Muvaffak abim böyle durumlarda insan klavyelere dokunmak bile istemiyor başın sağolsun ağabey,Kemal amcanın babacığının mekanı cennet olsun Bismillahirrahmanirrahim ESİRGEYEN BAĞIŞLAYAN ALLAH’IN ADIYLA 1. Yasin. 2. Hikmet dolu Kur’an hakkı için. 3. Şüphesiz sen peygamberlerdensin. 4. Dosdoğru yol üzerindesin. 5. (Bu Kur’an) üstün ve çok merhametli Allah tarafından indirilmiştir. 6. Ataları uyarılmamış, haliyle kendileri de gaflette giden bir toplumu uyarmak için gönderildin. 7. Onların çoğu hakkında ilahi hüküm hak olarak kesinleşti. Onlar artık iman etmezler. 8. Biz onların boyunlarına boyunduruklar koyduk ki onlar çenelerine dayanmaktadır. Onların kafaları yukarı kalkıktır. 9. Önlerinden bir set, arkalarından da bir set çektik. Böylece onları çepeçevre sardık. Onlar artık hiç göremezler. 10. Onları ha uyardın, ha uyarmadın. Fark etmez onlar için. Onlar iman etmezler. 11. Sen ancak görmediği Rahman’ a saygı duyup zikre uyan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini bir bağışlanma ve şerefli mükâfat ile müjdele. 12. Ölüleri diriltecek Biz’iz. Onların bütün işlerini ve yaptıklarını kaydeden Biz’iz. Biz her şeyi apaçık bir kitapta sayıp yazmışızdır. 13. Onlara şehir halkını örnek ver. Hani oraya elçiler gelmişti. 14. Hani biz onlara iki resul gönderdik. Onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz onlara üçüncü bir resulle destek verdik. Şöyle dediler: “Biz size gönderilen elçileriz” 15. Ahali dedi ki “Siz bizim gibi insandan başka şey değilsiniz. Hem Rahman hiçbir şey indirmedi. Siz sırf yala söylüyorsunuz.” 16. Dediler ki “Rabbimiz biliyor, inanın biz size gerçekten gönderilmiş elçileriz.” 17. Biz açıkça tebliğden başka bir şeyle yükümlü değiliz. 18. Ahali dedi ki “ Siz uğursuzsunuz şayet vazgeçmezseniz sizi taşlayacağız. Bizden size acıklı bir azap dokunacaktır.” 19. Elçiler dediler “Uğursuzluğunuz sizinledir. Bütün bunlar irşat edildiniz diye mi? Siz haddi aşan toplumun tekisiniz. 20. O sırada şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve onlara dedi ki “Ey kavmim gönderilen bu elçilere uyun.” 21. “Sizden ücret istemeyen, dosdoğru yolda giden bu kimselere uyun.” 22. “Beni yaratana ne diye kulluk etmeyecekmişim ben? Hem sizlerin dönüşü de ancak ona olacak.” 23. “Hiç ondan başka tanrı edinir miyim? Şayet Rahman zarar vermek istese onların şefaati fayda etmez. Hem kurtaramazlar da.” 24. O durumda ben açık bir sapıklıkta olurum. 25. Şüphesiz be sizin Rabbinize iman ettim. Sizler de işitmiş olun. 26. Gir cennete denildi. Ah! Dedi keşke kavmim bir bilseydi. 27. Ki Rabbim beni affetti, beni ikram edilenlerden kıldı. 28. Onun vefatından sonra kavminin üzerine bir ordu indirmedik. İndirecek de değildik. 29. (Orduya ne lüzum) bir tek ses yeter. Bir de bakmışsınız sçnüp kalmışlar. 30. Yazıklar olsun o kullara ki; kendilerine gelen her resulle mutlaka alay ederlerdi. 31. Onlardan önce nice nesilleri imha ettiğimizi görmediler mi? Artık onlar bunlara(bir daha) dönmeyecekler. 32. Ancak hepsi toplanıp bizim huzurumuza getirilmişlerdir. 33. Ölmüş arz onlara bir delildir. Ona hayat verdik. Yiyecekleri, daneleri oradan çıkarıyoruz. Kendileri de ondan yiyip dururlar. 34. orada üzümlerden ve hurmalardan bahçeler yaptık. Orada pınarlar fışkırttık. 35. ki onun ürününden ve kendi ellerinin yaptıklarından yesinler. Onlar hala şükretmezler mi? 36. Yerin bitirdiği her şeyi, kendilerini ve nice daha bilmedikleri şeyleri çift yaratan o Allah her noksanlıktan uzaktır. 37. Bir delil de gecedir onlara; gündüzü ondan çıkarıp soyarız. Birden onlar karanlığa gömülüverirler. 38. Güneş de bir delildir. Akar, gider yörüngesinde. Her şeyi bilen, üstün kudret sahibinin yaratması böyle olur işte. 39. Ay için de bir takım durak noktaları tayin ettik. Nihayet o eski hurma sapının eğrilmesi gibi bir hale gelir. 40. Ne güneş aya kavuşabilir. Ne gece gündüzün önüne geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. 41. Bir delil de onlara: nesillerini dopdolu gemilerde taşımamızdır. 42. Biz onlar için, gemiye benzer, daha nice binekler yaratırız. 43. Şayet dileseydik onları boğardık. O vakit ne onların feryadına yetişen bulunur, ne de onlar kurtarılırlar. 44. Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak olursa başka. 45. Hal böyle iken onlara “Hem geçmişte yaptıklarınıza hem de istikbalde yapacaklarınıza dikkat edin.” denildiği zaman(yüz çevirirler). 46. Rablerinin ayetlerinden kendilerine bir ayet gelince, ondan mutlaka yüz çevirmişlerdir. 47. Onlara “ Allah’ın size rızk olarak verdiği şeylerden hayra ‘sarf edin’ denildiği zaman nankörlüğe sapanlar iman edenlere şöyle derler: “Allah’ın, dilediği takdirde yedirip doyuracağı kişiyi biz mi doyuracağız.” siz açık bir sapıklık içindesiniz. 48. Ve yine derler: “Eğer doğru sözlülerdenseniz, ne zaman bu vaat?” 49. Onların beklediği sadece bir ses! Çekişip dururken kendilerini yakalayıverecek bir ses. 50. O zaman ne bir vasiyette bulunabilecekler ne de evlerine dönebilecekler. 51. Sur’a üfürülmüştür. İşte kabirlerinden kalkıp Rablerine doğru akın ediyorlar. 52. “Eyvah bize! Kim kaldırdı bizi yattığımız yerden?” derler. Rahman’ın vaat ettiği işte bu! O gönderilen elçiler doğru söylüyorlarmış. 53. Bütün olay korkunç bir sesten ibaret! “işte hepsi huzurumuzda toplanmışlar.” 54. Artık bugün, kimseye zulmedilmez. Yaptıklarınızdan başka size bir karşılık verilmez. 55. Şüphesiz cennet halkı bugün zevk ve eğlence içindedirler. 56. Kendileri ve eşleri gölgeler altında koltuklar üzerine kurulurlar. 57. Orada onlara meyveler var; hem onlara orada ne isterlerse var. 58. Engin merhamet sahibi Rab’den bir de sözlü selam. 59. Ey günahkârlar bugün şöyle ayrılın. 60. “Ey âdemin oğulları, ben size “Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır.” diye emretmemiş miydim? 61. “Ve bana kulluk edin doğru yol budur.” 62. Şeytan, içinizden nice nesilleri saptırdı. Aklınızı hiç işletmiyor musunuz? 63. İşte tehdit edildiğiniz cehennem! 64. İnkârınız sebebiyle bugün oraya girin. 65. Bugün mühürleriz ağızları. Bize elleri söyler, ayakları şahitlik eder kendi yaptıklarına. 66. Eğer dileseydik gözlerini dümdüz, silme kör ederdik. O zaman yola dökülür, hidayete ulaşmak için çalışırlardı. Fakat nereden görecekler? 67. Eğer dileseydik oldukları yerde, hemen baş üstü, mahiyetlerini değiştirir. Çirkin mi çirkin, ters yüz ederdik. Artık ne ileri gidebilirlerdi ne geri dönebilirlerdi. 68. Kimin ömrünü uzatırsak, yaratılışta onu çeviriyoruz. Hala akıllanmazlar mı? 69. Biz resule Kur’an öğrettik, şiir öğretmedik, o zaten ona yaraşmaz. O sadece bir zikir ve apaçık Kur’an’dır. 70. Hayatta olanı uyarsın ve kâfirler hakkında ilahi hüküm kesinleşsin diye gönderilmiştir. 71. Şunu da görmediler mi? Ellerimizin yapıp ettiklerinden, kendileri için nice hayvanlar yarattık da onlara malik bulunuyorlar. 72. Onları emirlerine amade kıldık. Onlar da hem binek edinir hem de yerler. 73. Onlardan içecek elde ederler, daha nice menfaatlerinden faydalanırlar. Hala şükretmezler mi? 74. Tuttular Allah’ tan başka ilahlar edindiler; güya kendilerine yardım olunacak. 75. Oysaki o ilahlar bunlara yardım edemezler. Tam aksine bunlar, o ilahlara hizmet eden ordular durumundadır. 76. O halde onların sözleri seni üzmesin. Onların gizlediklerini de biliriz açıkladıklarını da. Sen hiç tasalanma. 77. İnsan şunu görüp hiç düşünmedi mi? Biz kendisini bir nutfeden yarattık. Bir de bize açık bir hısım kesildi. 78. Nasıl yaratıldığını unutarak bir de misal getirdi bize: “Şu çürümüş kemiklere kim hayat verecek?” diye. 79. De ki “Onlara hayat verecek olan ilk kez yaratandır. O yaratmanın her türlüsünü bilir. 80. O’dur ki sizin için yeşil ağaçtan bir ateş yaratır. Siz de onu tutuşturup durursunuz. 81. Gökleri ve yeri yaratan onların benzerlerini yaratmaya güç yetiremez mi? Elbette güç yetirir. Her şeyi yaratan her şeyi bilen O’dur. 82. Bir şeyi dilediğinde onun buyruğu sadece “Ol!” demektir. Hemen oluverir. 83. Münezzehtir o zat ki: her şey üzerinde hâkimiyet elindedir. Ve hepinizin dönüşü de ona olacaktır.
Muvaffak abi başınız sağolsun.Sevgili babanıza Allah'tan rahmet diliyorum mekanı cennet olsun.Geride bıraktığı tüm sevenlerine sabırlar diliyorum.
Allah sabır versin,mekanı cennet olsun.Değerli büyüğüm Muvaffak abi,yüce Rabbim geride kalanlara sağlık sıhhat versin.