Bahtsız Yeniçeri ve Tembel Ninja kaplumbağa

Saat sekiz gibi gölün başına vardık. Sigarayı bıraktığımdan beri (10 yıldır) çekirdek müptelasıyım. Çekirdek almak için göl başında, yol üstündeki markette durduk. Çay yanında götürmek için çikolata bakınırken gözümüz oradaki olta malzemelerine ilişti. Biraz inceledikten sonra, “İyi, acil ihtiyacımız olursa buradan temin edebiliriz.” deyip ayrıldık. Ayrılırken dükkâncı ağabey:
== İnşallah böyle getirip getirip kıyıda kaçırırsınız.
“Haydaaa!.. Ne diyor lan bu? ”
== İşte o çok zevkli oluyor.
== Hımmm, bu işten anlıyorsun!.. Hadi Allaha ısmarladık!
== Güle güle! İnşallah iri iri balıklar tutarsınız!..
== İnşallah!
== Hocam, adam bir kehanette mi bulundu?
== Yok canım! Boşboğazlık ediyor işte!

Bir gün önceden konuşup kararlaştırdığımız, ilk kez deneyeceğimiz yere konuşlandık.




Suyun sıcaklığına baktım. Iıı, yine buz.
== Haci, dedim, su yine eskisi gibi. Bizim bugün yine balık tutmamız zor.
== Benim içimde tutacağımıza dair, kuvvetli bir hissiyat var.
== Senin hissiyatına kaldıysak ayvayı yedik.
== Hem su biraz ısınmış.
== Belki bir derece. Keşke yine tesislerin oraya gitseydik.
== Ya otur, ne farkı var? Orada su farklı sıcaklıkta mı olacak?
== Rüzgâr da kuzeyden. Güneyden olaydı, belki...
Anlaşıldı, yine “Dediğim dedik, çaldığım düdük!” edasında. Yine kösenin dinini sorgulayacak hihi



Henüz ümidimi kaybetmedim. Güzelce önümü yemledim. Hamur topakları, makarna...
Haci başladı karınca gibi çalışmaya. Önce at çek. Sonra dipler, şamandıralı, yemli, yemsiz... Ben sadece üç tane dip takımı attım, oturdum, başladım çekirdek çıtlamaya.
== Şamandıralı takım atsana!
== Eriniyorum.
== Benim balıkçıma bak!
==
== Senin bu hâlın ne olacak?
== Yahu, bir huzur ver, kaynana!

Biraz oltalara baktıktan sonra iyice süngüm düştü. Oyalanmak için çay yaptım. Zaten sazan avının en iyi tarafı o: Saatlerce pürdikkat olta başında beklemek gerekmiyor. Ye iç, keyfine bak.

Çaydan sonra iyice rehavet çöktü. Biraz uyuyayım, dedim. Taşların arasındaki pıtırakları temizleyip kendime bir yer açtım. Arabanın güneşliğini de serince ooooh, mis gibi yatak. Sivri sivri, çatal çatal taşların üzerinde tüy döşekte uyuyormuşcasına güzel bir uyku çektim. Ara ara uyanıyordum, ama gözlerini açmak ne mümkün! Her balık gününde olduğu gibi, bir gün önce gece bire kadar hazırlık yapmış, sabah beşte uyanmıştım. Üstüne bol virajlı 1,5 saatlik yol... Rüya bile gördüm. Rüyamda Haci ekibin diğer üyeleriyle (Maalesef o gün hiçbiri gelmemişti. Oysa Lokman Müdürüm son haftalarda sazana pek bir sardırmış, boili tarzı takımlar bile yapmıştı ) bir sürü alabalık tutmuştu, ben de uyanıp bir iki tane yakalamıştım. Bu rüyadan sonra artık uyandım “Belki bu bir işarettir.” dedim, tekrar bir şevkle oltaları gözlemeye başladım. Diplerin yanına bir de şamandıralı ilave ettim.

Bir saat sonra yine süngüm düştü.
== Haci yemek yiyelim mi?
== Sen bilirsin.
“İyi, buna muhalefet etmedi. ”

Güzel bir mangal sefası çektik. Közde pişirilmiş soğanlar, biberler, domatesler... Mmmm, değme kebaba taş çıkarırdı. Çayımızı da içtikten sonra Haci yine bir azimle oltanın başına koştu. Ben sofrada oyalanırken ortadaki dibe bir vuruş olduğunu gördüm. Dikkat kesildim. Baktım bu kez solundaki dibe vurdu. Kesti. Biraz sonra Haci’nin zil öttü.
== Haci, balık mıydı?
== Heee...
== Anlaşılan Haci, tek bir tane balık var. Sırayla sağdan sola oltaları yoklaya yoklaya gidiyor.
== Kim bilsin?
Biraz sonra Haci bir hışımla kalkıp en soldaki oltaya bir tasma attı.
== Haci var mı ucunda balık?
== Yok, galiba kaçtı. Yok, yok geliyor galiba. Aha takıldı. Hah, tamam kurtuldu.
== Haci diğer oltaları toplayayım mı?
== He şu şamandıralıyı topla.
Topladım.
== Yok Hocam, olmayacak, şu yemliyi de topla.
Onu da topladım. Kepçe elimde bekliyorum.
== Aha! Kaçtı, Hocam.
== Nasıl kaçtı?
== Hımmm, kösteği koparmış.
== Hay senin yaptığın takımın ben... Nasıl takım yapıyorsun? Bu kaçıncı? Gölün içindeki sazanların yarısı ağzında senin takımlarla dolaşıyor. Hayvanlar bir gün toplanıp senin bu göle alınmaman için valiliğe dilekçe verecek.
== Tüh! Bayağı da büyüktü, Hocam.
Baktım Haci çok üzülüyor. Neredeyse altı aydır doğru düzgün bir balık tutamamıştı:
== Üzülme Hacim, canın sağ olsun! Demek ki balık burada var. Oltaya geliyor. Çalışmaya devam.
== Adamın kehaneti mi tuttu?
== Hangi adamın?
== Sabahki dükkâncının...
==

Daha bir hevesle oltaların başına geçtik. Ama gün de bitmek üzere. Üstüne bir de yağmur başlamaz mı?
== Haci yağmurluğun var mı?
== Tüh! Ya Hocam, hiç düşünemedim. Hâlbuki yağmur yağacağını da biliyordum.
== Haci ıslanma, boş ver oltaları. Gel şöyle kayanın dibinde dur!
== Yok, ben iyiyim.
== Nasıl iyisin? Gel benim yağmurluğu birlikte başımıza alalım.
== Yok, Hocam, sen rahatsız olma.
Ne yaptıysam olmadı. Çantamda büyük bir poşet vardı.
== Bari şunu al, bir kenarını yırtıp başına geçir.

Ben arabanın yanına gidip gelirken, baktım poşetin yanlarına ve altına birer delik açıp kazak gibi üzerine geçirmiş.
== Yav Haci, Allah seni iyi ede! Ama başın ıslanıyor. Bari şu arabanın güneşliğini de başına al, ıslanma.
Güneşliğin yanlarındaki lastikleri kollarına geçirdim. Uzun tarafını da başına doğru kıvırdım. Bir baktım aynı bir “yeniçeri” Öylece bir iki pozunu aldım.



O sırada benim diplerden ortadakine yine vurdu. Tek vuruş, devamı yok. Sonra solundakine... Sonra tekrar ortadakine... Tekrar solundakine... Yine kesti.
O esnada Ahmet Abi (Ilıcalı Ahmet) aradı. Ona rapor verdim:
== Nuri Abi yine bir aynalı kaçırdı. Tam kıyıda... Yine kösteği kırdı.
== Bu kaçıncı köstek ya! Yazık! Ya sende?..
== Bende bir şey yok. Ama birkaç vuruş aldım.
== E hadi bakalım, inşallah, akşam üzeri bir aksiyon yaparsınız.
== Yok ya, bu saatten sonra kolay kolay bir şey olmaz.
Telefonu kapatır kapatmaz, bir baktım ortadaki olta, yay çizdi.
== Ula, ula, ula!..
Haci yetişti, balığı kepçeledi. 50 cm üzeri bir aynalı idi. Bunu güzelce temizledim:
== Haci bu balığı sen götür.
== Olabilir. Zaten evdekilerde aylardır eli boş gittiğim için dalga geçmeye başlamışlardı.





Oltaları yeniledim. Bir müddet sonra yine ortadaki oltaya vurdu. Güçlü bir vuruştu. Anlaşılan yemleme bölgesinin merkezi balıkları cezbetmişti. Bu kez ortaya dip takımı yaptığım 10-30 atarlı spin kamışı koymuştum. Üzerinde 0,20’lik monoflament misina sarılıydı. Biraz sonra balık asıldı.
== Haci, geliyor!reeling reeling reeling

Balık güçlü asılıyor, zayıf takımı kıracak diye korkuyordum. Ben olta elimde sararak, Haci elinde kepçe ardımdan gelerek neredeyse kıyıda 100 m. yol kat ettik. Sonunda onu da aldık. Diğerinden en az 1 kg. daha büyüktü.







Artık karanlık çöktüğünden toplanmaya başladık. Zevkli bir gündü. Sabah sekizden akşam dörde kadar boş boş oturmuş, dörtten sonra aylardır yaşamadığımız güzel aksiyonlar yaşamıştık. Dönüş yolunda:
== Acaba akşam Ahmet Abi dua etti de onun duası mı kabul oldu.
== Yok, bence, sabahki emicenin... Baksana adamın dedikleri aynen çıktı. Kıyıda kaçırın dedi, kaçırdık. İri balıklar alın dedi, aldık.
==


En güzel av günlerinde hoşlukla esen kalın.

 

Hocam ellerinize sağlık,hacı abiyi her gördüğümde yüzüm gülüyor.Bu sefer dayanamadım yeniçeriyi görünce bastım kahkahayı .Allah dostluğunuzu daim etsin ,elinize kolunuza sağlık .Allaha emanet olun .

 

Sevgili Muharrem,hacıyla başbaşa güzel bir gün olmuş.Bildiğin üzere,bu yeniçeri takımında çeşitli komuta kademeleri ve rütbeler mevcut,sekbanbaşı,zaarcıbaşı,turnacıbaşı,kapıcıbaşı vs. gibi.Hacıya düz bi acemioğlanlık yakıştırılamayacağından yola çıkarak,yeniçeriliğini bir rütbe ile taçlandırma adına ''kepçeci başı'' rütbesini yakıştırdım,olaki bu rütbeyi beğenmezse,rahmetli babamın şu sözünü kendisine hatırlatmanı salık veriyorum ''bir yere baş olda, istersen soğanbaşı ol''
Daha nice güzel avlar rastgelsin

 

desduuur... Yeniceri kostekkiran erzurumlu balli. Valla albumluk fotograf olmus. Raporun tadi, dokusu, muhabbeti ve baliklari hepsi harika. Cani gonulden tebrik ederim hocam.

 

Bütün Erzurumlular aynı avlakta mı avlanıyor yoksa bütün avlaklar birbirine mi benziyor?

 

Balık gününde yağmuru sevmem. Kışın en çetin günlerinde türlü zorluklara, buz kesen soğuğa razıyım ama balıkta iken yağmura asla. Tadım tuzum kaçar, ruhum daralır. İçimin sıkıntısı dışıma da yansır. Ağzım gözüm eğilir, elim ayağım titrer, rengim solar. Soğuk ve ıslak; işte en berbat durum. Balığa geldiğime de geleceğime de pişman ettirir.

Yağmur azalıp ortalık sakinlenince gördük ki hemen ardımızdaki dağlar neredeyse eteklerine kadar kara bürünmüş. Tevekkeli değil ondan iliklerime kadar üşüdüm. Diş dişe vuruşlarım hocanın da yüreğine oturmuş olacak ki beni koruma adına neredeyse tüm elbiselerini çıkarıp verecek duruma geldi. Balığı, oltayı unuttu o derece. Civcivlerini koruyan anaç tavuk misali etrafımda fır dönüşünden bir kez daha doğru bir “adam” ile can yoldaşlığı yaptığıma olan inancımı tazeledi. Dostluk ve diğergamlık bir insanda ancak bu kadar el-ayak bulur, ancak bu denli dile gelebilirdi, tüm hücrelerimde yeniden teyit ettim. mrsparkle

Kapalı sezon harici hemen her mevsim balık aldığımıza dair ifadelerimi her Tortum seferinde sorgulayan hocama karşı bu gün tüm kalbimle inanarak ‘hayır bugün bir şeyler olacak, hissediyorum’ dediğimde hocam çoktan yatma pozisyonu almıştı. -ki hiçbir avım için bunu demem. Her avım sıfır vuruşa razı bir umudun cılız ilmeğiyle bağlıdır. Ama başıyla sonuyla her anın gönülalan potansiyeline gebe olduğunu da unutmadan, ekmeğime sabrı katık eder afiyetle yerim. Hiç balık olmasa da o gün de bir mükellef sofradan doyunca lezzetlendiğim halet-i ruhiyesiyle bir sonraki av gününe yeniden sefere hazırlanırım. -Ancak, ‘madem inanmadın bak işte balıklar’ dercesine taşın-dikenin arasındaki o kısacık uykusunda balık avı ile ilgili rüya görmesi de sonraki anların müjdecisiymiş.

Bu av bir inanç tazelemesi oldu desek yeridir. Tortum Gölü özelinde sevgili hocamın daha önce kerelerce ipucu almasına rağmen bir gel-git içerisinde olduğunu hissediyordum ta ki bu ava kadar. Artık yeni bir sayfa açıldı zira o günün dönüşünde kendinden emin, vakur bir komutan edasıyla "Bahtsız Yeniçeri”sine bakışlarından anladım her şeyi.

Sevgili hocam ellerin dert görmesin. Günün her anını gayet güzel aktarmışsın. Gece saat üçlere kadar emek verip zihin yorsan da muhteşem bir rapor çıkarmışsın, tebrik ederim. Sen yeter ki yine tut ben kepçecin de olmayan razıyım, yeniçerin de. Canımdan can saydığıma can feda, iyi ki varsın azizim.

 

Nefis bir başlık, muhteşem bir hikayeleme, idare eder sazanlar.

Ellerine sağlık Muharrem abi. Pazartesi ilk iş gününe bu raporu okumakla başlamak, yüzümde kocaman bir tebessüm oluşturdu. Adeta pazartesi sendromunu sona erdirdi. Çok keyif aldığım bu rapor için teşekkür eder, nice güzel avları sağlık ve keyifle yaşamanızı temenni ederim. Bakkalın iyi dualarını almadan da ava gitmeyin bence.

 

Raporda balıklarda çok güzel.Emeğinize sağlık.
Tebrikler.

 

Çok güzel bir av olmuş av Raporuda harika elinize sağlık.

 

Abi ellerinize sağlık, uzun yazıları okumayı genel olarak sevmem çünkü hergün en azından 50-100 sayfa okumak zorundayım. Ama sizin raporları hep tebessümle okuyorum, sıkmıyor, boğmuyor... Çok sağolun bu güzel raporlar için.

 

Teşekkürler Ufuk kardeş. Gerçek bir sazan sever olarak raporu hemen sıcağı sıcağına okumuşsunuz. Haci, tamamen doğaçlama iyi bir yeniçeri oldu. Meğer ne yeniçeri ağası olurmuş ondan.

 

Fatih Abi, benim yeniçeri teşkilatının yapısı hakkındaki bilgim yeterli değil. Artık sen ona uygun bir "baş"lık, "ağa"lık ayarlayıver.
Ancak şu "kepçecibaşı" hiç olmamış. Zira Haci yemek işine hiç karışmaz. Sadece ateşi yakar ve pişirileni zevkle yer. Bir de "sefer" organizasyonunu o ayarlar. Bu özelliklerine göre bir rütbe bulalım.
Teşekkür ederim, değerli abim. Hoş ve esen kalın.

 

Teşekkürler Sevgili Roy. Beğendiğine sevindim. Senin tanıtmalık da cuk oturmuş: "Yeniçeri köstek kiran Erzurumlu Balli"

 

Aslında bu gölde avlanan, hele de kış aylarında bizden başka kimse yok. Sen her hâlde bizim önceki raporlarımızı gördün. Erzurum'dan bundan önceki üç dört raporu ben ve Nuri Abi (Balli) yazmıştık. O raporlar da aynı gölden idi. Hoşça kal, sevgili Fatih.

 

Muhterem Hacim,
Maşallah raporu aratmayacak denli uzun ve özenli bir mesaj yazmışsın. Anlaşılan ne kadar reddetsen de sen bu yazma işini seviyorsun. Dilin de lafın hasını, incesini, incisini bulup hemen yakalıyor. Onun için bundan sonraki raporlar artık elini öper.
Aslında av da rapor da senin azmin, ısrarın ve inancın sayesinde gerçekleşti. Yoksa ben belki akşama kadar o taşların arasında uyumaya devam edecektim. Canın var olsun, muhterem abim.

 

Senin gibi bir mizahi anlatım ustasına raporumu beğendirebilmiş, tebessümüne vesile olmuşsam ne mutlu bana, sevgili Volkan! Yalnız balıkları niye beğenmedin, onu anlamadım. Yoksa kıskandın mı?
Bakkal amcanın dualarını almaya gelince, aynı şeyi ben de düşündüm dersem yalan olmaz. Hoş ve esen kal, sevgili kardeşim.

 

Teşekkürler Mert Kardeşim. Beğendiğine sevindim. Size de rast gele!

 

Çok teşekkür ederim Erkan Kardeşim. Beğendiğinize sevindim. Sizlere de rast gele!

 

Güzel abim, anlatım ustası kim, bu raporu okuyunca belli oluyor. Ustalık benim neyime.

Balıkları normalde beğenirdim ama Nuri abimin fotograflarına öyle güzel yorumlar yapmışsın ki, balıklar sönük kalmış o bakış açısının yanında.

Raporu okurken öyle zor durumlarda kaldım ki, ellerimle yüzümü kapatıp, gülerken alnımı kaşıyor gibi yapmak zorunda kaldım.

Yeniçeri yorumun beni bitirdi. Nuri abimin fotografları da tam arşivlik.
Hayalimde canlandırdıkça olur olmadık yerde gülmeye başlıyorum. hihi

Yeniçeri yakıştırman Nuri abimin takma adı olmazsa bende bişey bilmiyorum.
Artık "BALLİ" değil de "Yeniçeri Nuri" denir bence kendisine :laughing:
(Nuri abimin affına sığınarak )

 

Gönlünüze göre avlarınız olsun.
Güzel raporunuz için teşekkürler.