleri çekip, başında bekçi koyup yasaklamak mı? Benim bildiğim balıkçılığın yaya trafiğine sıkıntı yarattığı yerler çok fazla değil aslında.Madem o kadar problem oluyor, yasaklayacağına biraz genişletiver denize doğru kaldırımı ne olacak.Yaparken denizi kirletmemek esas tabi, portatif şeyler yap,Norveç'te bazı fiyortlara yapmışlar adamlar.Gerçi ahım şahım değil ama hem gezinti hem balıkçılık için güzel. Bazı arkadaşların neden sebep aman yasaklanmış ne olmuş demesini de anlamıyorum.Adam gibi yaptıktan sonra hoş bir şeydir.Vakti zamanında rapala ile lüfer tutarken az turist fotoğrafımızı çekmemiştir.Bilinçli yapılırsa, herkes saygılı olursa, bence aşılmayacak bir sorun değil. Kötü olaylar olmadı mı, oldu elbet, vakti zamanında Arnavutköy'de 150 gr kurşunla kafatası çatlayan kızcağızı hatırlarım hep, böyle muhabbetler dönünce. Ama bardak kırldı diye su içmekten vazgeçecek değiliz elbet.Vardır bir çaresi hemen dellenip birbirinize sarmayın derim.Ama hakkımızdan da vazgeçmeyelim.
Abi gerçek manada düzenleme kabul edilebilir bir şeydir. Belli aylarda, pazar günleri, şu saatler arasında balık tutmak yasak denebilir. Çok dar yerlerde (Çubuklu gibi) balık tutmak komple yasaklanabilir. Zabıta gezip etrafa zarar verenlere ceza kesebilir. Bunların hepsi güzel şeyler ancak komple bir yasak getirilmesi gerçekten büyük insafsızlık ve adilik olur. İstanbul çok kalabalık bir şehir herkes bir şey yaparken başkasını rahatsız ediyor. Yürüyen de benim balık tutmamı engelliyor. Kapımın önü hayvan pisliğinden geçilmiyor, ben de apartman katında köpek besleyenlerden rahatsız oluyorum. O zaman köpek beslemek de mi yasaklanacak? Trafik kalabalık yüzünden arapsaçı gibi. İstanbul'da yaşayan adam kalabalığın yarattığı sorunları göze alacak. Tamam bazı faydalı kurallar varsa uygulansın ama böyle platform kurmak filan bunlar boş laf. Boğaz'ı avucumun içi gibi bilirim balıkçılar için yeterli sayıda platform filan asla kuramazlar. Anca 1-2 tane göstermelik birşey yaparlar onlar da ihtiyacı karşılamaz. Sonuçta yasak da olsa yasağı çiğneyeceğiz, gerekirse ceza alacağız, biz balık tutmadan yaşayamayız. Bazıları bunun farkında değilse bile zamanı gelince öğrenir.
Buna katılıyorum Aret, yasak mutlaka çiğnenecek, hem de toplu olarak, kanımızda, atomlarımızda var bu zaten
Yeni bir İŞPARK olayı geliyor demedi demeyin !!! Belli yerlere 50-60 metrelik platformlar konulur başınada bir tabela giriş xx,xx tl birde boğazın akıntısını hesaplayın. Balıklar bile sudan kafasını kaldırıp bir tafaları ile gülerler halimize. Boğaz köprüsünün trafiğine büfe uygulamasını getirmek isteyen zihniyet acaba o düşünülen platformlarda takım satmaya başlarmı acaba. Benim düşüncem bu projenin arkasında yatan nakit duygusallığıdır. Olurmu olur çıkışta herkesin balığını tartıp kilo hesabı ücretlendirme yapılırmı acaba....
yoksa toki arap şeyhlerine marina mı yapacak buralara belediye başkanı olursam ilk işim beşiktaştaki görüntü kirliliği abidesi gökkafesi yıkmak olur.sonra sırasıyla tarihi olmayan bogazdaki tüm yapıları
Aret kardeşim, şu an ki başıboşluğa bir düzenleme gerektiğini ilk söyleyenlerden biride bendim. Keşke Türkiyede bürokrasi dedğin gibi hızlı işlese, dün beyanat bugün icraat... Daha önce planlanmadan bu işlerin bir günde yapılabilmesi mümkün değil Sözkonusu dubalara gelince, tüm sahillerde can güvenliği açısından gerekli olduğu kanısındayım.Bariyeri olmayan otoyol gibi bir durum sözkonusu idi.Böyle dubaların üzerinden çok avlandım, belli bir zaman sonra alışıyorsunuz. Bunun artı yönlerini Roy çok güzel özetlemiş, bir tek ilave yapacağım.Bu dubalardan birinin, üstelik zincirsiz tek başına hayat kurtardığına tanık oldum. İzmitte Erhan abiyle avlanırken yaşadığımız bu olaya forumdan Erhan abimizde şahittir, inanmayanlar sorabilir... Yanlış anlasılmasın, yasak ve yasakçılığı savunan bir zihniyete asla sahip olmadığım gibi, şu andaki iktidar sahiplerinin asla yandaşı veya sempatizanı da değilim
Tek başına bir belediye başkanının gücü ve yetkisi bu işlere yetmez..! Başbakanın bile yetmedikten sonra...! hihi
Evet; ancak bunun çaresi amatörlere yasak getirmek değil; eleminize edip olayı kontrol altına almaktır... Oturur hesabını, kitabını, planlamasını yaparsınız; şu zorunlu olmayan belgeleri zorunlu hale getirir ve gerekli kontrolleri de yaparsınız; belgeleri verirken kurs açarsınız; olta nasıl; ne şekilde atılır ki güvenli olabilsin v.s. diye; çözüm çok yani.... Aret... Size kamış dayamak için ayak yapmışlar; niye şikayetçisiniz ki... Adamlar hizmet yapıyor... Bir tek Üsküdar'ın halkının zeka düzeyi düşük; onun için bunları yalnız buraya koymuşlar diye düşünür dururdum yıllardır; demek oralarda da bu durum hasıl olmuş...Gelin; biz Şemsipaşa'da yıllardır bu zincirli ayakların üstünden atış yapıyoruz; biraz seyredin; hemencecik kavrarsınız olayı... Acaba kaç paraya mal oldu bu direklerle zincirler... Şunu ilave edeyim; bizde bu yıl eski olanları paslandı v.s. sebeplerden söküp bu yenilerden taktılar; ancak zincirleri saç vida ile bakalite vidaladıkları için bir-iki tanesi düşüverdi; sanıyorum bu kış pekçoğu düşer; bunun ihalesi de amatör balıkçılara kalır... Hee bir de gelen geçen bunlara dokunup ileri geri sallamayı; veya üzerine oturup sallanmayı; ya da yaslanmayı çok sevdiği için tahminimden kısa sürebilir zincirlerin düşmesi; belki baskıyı uygulayan ile birlikte... Ahanda... Bizim yeni zincirlerimiz...
Abi bu resimde hiç birimiz zincirlere bakmayız zannediyorum ki, o levrekler nedir öyle?? Zincirler konusuna gelince yemli çinekop avları için işe yarar ancak diğer avları oldukça zorlaştırır ve tatsızlaştırır kanısındayım. Ayrıca asıl endişemiz bu zincirleri bir balık avı yasağının takip etmesidir ki bu gerçekten çok vahim olur. Biz amatör balıkçılar diğer insanlara saygı göstermemek veya balık avımızdan fedakarlık yapmamak peşinde değiliz. Ancak alınacak tedbirler bir mantığa dayansın ve hakkaniyetli olsun. Örneğin kimsenin Boğaz'da gezinmediği soğuk Aralık ayında ben neden balık avlayamıyayım? Veya sabah güneş doğarken balıkçılardan başka kim kullanıyor sahilleri? Demek ki bir kısıtlama yapılacaksa balık avı alanları kısıtlaması değil, mevsim ve saat kısıtlamaları yapılmalıdır. Bu konudaki düşüncelerimi yazıya döküp gerekli yerlere gönderilebilecek bir metin haline getirmek istiyorum. Umarım düzenlemelerin gerekliliğinden bahseden arkadaşlar bu konuya gereken desteği verirler.
şimdi amatör balıkçılık dey,nce deniz kenarında avlanan herkez demek halkın gözünde bende saygının eksik olduğu ülkemizde ..bir çok kez şahit olduğum saygısız balıkçılar ile kaşılaştım özellikle balığın bol olduğu zamanlarda hiçbirşeyr dikkat etmeden olta savruluyor tepki gösterenler dövmeye kadar giden bir davranışla karşılaşıyor.. malesef bunların önüne geçmek imkansız...yasağa gelince rezillik..
Levrekleri Şener; yani fotoğraftaki vatandaş zıpkınla avladı... Maalesef tek tük gezseler de bölgenin yapısı ve hayvanın davranış biçimlerinden dolayı başka türlüsü de pek mümkün değil; nadiren bir-iki sende bir sahteye atlasa da birkaç ispendek hariç diğerleri setten kaldırılamayıp bedeni kopartmışlardır... Gerçi o sularda bu fotodakilerden büyük levreği kıyılatana da helal olsun derim... Biz yıllardır alıştık; benim için tek handikap kendimi ava kaptırıp zinciri makinayı zincirlere sıkıştırmak oluyor; birkaç kere de sıkıştırdım ve ufak tefek çizikler mevcut makinada... Yalnız atış esnasında kamışı elden kaçırmayacaksınız; zincirden darbe alması kaçınılmaz olur ve zarar görür... Balığa gelince yazı-kışı olmuyor maalesef; bizim avlakta insanlar havalar çok fazla soğuyana kadar gezelerler buralarda; balığın saati de olmayacağına göre çözüm bahsettiğim gibi; amatörlerin islah edilmesi; aynı zamanda vatandaşın da islah edilmesi; pekçoğu düz yolda yürümesini bilmez bizim vatandaşın... Üstelik az sayıda kalan böylesi istisna yerlere mahkumdur vatandaş; pekçok yer yalılar; onun bunun çay bahçeleri, restoranlar v.s. ile işgal edilmiş durumda ve pekçoğu da yasal değil; hele çay bahçeleri adeta gelmiş konmuş deniz kenarlarına... Bundan başka ülkemizde parklar ve yeşil alanlara önem verilmemesi de böyle az kalan yerlere talebi çoğaltıyor haliyle... Örneğin Üsküdar'a gelip sahili gezenlerin büyük çoğunluğu Ümraniye'den gelmekte... Eh oralarda kaçak gecekondulaşmanın üzerine bir de plansız programsız yapılaşma olunca haliyle durum bu şekli alıyor.... Neyse bunlar benim konum değil; ve sahiller hepimizin malı; herhangibiri kadar en az benim de hakkım var bu sahillerde... 1965'lerden beri yürürüm oralarda (4 yaşında falandım işte...) Böylesi bir kısıtlama kalkışmak hatalı olur kanımca... Ancak dediğim gibi uygun birtakım düzenlemeler yapılabilir... Bir de caminin önüne direkler dikip çelik tel germişlerdi kamış ile atılamasın diye; bir keresinde biri kesmiş bunları daha kalınını taktılar... Sayelerinde bu sene İzmarit yemliye atarken acaip atış şekilleri geliştirdim; haklarını yememek lazım...
Hehehe tam olarak düşündüğümü yazmışsınız abi. Ensesine vur lokmasını al modundayız uzunca bir zamandır, yine ensemize (Her ne kadar Tekidag da da olsam boğazda avlanmışlığım vardır yırtık dondan çıkmıyorum) vurdular bir lokma daha aldılar. İşçi tazminatlarının iptalini, isparkı, gereksiz yere dikilen ve görüntüyü gercek anlamda bozan gökdelenleri, insani katil edecek derecede boğan trafiği kabullenen İstanbullu bunada kabullenir seve seve söve söve ama alışır Korkarım bu furya bizim oralar gelmesin zaten lağım akıntılarından pislikten olta atmaya yer bulamıyoruz bir de meralar yasaklanırsa...
Ben şahsen genellikle zincirlere dayanıp aşağı doğru sarkardım; bu tabii eski ve sağlam olan zincirlerde... Şimdiki takılanlar maalesef; bakalite saç vidası ile monteli ve o çapta bir vida değil bakalite çeliğe vidalasanız o yükü taşımaz... Bu demektir ki önümüzdeki sezon ben can yeleği ve su geçirmez elbise kullanmak durumunda kalacağım... Elbet yıllardır bu zincirli bölgede at-çek yapıyoruz; ancak özellikle ben gibi boyu 1,65 bile gelmeyen vatandaşlar için ciddi biçimde sıkıntılı ve riskli... Geçen sezon atış yaparken istemeden kamış sağ elimden çıktı; allahtan refleks olarak sol elimle yakaladım ve kamış zincire yumuşak bir dokunuş yaptı da kurtardık... Ayrıca kamışın sapı v.s. takılır diye gereğinden fazla geriden atış yapmak durumunda kalıyorum... Elbet aksiyon vermek ve şiddetli akıntılarda akıntı ile birlikte yürümek te zincirler sayesinde bir miktar zorlaşıyor tabii... Gene de herşeye rağmen avlanabiliyoruz; tabii bir de gelen balığı kaldırmak var; hele iri sarıkanat, lüfer veya palamut ise oldukça eğlenceli ve zorlu bir hale giriyor zincirler sayesinde... Elbet burada eskilerin niye konduğu; niye boyanıp tadil edilmek yerine onun kadar dayanamayacağını öngördüğümüz yenilerinin konulduğu; sökülen eski direklerden kalan cıvatalar, çukurlar ve çatlakların niye betonlanıp düzeltilmediği; iş bittikten haftalar sonra bile kullanılan kum artıklarının niye kaldırılmadığı; sonunda ihaleye verilmiş bu işin artığı olan kumların niye belediye tarafından kaldırıldığı; şimdiye kadar adam düşmeyen yerlerde bu direklerin niye konulduğu; bir tanesinin bin lira gibi bir fiyatı olabileceği; ihalenin kimlere verildiği de sorgulanmalı bence...
bu düzenlemeyle olta kazalarının sahilde huzursuzluk çıkaranların yürüyüş yollarındaki kamış kirliliğinin önüne geçilecek vs.v.s diye düşünüyorsanız elbette doğaldır. ancak bahsettiğiniz yönetiminde bugune kadar hep sağ gösterip sol vurduğunu neden unutuyorsunuzda her yeni çalışmada başımıza çok güzel şeyler gelicek umuduna kapılıyorsunuz??? yani istanbullu otopark mafyasından değnekçilerden şikayetçi deyip düzenlemeye gidip. bütün yolları köşe başlarını isparka dönüştüren..eskiden değnekçi bile omayan zaten bevada park ttiğim avcılarda bile artık ücret ödeme zorunda bıraktıran aynı düzenlemicler değilmiydi. hatta şimdi bu otopark düzenlemesini özellştirip italyan şirketine devretmeye çalışan yine bu düzenlemeciler değilmiydi? yani düzenlemeyi savunan arkadaşlar eğer olta kazalarını.. kıyıdaki kalabalığı düşünüyorsanız.. bence o sizin iç güzelliğiniz.. sizin düşünceliliğiniz.. ama bilinki bunu yapanın niyeti sizinki gibi güzel ve safça değildir.
Yasak gelirse kimse olta atamaz. Galatadaki baskül köprü yasaklandığından beri kimse atabiliyor mu? Veya Sarayburnunda gemilerin yanaştığı, kısım yasaklandığından beri kimse orada balık tutabiliyor mu?. Neresi yasaklanırsa orası yalan olur. Kuruçeşme Arnavutköy, Çamlıbahçe, Emirgan, Kalender ve Galata yasaklanırsa nerede balık tutacağız ?