"Balığı sevmiyor ve anlamıyoruz" Mehmet Yaşin

Bu yapılan alıntı değil aslen.

Bu gibi bir şey yapılıyorsa, yazının tamamı alınmaz. En sonuna, alıntı kaynağı eklenerek tamamını buradan okuyabilirsiniz denir.

Bu şekilde yapmak, başlıktada yazsanız, en sonda kaynakta verseniz, etik olarak hoş olmadığı gibi, açıkca telif hakları ihlaline de girer.

Ayrıca, yazıyı yazanın burada yayınlanmasına izin verip vermediği de ayrı bir sorunsal.

 

Bu forumu ticari kaygısı bulunmayan, amatörce bilgi paylaşılan bir alan olarak gördüğüm için rahat davrandım. Keyfle okuduğum balıkla ilgili bu yazıyı arkadaşlarım da okuyabilsin diye başlığıyla ve yazarın imzasıyla birlikte orijinal haline hiç dokunmadan kopyalayıp yapıştırdım.
Bir yazar ne kadar çok okunursa o kadar mutlu olur. Bu forumdan birkaç okur daha kazanmanın yazarı ve gazetesini rahatsız edeceğini sanmıyorum.

 

siz öyle sanabilirsiniz, ama yazar başka türlü bakabilir. onun adına karar veremezsiniz elbette.

gazete bir hayır kurumu değil. millet bunu gazteden okuyacak, gazete de reklam vs. olarak bir kazanç elde edecek. bu yazıyı siz buraya alırsanız, gazeteyi kim okuyacak?

niyetiniz ne olursa olsun, ameliniz maalesef etik ve yasal olarak yanlış, kötü bir amel.

 

Yazarının ismi verilerek, herkesin bu konuda bilgi ve fikir sahibi olmasını sağlamanın nesi kötü. Burada açılan konulara değişik kaynaklardan binlerce yazı ve fotoğraf ekleniyor. bunu bende, sizde, forum üyesi tüm dostlar sıklıkla yapıyoruz. Her yazıya, videoya, fotoğrafa bu açıdan bakarsak forum sadece alt yapısı belli olmayan kuru bilgilerle dolardı.

 

Fethi abi öncelikle güzel bir paylaşım yapmışsın teşekkür ederim, bu paylaşımı yaparkende yazarının kim olduğunu belirtmişsin... Bende bu paylaşımda kötü hiç bir amel görmüyorum, aksine bunu paylaşarak bu forumu takip eden bizlere balık yemekleri kültürümüzün geçmişte çok daha çeşitli olduğunu görmemize yol açtın, bu bence çok güzel birşey.... Ben Mehmet Yaşin'in programlarını birkaç kez izleme fırsatı buldum ve şahsım adına beğenmedim, bence kendisi pek gurme sınıfına girmiyor... Vedat Milor'un programlarını ve bir gurme olarak yemekler hakkındaki verdiği bilgileri, yorumlarını daha başarılı buluyorum...
Paylaşılan bu yazıda da beğendiğim bilgiler ve noktalar olduğu gibi, eleştirilebilecek bölümlerinde olduğunu düşünüyorum.. Mehmet Yaşin bu yazısında sadece çeşitli balıklardan çeşitli pişirme usulleriyle yapılan yemeklerin bir zamanlar var olduğunu artık bu yemeklerin isminin bile anılmadığı belirtmiş, artık ev hanımlarının bu tarz yemekleri yapmadığını balıkla aralarının iyi olmadığı yazmış... Ama geçmişten günümüze bu olumsuz yöndeki değişimin, yazıda bahsettiği eskiden var olan çeşitli balık yemeklerinin bugünlere gelene kadar niye yok olduğunu, neden yapılmadığı veya yapılamadığını yazmamış... Bence sadece öncede şu yemekler vardı artık yok, günümüzde bilinmiyor demiş hafif serzenişte bulunmuş geçmiş.. Bu nedenle bana göre eksik kalmış tamamlanmamış bir yazı olduğunu düşünüyorum, belki bir sonraki yazısında da bunlardan bahseder Benim kendi düşüncem bu yönde... Yazıyı okuduktan sonra beğenenler olabilir, beğenmeyenler olabilir herkese saygılar...

 

Serdar Bey, gazetenin hayır kurumu olmadığını söylediğiniz bu adam 20 yıllık sarı basın kartı sahibi bir gazeteci. Gazeteler ticari olduğu kadar sosyal kurumlardır ve hayır işi de yaparlar. Ben bu etik olmayan, yasal olmayan ahlaksız ve kötü ameli çok sevdim, bundan böyle sıklıkla aynı biçimde çok sevdiğim yazıları bu forumda kopyala yapıştır yönetimiyle paylaşacağım. İsterseniz işi daha keyfli hale getirin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'ne suç duyurusunda bulunun, tadından yenmez olsun.

 

Ersin Kardeşim haklısın eksik kalmış yazı.
Bu eksiği biz bu forumda tamamlayabiliriz. Izgara, mangal ve tava dışında bulabildiğimiz balık pişirme yöntemlerini tariflerini toplayabiliriz. Bir yöntem belirleriz, tarifi önce evimizde önce kendimiz deneriz memnun kalmışsak burada paylaşırız. Tarifi nereden almışsak, komşumuz, annemiz veya bir kitap, bir blog olabilir mutlaka kaynak da belirtelim. Belki ilerde bu birikimi ortak imzayla bir kitap haline getirir, gelirini de profesyonellere (tuttuğunu satanlara)bağışlarız daha az tutsunlar diye. Şaka yaptım, geliri ne yapacağımıza daha sonra hep beraber karar veririz..

 

Teşekkür ederim Cihan Kardeşim.

 

Çok güzel bir düşünce Fethi abi, değişik denemeler yaparsam mutlaka yazacağım :thumb:
Ayrıca yazıda eksik kalan bölümü gidermek için şunuda araştırabiliriz: Önceden var olan ve yapılan çeşitlik balık yemeklerinin günümüzde niye bilinmediği ve yapılmadığı ?? Bu soruya cevap olarak belki yazılı kaynaklar bulamayız ama bu konu hakkında forum içerisinde balık avına gönül vermiş olan hemen herkesin kafasında kendi tecrübelerindende yararlanarak birkaç cümle oluşur....
Hatta bu konudaki düşüncemi paylaşayım hemen, eski balık yemekleri çeşitliliğinin günümüzde olmamasının nedenlerinden biri bence eskisi kadar bahsi geçen balıkların denizlerimizde bol miktarda bulunmaması ve çıkan sınırlı miktardaki balıklarında değişik lezzetler denemeye çok elverişli olmayışı.. Tabi bunun yanında geçmişten günümüze tüm herşeyde olduğu gibi balık tezgahlarındaki fiyatların ha bire artarken vatandaşın cebine giren paranın ha bire enflasyona ve pahalılığa karşı düşük kalması ve onlara yenik düşmesi.... Daha aklıma gelen birçok şey varda, geri kalanınıda hepbirlikte düşüncelerimizi paylaşarak bulabiliriz... Saygılar...

 

Kör değilim. Gördüm de yazının altına da yazarın adı eklenip, bir de kaynak belirtilse kötü mü olurdu?

Saygılara saygılar ....

 

Fethi bey,

Sizin aktarımınıza tabii ki teşekkür ederim.
Ama yanında saygı da olmalı diyorsunuz ki çok haklısınız.
Yazdığım rica mesajında saygısızlık nerede?

Gözlerim sağlamdır. Başlığı görüp de yazıyı açıp, okudum.
İstediğim zor bir şey olamaz.
En nihayet orijin linki konu başına, yazarın adını da sona eklemenizi önermiştim. Hani yazara saygı gereği.
O kadar.
Bunca yazmaya değmezdi.

 

Ben bu yazıyı okumamı sağlayan arkadaşın yaptığını kötü bir şey olarak değerlendirmedim. Aman yanlış anlaşılmaya.

Size tamamen hak veriyorum.

Hatta ilk mesajımda da rica ettim di. Aman yazdığım cümleler polemik konusu olmasın diye.
Aynen yazdığınız gibi bilgi kirliliğini mümkün olduğunca engellemenin bir yolu da tamamı kopyalandıysa kaynağını da vermektir diye düşündüğümdendir.

Ne yazık ki polemiğin dik alası olmuş bile.

 

Tarık Bey, ilk mesajınızda, yazarın adını anmadığım için beni yazarın emeğine saygızısızlıkla suçladığınızı düşünmüştüm, bu konuya yazan arkadaşların yazdıkları da gösteriyor ki böyle düşünen yalnızca ben değilmişim.
"Bunca yazmaya değmezdi." diyorsunuz ki bana kalırsa bu da saygısızlık, bırakın ben karar vereyim yazmaya değip değmediğine. "Polemik malzemesi olmasın" diyorsunuz ama bu konuya yazdığınız her mesajda polemiğe davet var.

 

Dostum baska konularda var. Ve gercek su...Turk insani yazida ifade edildigi gibi balikla, deniz urunleriyle arasi iyi degildir.Bizler(Turkler) baligi balikciligi Anadolu medeniyetlerinden ve ozellikle Rumlardan ogrendik.Bu yuzden de denizcilik ve balikcilikla ilgili pek cok isim ve terim Yunanca kokenlidir.(Ermeni ve Yahudiler de bu etkinin arasinda sayilmalidir ancak Rumlar kadar degil.)

Osmanli mutfagi dunyanin en zengin mutfaklarindan biridir.Ancak Osmanli mutfaginin zenginligi sadece Turklerden ileri gelen bir zenginlik degildir.Aksine pek cok irkin biraktigi bir iz vardir orda.

Anadolu cok buyuk bir kultur mozagigidir.Bu kulturun icersinde pek cok konu oldugu gibi mutfak da onemli bir parantezdir. Bugun hayatini yurt disinda Turk Mutfagi urunleriyle kazanan bir insan olarak bir firsat olsa da soyle bir uzunca Memlekete donsem yapacagim pek cok sey arasinda bir baska konuda il il Memleketimi gezip yoresel yemek tarifi toplamak olur.

Ulkemiz yabanci mubadelesiyle, ardindan Cumhuriyet doneminde Turklesmeyle, bu gayri Muslim kulturun etkisi ve onlarin bu ortak kulture katkisi da zamanla yok olmustur. Oysaki Anadolunun Anadolulugu ve o insan renk guruhu muhtesem bir dinamikti.Bu olayi Milliyetci bir cizgiye tasimaya gerek olmadigi gibi nedenleri hakkinda aslinda yanlis dogru bir cizgi vermekte anlamsizdir.Sadece
sartlar neticesinde bu Osmanlida gorulen ortak yasamli, farkli kulturlerin kaynastigi iklim Turkiye Cumhuriyeti doneminde hizla yok olmustur.Geride elbetteki bir tortu kaldi.Ancak bu o tortuyu birakanlar tarafindan artik beslenemedigi icin cok kavruk ve unutulmaya yuz tutarak kaldi.Baligin ve sucul kaynaklarin umarsizca yok edilmesi de buna elbetteki tuz biber ekti.

Ciroz, lakerda, fume,tarrator. tarrama...Bunlar bile Turkce kokenli kelimeler degildir. Asli, kokeni asla Turk Mutfagi degildir. Balikciligimizin uzerine tek yakin tarihten kalan belge bile Karekiyan Deveciyan'a aittir ki bu insan Harput dogumlu bir Ermeni kokenli vatandasimizdir. Istanbula geldikten sonra bir sure hal muduru olarak gorev yapmistir.Amator balikcilik hobisi oldugu gibi calismalariyla bir zoologisttir de. Karekiyan Deveciyan bir donem Fransiz devlet baskani Sarkozy'nin danismani olan Patrick Devedjian'in buyuk babasidir.

 

Hüseyin abi bu güzel bilgilendirme için çok teşekkür ederim :thumb:

 

Merhaba Hüseyin arkadaşım, tam nerden bulaştım bu işe diye düşünürken keyfli paylaşımızı okudum, elinize sağlık.

 

Begendiginize sevindim dostlarim, cok tesekkur ederim.

 

Eline saglik Hüseyin abi. Ben bu ayrintilara pek girmek istemedim. Ama midye dolmayi ve taramayi bizim büyüklerimiz rumlardan iyi yapar hatta bizden ögrenmislerdir 24 tane dogru düzgün midyeyi dolmaya çevirip masaya koymak 2 gün sürer. çirozda lakerdada onlar daha iyidir. Bununla birlikte makalede de belirtildigi gibi o kadar emek verip hakki ile hazirlayan kalmadi. Artik sadece özel günlerde yilbasinda falan.

 

Tesekkur ederim sevgili Roy,

Vakit bulunca sevgili buyuklerinden bize tarifler ac. Ac ki hasini alasini kaynagindan ogrenelim.

Ne yazik ki her sey eskiyor ve her sey fastfood mentalitesinin kurbani olmaya mahkum.

Ama unutulmasin.Guzel yemek yasamayi bilenlerin,yasamayi sevenlerin isidir.Guzel yemek, topraktan, sudan, gunesten suzulmus ,katmer katmer bilgiyle sofrada bulusmaktir.Guzel yemek saygidir,sevgidir, muhabbettir, medeniyettir...

Sevgi ve saygimla kal degerli dostum.Rast gelsin.

 

Büyükanneler rahmetli oldu. Annem de anca uzun israrlar sonucu ( 15gün ütü elde kulis yapmak lazim ) midye dolduruyor artik. Ben de tam bilmiyorum etaplarini. Tam kapali olmali midye. Su girmiyecek içine. Aksamdan limonlu sirkeli suda bekleyecek. Oranlarini bilmiyorum. Ertesi gün bir süre ilik suda tutup yüzü parlayincaya kadar firçalaniyor. Avuç patlamadan parlamaz derler. Su toplamasi lazim. Içinin sogan-pirinç-kus üzümü-karabiber-zeytinyag oranlarini ve pisirme sürelerini bilmiyorum, pirinç ve soganin hangi çesit olacagi önemli derler. Püf noktalari çok. Biz yeni nesil bilmiyoruz, ögrenmiyoruz, zora gelmiyoruz anca bir oturusta yiyip daha yok mu diyoruz. Sagken babaannem yapardi. Simdi babam annemin yaptiginda ayni tadi bulamadigini söylüyor. Esim yapmasini bile bilmez. Muhtemelen çocugum büyüyünce midye dolma diyince tezgahta satilan midye kabugunda sogan yahnisi olarak algilayacak. Kaçinilmaz son.