Balıkçılık yardımlaşma işimidir yoksa yardımcı olmaktan kaçmak ve ilgilenmemekmidir??

katılıyorum, özellikle hedefi balık tutmayı öğrenmek değilde, balık tutmak olanların davranışları. birde sizde ne görürlerse aynısını isterler, mesela sen 4 iğneli dip oltasıyla balık tutabiliyorsan, ama o 3 iğneli dip oltasıyla balık tutamıyorsa, 1 iğne eksik olduğu için tutamadığını sanar, izah edersin bozulur, malzemeciye götürürsün iğne al kurşun al lazım olacak dersin ihtiyacım yok der, oltası dibe takılıp kopuncada başına dikilir, kendi yedek takımını verirsin, şunu tutarsan sal dersin, sanane benim tuttuğum balıktan der.

birde misafir sanatçılar vardır, denemek için ister 10 dakika sonra sıkılır, terlik gibi kamışı kumun üstüne bırakıverir, akşam makinanın üstünden kum ayıklarsın. usül yöntem gösterirsin herşeye müdahale etme der. gözleri restorantlarda koca koca çiftlik balıklarına aşinadır, oltayla kıyıdan tuttuğun balığı beğenmez

birde balık tutmayı seven ama yeme ve balığa dokunamayanlar var, onlara can kurban

kalabalık konusuna gelince bence en fazla 2 bilemedin 3 kişi gideceksin, sayı artınca gereksiz bir telaşe oluyor ister istemez.

ama genelde antalyada insanların yaklaşımı çok ılımlı gördüğüm kadarıyla, yemini kurşununu takımını herşeyini paylaşırlar, hemde istemene bile gerek kalmadan. dip akıntısı var takımınmı kayıyor, dolaşan takımını çözer, sonrada eline daha ağır bir kurşun verir, eğer sana balık vurmuyorsa avcunada 7-8 sülünesi sıkıştırır gönderirler çoğu kişi artan yemi eve götürmez orada tutmaya devam edenlere verir yada denize atarlar.

her ne kadar acemi kişi diğerlerine yük olsada eğer iyi niyetli ise bence çekilir, çekilmelidir.

 

Ne alaka?

Biz size, millet yanında neden acemi istemez, söylüyoruz işte. Siz yapmıyorsanız, ne güzel.

Kimsenin alnında yazmıyor, asalak mı, acemi mi, usta mı? O yüzden iş zor.

Ha, yazdıklarımızı bir "avlakta yapılmaması gerekenler listesi" olarak düşünür, ona göre bir cevap verirseniz, sanırım olay daha net olur.

Evet, siz bir acemiyseniz, bu dediklerimizden çoğunu yapmakta mahzur görmezsiniz. Biz bunu her zaman yaşıyoruz. Ha, usta olursunuz ama, gene bu hususlarda takılırsınız, o da mümkün. İşte o zaman kimse sizin yanınızda olta atmak istemez. İster beğenin, ister beğenmeyin, gerçek budur.

Şimdi siz oltayı elinize almanız daha yeni bir tarihe geliyor diyerek, o saydıklarımızı yapma hakkını kendinizde görüyor musunuz?

 

şahsen

Ben balığa yanlız çıkmayı sevenlerdenim... Ben deniz balık sükünet arasına kimseyi sokmak istemem. Balık avı benim ruhsal sığınağımdır. Kendimle başbaşa kalma arzumdur. Kısacası bu bir aşktır ve hiçbir maşuk aşkını bir başkasıyla paylaşmak istemez. Bizleri anlayın kusurumuza bakmayın

 

Yanlış düşünüyorsun , sevgili kardeşim...

karşındaki sıkılabilir ilk kez götürdüğün birisinin canı sıkıldıgı zaman olur dersin geri dönersin ama yolda ona balıkçılıgın sabır işi oldugunu . birazda teknik olayları , balıgın yaşam ından örnekler vs ile anlatırsın.. ve muhtemelen o kişi değişecektir bir daha gelmek istediğinde sana dönme teklif etmeyecektir.. yada gelmek istemeyecektir.. ama gelirse bir insan kazandın demektir..

2. duruma gelince ben yaptım olmadı kaygısı insanları birbirinden uzaklaştıran bir duygudur..

senden bir iş istendiği zaman yardımcı olacaksın..ve olurkende bilgi aktaracaksın ,yaptıgın işin dogrularını ona anlatacaksın..onu bu iş böyle olur şeklinde ikna etmeye çalışacaksın.. sesiz sedasız yaparsan karşı taraf zaten dünyadan bir haber..birde olumsuzluk olunca senden bilir..

ben yıllardır bu sanal alemde gezerim sana basit bir örnek vereyim birisi benden hep fikir ister ve ben hep yardımcı olmaya çalışırım ama o hiç bir zaman benim dediklerimi yapmaz.. ama devamlı sorar.. ve bende hiç bir zaman vazgeçmem..
olay budur..

 

Şimdi gelelim işin öbür tarafına.

Acemiler gelir her zaman yanımıza. Hatta, şuradan kamış alırız, götürürüz, ilk oltasını yanımızda sallar.

Bu noktada şunu görürüz. Kişiler ustalaştıkça, yada tecrübe kazandıkça, o saydığımız hususlara riayet etmeyi öğrenir. Yanında yedek kurşunu da olur. Sen o taşın üstündeysen, şu taşa çıkmaması gerektiğini bilir. 20 gr kurşunla sarayburnuna çapari atıp kaos çıkarılmayacağının farkındadır.

Bu saydığımız sıkıntılar, acemilerde çok sık görülür. Eminim benzer şeyleri bizde yaşamış, yapmışızdır. Ama kesin olan şey şudur, tecrübe ve ustalık arttıkça, bu bahsettiğimiz hususlar ortadan kalkar doğru orantılı olarak.

Kısaca, balıkçılığın ustalığı sadece takımı atıp balığı almak değil, aynı zamanda avlakta diğer insanlarla uyum içinde olabilmeyi de gerektirir. Ve kişiler ustalaştıkça, bu hususlarda da daha iyi olduklarını kendiniz görebilirsiniz.

 

Bakın İzmirde çok sevdiğim bir kardeşim sıklıkla tekne tutru düzenliyor 30-40 kişi.. insanlar balıgınıda tutyor muhabbetinide yapıyor. kaynaşmasıda oluyor..

herkese tavsiyem şudur ..

- İnsana . insan lazımdır.. yanlızlık arada sırada olacak şeydir..

 

Problem nerden baktığımız sanırım. Ben acemi deyince balık tutma hevesi olan bu işe yeni başlayan ve sadece yeni başladığı için malzeme alsa da bilmediğinden dolayı eksik malzeme ile sahilde yarı yolda kalabilen (sadece almadığı için değil yanlış malzemeyi aldığı için de: Örneğin 12/30 istavrit çaparisiyle gümüş tutmaya çalışan) birini aklıma getiriyorum.

Saygısız sizi sömürmeye çalışan, her işini size yaptırmaya çalışan 50 kuruşluk malzemeye para vermeyip gelip sizden otlanmaya çalışan biri usta da olsa acemi de olsa "ASALAK" ifadesini hakeder. Sizin tarifinizde "usta" çok insan gördüm boğaz kıyılarında.

Benim gözümde hiç kimsenin başkasına saygısızlık yapma hakkı yoktur. Ama insanlara da talep gelirse "git kendi işini kendin gör" demek iyi bir davranış olarak gelmiyor bana. İnsan ne kadar araştırsa da illa ki birinden yüz yüze aldığı bilgiler çok daha faydalı oluyor. Ben belki 1000 saatin üstünde balık tutma yöntemleri, misina bağlama, yemler ve avlaklar hakkında bilgisayar başında araştırma yaptım. Ama bazı noktalarda bilen birinin yarım saatlik sohbeti ve katkısı onlarca saate bedel.

Aslında bu sitedeki paylaşımlar da normalde avlakta olması gereken paylaşımlar değil midir. İnsanlara kötü niyetli oldukları önyargısı ile yaklaşacaksak bu sitedeki paylaşımları da silmek gerekir o zaman. Ne de olsa kötü niyetlilerle muhatap olmamak gerekir. Sizin mantığınızdan anladığım da (ilk yazınızda) acemilerin hepsi kötü niyetli, beceriksiz, söz dinlemeyen vb insanlar olduğu. Umarım anlatabilmişimdir.

 

Askerde verilen eğitimi bilirsiniz: Acemi askerler geldiğinde kışlaya sadece silah kullanımı öğretilmez. Hatta herşeyden önce davranış öğretilir. Böylece sonrası daha kolaylaşır. Balık tutarken de insan başlangıçta zaman zaman kaoslar yaratabilir nasıl davranacağını bilmediği için, ama zamanla öğrenir. Yeter ki vurdumduymaz olmasın. Karşıdakine saygılı olsun. Ha karşıdakine saygısı olmadığını görürsen tavrını koyar iletişimini kesersin. Ama bu acemidir bundan bir şey olmaz demek iyi bir yaklaşım değil. İnsanların içinde iyi niyet olabileceğini düşünerek hoşgörü ile başlamak daha güzel geliyor bana.

 

Konuyu açan Murat kardeşim,

Siteye henüz bugün üye olmuşsun. Avlanmak için irtibata geçtiğim kişiler dediğin senin çevrenden tanıdığın kişiler mi, yoksa başka forumlardan mı tam belli değil. Eğer bu forum için konuşacak olursak, elbette ki bu iş bir süreç meselesi. Mesela ben foruma 3 yıl önce üye oldum. Uzunca bir süre yazdım, raporlarımı gönderdim. En az bir yıl sonra, ilk olarak forumdan sevgili Ercan abi ile tanıştım. Daha sonra bunu başkaları izledi. Zaman zaman benden usta olanlarla gittim, onlardan birşeyler öğrendim. Zaman zaman acemi arkadaşları alıp onlara bir şeyler öğrettim. Kısacası bu iş biraz güven işi. Bazen bakıyorum, kişi foruma yeni üye olmuş, haydi beni balığa götürün diyor veya yazdığı her şeye insanların hemen inanmasını bekliyor. Her konuda olduğu gibi bu işe de bir emek harcamak gerekir, bizi tanımayan adam bizim gerçek niyetimizi bilemez ve kuşkuyla yaklaşır. Kendimizi iyice tanıttıktan sonra zaten dostluklar, yardımlaşmalar kendiliğinden gelecektir. Evet bencil olanlar, birşey paylaşmak istemeyenler tabii var ama onun yanında o kadar fazla yardımsever insan var ki, sana da yeter başkalarına da. Yeter ki biz öncelikle kendimizi tanıtalım, insanların güvenini kazanalım.

 

Burda ne güzel insanlar var ya muğlaya yolunuz düşerse gelin beraber avlanalım (söz gürültü yapmam bide sandığınız gibi acemi değilim amma çaylak muamelesi gördüm ya )

 

Istanbulda can arkadaslarimizdan biri oldukca sever balik tutmayi. 6 senedir falan ayda 1-2 baska bir arkadasla da gider. 6 senedir igne baglamayi birak kopan köstegi takamaz. Hep biz yardimci oluruz. Dogal olarak baliga gelirken kamisini makinesini -ki o da aslen babasinindir- alir gelir. Yaninda klips bile bulunmaz. Allahtan izmarit vs tutarken yemini kendi takar. Simdi atalim mi satalim mi bu arkadas canimiz cigerimiz sirlarimizin kederimizin mutlulugumuzun ortagi.
Ben yardim isteyeni hiç geri çevirmedim. Yemin yeteri kadarini ayirir gerisini paylasirim, takimina yardim ederim, dibe takmissa yapmasi gerekeni anlatirim israr ederse olabilecek riskleri anlatir kabul ise el veririm, mishal sürekli sol çapraz atan kisinin usulca sagina geçerim. Bunlari arttirmak mümkün.
Ben bu anlamda sansliydim çünki acemilik dönemimde babamla avlaniyorduk. ama içimde de ögrenme arzusu vardi. Bir kez yapilisini gördügümü ikinci kez kendim yapardim. Avlaklarda da ' hoccaaa hele su kursunu bir takiver' deyip elimize karman çorman ettigi takimi veren de oluyor, 'rica etsem nasil yapmam gerekiyor' diyen de. Her ikisine de iste bu sekilde yaparsaniz tamamdir diye gösteriyoruz. Arkamizi dönüp dügümü atip ' aha yaptim dikkat et bidaha kopartma' demiyoruz.
Aklima bir ani geldi Arnavutköyde avlaniyoruz bir gün. Balik hem iri hem kiyamet. 3kisi geldi ellerinde bir kamis. 3ü birden kamisi açmaya basladi. Orayi bilen arkadaslar kaldirimin genisligini bilir zaten omuz omuza pinarbasi burma burma modunda avlanilir. Bunlar kamisi açana kadar misircisi simitcisi çaycisi gezintiye çikani kuyruk oldu resmen. Baktim durum vahim adamlar denize dik açi ile kamis açiyor. Aklimdan dedim, vay yavrum simdi birer kez atarsaniz bu kamis elinizde kalir ama acaba hanginizin. Ben agzinda püro olandan süphelendim. Neyse banka oturdum sandviçimi yiyorum. Birer kez attilar 2soldan 1sagdan toplam 5 kisinin çaparisini avladilar. 4cü atista kamisin 2ci parçasi çat etti. Kösele ayakkabili olan makinayi açmamis 320derecelik bir savurmayla son düdügü çaldi. Küfür kafir, kaziklandik naralari, gidelim degistirsin fikirleri, meger bir hafta önce almislar 2ci avlariymis.

 

bu siteye yeni üye oldum başka sitelerde üyeliğim var.gökova-akyakadan bahsediyorum herkes ne kaçırsam kardır düşüncesiyle yaklaşıyo.ondan şikayetçiyim ben...

 

bide yemden,iğneden,takımlardan bahsetmiyorum abi ben bilgi paylaşımı ve muhabbetten bahsediyorum hemen hemen her takım var bende(kalitesiz olsada var yani ) maksat muhabbetse neden bu çekemezlik onu diyom.adamın yanında olta attınmı tüyleri dikenleniyo bu nye ya anlayamıyom

 

o konuda bak çok cömertimdir yer bile acarım yanıma gelen balıkcı varsa onada olta atacak kadar yeri acarım yanımda olta atmasından hic gocunmam.yanıma yeni gelmis bir kac oltamı sıkıstırdım adam benim oltamı cektiğm yere attı balık aldı hayatta gözüm olmaz keşke cekmeseydim demem

 

Murat kardeşim,

Bir aksilik olmaz, Allah kısmet ederse, Aralığın 13'ünde ve sonrası her gün, Göcek Belediye marinası iskelesinin en en en, ucunda olacağım. ( Carrefoursa'nın tam arkası )( Tekneyle açılmazsak.)

Gelirsen, tutamadığım balıkları değil ama, orada ki atmosferi paylaşırım.

 

aslında orta yaşın üstünde ki abilerimiz biraz yardıma acık olmaktan kaçınıyorlar. tabii ki istisnalar var, ancak gözlemlediğim bu. bazen öyle soğuk oluyorlar ki yanyana olta attığınızda selam verıyorsunuz selamınızı almıyorlar, gayet soğuk davranıyorlar. genç ve 30 lu yaşlardakıler daha yardım sever ve muhabbet oluyorlar. sonucta bu hobiye yenı basladıgımızda iğnemizi , kurşunumuzu bizde çok bağlattık , bugün de çocuklar ve benden daha gençler geldimi ve bu işe heveslı olduklarını gördüğüm anda ipinide baglarım, iğnesinide , kurşununuda hatta olta bıle verdıgım oldu . büyüklerimizden küçüklerine destek vermelerini istiyoruz , güler yüzle, en güzeli bu zaten.

 

Serdar usta; balığa giderken yanında gelmesini özellikle ayarlamadığın tüm kişiler ve acemiler için tüm söylediklerinize katılıyorum.
Bu uşağı reddederken herkesin aklından geçenler bunlardır.

Büyük çoğunluk aksini düşünüyorsa, bu uşak bu başlığı kim için açtı

Bizim gibi kilometrelerce yol gidip avlananlar için avlağın ifşası, avlağın sessizliğinin, ışık kirliliğinin bozulması korkusu da beraberinde acemi yada usta herhangi birisini istememe nedenlerinden biridir.

Acemi ile balığa gidilmez mi? pekala da gidilir, konu komşu, hısım akraba, avlakta denk gelinen kişiler, merakına, hevesine, gayretine hayran olunan imkanı dar tanıdıklar... Çevremde böyle olup ta balığa gitmediğim kimse yoktur.
Bunların arasından sadece bir bölümü gerçek anlamda av arkadaşım olarak devam ederler.

 

Boşverrrr. Bak sen kendi işine, yani bilgilerini derle ufak ufak denemeler yap. Bak göreceksinki aklını ve mantığını bu işe yansıtman seni iyi bir avcı yapacak. Zaten bu balık avı işini her bir kimseye sorma. Yanlış bilenler sana da yanlış öğretecekler. Sen bakma birisinin üç beş balık yakaladığına bazen şans adama öyle gülerki kendi bile inanamaz tıttuğu balıklara. Bu balık avcılığı sonu olmayan bir iş, otuz yıl sonra dahi bakacaksın hala bilmediklerin varmış. Öğrenecek şeyler varmış. Okumaklada tam manasıyla bu iş olmuyor. pratik yapmak, denemek, inat etmek lazım. Bu gün itibari ile internet çok faydalı bilgilerle dolu, düğümler, takımlar, malzemeler ve daha bir çok bilgi var. Hemde görsel bir biçimde. Ben otuzbeş yıldır iğne bağlıyorum ama hala bilmediğim yöntemler olduğunu biliyorum işte o zaman açıyorum bilgisayarı oradan baka baka tatbikat yapıyorum.
Avlak konusu ve senden uzak durmaları normal. Yarın öbür gün seninde balık arkadaşların olacak ve sende kendi ekibinle gideceksin. Bir çok kişiyle balığa gideceksin ve eleye eleye belkide iki üç kişi kalacak, işte onlar senin balık avındaki can dostların olacak ve sende başka kimseleri istemeyeceksin. Uzak duracaksın kaçacaksın. Gerçekten patırtı, gürültü, kalabalık demek balık açısından negatif bir durum.

 

Oltacılık sevgisi = Balık sevgisi ise = balıgı ve doğayı sevmek ise = bu ortamda bulunmak ise = paylaşmayı sevmek ise = insanı sevmek ise ,

bu tartışma neden yapılır ?

 

aynı kafadanız azizim bende sizin gibi düşünüyorum,yeri gelir insan etrafında çıt çıksın istemez ,doğayla ,muhabbet ister vb