Abicim sen de bizi dost belleyip bu değerli bilgileri her gün burda paylaşıyorsun ya.. Şahsen teşekkürü borç bilirim sana. İğneler keskin misinaların sağlam yolun hep açık olsun abi
Rica ederim Ahmet Herkes birbirine yardım ediyor burada her konuda yazarak çizerek eleştirerek. biz ne yapıyoruzki bir nebze katkımız olursa ne mutlu bize. Yoksa yazsak ne olacak yazmasak ne olacak bu balığı zaten hep tutumuyormuyuz.
Saygı değer Üstadım yeri bura değilse hatalıysam şimdiden mazur görün. Bu akşam acemi arakadaşalarla (keze bende öyleyim) hayatımızda ilk defa lüfer avına (kıyıdan yemli) çıkmak isityoruz. Forumda siz ve diğer değerli üstatlarımzın anlatımlarına uygun çeşitli takımlarımzı hazırladık. Fakat nereye gitmemiz konusunda kararsızız. Bizlere değerli tecrübelerinize dayanarak bir bölge tavsiye etmeniz mümkün müdür? Boğazın her iki yakasına da gidebilriz. Saygılarımal.
Merhaba arkadaşlar, Bu sabah saat altıda ilk sarıkanatımı yakaladım. İlk kez spin takım kullandım. Nasıl atılacağını forumlardan okumuştum ama yine de beceremedim, ilk atışlarda örgü misina iki kez dolandı her seferinde beş on metre kesip atmak zorunda kaldım. Sahteyi kıyıdan birazcık uzağa atmayı başardığımda, öğreniyorum galiba diye sevinirken elimdeki kamış sertçe titredi, yine ne hata yaptım diye düşünürken parlayan su sıçratan balığı fark ettim. Kıyıya çok yakın olduğu için nasıl çektiğimi anlamadım. İlk balığımı usta arkadaşlarımızın anlattığı gibi tadını çıkarara çıkara çekmek isterdim ama herşey ben farkına varamadan bir anda olup bitti… Yazmayı unuttum, balığı aldıktan sonraki ilk atışımda iki parçalı kamışın ön parçası fırlayıp gitti, misina kopmadığı için makarayla sararak kolayca denizden alabildim. Hepinize keyfli avlar dilerim.
Hiç bir yere gitmeyin siz Tuzlalı. Tuzla'da kalıp bayramoğlu, çayırova tarafına doğru biraz uzayın kafi.
Tebrik ederim, işte sarıkanat budur. İlkler de her zaman unutulmazdır. Rapala ise tam bir gece rapalasıymış, karanlıkta giderseniz mutlaka deneyin.
Öncelikle cevaplarınız için teşekkür ederim. Lakin iş arkadaşarımla gideceğiz vede iş yerim ve arkadaşlarınikameti avrupa yakasında. Arkadaşlara uzak olmasın diye bizim o tarafları değerlendirmedik. Boğaz daha uygun arakadaşlar için bende onlara oyacağım
Dün gece alınan bir lüfer hakikaten ilgimi çekti..Uzun süredir böylesine oval bir sırt görmemiştim.. Balık iyi besleniyor olsa gerek ki lüferin sırtı palamut gibi ovalleşmişti..
yarınki planım önce istoça gidip malzeme almak oradan da tarabyainşallah 8-10 ince takım bulabilirim.
Cumartesi Tarabya organizasyonuna katılmak istiyorum ama işten çıkıp (merter) yem için kumkapı oradan Tarabya çok büyük sıkıntı oluyor Tarabya tarafında taze yem bulabilecek yer varmıdır ?
12 Eki 2012 (19:21) Bu beş balık türünden uzak durun! Evsel, endüstriyel, tarımsal ve kimyasal atıkların hızla kirlettiği Karadeniz, balıkların yanında insan sağlığı açısından da büyük risk oluşturuyor. Sinop Su Ürünleri Fakültesi bilim adamlarının sudaki metal kirliliğini saptamak amacıyla dip balıklarının taşıdığı iz elementler (ağır metaller) üzerine yaptığı araştırma, Barbun, mezgit, izmarit balığı, dikenli vatoz, Akdeniz midyesi ve deniz salyangozunun civa, kobalt, çinko, kurşun, bakır ve kadmiyum gibi metal elementleri taşıdıklarını tespit etti. Sinir, kas fonksiyonları, solunum, dolaşım, bağışıklık sistemi, hormonal denge kaybı, davranış, büyüme ve üreme gibi birçok hayati fonksiyonunu olumsuz etkileyerek geri dönüşü olmayan zararlara neden olabilen balıklardaki zehirli metaller, ölüme dahi sebebiyet verebiliyor.Çevre problemlerinden birisi olan su kirliliği en çok Karadeniz’de yaşanıyor. Birçok nehirden denize dökülen kimyasal maddeler, boyalar, petrol ürünleri, endüstriyel, evsel ve modern tarım atıkları denizi hızla kirletiyor. Deniz suyunda partikül, metal iyonları, organik ve inorganik bileşikler şeklinde bulunan kirletici metaller, canlı ekosistemini zehirliyor. Karaciğer, iç organ, böbrek ve dalak gibi organlarında biriken ağır metaller ise tüketimle insanlara geçebiliyor. Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bilim adamlarının 5 dip balığı üzerinde yaptığı araştırma ve analizlerde, balıklarda kurşun, kadmiyum ve kobalt, yumuşakça türlerinde ise kobalt ve kurşun çıktı. Bunlarda ölçüm değerleri sınırın altında, midye ve deniz salyangozunda ise yüksek bulundu. Bilim adamları şimdi Karadeniz’de 44 familyaya ait toplam 94 türde de iz elementleri bulunmasından endişe ediyor.Cihan Haber Ajansı’na konuşan Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Levent Bat, yapılan araştırmalarda bazı balıkların karaciğer, iç organ, böbrek ve dalak gibi organ ve dokularında yüksek derecede metal biriktirdiklerinin belirlendiğini söyledi.Prof. Dr. Bat, “Balıklar metalleri vücut yüzeyinden, solungaçlardan, su içerek veya besin alımı sırasında yutarak sindirim yoluyla alabiliyor. Özellikle kadmiyum, civa, kurşun ve kromu aktif doku ve organlarında biriktirebiliyor. Yapılan çalışmalar, karaciğer, iç organ, böbrek ve dalak gibi organ ve dokularında yüksek derecede metal biriktirdiklerini gösteriyor. Bu metallerin balık dokularında artması, toksit etki yapabilir. Bu balık ve diğer canlıları tüketen insanların sağlığı da tehlikeye girebilir, hatta ölümlere neden olabilir.”dedi. “ELEMENTLER, EGE ve MARMARA’DAKİ BALIKLARDA DA VAR” Daha önce yapılan araştırmaları hatırlatan Temel Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Levent Bat, “Ege Denizi’nde Levrek ve Dil Balığı’nda metal birikimi farklılık gösteriyor. Bakır, çinko, demir, kurşun kadmiyum ve civa, zemin ve yüzeye bağlı kalmayan balık türlerinde yüksek. İzmir Körfezi’nde Akdeniz midyesinde metaller, balık ve biyolojik türlerden fazladır. Marmara Denizi’nde İstiridye’de çinko, diğer metallere göre yüksek çıktı. Orta ve Doğu Karadeniz’de hamsi, istavrit ve mezgit, barbun, midye ve tek hücreli canlı türlerinde 7 metal bulunuyor. Bakır doğu kısmında, kurşun ise batı kısmında ağır basıyor. Civa ise eşit dağılıyor. ” şeklinde konuştu. “TÜRLERDEKİ BİRİKİM YETERİNCE BİLİNEMİYOR” Toksit metallerin hangi balık türlerindeki birikim miktarının yeterince bilinmediğine de değinen Prof. Dr. Bat, “Bu nedenle balıklardaki ağır metaller, titizlikle araştırılmalıdır. Özellikle Ege ve Marmara Denizi’nde yoğun araştırmalar yapılmasına karşın, deniz ürünlerinin yüzde 76.89′u karşılayan Karadeniz’de araştırma sayısı çok azdır. Tüketilmeden önce karaciğer dokusu fazla bulaştırılmadan çıkarılmalı ve etleri iyi bir şekilde yıkanmalıdır.” diye konuştu.Ağır toksit içerikli metaller, 1953 ve 1964′te Japonya’nın Minimata ve Niigata kentlerindeki insanları zehirleyerek, çok sayıda kişinin ölümüne yol açmıştı.
Ceyhun en az 10 kişi besler dün gece ben şahit oldum Onun yüzünden hala ayaktayim bi bitmedi gitti tuttuğu istavritler hihi Bu arada benden size tavsiye sakin ceyhunun sepetine balik koymayin :laughing: Şaka bi yana sıkıntı yok 16 - 3 = 13 Neyse ben artik yatayim yoksa halisinasyon görmeye başlicam Pcnin ekraninda sanki oltanin ucu var gibi :laughing: Güzel geceydi ceyhun saolasin :thumb: valla senelerin öcünü aldim
Ozaman akşama bir aksilik olmazsa görüşmek üzere artık 6 damı çıkarım işten 7 demi allah kerimbanghead
Emre o 3 balığa çok üzüldüm, tel livarın altı bağlı olmasına rağmen 3 istavrit içinde dururken diğer 3 sarıkanat nasıl çıkabilir onun içinden anlamış değilim.
Balıkların eksilmesinin sebebi; http://burakdemirag.blogspot.com/2010/02/bogazda-su-samuru.html Oltacı Erol abi söylemişti ama fazla ciddiye almamıştım doğruymuş.