Kışdan yeni çıkmış..baharın ilk günleri...o gün,araziye tamir işine giden iş arkad aşlarım,biryerden siyah sülük bulmuşlar..bana,-biz işten cıktıktan sonra,aynalı mağranın önündeki bağların altında olta atacağız dediler.bende işten çıkar çıkmaz,iş yerine yakın olan evimize gidip,zorda olsa yengenizden izin alıp,olta çantamı kaptığım gibi,soluğu arkadaşların yanında aldım.hava kararıncaya kadar arkadaşlarla beraber olta attık.kimse bir şeytutamadı,zaten yayın ,sular soğuk olduğu ıçın uyuşuk ve nazlı olur bu aylarda.arkadaşlar oltalarını toplayıp geri dö ndüler,bende izin aldım ya! -ben biraz daha duracağım dedim.hava kararmaya başladı,yanımda fener yoktu ve geri dönüş yolunda..önünde kocaman bir coban köpeğinin bulunduğu,bir bağ evi ve ahırlar vardı,burdan geçmek zorunda oldu ğum için,bağ sahibinin,köpeği serbest bırakmadan,burdan geçmek için,oltalarımı hemen toplayıp,büyük köprünün altındaki,iki ırmak çatının ağzına geldim.burası yakın bir kasabaya giden asfalt yolun hemen altı olup,bir sokak lambasınında ışıttığı bir yer olup,tersakan dediğimiz bir çayında yeşilırmakla birleştiği noktaydı aynı zamanda,üst tarafdaki büyük köprünün ışıklarıda ırmağı aydınlatıyordu.köp runün alt tarafı taşlık olup,suyun çağlak birşekilde akmasını sağlıyor ve buraya hemen sağ tarafımdan ters akan dediğimiz bir çay karışıyordu,gece yayının bu çağlağa gelerek sis balığı avlıyacağını düşündüm..olta attığım yer;ancak ayak ta durabilecek ve çayın ırmağa karışarak köşe yaptığı büyük bir taşın yanı olup üç metre üstümdende asfalt yol geçiyordu..gece yarısına kadar burada bekled im ,tık yoktu,usanmıştım ve sabah işe gidecektim.evet artık gitme zamanı gelmişti...oltamı istemiye istemiye,sokranarak çektim,çaysızlıktanda başıma ağ rı girmişti..tam oltamı kasnağa sarmaya başlamıştımki,son bir şans faktörümü kullanmak istedim..misina ayaklarımın dibine yığılmıştı..misinanın ayaklarıma takı lı olup olmadığını kontrol ettkten sonra,dip oltamı,aynen göldeki gibi döndürerek savurma şeklinde,yukardaki büyük köprünün önüne fırlattım,dip oltam köprünün önündeki çağlağın içine düştü ve suyun küvvetli akıntısıyla,taşlara takılmadan çağlak önündeki sakin suyun içine oturmak üzereyken balığın yeme vuruşunu hissetim..herhalde pullu dedim(biz sis balığına pullu,büyüğünede hozik deriz) hemde hozik dedim ve oltanın tabana oturmasını beklerken,ipin küvvetli bir şekilde çekilmeya başladığını farkedip,düz bir şekilde ipi çekmeye başladım.and ranelimyükselmeye başladı,balık büyüktü ve yerimde çok riskliydi,kafamdan balı ğı nasıl dışarı alabilirimin hesabını yaparken...birden ipimin boşaldığını hissttim resmen ip boş geliyordu..-tühhh!!! dedim ip iyicene takılmadan çekmeye başladım,alnımdan soğuk terlerin döküldüğünü hissediyordumki,o da ne ..?? ipim önüme gelecek yerde,yön değiştirip...sağımdan akmakta olan çayın içine yönelmiş ve ip çayın içinden gelmeye başlamış olup hala boştu,kafamda bir sürü sru işaretleriyle uğraşırken,ipinim gerilmeye ve çayın iç taraflarına doğ ruçekilmeye başladığını gördüm...-hahh !! dedim şimdi durumu anlamıştım,ben balığa adeta yön vermiştim ve balık süratli birşekilde önümden geçere sağımda ki çayın içine girmişti.umut,hüsran ve sevinç hisleri üçgeni içerisinde balığı başa rılı bir şekilde ayaklarımın dibine getirmiştim,ama bende kan ter içinde kalıp sırır sıklam olmuştum...hemen elimi,balığğın sol solungacına sokarak dışarı cekmemle birlikte üst tarafımdaki asfalt yola nasıl çıktığımı hala bilemiyorum.14 kg.lık yayın yerde boylu boyunca yaterken bacaklarımın titrediğini hissediyor,ellerim titriyerekten bir sıgara yakmaya çalışırken,kasabanın son otobüsü geldi ve beni biraz geçip az ilerde durdu,geri geri gelip yanıma geldi herkes pencerelere üşüşmüş beni seyrediyorlardı,bende balığı kaldırıp onlara ,-adam boğazlamıyorum,balık tuttum diye,balığı gösteriyordum..neyse meraklarını giderince yollarına devam ettiler.ben sakinleştikten sonra iğneyi çıkardım ve ipimi sarıp,belimdeki kayışımı çıkarıp balığın solungacından geçirip,tutmak için bir halka yaparak,balığı sırtlanıp nefes nefese eve döndüm.sabah işe giderken balı ğın bıyıklarını kesip yanıma aldım ve çay saatinde,beraber balığa gittiğimiz arka daşların masasına bıraktım...gerisini siz düşünün.o gün AMASYA da günün balık çısı bendim.oltalarınız balıksız kalmasın,hepinize ras gele TOM AMCA
tom amca her zamanki gibi döktürmüşsün yazıyı okurken inan balığı kendim tutuyomuşum gibi hissettim...bu arada balıktan hiç bi zaman ümidimizi kesmememiz gerektiğine iyi bi örnekti.... yayın-6 gecikmesin...........
tom amca her zaman ki gibi döktürmüşsün.her anlattığın avda o üstün sabrını görüyorum.balıkçı dediğinde her zaman böyle olmalı zaten.diğer avlarınıda bekliyorum(rastgele)