Benim İçin Bir İlk... İlk Rapor Ve İlk Turna...

Sevgili üstatlarım, akranlarım, kardeşlerim.
Herkese canı gönülden selam, bol bereket, sıhhat ve afiyet diliyorum.

Giriş bölümüm baya bir edebi oldu gibi ama mazur görün, ilk raporun vermiş olduğu kıvanç duygusundan olsa gerek diye düşünüyorum. Yine engelleyemediğim kıvanç duygusundan ötürüdür ki olayları uzata uzata, ballandıra ballandıra anlatacağım. Umarım herkes anlayışla karşılar…
Şimdiden sürç-i lisan eder isem; affediniz.

Evet bahsettiğim gibi, bu benim balıkavı.net sitesinde hatta internette yayınladığım ilk av sonrası raporum olacak ve ilk raporum ömrümde ilk kez yakalayabildiğim Turna balığına nasip oldu...

Nasıl mı oldu? Vallahi bana sorarsanız ben hala şaşkınım...
Üyelik tarihimden bu yana bir çok balık avı organizasyonu gerçekleştirdim, Elbette ki birbirinden değerli partnerlerim ile... Ve yine elbette ki siz değerli dostlarımın paylaşımlarından, tecrübelerinden, önerilerinden nasibime aldığım detaylar, yöntemler yardımı ile…

Ama şu rapor açma olayına bir türlü yanaşamamıştım nedense... Ancak bu sefer sevgili büyüğüm, İrfan ağabeyimin ısrarı üzerine, ilk turna avımı, ilk av sonrası raporumu siz değerli dostlarımla paylaşıyorum...

Bu güne kadar daha ağırlıklı olarak tuzlu su avına yönelmiş olan ben;
''Turnayı bir denk getirsen, bak bakalım onun avından daha keyif ve heyecan verici bir av var mıymış? Anlarsın!'' diyen üstatlarımın teşvikleri sonucu meraklandım ve sezonun açılmasını müteakip ilk turna avıma gittim.

İlk tecrübem daha çok piknik havasında geçmiş olsa da, İrfan, Ender ve Gökhan ağabeylerimin yanımda bulunuyor olmaları, benim için özel olan bu güne çok daha büyük bir keyif kattı.

Yaklaşık 6 saat boyunca durmadan usanmadan at-çek denemelerinde bulundum. Hem at-çek yapmanın keyfine vardım, hem de öğrenmiş olduğum bazı metotları deneme fırsatı bulmuştum. Ne var ki, bir defasında bir karış boyundaki turnaya, sahteyi kendime kadar takip ettirmeyi başardım. Evet böylelikle ‘Takip aldım, takip aldım ama kandıramadım, birkaç sonuçsuz takip vb.’ gibi yapılan yorumların ne anlama geldiğini öğrenmiş oldum. O bir karışlık turna, bana ‘TAKİP ALDIM’ dedirten ilk balık oldu.

Bir diğerinde sahte bana ulaşmışken hatta artık sudan çıkacakken, bir anda sahteye atlayan 2 karışlık turnayı heyecanla havaya kaldırdım ve ‘Turnayı asla havaya kaldırma’ diyen büyüklerimin sözleri kulaklarımın da yankılanırken, turnanın havada neler yapabileceğine tanık oldum. Bu turna da benim sahteme atlayan, hatta sahteme yakalanan, oltamın titremesine ve ilk heyecanı yaşamama vesile olan ve elbette ki ilk kaçırdığım turna oldu.

Ve en sonuncusunda ‘Sahten kıyıya yaklaştığında saldırır bu turna, sanırsın ki kayaya takılmış’ diyen üstatlarımın dediklerinin ne derece doğru olduğunu öğrendim. Bu sefer de neredeyse sahtenin bana ulaşmasına 3 yada 4 metre mesafe kalmış iken ‘Hadi buyur taktık sahteyi’ mırıltıları ağzımdan dökülmekteydi ki; 192 cm boyunda ve 90 kilo olan beni, büyük bir kuvvet uygulayarak bir adım suya doğru çekmeyi başaran, ve hemen akabinde benim sus pus olmuş, eli ayağı tutulmuş, şaşkın ve acemi halimden yararlanarak, bana doğru yüzen ve inanılmaz bir gövde gösterisi yaparak, hatta gözlerini gözlerime dikerek endamını bana seyrettiren ‘O’ koca turnayı da tabi ki kaçırdım.

Ama bu sonuncu turna sayesinde, teorik olarak bildiğim turna balığının ne kadar kuvvetli, çevik ve sudan çıkarılması ne denli zor bir balık olduğunu ve aynı zamanda yaşatmış olduğu heyecanın ne denli doruklarda olduğunu pratik olarak bizzat yaşarak öğrenmiş oldum. Teşekkürler sonuncu turna

Evet, ilk tecrübenin vermiş olduğu haz ile kendisinin tuzlu suda ilk kez balık tutmasına vesile olduğum, karagöz ve çupraları bir tuzlu su profesyoneli edasıyla livara alan, neredeyse 20 yıllık amatör balıkçılık hayatının tamamını tatlı su avcılığında geçirmiş olan, aynı zamanda meslektaşım ve çok değerli büyüğüm Gökhan ağabeyimle birlikte, üstat irfan ağabeyimin ‘Bir yoklama çekin bakalım, Turna durumu nedir?’ dediği yere gitmeye karar verdik.

Bursa, 16 Nisan 2011, Cumartesi, Saat sabah 07:30...

Hava; açacak gibi duran kapalı hava hali. Su; tabiri caizse tahta gibi ve turna avının verimli olduğu söylenilen sıcaklıktan kat be kat soğuk bir durumda. Bu nedenle umudum az, ama balık avında olmam nedeniyle kanım kaynama noktasında...

Bir gün önce bir büyüğümden ayak üstü almış olduğum tüyolardan yola çıkarak, yaklaşık 8 yada 10 cm boyunda beyaz renkli silikonu kullanmaya karar verdim ve besmeleyle ilk atışımı yapıp nasiplenmeyi ümit ederek at-çek avımıza başladım. Gökhan ağabeyim; Alba Star 4 numara uzun kaşık ile avlanmayı tercih etti.

Yaklaşık 20 dakika kadar at-çek faaliyetimiz devam etti. Bir ara Gökhan ağabeyim yorulmuş olsa gerek oltasını yere bırakarak yanıma geldi ve ben faaliyete devam ederken birer sigara yaktık.

T: Saol abi.
G: Ne demek canım kardeşim.
T: Ağabey bu balık yemlenmeye çıktığında kıyı şeridini olduğu gibi tarıyormuş!
G: Tabi ki öyle. Atış yaptığında uzakta vurmasını bekleme hiç. Sahten sana yaklaştığında vura…
T: Allah, Allah ağabey bu ne ?
G: Hadi hayırlı olsun, hiç acele etme ve oltayı sakın havaya kaldırma.
T: Tamam ağabey, heh heh ne güzel vuruyor mübarek.
G: Vururrr, hiç acımaz, o yüzden dikkatli ol, sakin sakin boşluk vermeden çek. Çok büyük değil sanırım.
T: İşte abi göründü. Heheyt turnaya bak
G: Tamam kıyıya yaklaştır ve sakın havaya kaldırma.
T: Tamam abi geldi.
G: Hoop, Gel bakalım seni kereta
T: Turna bu haa… Bakayım şuna bir yahu. Hay maşallah ne yakışıklıymış be…
G: Öyledir, Heyt koçum benim artık bana turna tutturmadın demezsin.
T: Tamam ağabeyim, demem. Bu küçük değil mi ağabey.
G: Limit üstü ama bence yinede küçük. Sen bilirsin.
T: Ağabey salalım mı ?
G: Opps.. Deneyelim ama bence yaşamaz, baksana solungaçların tamamı çıkmış dışarıya..
T: Deneyelim be ağabey.

Evet denedik, ancak gitmedi turna. Hep yan yattı. Bizde üzülerek alıkoymak zorunda kaldık. Ve sonuçta ben ilk Turnamı tutmuş oldum.
Bu turna 43 cm ve 950 gram geldi.

Yakaladığım turnayı muhafaza etmek üzere poşet ve uygun yer aramakla meşgul olan Gökhan ağabeyimi arkamda bırakarak hemen takımımı düzene sokup tekrar aynı yerden faaliyetime devam etmeye başladım. Akabinde Gökhan ağabeyimde benim soluma geçti ve avımıza devam ettik. Ara sıra Gökhan ağabeyin ‘Hadi bee, Tühh, Ulen seni kereta’ sözlerini işittiğimde takip aldığını ancak balığı kandıramadığını anlıyordum.

Yine yaklaşık 20 dakika sonra Gökhan ağabey bana laf atmaya başladı.

G: Hadi iyisin tuttun turnayı, daha da bana turna isterim diyip durma. Bak bende daha tık yok.
T: Sen daha duuuur.! Sen misin karagözleri, çupraları gözümün önünde tutup naralar atan. Daha beter edeceğim seni, sana turna tutmayı öğreteceğim.
G: Hadi len kerataaaa.
T: Hehh hehh heeeeehh.. Haa ? Hıh ? Aaa ?

Gülerken önüme doğru, sahtenin geldiği yöne doğru bakıyorum ve o anda görüyorum sahteme doğru, bana göre sol aşağıdan fişek gibi giden, kolları ve bacakları olsa bu bir timsah diyebileceğim koca turnayı. Bazı yörelerde neden bu balığa oklama dediklerinide kendimce açıklıyorum. Ok gibi gidiyor mübarek Ve kocaman ağzını hızla açıp alıyor silikonu tamamiyle.

G: Oooo. Bu büyük durrrrr.. Maşallahhh!!!!
T: !!! (Zaten duruyor, turnanın dansını izliyor ve kalama sesini anlamaya çalışıyorum)
G: Tamam sakin ol. Bu büyük, bu iyi, bu güzel. Ne yapacağı belli olmaz. Dikkat et. Alooo Togay. Kendine gel !!!!
T: Hıh? Ney? Şey.. Tamam ağabey. Kalama açık yoracağız balığı. Sonra kıyılatacağım ve yaklaşınca sen yine alacaksın. Anlaştık mı?
G: Zaten öyle olacak, kepçemiz mi var? Oltayı sakın havaya kaldırma. O çeksin sonra sen.
T: Ohooooo… hahh haaa.. Bu ne beeee.. Tamam geliyor.
G.: Tamam ipi alıp ben çekeceğim.
T:Abi hayır sakın, ipi tutma, sen balık yanaşırsa balığı tut. Nereye yaklaştırmamı istiyorsun?
G: Burası işte, getir böyle.
T: Ağabey, ağabey, ağabey…. Aman ağabey, geldi bak. Hadi tut artık şunu. İp kayaya deyiyor.

Derken turnamız tekrar suya dönüyor. Arkadaş bu ne haşmet, bu ne kuvvet, bu ne celal. Dibe inip tekrar suyun dışına kılıç balığı gibi yükseliyor. Ve tekrar kontrol bende.

T: Ooooo. Gördün mü hareketi? Ağabey hemen cebimden makineyi alda kamerasını aç, bu tam videoluk. Yok vaz geçtim boş ver kaydı şimdi sen balığı gelince al artık.
G: Tamam sen sakin ol ve getir buraya.
T: Tamam geliyor.
T: Ağabey hadi artık, atla üstüne
G: Hooopp..

Çaaaaaaat… Bu ses !!!
Silstar 0.30 yeşil renkli örgü misinam koptu.

O da ne ?…
Haşmetli nasibimizin solungaçlarına elini daldıran Gökhan ağabeyim kaldırıyor havaya.

G: Hayyy Maşşaallaaahhhh..
T: Hahhhhh Hahhhh.. Elhamdülillahhhh.. Ağabey bu neeee… : )))))
G: Turnaaaa oğlum Turnaaaa.. : )))))

Yaklaşık 10 dakika kendime gelemedim. Bir O’na bakıyorum, bir üstadıma. Bir gülüyorum, bir haykırıyorum. Anlatılmaz, sadece yaşanır bu duygu diyorlar ya, işte aynen öyle bir şey…

Ve avımızı sonlandırdık.
Yüce yaratan bana Turna avlamayı nasip etti. Hem de irisinden…
Turnamız 75 cm ve 3 kilo 850 gram geldi..
Sonsuz kere şükürler olsun rabbim…

Baş ağrıttıysam özür dilerim.
Herkese heyecan dolu, bereket dolu avlar diliyorum.
Selametle…

 

Valla Togay bey ne baş ağrıtması samimi söylüyorum baştan sona okudum başımın ağrısı geçti tebrik ederim çok güzel bir gün geçirmişsiniz.

Rastgele.

 

Maşallah....

 

turnayı gözündn furdun avın daim olsun.

 

tebrikler. daha iyi avlar dilerim.

 

Tebrik ederim kardeşim. Acaba Bursada hangi gölde avlandın? Rica etsem öğrenebilirmiyim.

 

abi hayırlı olsun umarım bi gün bende tatlı suda avlanabilirim... imkansızlıkların gözü kör olsun

 

Tebrik ederim, turna virüsü sizide sarmış...