Ben sizi tanıyorum Daha geçen beraber balık tuttuk, işiniz vardı gidecektiniz benim kovamda 6 tane balık olduğunu görünce hiç düşünmeden bıraktınız yarım kilo istavriti kovama. Benim tuttuğum bizi doyurmaz bari sen doy diyerek... Ben sizi tanıyorum, hani buz gibi bir havada balık tutuyoduk. Yenge termosta çay getirmiş, hiç düşünmeden kardeş hadi fazla bardak var bi bardak ta sen iç demiştiniz hatırlıyormusunuz? Ben sizi tanıyorum, sabahın köründe yemli balığa yemsiz gelmiştim. Paylaştınız ya yeminizi benimle... Beraber tuttuk saatlerce sonra ikimizin yemi birden bitti, sonra başka biri geldi, 1 kilo yemle. içine mi doğmuş ne fazla almış yemi, abi vereyim mi ben de fazla yem var demişti... Ben sizi tanıyorum, gece vakti Arnavutköy'deydik. manyak gibi zargana vardı da hani benim takımı takmıştım. Hiç düşünmeden takım vermiştin bana. Para mı? Lafı mı olur kardeş... Ben sizi tanıyorum. Orada o kadar da mağrur duruyordunuz ki, yılların yorgunluğu gözlerinizde dimdik bakıyordunuz misinanın ucuna. Kararlıydınız... Sonra bana "o öyle olmaz evlat. o takımı hiç açma sen" dediniz... Peki abi dedim kaç gram kurşun atayım? 125 dediniz... Sonra bana eski İstanbul'u eski boğazı anlattınız. Arada bir "sıkıldın mı" diye beni kontrol ettiniz. Halbu ki hiç sıkılmamıştım. bana 20 saat anlatsanız balığı 20 saat gözümü kırpmadan dinlerdim sizi. Ama torununuz rahatsızlanmış aniden gittiniz... Umarım torununuza bişey olmamıştır da daha uzun yıllar tecrübelerinizi anlatırsınız bize... Demedim mi sizi tanıyorum diye... Yanılmışmıyım? İşte ben de sizin gibi olmaya çalışan biriyim. 35 yaşındayım. 6 yaşında eski Karşıyaka Vapur iskelesinde isparoz tutmaya başladım. Son 8 yıldır da İstanbul'da balık tutmaya çalışıyorum. Bekarım henüz, ama yakında güzel haberlerimi alabilirsiniz (inşallah) Hepinize sevgiler saygılar...