Arkadaşlar tanımadığımız bir balığa rastladığımızda sadece rengini ileterek balığın tanımlanması mümkün değildir. Renk değişkendir. Aynı balığın mevsime ve yaşadığı yere göre farklı renkleri olabilir. Aşağıda ve ekteki çizimde izah etmeye çalıştığım hususlar bilinirse balığı tanımlamak daha kolaylaşır... Bir balığı tanımlarken bilinmesi gereken konular şunlardır: 1- Vücut kesiti: yuvarlak, oval, yandan basık, üsten basık... 2- Vücut şekli : yuvarlak, oval, uzun... 3- Sırt yüzgeci sayısı : Tek, iki adet, üç adet... 4- Sırt yüzgeci biçimi ve dikenleri: Uzun, kısa, önünde sert diken var, yada yok, 5- Ağız şekli : büyük, küçük... 6- Bıyık ve sakal : var-yok, kaç adet... 7- Solungaç kapağı varmı, yarık sayısı kaç adet. Aşağıdaki çizimde tanınan bazı balıklar örnek verilerek anlatım yapılmıştır.
Baliklarin Tanimlanmasina Devam... BALIKLARIN ANA GRUPLARI Balıklar hayvanlar aleminin OMURGALILAR şubesine üyedirler. İki alt şube altında toplanırlar 1- Kıkırdaklı balıklar 2- Kemikli balıklar Kıkırdaklı balıklar altında köpek balıkları ve vatozlar yer alır. Kemikli balıklar ise hemen hemen diğer tüm balıkları kapsar. Bunlara diken ışınlı yüzgeci olan balıklar da diyebiliriz. İlginç ayrı gruplar olarak; a) Deniz fareleri (Chimaera'lar) b) Saçak yüzgeçli (yada ciğerli/ nefes alan) balıklar c) Taşemen ve dokuzgözler d) Mersin balıkları sayılabilir.
Bir Balığın Balığın Ait Olduğu Temel Grubun Tespiti Arkadaşlar; Tanımadığımız bir balık gördüğümüzde, onun hangi tür olduğunu tespit ederken, ilk belirlenmesi gereken, balığın hangi TEMEL GRUP'ta olduğudur. Daha detaylı tanımlamayı ilerleyen zamanlarda eklemeye çalışacağım. Balığın ait olduğu Temel Grup'un bulunmasının nasıl yapılabileceğini sırasıyla anlatalım. Not: Bu anahtarlar hem tatlısu hemde deniz balıkları için geçerlidir. İlk olarak balığın solungaç yarıklarına bakıyoruz. 1- Solungaç Yarıkları vücudun yanlarındadır ve sayısı sağda ve solda 5, nadiren 6 yada 7 şer adettir. Balık vücudu normal (roket biçiminde) şekildedir. Bu sorunun cevabı evet ise bu balık bir Köpek Balığıdır. Eğer soruya hayır diye cevap veriyorsak 2. şıkka geçebiliriz. 2- Balığın vücudu yılan gibi uzundur ve vücudun her bir yanında olan solungaç yarıklarının sayısı 6 ile 16 arasındadır. Bu sorunun cevabı evet ise bu balık bir Taşemen Balığıdır. Ama hala tanımlama elimizdeki balık için doğru değilse 3. şıkka geçeriz. 3- Solungaç Yarıkları vücudun altındadır ve sayısı sağda ve solda 5 er adettir. Vücut nispeten üsten yassılaşmıştır. Bu sorunun cevabı evet ise bu balık Vatoz Balıkları grubundandır. Bu tanımlama da elimizdeki balık için doğru değilse 4. şıkka geçeriz. 4- Vücudun her iki yanıda toplam bir çift solungaç yarığı vardır. Bu tanım elimizdeki balık için doğruysa; 10 bin i aşan çeşidiyle bir Kemikli Balık grubu üyesiyle karşı karşıyayız demektir.
Köpek Baliklarinin Tanimlanmasi Arkadaşlar yavaş yavaş türü tespite doğru gidiyoruz. İLK OLARAK KÖPEK BALIKLARININ FAMİLYALARININ TANIMLANMASIYLA BAŞLAYALIM. Bir üstteki tanımlamayla elimizdeki balığın 1. Temel gruba (Köpek balığı) girdiğini farzedersek... Bu gruptaki balıklar üç alt gruba ayrılır. 1-Solungaç yarığı 5 çiftten fazladır. Bunlardan üç familya vardır. Şekil ve Familya isimleri aşağıdadır. Solungaç yarığı 5 çiftse aşağıya bakınız. 2- Anal yüzgeci yoktur. Anal yüzgeci olmayan köpek balıkları familyaları 5 tane olup şekil ve familya adları aşağıdadır. 3- Anal yüzgeci vardır. Bunun için bir sonraki mesaja bakınız.
Köpek Baliklarinin Tanimlanmasi (devam) Bir mesaja en fazla 10 resim konulabilmesi nedeniyle tanımlamaya izleyen mesajlarla devam ediyoruz. Anal yüzgeci (kuyruğa yakın altta bulunan tek yüzgeç) bulunan köpek balığı familyası 21 adet olup genel şekilleri ve familya isimleri aşağıdadır. Devamı izleyen mesajdadır.
Köpek Baliklarinin Tanimlanmasi (devam) Bu üç familyayla köpek balıklarının aşağı yukarı tüm familyalarını vermiş bulunuyoruz. Artık mesajları en başından takip ederek bir köpek balığının hangi familya üyesi olduğunu tespit etmek mümkün olacaktır.
Diğer Grupların Tanımlanması Amatör balıkçıların ve deniz meraklılarının ilgisini çeken bir grup olan köpek balıklarının tanımlanmasını familya bazında yaptık. Bu grup için daha fazla detaya girmeyeceğim. Bundan sonraki grupları da aynı şekilde familya seviyesinde tanımladıktan sonra, sadece kemikli balıkları peyder pey ayrıntılı olarak ele alacağım. İlettiğim bu bilgiler kendi dağarcığımdaki bilgilerin çeşitli bilimsel web sayfalarının resimleri kullanılarak harmanlanması olup, bu haliyle hiç bir yerde yer almamaktadır.
Tehlikeli Köpek Balığı Türleri Köpek balığı familyaları içerisinde MEGACHASMIDAE familyası iki kez verilmiş. Oysa ikincinin yerinde Köpek Balıklarının en tehlikeli türlerini kapsayan LAMNIDAE familyası olmalıydı. Bu hatayı düzeltmişken ve de en tehlikeli türler demişken fırsattan istifade türleri de verelim; FAMILYA: LAMNIDAE 1. Tür: Büyük Beyaz Köpekbalığı, yada Beyaz Ölüm Carcharodon carcharias (Linnaeus, 1758) Türün diş şekli: Azami boy 7.2 metre, ağırlık 3.400 kg, yaşam alanı Akdeniz, Ege ve tüm tropik ve subtropik denizler 2. Tür: Dikburun Canavar, Mako Isurus oxyrinchus (Rafinesque, 1810) Türün diş şekli: Azami boy 4 metre, ağırlık 500 kg, yaşam alanı Akdeniz, Ege ve tüm tropik ve subtropik denizler 3. Tür: Dikburun Harhariyas Lamna nasus (Bonnaterre, 1788) Türün diş şekli: Azami boy 3.5 metre, ağırlık 250 kg, yaşam alanı Akdeniz, Ege ve tüm tropik ve subtropik denizlerdir. Yavrularının anne karnında birbirlerini yemesiyle ünlü bir türdür. Canavarlık bunların kanında var. Altta annesinin karnında kardeşlerini yiyerek midesini doldurmuş bir canavar yavrunun resimleri var. Daha kendisi ceninken geç döllenmiş yada döllenmemiş yumurta kardeşlerini yemiş bir canavar. Annesinin karnında ikiz kardeşlerini yiyen canavar konusunda daha fazla ayrıntı için http://www.amonline.net.au/fishes/students/focus/oophag.htm linkine bakınız.
Sınav Estagfurullah, amacım derli toplu az da sağlamca bilgileri el altında tutmak isteyen arkadaşlarımıza yardımcı olmak. Arif ve Tuncer akadaşlarımız, eğer bu bilgilerin işe yaradığına inanıyorsanız ben hedefime ulaşmışım demektir. İlginiz için teşekkür ederim. Bu gün hiç bir anlam ifade etmese de bir gün "nerden bulabilirim" durumu ortaya çıktığında işe yarayacağına inanıyorum. Şimdiye kadar balıkların temel gruplarından bahsettik. İçinde taşemen ve dokuzgözler var mesela. Şu anda nedir ne değildir karmaşası içerisinde orada bir çizim ve bir kaç kelime var. Ama balıkçılığa ve balıklara çok fazla ilgi duyanlar bir gün nasılsa merak edecek yada yolu "Hopa dokuzgözlüsü" ile çakışacak. Çiğerli balık dedim, arada kaynar gider şimdi, ama yarın nefes alan balık ta olurmuymuş diyecek birileri, bunun akvaryumlarda beslenen "kavgacı siyam balığı" (Beta) (ki bunlar ciğerli değil, labirent organelli balıklardır zaten) dışında kocaman yayın ve yılan balığına benzeyen türleri kapsadığını öğrenirken burada yer alan bilgiler bir başlangıç teşkil edecek. İleride detaylandırmaya çalışacağım. İlgili dostlar "Mersin balıkları" ve "Saçak Yüzgeçli" balıkların kaplumbağadan da eski, dinazorlarla çağ paylaşmış, ama direnerek günümüzde hala yaşamlarını sürdüren (bir kısmını da biz yok ediyoruz, yani elimizden kurtulurlarsa hayatlarını sürdürmeye devam edecekler) balıklar olduklarını öğrendiklerinde, balıkları daha fazla anlayabilecekler. Bir de not düşeyim, burada yer alan bilgiler basıma hazırladığımız "Balık Sistematiği" ders notlarında da yerini alacak, belki forumdaki dostları tartmada değil ama Sinop Su Ürünleri Fakültesi 2. sınıf öğrencilerinin balıklar hakkındaki bilgilerini ölçmede kullanılabilecektir. Vel hasıl-ı kelam (yani sözün özü) siz rahat rahat okuyun, bundan önceki bölümlerde bilerek yada farkına varmadan eksik bıraktığım noktalar dikkatinizi çekerse lütfen bildiriniz. Ben elimden geldiğince ve yeri geldiğinde detayları iletmeye devam edeceğim ama, farkına varmadan atladıysam sizlerin katkıda bulunması oldukça yararlı olacaktır. Neşeniz daim, avlarınız sonsuza kadar bereketli olsun...
Taşemen ve Dokuzgöz balıkları Tatlısu ve denizlerde yaşayan bu balıklar oldukça ilkel yapılıdır. Diğer balıklara yapışıp onların vücut sıvılarını emerek yaşayan asalak türlerdir. Ülkemiz sularında Doğu Karadeniz coşkun derelerinde yaşayan tek tür olan Hopa Dokuzgözlüsü ile temsil edilir. Yılan biçiminde bedenleri vardır. Solucan gibi 10 cm den 1 metreye kadar çeşitli boylarda olabilirler. Akarsu dibindeki taşlara vantuzlu ağızlarıyla yapışarak tutunduklarından " taşemen" adıyla anılırlar. Bir de solungaç yarığının 8 çift olması nedeniyle gözler de eklenerek "dokuzgöz" olarak isimlendirilen ikinci familya vardır. Caspiomyzon wagneri ... Hazar (kafkas) dokuzgözlüsü. Eptatretus stoutii Myxine glutinosa Lampetra fluviatilis (dere dokuz gözlüsü) Eptatretus eos Bir de yaşamları ve üremeleriyle ilgili video linki ekleyeyim. http://mkat.iwf.de/CreateMetafile.aspx?LEGACYGUID=02000017010110000000&Meta=asx&Banner=no
Kutup balikcisi Dunyanin en lezzetli baligidir tasemen,cok kizgin yagda butun kizartilir mukemmel lezzeti var,bayagida fiyatlidir.Rastgele
Mersin Baliklari Mersin Balıkları, Asya, Avrupa ve Amerika'nın kuzey yarım küredeki deniz ve tatlı sularında 27 tür ile temsil edilmekte olup bunlardan 5 tür [Huso huso (mersin morinası), Acipenser sturio (Alman mersin balığı veya kolan balığı), Acipenser gueldenstaedti (karaca mersin veya rus mersini), Acipenser stellatus (sivrişka) ve Acipenser nudiventris (şip)] Karadeniz'in Türkiye sularında doğal olarak bulunmaktadır. Mersin morinası dünyanın en büyük tatlı su balığı olup 6 metre uzunluğa ve 1 ton ağırlığa ulaşabilir. Sularımızda doğal olarak yaşayan türler Huso huso (mersin morinası) Acipenser sturio (kolan) Acipenser gueldenstaedtii (karaca) Acipenser stellatus (sivrişka) Acipenser nudiventris (şip) Acipenser ruthenus (Çığa) Sularımıza sonradan gelenler Acipenser baerii (sibirya mersini) (yetiştiricilik amacıyla getirildi) Acipenser persicus (İran/kafkas mersini) (tesadüfen tarafımızdan bir kaç birey yakalandı) Mersin Balıkları morfolojik, anatomik ve fizyolojik olarak diğer balıklardan farklıdır. Örneğin kıkırdak iskelete sahip oldukları halde kemikli balıklar sınıfına dahildirler. Baş kısmı öne doğru uzamış ve baş kemik tabakaların bir araya gelmesiyle oluşmuş bir zırhı andırır. Vücut üzerinde bir sıra sırtta, iki sıra yanlarda ve iki sıra karında olmak üzere türlere göre şekli ve sayıları değişen kemik plakalar vardır. Mersin Balıkları çok geç cinsi olgunluğa ulaşmaları, 2-4 yıllık aralarla yumurtlamaları ve 100 yıla kadar yaşayabilmeleri gibi özellikleri ile de diğer balıklardan ayrılırlar. Yaklaşık 200 milyon yıldır dünya üzerinde mevcut olan Mersin Balıkları yaşayan fosiller olarak da adlandırılırlar ve biyolojik çeşitlilik bakımından çok değerli balıklardır. Ayrıca etinin kalitesi ve siyah havyar olarak da adlandırılan çok değerli havyarı dolayısıyla da binlerce yıldan beri ekonomik açıdan çok büyük önem taşımaktadır. Tarih kayıtlarında Mersin Balıklarının daha M.Ö. 2500'lü yıllarda Dinyester'de avlandığından bahsedilmektedir. O zamanlar Mersin Balıkları büyük kutlamalarda süslenmiş bir şekilde ikram edilmiş ve Mersin Balıklarının resimlerini taşıyan paralar bastırılmıştır. Mersin balığı havyarının politik açıdan da büyük önem taşıdığı hatta havyar yüzünden savaşlar yapıldığı tarih kayıtlarında bulunmaktadır. Tarih boyunca büyük önem taşımış olan Mersin Balıklarının günümüzde nesillerinin devamı tehlikededir. Bu durumun çeşitli nedenleri vardır: - Mersin Balıklar'ının üreme bölgelerini oluşturan nehirler üzerine kurulan barajlarda su tutulması nedeniyle nehir yatağının doğal yapısının bozulması, su miktarının azalması ve anaç balıkların nehre girişinin imkansızlaşması (Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya) - İleri yaşlarda (mersin morinaları 15-20 yaşında) cinsi olgunluğa ulaşan Mersin Balıklarının bir kez bile yumurtlayamadan havyar elde etmek için yumurtlama zamanından önce avlanması - Endüstriyel ve tarımsal faaliyetler nedeniyle doğal suların kirlenmesi ve balıkların yaşama ortamlarının bozulması. Ülkemiz sularında Mersin Balıklarının sayılarının azalmaya başladığı 1970'li yıllarda anlaşılmış ve bunu önlemek için tedbirler alınmaya çalışılmıştır. Örneğin 1975-1976 dönemine ait su ürünleri avcılığını düzenleyen sirküler ile ilk defa olmak üzere Mersin Balıkları avcılığı özellikle Kızılırmak, Yeşilırmak ve Sakarya nehirleri civarında yasaklanmıştır. Diğer bölgelerde ise boy yasağı getirilmiştir. 1996 yılından itibaren ise Türkiye'nin CITES (Convention on International Trade in Endangered Species of Wild Fauna and Flora) adlı uluslararası bir organizasyona katılmasıyla, Mersin Balıklarının avcılığı bütün sularımızda tamamen yasaklanmıştır. Ancak o günden bu güne kadar Mersin Balıkları avcılığı konulan yasağa rağmen devam etmekte ve durumun ciddiyeti göz ardı edilmektedir. Avcılığı tamamen yasak olmasına rağmen Mersin Balıklarının balıkçı tezgahlarında satılmak üzere sergilendiği sık sık tespit edilmektedir. Balıkçıların av yasaklarına uyarak tesadüfen yakaladıkları bireyleri tekrar denize bırakması ve böylece onlara yaşama ve nesillerini devam ettirebilme şansı tanıması için, yetkili kurumlarca gerekli eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılmalı, yasak türlerin avlanması ve satılması durumunda ise ceza uygulamaları artırılmalı ve kontroller daha sıkı yapılmalıdır. Hem Karadeniz'in biyolojik çeşitliliği hem de ülke ekonomisi bakımından çok önemli Mersin Balıklarının gelecek nesiller tarafından da tanınmasını sağlamak ve Karadeniz dolayısıyla ülkemiz ekonomisi için önemli bir sektörü yani havyar üretimini tekrar gerçekleştirmek için gerekli tedbirler (av yasaklarının kontrolü, nehirlerin rehabilitasyonu, yapay üretim) çok geç olmadan alınmalı ve uygulamaya geçirilmelidir. Mersin Balıklarının nesillerinin devamını sağlamak için yapılması gerekenler şöyle özetlenebilir: 1- Yasak avlanmanın önlenmesi ve yasakların sıkı kontrolü; tesadüfen yakalanan Mersin Balıklarının satışının önlenmesi için gerekli yaptırımların uygulanması 2- Mersin Balıklarının üreme alanlarını oluşturan nehirlerimiz (Kızılırmak, Yeşilırmak) ekolojik yapısının incelenmesi; balıklara en azından baraj ile nehir ağzı arasındaki bölümde üreme şansı tanınabilmesi için buralarda üremeye elverişli olabilecek yerlerin tespiti ve koruma altına alınması; barajlardan yeterli su bırakılması; nehir ağızlarının balıkların girişine elverişli hale getirilmesi 3- Mersin Balıklarının yapay üretimini gerçekleştirmek üzere özellikle Yeşilırmak ve Kızılırmak civarında üretim istasyonlarının kurulması 4- Ülkemiz sularında bulunan ve sayıları her geçen gün azalan anaç Mersin Balıklarının koruma altına alınarak, kurulacak üretme istasyonlarında yapay üretimi ve elde edilen yavruların hem doğal stokları desteklemek üzere doğaya salınması hem de kültür şartlarında yetiştiriciliğinin yapılması 5- Yok olan canlı türlerini tekrar doğaya kazandırmak imkansız olacağından çok geç olmadan çeşitli kurum ve kuruluşlar doğal dengenin korunması amacıyla işbirliği yapmalıdır. Mersin Balıkları, "siyah havyar" denilen çok değerli havyarı ve eti dolayısıyla hem ülkemiz ekonomisi açısından hem de Karadeniz'in biyolojik çeşitliliği bakımından çok büyük önem taşımaktadır. Bu değerli balıkları korumak ve nesillerinin devamını sağlamak için çeşitli kurumlar (üniversiteler, Çevre ve Orman Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, araştırma enstitüleri, balıkçı kooperatifleri, balıkçılar ve halk) işbirliği yaptığı takdirde başarı oranı yükselecektir. Not: Metin fakültemiz sayfasından alınmış olup, mesai arkadaşım ve yardımcılığını yürüttüğüm Mersin balıklarını koruma ve yaşatma derneği (Merkoder) başkanı Doç. Dr. Serap Ustaoğlu tarafından hazırlanmıştır.
Tirsi Balıkları Sırtında tek bir sırt yüzgeci bulunur ve tüm ışınları yumuşaktır. Sırt yüzgeci kısa, eş kenar üçgen biçiminde ve sırtın baştan kuyruğa doğru orta bölümünde bulunur. Mesela; Sarpa balığında ise uzunca olan sırt yüzgecinin ön tarafındaki ışınlar ait olduğu familyanın diğer üyelerinde (kupez, ıspari, çupra, mercan, karagöz, ıskatari, sinarit, melanurya vs.) olduğu gibi dikensidir. Tirsilerin de dahil olduğu Clupeidae familyasının tüm üyelerinde (tirsi, ringa, sardalya, çaça) karnın altında (karinasında) boydan boya testere dişi şeklinde pullar bulunur. Bu balıklar süzücüdür. O nedenle solungaç yaylarının iç tarafında plankton süzmeye yarayan fırça şeklinde yapılar bulunur. Örneğin sarpada solungaç yaylarının içerisinde dişimsi kemik yapılar vardır. Yine; Tirsinin ağzı geniş açılıp dudaklar sert keratin biçimindeyken, Sarpanın az etli olan dudakları çenedeki köpek ve çiğneme dişlerini saklar.
Hangi tür? Yakup Hocam aşağıdaki balık kemane diye adlandırılıyor. Ama türü karıştırılıyor herhalde...Bu balık vatos mu yoksa köpekbalığı türümüdür? Bu konuda bizleri aydınlatırsanız seviniriz...
Kemaneler ve Kelerler de bir tür köpek balığıdır. Hatta vatozlar da bu şubenin üyeleridir. İkisini ayırt etmede kullanılan en belirgin özellikleri solungaç kapaklarının ve ağızlarının altta olmasıdır. Bu bakımdan kemane hem solungaç yarıklarının hem de ağız açıklığının vücudun altında olmasıyla vatoz sınıfına girer diyebiliriz. Fakaat: Yine Vatozların disk şeklinde köpek balıklarının da uzun vücut şekline sahip olması ayırd edici noktadır. Bu açıdan baktığımızda ise köpek balığıdır demek zorundayız. Son söz: Haklı bir karmaşa, neresinden bakarsanız, farklı şey görür ona göre isimlendiriz. Köpek balığıyla vatozun birbirine uzak olmaması bu konuda tek tesellimizdir. Bu balığın ait olduğu familya vatozlarda olduğu gibi köpek balıkları şubesine aittir. Dolayısıyle Kemaneyi Türkçe olarak Vatoz yada Köpek balığı olarak isimlendirmek, ayırmak yanlış olur. Bu vatozlar kadar ayrı özellikler taşıyan yani vatoz-köpek balığı ayrımına neden olan farklardan daha fazla kendine özgü farkları olan bir grup olup, vatoz yada köpek balığı olarak değil, Kemane balıkları olarak isimlendirilmelidir.
Ülkemizdeki Kefaller Kefaler iki sırt yüzgecli , ilk sırt yüzgecindeki ışınlar sert, ikincisindekiler ise yumuşak olan etleri lezzetli amatör balıkçılık için önemli balık türleridir. Kirliliğe aşırı toleranslıdırlar. Bu nedenle çok kirli yerlerde bile yaşarlar. Çamurcul ve süzücü olduklarından, etleri beslendikleri kirli yerlerin koku ve lezzetini olduğu gibi yansıtır. Bazen petrol, bazen lağım, bazen se yosun ve çamur kokar. Beslenmek amacıyla tatlısuya girerler. Ülkemiz sularında 8 kefal türü mevcut. Bunlar: Başta, has kefal yada topan kefal (Mugil cephalus) Tüm denizlerimizde yaşar, başlıca özelliğ yassı ve büyük kafası ve saydam dikine göz kapaklarıdır. 60-70 cm, 3-4 kg ye kadar İkinci olarak altınbaş kefal (Mugil auratus, yada Liza aurata) Yanaklarındaki altın rengi geniş lekelerle tanınır. Haskefale göre küçüktür. Tüm denizlerimizde yaşar. 50-60 cm, 2-3 kg.ye kadar Liza ramada, Ceran, 70 cm, 3 kg ye kadar. Ege ve Akdenizde yaygındır. Karadenizde de rastlanır. Chelon labrosus. Dudaklı kefal, 75 cm, 4.5 kg ye kadar. Ege ve Akdenizde yaygındır. Oedalechilus labeo. Dudaklı kefal. 25 cm ye kadar. Ege ve Akdenizde yaygındır. Liza saliens: Çulara Ege ve Akdenizde yaşar Mugil abu, Mezopotamya kefali Dicle ve Fırat havzasında yaşar, Hint okyanusu kökenlidir. 20-25 cm ye kadar... Ve son olarak ta Rus kefali (Mugil so-iuy) Aslında Sarıdeniz (Çin Japonya arasındaki deniz) kökenlidir. Karadenize kültür ırk ve aşırı bitkilenmeyi önleyici olarak getirilip baskın tür haline gelmiştir. Akdenize kada yayıldığına dair söylentiler mevcuttur. Esas kefallerimiz olan has kefal ve altınbaş kefale göre lezzetsizdir. 80 cm yi ve 5 kg yu aşabilir.
beyaz hakındaki bilgin yanlış doğrusu azami boy 18,5 metre olacak 4 metre ve 18,5 metre arası gelişim gösterir atalarına megaradon denir 10,20 ile 25 metre ye ulaşır açık denizlerde yaşar bizim denizlerimizde bu tür yok