2 gün önce kadıköy vapur iskelesinin yanında kefal tutyolardı.Bi dayının kovasında abartmıyorum 60-70 cm lik kefaller vardı hayatımda hiç okadar büyük kefal gömemiştim
Arda selam ; Bence pek doğru bir şey değil iskele yanında kefal avlamak. Zira 70 cm olmuş bir balık yaşı ve beslenme alanı itibari ile bünyesinde ağır metal bulunduran bir hayvan . İskele yanı dediğimiz yer gemilerin sintinelerini , yağ atıklarını bolca bulunduran yerlerdir. kefalda burada yaşadığından bu metalden nasibini alıyor. heleki boyu 60-70 cm. olmuş bir kefalse bolca bu zehirli maddelerden nasiplenmiştir. Avlaması çok zevklidir. Temiz bir kıyıdan alınacak kefalin eti de temiz olur Ama istanbulda bir vapur iskelesinden değil :thumb:
Özkan, kefal vücudunda ağır metal bulundurmaz. Dahası zehirli suları hiç sevmez. Zehirleri süzebilecke güçlü böbrekleri filan olduğundan, pis sularda da dayanabilir. Ama unutulur, lüfer pis suya kefalden daha dayanıklıdır. Lüferin o pis sularda kefallere girşitiği çok olur. Kefal, biraz kokabilir vs. ama, çoğu zaman gıda olarak bir tehdit oluşturmaz. Kanalizasyon demek, kafadan pislik demek değildir. Mesla, yediğimiz sebzelerde kanailzasyon suyu ile sulanıyor da olabilir. Kaldı ki, kanalizasyon borularında gezen levrek sayısı, kefal sayısından fazlada olabilir. Bu kefale övgü değil, sadece gerçekler bunlar. Kefal avlamak zevklidir, kesinlikle. Ama yemesi zevk vermez. Kokma sebebi, pis su değil, kendi sindirim sistemidir. Kefal otçul bir balıktır. Ve otu sindirmek zordur, bu yüzden de sindirim sistemi bakteri vs. doludur ki bolca pis koku demektir. Yani, temiz sudan tutsanda, pis sudan tutsanda, kefal kokar, kokacaksa. Ne zaman kokar, alg, yosun vs. yiyorsa genel olarak, o zaman kokar. Ama kurt, böcek filan yiyerek besleniyorsa, o zaman pek kokmaz. Kefal kışın dibe iner ve kurt gibi hayvani besin kolayca bulur. Bu yüzden kışın pek kokmaz. Ama yazın fazla oksijen isteidği için su yüzüne çıkar. Su yüzünde ise kurt vs. gibi avlar olmadığından, plaktonlarla filan beslenir ki, kokmaya başlar. Eğer iyi ve doğru temizlerseniz, barsaklarını vs. bozamdan çıkarır, iç yüzeyindeki siyah zar gibi böbreğini sıyırırsanız ezmeden, kefal pek fazla kokmaz, yenebilri bir şey olur. Ağır metal gibide bir kaygınız olmasın. Ağrı metal açısından lüferden korkun, zira o metalleri atmaz, biriktirir.
bu cumartesi saat 14.00 gibi tarabyada olup gece yemliye kalmayı düşünüyorum,tarabyada av yapacak abiler varsa görüşebiliriz
skoylu üstadın dediğine göre ben lüfer yemiyorum artık kefal tutup yiycem aga tırstım ben ağır metal en çok lüferde varmış.hafta sonu galataya benimle kefale gelmek isteyen varmı arkadaşlar yem olarak canlı lüfer kullanıcam gündüzden gidip kefale yem yapmak için lüferimi tutucam fileto lüferi kefale yatırıcam beyler
skoylu abim bilgilerin çok kıymetli itina ile takip ediyorum ellerine sağlık.aşağıdaki yazımda sadece espri katmak istedim
Arkadaslar birçogunuz bilmeyebilir, zamaninda tekirdag sarköyde karpuz tarlasinda birebir sahit olmustuk. Foseptikleri çeken vidanjör para karsiligi kasasini tarlaya bosaltti. Tarla sahibine sordugumuzda gübre yerine geçip magmülün daha çabuk büyümesine yardimci oldugunu söylemisti. Karpuz neyin almadan ayrilmistik ordan.
Şakası bir yana ama, ağır metalleri biriktiren üç önemli tür var. Kılıçbalığı, köpekbalığı ve lüfer. Genel ortalamada bu üçü çok sorunlu. Bilhassa büyüdükçe, içerdikleri ağır metal miktarı artıyor. Kofana ve daha irileri için bunun takibide gerekiyor hatta ve bilhassa Amerika'da sürekli takip ediliyor. sık sıkta, mesela lüfer yemeyin şeklinde, hamile kadınlar yememeli şeklinde çağrılar yapılıyor. http://fishcooking.about.com/b/2009/06/04/east-coast-warned-about-bluefish-stripers.htm Bizde lüferlerin geldiği Karadeniz'in endüstriyel kirliliğini düşününce, konunun bize de yakın olduğu kesin. İrtibat kurduğumuz alakalı kişiler, düzenli şekilde lüfer neslinden örnekler alınarak ağır metal seviyelerinin kontrol edildiğini söylüyor. Onlara ne kadar güvenebilirsek, yemek için lüfere de o kadar güvenebiliriz. En kötü ağır metal civa. Çünkü vücuttan nerdeyse ömür boyu atılamıyor. Bu balıklarda biz gibi ,atamıyor civayı. Biz onları yersek bizde de birikmeye başlıyor. bu da uzun dönemde sorun çıkarıyor. Civa açısından levreklerde ortalama bir tehdit. Ama kefal temiz, sorunsuz. Kılıç balıkları, köpekbalıkları ve bazı tür ton balıkları bu açıdan ciddi derecede sağlıksız. Bunların yenmesi hiç tavsiye edilmiyor. Lüferinse, aya 3 porsiyondan fazla yenmesi tavsiye edilmiyor. Fakat burada, 1-3kg gelen ve bolca civa biriktirmiş kofanalar filan bahis konusu, bunu dikkate almak lazım. biizm ufak, minik lüfer ve sarıkanatlarımız tehdit oluşturmaktan uzak oluyor genellikle. Ama genellikle demek bizi kurtarmıyor. Şöyleki, Antalya ve İskenderun körfezinde yakalanan lüfer/kofanalarda, civa ve krom seviyeleri biraz yüksek, limitin üzerinde hatta.Çok kritik değil ama, yüksek. Bu bölgelerden tutulmuş bilhassa büyük lüferleri az tüketmeniz, ayda bir filan isabetli olacaktır. Bunun dışında, sularımızda yakalanan balıklarda diğer ağır metaller, kurşun, çinko vs. açısından herhangi bir sorun görülebilmiş değil.
Haydi rastgelsin Ben daha hayatımda hiç lüfer tutamadım Allah rızası için bir ustam bana "şuraya git şansını dene" dese nasıl müteşekkir olucam anlatamam...
O makineye biraz dyneema sar. 125 gr bolca kurşun, doğru düzgün bir takım yapmak üzere 0.25 ve 0.30 %100 FC misina, FUDO UMI TANAGO W/RING 2 numara iğne alıp beni bul. Sana bir kaç takım yapalım, git Şemsipaşa'da lüferin boyunun ölçüsünü alıp geç evine.
Abi arkadaş Şemsipaşa'da sadece boyunun ölçüsünü alıp dönmesin de evine? Daha uygun bir yerlerden başlasaydı daha iyiydi sanki...
Sende haklısın ama öğrensin biraz işi. Boğazda balık tutmak işinin zorluğu, denizde balığı bulmak değil, oltayı atacak yer bulmak zaten. Ha birde yemi suda tutabilmeyi becermek tabi. Ki şemsipaşa her ikisi içinde gayet mümtaz bir mahal.
Ohhhhhh çok şükür bu da büyük bir gelişme benim için. Hocam makinedeki misinam fena değil, kurşun hiç sorun değil. Kalan malzemeyi tamamlarım o da dert değil Yeterki sizi bulabileyim.
